Deuss Ex Machina # 186 - La Ceremonia Sagrada Concieved De Chance From Una Mentira Malvada

Kay(ıp)bedenler K/lan+-Dereasonable (VV)arp Presents
Deuss_Ex_Machina_186_--_ La Ceremonia Sagrada Concieved De Chance From Una Mentira Malvada

08 Ekim 2007 Pazartesi gecesi “canlı” olarak gerçekleştirilmiş programın parça dizinidir.

>>>>>Musique
>1<-Arts The Beatdoctor-Fragments (Unexpected Records)
>2<-Arts The Beatdoctor-Split Personality Part 1 (Unexpected Records)
>3<-Cepia-Brown (Ghostly International)
>4<-Cepia-As (Michigan Remix) (Ghostly International)
>5<-Peter Grummich-Moondancer (Mule Electronic)
>6<-Uusitalo-Tohtori Kuka (Huume)
>7<-Uusitalo-Konevitsa (Huume)
>8<-Miss Fitz-Jeepers (Freak N’Chic)
>9<-Vincenzo & Joel Mull-Stocktown (Liebe*Detail)

La Ceremonia Sagrada Concieved De Chance From Una Mentira Malvada Bölüm(186) – Hiç Beklemediğin Bir Anda Gelir Vurur Belirsizlik, Şeytansılık, Yara Verir De Geçer Tün Zamanı (NikoDAemuS)

>>>>>Bildirgeç
Uzunca bir süredir bekleyedurduğunuz, seyretmeye doyamayacağınıza kani olduğunuz filmin en can alıcı sahnesidir “hüzün”. İsyan edilesi ve hangi küçük deliklerde saklanılsa da bir daha görülmese denilendir bu en çarpıcı ayrıntı. Kestirilememiş, önceden tasarlanmamış ve vuku bulduğunda ise yıpratıcıdır “hüzün”. Eski günlerden kalma bir okul defterinin arasında gizlenmiş ufak ufak notların içindedir “hüzün”. Vaktin ne kadar da çabuk ilerlediğinin artık isyan etmek isteseniz de pek çok şeye, suya sabuna dokunulmayan o ilk gençliğin kayıp elden gidişidir üzüntü verici olan. İsteklerin ve dahası ümitlere gebe bir dönemin ardından bir durum değerlendirmesidir “hüzün”. Dirayetli teknolojik aksamlar ile (insan yapımı olsa da bizler onlarda farklı bir şeyler aramaya devam ediyoruz) örtüştüğümüz modern çağımızda bir arka plandır “hüzün”. Görecesiz, cahilcesine ve inadına bir tutku ile karşılıklı savaşımızdır zamanın bizim karşımıza çıkartacakları ile.

Arzu edilmemişliğin, “Ben Neredeyimidir?” hüzün. Desteğe ihtiyaç duyduğunuzda bir de bakarsınız sanal olmanın getirisi neticesinde 0 ve 1 arasında kalmış bir yalnızlığın ağına düşmüşsünüzdür. Yol ayrımları, fikir farklılıkları değildir bütün bunlara sebep olan, kimselerin artık kimselere bir şey anlatmak için vakit ayırmadığı, öznesinde mutluluk verici yönleri coştukça coşarak paylaştığı, acının ve hüznün, elem ve kederin doldurduğu gri bölgelerde ise sırtını döndüğü bir modern güncedir yaşadığımız. Atfetmeye çabaladığımız eski dostluklar ise maalesef solgun sekiz orta harita metot defterleri ile bir zamanları süper “feyisbuk”u anket defterleri içinde kalmış yarım yamalak birer anekdot yığınıdır. Süreç ilerlemeye devam etmesine karşın her bir şeylerin gelişimine karşın sıkı sıkıya bağlı kalınmışlıktır “hüzün”. Demode artık bu belirttiğiniz görüşler diyenler de çıkacaktır aramızdan. Gelişmiş siber ağların içinde bir de dönüp baktığımızda; ona buna yetişmeye çalışmaktan helak olmuş ve artık yaşları gereği koskoca deney fareleri olmaya devam ettiğimizi fark ettiğimizde çok geç olunacak olan bir unsurun paylaşımdır burada asıl olan.

Dışarıdan gelebilecek her türlü yıldırmanın karşıtlığına sahip birer kalkana sahip olsak da içimizdeki birikintilerden oluşan “lego” dağlarımızın aniden çökmesidir bizi umulmadık “hüzünlere” gark ettiren. Derdest edilmişliğimizdir, bir anda yol ortasında kalakalmışlığımızdır. Toplumsal yetkinliklerin, 1dir1 oynanarak değil gerçek birer stratejik kurmaca ile kazanıldığını fark ettiğimizde; iyimserliğimiz de aheste bir serüvene doğru yol almıştır çoktan. Kırılgan bir zeminde en ufak bir ihmalin, verilen canlar ile ödendiği bir devir bu ahir zamanlar. Hayallere yer olmayan “kakafoninin” gücüne ve şiddetine göre ahaliyi toplaştırdığı, bölüştürdüğü bir usûl “iyimserlik hiç bu kadar zor olmamıştı” küresel, küresel, küresel…

“Hüzün” metaforunun yeniden dönüştürülebilir, sık sık paketinden çıkartılıp tüketilebilir olduğuna kanaat getiren “yüceler yücesi” medya’da bu bir ileri bir geri salınımlı, bolca gerilimli “evropayi” yaşantımızı daha da çabuk ele geçirtmek için “tuzaklarla” dolgulu yazılarında bir önderlik yapmaya çabalaması da her ne kadar bir uyku -mod-unda da bulunsak hemen fark edilebilecek bir ayrıntıyı oluşturuyor. Zehir zemberekliğin çıkınından çıkma onlarca farklı karede “mutluluğun” formülleri, iyi yaşam için bir de fotosentez yeter o da sizde mümkün değil bakışlı birer avuç “fındık tanesi diyetleri” hakikisi dururken enfûsi direktifler saçılmaya devam ediyor. Kişiye lazım gelen düşünsel idrak sağlayıcı, bilgilendirici unsur olmak yerine deli saçmaları ile “esasın” önünü kapayan bir perdenin “gösterisi”. Yaşam ile kesişen gerçekliği deler geçercesine her gün farklı bir yüzde, evde, kentte vs. yaşanan “acının” sağır edici hüznünü göz ardı etmektir tüm bu gayretin açılımı. Unuttukça, görmeye çabaladığımız esas resmin yüzde birini bile bize göstermeyi reva görmeyen bir aracı kurumculuğudur ortaya konan çalışma dizini. Kelimeler gayet kifayetsiz kalıyor, üzüntü verici demek bile pek bir anlam içemiyor, piyon piyon şah/mat olduğumuzu idrak ettikçe, ikrar ettikçe.

Yaşamsal olanı gözlemeyebilmek, bu minvalde de üstteki satırlar arasında paylaşmaya çalıştığımız eleştirel nükteleri yakalayabileceğiniz “yegâne” yardımcılardan birisi olan “müzik” bizlere yol göstermeye devam ediyor. Öteki ile temas noktalarından, sözel birikimlerde, yaşanmış olana atfeden gerçekliği inceleyen ses deneysellikleri kendi doğrularımızı keşfedebilmemiz için emrimize amade. Deuss Ex Machina’nın da 2004 yılından bu yana savunmaya çabaladığı ve özne olarak yaşamdan kesitleri, ilginçlik olması için değil elle tutulur bir biçimde anlaşılır kılmayı amaç edinen isimler / projeler konuğumuz oldu. Bir saatlik süreler içerisinde de bunu olabildiğince iyi değerlendirmeye çalışarak müzikte fikriyat kuramının, nadir de olsa hüznün, çok sık çıkmamasına alıştığımız mutluluğun izlerini yansıtan örneklemler gerçekleştirdik. Bu hafta gerçekleştirmiş olduğumuz 186. bölümümüzün ardından da sizlere Sasu Ripatti’nin Uusitalo projesinin son mahsulü olan “Karhunainen” albümünü kısa notlarla önermek istiyoruz.


Sasu Ripatti

Minimal elektronik müziğin şimdilerde şekillendiği, ana akım bağlantısından uzak olduğu günlerde tanıdığımız bir isim Sasu Ripatti. Tüm alaşımı ile dans müziği kültürünün temellerinin atıldığı bir dönemin ardılına denk gelen bir zaman diliminde, deneysel tandanslı müziğin minimalist kanadında çalışmaları ile dinleyicilerin ilgisini çekmeyi başarır. Bu dönemde, karakteristik bir tanımlamadan ziyade fazlasıyla gerçeklikten hareket eden, imgeleyici sorgulayıcı bir müzik karşımıza çıkar. Thomas Brinkmann’ın sahibi olduğu Max Ernst etiketinden 1999 yılında yayınlanmış olan Helsinki/Suomi EP’si içselleştirilmiş bir yaşam alanının ritimsel bir kompozisyonu olarak diskografisinde önemli bir yer teşkil eder. Keza bu çalışmada kullanmış olduğu “moniker-lâkap” olan Vladislav Delay adı altında gerçekleştirdiği, “Entain” (Mille Plateaux; 2000) ve “Multila” (Chain Reaction; 2000) albümlerinde de “glitch” yüzeyler arasında dub kurgulamalar içeren, melankolik bir dışavurumu “techno” ile birlikte harman etmeyi başarır. Minimal Techno’nun geliştirilmiş olan tüm ses yelpazesine de uzunca bir süre dahil olacak bir üretim biçemini başlatan bir derinlik bugün bile çalışmaları tekrar dinlediğinizde aynı kuvveti ve ilericiliği barındırmaya devam ettiğinin altını çizmekte fayda var.

Ritmi giderek daha hızlandırdığı, deneme safhasına vokal eklemlenmesi ile dans pistlerinde daha sık duyumsadığımız “Luomo” günlerinin de temelleri atılmıştır artık. Ripatti’nin sterilize edilmemiş, dip sesler, mekanik ses örneklemeleri ile deep house kıvılcımı bütünlenince de “Vocalcity” (Force Tracks, 2000 Tekrar Basım Huume; 2005), elektronik ile popüler müzik icrası olarak tescil edilmiş “The Present Lover” (Force Tracks; 2003) albümü, “Diskonize Me” (Force Tracks; 2002), Raz O’Hara destekli “Running Away” (Huume; 2004) EP’leri ve geçtiğimiz yıl yayınlanmış olan tüm bu saydığımız çalışmaların da bir sağlaması olarak değerlendirilebilecek “Paper Tigers” (Huume; 2006) ile “micro-house” disiplininin tutarlı yönlendiricilerinden birisi olduğunu,tüm açıklığı ile elektronik müzik sahnesine ilan etmeyi başarır.

Tek bir türün veya izleğin “dominant” bakışına bağlı kalmayan, türler arasında kurguladığı müzikal açılımlar ile üretimde “modus operandi” geliştiricisi olan Ripatti’nin Techno’ya olan bakışını ve ilginç detayları ile geçmişi ile yüzleşmesini ele alan Uusitalo projesine geçelim. Önce plak olarak yayınlanmış ardından da başlığa “canlı” ibaresinin eklemlendiği “Vapaa Muurari Live” (Force Inc.Music Works; 2000) minimalistik müzikal izlek içinde önemli bir çalışma. Techno’nun “dna” profili olarak açıklanabilecek ayrıntılı ses kolajlarının birbirleri ile bağlantılanması neticesinde 14 ayrı parçanın 4 ana bölüm altında birleştirildiği bir miks kayıt “Vapaa Muurari”. Dans ritüelinin köklerinden, jazz ve dub ile harman edilmesine, keza “Vocalcity” albümünde yer alan “The Right Wing” kaydının iz düşümü olan “Social Selection” parçası gibi bütününde diskografinin de birbiri ile bağlantı halinde kaldığı bir sanat güncesi ortaya çıkartmaktaydı.


Sasu Ripatti; insani kusurların da, çelişik duruşlarında, en özelinden hayal kırıklıklarının da en temelinden destekli birer izahat ve kaçış yolu ortaya çıkartmayı başaran bir portre sunar Uusitalo projelerinde. Kapak tasarımından, içinde barındırdığı verileri ile “Sasu Ripatti”nin şimdi bulunduğu noktadan bir geri dönüşüm de aynı zamanda. Keza dizin içerisinde yer alan ikinci çalışma olan “Tulenkantaja” (Huume; 2006)’da adı ile 1940’lı yıllarda sanatçının Büyükannesinin bağlı bulunduğu Fin Edebiyatının en radikal gruplarından birisinin üzerinde şekillendirilmiş kayıtları barındırır. Bu çalışma aynı zamanda bir yazar olan Babası ve tabii ki Büyükanneye’de bir saygı duruşudur. Mekanik kurgulama yetisi ile o dönemin simyasını bütünleyen ve birbirilerine bağlı bir izlence/dinlence çalışması olarak dinlemenizi salık veririz.

Uusitalo olarak yayınlanan çalışmaların sonuncusu olarak da 15 Ekim’de piyasada olacak olan “Karhunainen” albümüne ve programda da yer vermiş olduğumuz parçalar için de ufak anektotlarımıza geçelim. Albümün çıkış noktası ve ismi de bu seferinde de babasına ait olan bir tiyatro oyunundan besleniyor. Çapraz bağlantılama ile de Sasu Ripatti’nin diğer “moniker-lâkap” larının merkezinde yer alan ses köklerinin de detaylandırma çabasının bir devamı “Karhunainen”. İlk intibaa’da endüstriyelleşmenin getirisinden biri olarak giderek önü alınamayan tekno sörünün, yansıtmasız bir biçem ile esir düştüğümüz “hazin” tabloların birer müzikal yansıtmasını duyumsayabilirsiniz. Formüle ettiği ve her seferinde de “tutarlı / programlı / düzenli” bir çalışma izleğini sunmayı başaran Ripatti’nin giderek daha anlaşılır bir müzikal formülasyona girmesi de biraz da bu sebeplerin farkına varabilmemiz için.

Ritmin başat edildiği, dans kurgusunun el üstünde tutulduğu dinlence; ilk kayıtlarında kendine yer edinmiş bulunan ilham / çağrışım isimleri olan Thomas Brinkmann, Richie Hawtin ve Basic Channel’ın “groovey” müziklerinin takipçiliğinin üzerinde, kendi kurgusu olmaya giderek meyil eden, bir ritim zenginliğini, davulların ve perküsyonun kışkırıtıcı unsurlarından daha çok feyz aldığını açıkça belgeleyen bir dökümantasyon çalışması. Sasu Ripatti; üstelik tüm bu yeni kayıt çalışması sırasında bütün bu kolaj zenginliğini sadece doğal halleri ile kullanarak hiç bir dijital ses işlemi gerçekleştirmediğinin, analog aletler ile de deneysel dans müziğinin farklı noktalarına ulaşılabileceğini kanıtlamaya çalışıyor.

Birbiri ardına seyreltilmiş bir davul vuruşu ile başlayan mono ambient sarmalı “Vesi Virtaa Veri” (Water Flows Blood) “hüzün” metaforunun gerektiğinde nasıl iyi bir biçem ile anlatılabileceğinin bir manidar örneği olarak albümün açılışını gerçekleştiriyor. Aksak ritim döngüsünün, eğreti durmayacak bir “alıntılama” ile gündelik halleri de irdeleyen “Luomo” günlerinin yadigârı “Tohtori Kuka” (Doctor Who), “tekrarlı” melodi kurgusunda, analog çıkışları ile dub-tronika başlangıcının ardında esaslı bir melodik yüzey şemantiği ortaya çıkartan dinlence parçası “Konevitsa” (Machine Cane) dans ritüeline de albümün girişini oluşturan bir bağlaç işlevi gösteriyor. Program içerisinde yer vermiş olduğumuz bu iki çalışmanın yanı sıra, tekleşmiş bir örnek melodilerden sıkılanlar için bir kaçış noktası oluşturabilecek albüm ile de aynı ismi taşıyan “elektro-şok” “Karhunainen” (Bear Woman), Deep House’un en can alıcı örneklerinden birisi olarak uzunca bir süre kulaklarımızı işgal edecek olan, ev’e özlem parçası “Satumaa” (Wonderland) ve minimal house’un caz dokunuşlu ses örneklerinde kendini yeniden örgütlediği “mikro sampling”’in 2007 versiyonu “Himo Perkele” (Lust Perkele) kademe kademe geliştirilmiş bir ses deneyimlemesinin neticesine ulaşmanızı olanaklı kılıyor.

Sözü bağlarsak da Sasu Ripatti, çoklarının üzerinde bir seferlik bir kayıt olarak geçtiği yollarda, yıllardır emek sarf ederek alternatifi ortaya çıkartmaya devam ediyor. Sözel bağlantılamalardan, deneysel kurgulara, dans edilebilirlikten, sözüm ona eğlendirici değil gerçekten dans ettiren kompozeleri ile adını 21.yy’ın nev-i şahsına münhasır “Alamet-i Farikalarından” bir haline dönüştürmeyi başarıyor. Öznesi yaşamın tüm ayrıntıları ile de dopdolu... İyi Dinlenceler...

Fark edilebilir ayrıntılar ile dönüştürücü, ayrıksı duruşların sebeplerini irdeleyerek endişe giderici, tanımlanmamış olanı arz etmeye çabalayarak yardımcı olmaya Deuss Ex Machina / Dea Ex Machina ile devam...İyi Haftalar...

Allame-i Ulul Arz’dan Ara Nağmeler
Arts The Beatdoctor
Arts The Beatdoctor At Myspace
Cepia
Cepia At Ghostly International
Cepia At Myspace
Peter Grummich At Myspace
Peter Grummich At Word And Sound
Mule Electronic
Uusitalo
Uusitalo Release Info
Uusitalo At Myspace
Huume Recordings
Luomo Live At Balans Tonique On Youtube
Miss Fitz
Miss Fitz At Myspace
Miss Fitz At Freak N’Chic
Vincenzo At Myspace
Joel Mull At Myspace
Liebe*Detail At Myspace

Enternasyonel Gürül/(tü)Gürül Çağlama Clicks,Cuts,Micro,Id,Neo Galactica,Space Tunes, Indie,Mini-m@l,Textart,64 Bit Konvasiyonel Techno Musikileri-Esenlikle Dinleyiniz.

Her Türlü Eleştiri,Öneri vs .İçin İletişim Kanallarımız;

info[at]dinamo.fm - http://www.dinamo.fm/ - misak[at]dinamo.fm

http://deuss-makina.blogspot.com/

Her Pazartesi Gecesi 22:00 -23:00 (GMT +2) arası Dinamo 103.8

>>>>>Info Go-R-Sel
Mask-Naamari From Oulu Daily Photo
© http://ouludailyphoto.blogspot.com/

>>>>>Poemé
Yarı Hazır Gökyüzü - Tomas TRANSTRÖMER

Koşuyu yarım bırakıyor cesaretsizlik.
Kaygı koşuyu yarım bırakıyor.
Akbaba bırakıyor kaçmayı.

O istekli ışık akmaya başlıyor
Hayaletler bile bir fırt çekiyor.

Her şey çevresinde bakınmaya başlıyor.
Yüzlercemiz güneşe giriyor.


Her insan yarı açık bir kapıdır
Herkes için bir odaya açılan.


Altımızdaki ölümsüz toprak.

Su parlıyor ağaçların arasından.

Göl dünyaya açılan bir pencere.

(Çeviri: Gürhan UÇKAN)

Comments