Kay(ıp)bedenler K/lan+-Dereasonable (VV)arp Presents
Deuss_Ex_Machina_483_--_untitled
20 Ocak 2014 Pazartesi gecesi "canlı" yayınlanmış programın parça dizinidir.
>>>>>sesli meram muhteviyatı<<<<<
1. KILN - Boro (Ghostly International)
2. KILN - Pinemarten (Ghostly International)
3. Blochemy - Oweg (CleanError Records)
4. Blochemy - Olab (CleanError Records)
5. ASC - Polymer (Auxiliary)
6. ASC - Impasse (Auxiliary)
7. Ghostlight - Whispers and Some Kind of Understanding (Sun Glitters Remix) (Square Harmony)
8. Ghostlight - Losing Control (Square Harmony)
9. Ghostek - Trust Me (Square Harmony)
10. Ghostek - Heretic (Square Harmony)
11. Detz - March (Reflect Audio)
12. Detz - November (Reflect Audio)
>>>>>Bildirgeç
Başbakan Erdoğan, Hükümet ve çevresi son zamanlarda kendilerine karşı her hareketi Cemaatin devlet içindeki paralel yapılanmasının organize ettiği dış bağlantılı bir komplo, darbe girişimi olduğunu söyleyerek, zamanlamasını çok manidar buluyor. Tamam da… Biz de;
Başbakanın Cemaate “bugüne kadar ne istediniz de yapmadık” demesini çok manidar buluyoruz…
Bugüne kadar birlikte çevirdikleri dolapları manidar buluyoruz…
Kentsel dönüşüm, turizm bölgeleri, 2B’ler, mega projeler ile kentler, ormanlar yağmalanırken Erdoğan Bayraktar’ın istifasında “imar planları Başbakanın talimatıyla değişti” demesini manidar buluyoruz…
Ayakkabı kutuları, milyar dolarlar ortalara dökülürken asgari ücrete 40 TL zam yapılmasını manidar buluyoruz...
Gezi direnişi sırasında 7 gencin hayatını kaybetmesi, onlarcasının uzuvlarını kaybetmesi, Berkin’in hala uyuyor olmasına karşın kılını kıpırdatmayanların operasyonun ardından binlerce polisi, emniyet müdürünü, savcıyı sürmesini de manidar bulduk…
Tencere tava çalanlara soruşturma açılması emrini verenler kendileri hakkında soruşturmaların durdurulması talimatı vermelerini manidar bulduk…
7 yaşındaki Enes’in, 5’i çocuk 11 kişinin sokakta polis kurşunlarıyla öldürüldüğünde Diyarbakır Valisi olan Efkan Ala’nın İçişleri Bakanlığı’na getirilmesini de çok manidar bulduk…
***
Başbakan bir hesap varsa sandıkta vereceklerini açıkladı.
Bir “hukuk devleti”nde (!) vatandaşların hesabı mahkemede, muktedirlerin sadece sandıkta hesap vermesini çok manidar bulduk…
Başbakanın mitinglerinde beyaz çarşaflara dolanan “in de inelim, gir de girelim” diye bağırırlarken ayakkabı kutusu sallayan teyzenin evinin polislerce basılmasını manidar bulduk…
***
7 Ocak’ta İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım’ın bacanağının da içerisinde bulunduğu bir “yolsuzluk operasyonu” daha yapıldı. Binali Yıldırım operasyonun zamanlamasını manidar buldu ama biz de çıkan görüntülerde el değiştiren para dolu valizleri manidar bulduk…
Pamukova’da devrilen hızlı treni, Marmaray’ın inşaatı ve testleri tamamlanmadan açılmasını manidar bulduk…
Binali Yıldırım “babam olsa gereği yapılır” demesinin hemen ardından savcı ve polislerin görevden alınmasını manidar bulduk…
***
Yılbaşı günü Reyhanlı’da Suriye’ye bir TIR durduruldu ancak aranamadı. İçişleri Bakanı “o TIR’da Türkmenlere giden yardım vardı” dedi. Savcının arama yapması ve zamanlaması manidar bulundu.
Biz de yardım TIR’ının MİT görevlileri eşliğinde gitmesini manidar bulduk…
İlerleyen günlerde Adana ve Hatay’da 13 TIR’ın daha durdurulmasını ancak “Cumhuriyet Savcılığının talimatı ile yapılan kontrollerde, MİT’in rutin görevlerini ifa eden personelin bulunduğu anlaşılması” üzerine aranamamasını manidar bulduk…
14 Ocak’ta Van ve 5 ilde yapılan manidar operasyonlardaki El-Kaide bağlantısı kokularını manidar bulduk…
Devlet sırrı “insani yardım” TIR’ları MİT refakatinde gittikleri Suriye’deki İslamcı grupların Kürtlere, Süryanilere, Ermenilere, Hıristiyan Araplara ve diğer halka yönelik yoğun saldırılarını manidar buluyoruz…
***
Başbakan hukuka saygılı olduklarını açıkladı ama…
Bugün ÖYM’leri ve özel yetkili savcıları paralel yapı olarak nitelerken gazetecilerin, öğrencilerin, ÇHD’lilerin, KESK’lilerin, KCK’lıların tutuklu oluşlarını manidar buluyoruz…
Operasyonların ardından “Adli Kolluk Yönetmeliği”nin değiştirilerek polislerin savcılardan aldıkları talimatları mülki amirlerine bildirmelerini yani İçişleri Bakanlığı’na fısıldamalarını istemenizi manidar buluyoruz…
Daha 2010’da “paralel yapı” ile el ele yaptıkları Anayasa değişikliği ile yeniden düzenledikleri HSYK’yı bir kanun ile Adalet Bakanı’na bağlı bir komisyon haline döndürülmesini manidar buluyoruz…
Yargıtay 5. Dairesi 17 Ocak’ta “sözde” şike kararını onadı.
Biz de Yargıtay’ın yasa ve içtihatlara aykırı olarak “Telefon dinleme kayıtlarının, başka delillerle desteklenmese dahi, tek başına mahkûmiyete dayanak oluşturabileceği” kararını manidar buluyoruz…
ÖYM’lerin gördüğü davaların yeniden görülmesi yönünde Hükümet açıklamaları ve CHP’nin kanun teklifi varken kararın açıklanmasını manidar buluyoruz…
Başbakan Erdoğan Brüksel’e hareket ederken kararın paralel yapının ince bir oyunu olduğunu ve zamanlamasının manidar olduğunu söyledi. Ne vardı ki seçim sonrası açıklasalardı, 3 Temmuz’da hep beraber hareket etmişler, zamanlamayı seçimlere göre yapmışlardı…
***
Başbakanın oğluna dokunulamazken Gezi direnişi sırasında Çanakkale’de duvara “Hükümet İstifa” yazan 13 yaşındaki çocuğun polis zoruyla mahkeme getirilme kararını ve hakkında 6 yıl hapis istenmesini manidar buluyoruz…
12 yaşında evlendirilen, 13’ünde anne olan Kader 14’ünde ölürken Aile Bakanı Ayşenur İslam’ın “çocuk nikâhlarının çoğu masumane” açıklamasını manidar buluyoruz…
“Paralel devlet önce dinlemiş, sonra fişlemiş” diyenlerin öğrencileri fişlemiş olmalarını manidar buluyoruz…
Roboski’de 34 kişiyi bombalayanların ortaya çıkarılacağı, yargılanacağı yerde takipsizlik kararını protesto eden köylülerin evlerinin basılmasını, darmadağın edilmesini, insanların yaka paça gözaltına alınmalarını manidar buluyoruz…
KCK YK Eşbaşkanının Gülen cemaati ile birlikte İsrail lobisini, milliyetçi Ermeni ve Rum lobilerini Türkiye’nin demokratikleşmesini engelleyen paralel birer devlet olarak nitelemesine ve ardından gelen ırkçılığa kadar kayan açıklamalara karşın Gezi’de Nor Zartonk’lu “marjinal” gençlerin “Eşitlik, Barış, Kardeşlik, Özgürlük” pankartını manidar buluyoruz…
Bu arada apar topar Bakan’ın talimatıyla TİB Başkanının 48 saate kadar mahkeme kararı olmaksızın interneti sansürleyebilmesine yönelik düzenleme torba yasaya sokuldu.
18 Ocak’taki internete sansürü protesto yürüyüşüne yine polisin TOMA, gaz ve plastik mermilerle saldırmasını çok manidar bulduk... Haberleşme özgürlüğünü savunmak için gösteri ve yürüyüş hakkını kullananlar mı darbecidir yoksa vatandaşların yasal haklarını kullanmalarını keyfi şekilde engelleyenler ve üzerlerine saldıranlar mı darbe yapmışlardır?..
19 Ocak’ta Hrant Dink’i anma yürüyüşünde hava 13 – 15° iken, biz terleyip üzerimizdeki ceket, kazakları atarken beyaz bere takan trafik polislerini hem MANİDAR hem de çok tatsız bulduk…
Evet, Hepiniz oradasınız, hepsinizi görüyoruz…
* Akla düşenler, yola çıkıldıkça derinleşen açmazlar ve sorun yumaklarının bireyi neredeyse dakika sekmeksizin nefessiz bırakışı karşısında hala "akil" olanı aramaya devam ediyoruz. Akil olanın belirli kural ve kıstaslarla belirlenmiş zümreler için özel bir armağan olmadığına inatla inanmak istiyoruz. Derdimiz meramın görünür kılınabilmesi. Bahis açtıklarımız anaakımın yüz göz olmaya tenezzül etmedikleri. Etmekten bir özenle, koşar adım kaçındığı şeyler olmaya devam ediyor günahıyla sevabıyla. Anlatabilmek hem meşakkatli hem de belagatin sınırlarını gösteren kırmızı çizgilere denk gelmeksizin, birilerinin hissiyatlarını atağa geçirmeksizin oldukça mahir olmayı gerektirmekte. Sözün kelamın, hedef haline dönüştürmek için değil aslında ne olup bittiğini idrak ettirebilmek için bir mesele olduğunu hatırlatan yazıları kaleme alanlarımız var hala ve şükür!. Dikran M. ZENGİNKUZUCU'nun kaleme aldığı Manidar Zamanlar... başlıklı makalesi de bu minvalde sözün / taşın gediğine oturtulmasını / gerekliliğini hatırlatan bir yazı. Değinimizin içinde yer veremediğimiz bütün bu gümbürtüde her ne oluyor anlayabilmek için yardımcı bir okuma. Dikran M. ZENGİNKUZUCU'nun ve Evrensel Gazetesi'nin anlayışlarına binaen metni sayfamıza iliştiriyoruz.
..Fark edilebilir ayrıntılar ile dönüştürücü, ayrıksı duruşların sebeplerini irdeleyerek endişe giderici, tanımlanmamış olanı arz etmeye çabalayarak yardımcı olmaya Deuss Ex Machina ile devam...İyi Haftalar...
Allame-i Ulul Arz’dan Ara Nağmeler
Okuma Parçası
Dönüşüm - Gentrification Belgeseli - Yönetmen Hakan TOSUN - Youtube
Hemzemin Forum Postası
Turkish Capitalist Modernity And The Gezi Revolt - Ahmet ÖNCÜ - Journal Of Historical Sociology
“Gezi Parkı Eylemleri: Türkiye’de Toplanma Özgürlüğü Hakkı Şiddet Kullanılarak Engelleniyor” - Uluslararası Af Örgütü
Gördüm - Bir Gezi Parkı Direnişi Belgesel Filmi - Documentary Film - R H - Vimeo
Sesli Meram: Deuss Ex Machina Kayıt Bloku.. Geçtiğimiz Günlerden Ses ve Söz
Manidar Zamanlar... - Dikran M. ZENGİNKUZUCU - Evrensel
Ergenekon’dan Abim Gelmiş - Akın OLGUN - Birgün
Paralel Devlet, Demokrasi, Diktatörlük - Rıdvan TURAN - Gelecek Gazetesi
Buz Pateni Dekolteyse Yağlı Güreş Pornodur! - Veli BAYRAK - Demokrat Haber
Kötülük Ehliyeti - Kemal BOZKURT - Jiyan
Van Anadolu Konteyner Kenti Bir “Ayakkabı Kutusu”na Sığar Mı? - Cihan GÜRGÖZE - Kolektifler.net
Van'da Deprem Sonrası Çocuk İşçi Sayısı 7 Bin 500'e Çıktı - Çekirdek Çocuk
Demokratik Hukuk Devletinden Sapmaya Götüren Yanlışlar ve Doğrular - Levent KÖKER - Zaman
Hem Suçlu Hem Mütecaviz! - Ahmet İNSEL - Radikal
AKP Winning Perception War - Pınar TREMBLAY - Al Monitor
AKP'nin Dolandırılmasının Sorumlusu Kim? - Kemal GÖKTAŞ - Gazetevatan
Erdoğan Nihayet TÜSİAD’ı Da Darbeci, Vatan Haini İlan Etti - Hasan CEMAL - T24
Roboskili Anneler Çocuklarını Rüyada Nasıl Görüyor? - Behmen DOĞU - Gülşen ALMA - Hür Bakış
Roboski Takipsizlik Kararı: Kuzey Irak Tezkeresi ile Yargısız İnfaz - Öznür SEVDİREN - Radikal
Ebubekir ile Serdar’ı Unutmadık - Yıldırım TÜRKER - Özgür Gündem
Yağma Raporu - Sızdırılan Tape Dökümleri - Haramzadeler
Cemaat’i Bitirmek O Kadar Kolay mı Hacı? - Alper DUMAN - Başka Haber
Cemaat Yapısına Bilimsel Yaklaşım! - Can GÜRSES - CG' Blog
‘Yetti Artık’ Bu Kavgada Hiçbirimiz Tarafsız Değiliz - Gürbüz ÖZALTINLI - Serbestiyet
Deli Olmak İşten Değil - Özgür MUMCU - Radikal
Erdoğan’ın Çatalca'daki Malikanesi - Akademi Politik
İstanbul’da Yolsuzluk Operasyonu - Bianet
Mecliste HSYK Kavgası Çıktı Milletvekilleri Bayıldı CHP Milletvekili Bülent Tezcan'a Saldırı - İnternethaberoku
Müsteşarın Savcıya “Soruşturmayı Durdur” Demesi Baskı Değilmiş - Bianet
Öldürülen Kişiye Ceza Tebligatı Gönderildi. - Musa ATAÇ - Vivahiba
Berkin Elvan'ı Vuran Polisler Korunuyor - İsmail SAYMAZ - Radikal
Berkin'in Karnesi: Direnme 100, Devamsızlık 221 - Mersin Dev-Lis Basın Açıklaması - Cumhuriyet
Muharrem Ayvaltıaş: 'Bir Hâkim Nasıl Boş Verin Diyebiliyor?' - Abdurrahman UYAN - Birgün
Gezi Mağduruna Dava - Al Jazeera Türk
Gezi Sonuç Aldı Mı ? - Ruhi UZUNHASANOĞLU - Muhalif Yazılar
Çocuk Gelin, Pedofili ve Patriyarkal Kapitalizm - Şöhret BALTAŞ - Jiyan
Törenle Tecavüz! - Hülya GÜLBAHAR - T24
Çocuğa Cinsel İstismarda 20 Yıl Ceza İndirimi Yapıldı - Evrensel
KESK'lilere Adliye Önünde Biber Gazı! - DHA - Youtube
'Erdoğan Devleti' ve Büyüyen Tehdit - A. Cihan SOYLU - Evrensel
Savcıdan Dosyaya Bakmak İsteyen Avukata: ‘Bu Örgütsel Tavır’ - Sendika.org
Hayata Dört Metre Kalmıştı - Müjgan HALİS - Taraf
Faili Devlet Cinayetler Ayı: M. Suphi, H. Dink, Mumcu, Okkan, A. İpekçi - Ses Online
Kırıldı Ey Halkım Unutma Bizi!' - M. Serdar KORUCU - Demokrat Haber
Uğur Mumcu Kendini Anlatıyor - N. ÇOLAKOĞLU - A. ABAKAN - BBC Türkçe
Uğur Mumcu: Musa Anter Hakkında - Statik Enerji
Subcomandante Marcos'un Deyimiyle " Biz Buradayız "... Zapatistalar'dan Rojava'ya... - Patria Libre O Muerte
Obama's New Problem: Turkey - Henri BARKEY - Al Monitor
'AB'nin Güven Avansını Boşa Çıkardı' - Ercan COŞKUN - Deutsche Welle Türkçe
Türkische Unternehmer: "Die Stimmung Wendet Sich Immer Mehr Gegen Erdogan" - Hasnain KAZIM - Der Spiegel
Kur mu Faiz mi? Yaklaşan Krizi Beklerken - Ümit AKÇAY - Başlangıç
Israel, Save The Palestinians in Syria’s Yarmouk Refugee Camp - Gideon LEVY - Ha'aretz
Burhan Kuzu: 'Velev ki MİT Silah Taşıyor, Neresi Gayri Vicdani?' - Ömer KOÇ - DHA / Onedio
Uluslararası Hukukta Sorumluluk Çerçevesinde Türkiye’nin Suriye Politikası - Ozan ERÖZDEN - Başlangıç
Suriye'de Ateşkese Doğru - Ayhan ŞİMŞEK - Köln Radyosu / Funkhaus Europa
Cenevre'de Öncelikli Konu Humus - Deutsche Welle Türkçe
The Dangers Of Excluding Iran From Geneva II - Zachary KECK - The Diplomat
Warsi Sounds Warning Over Persecution of Christians in Middle East Saying It Has Become A 'Global Crisis' - Hannah ROBERTS - Daily Mail
Bayık: Cenevre Ölü Doğdu - Mervan ARİ - Özgür Gündem
Kürt Hareketi, Türkiye’deki Krizin “Barış Süreci”ni Bitirmesinden Kaygılı - Kadri GÜRSEL - Al Monitor
MLKP Savaşçısı Tıl Hamis Hamlesi'ni Anlattı - ETHA
Ukrayna… - Gün ZİLELİ - GZ' Blog
The Ukrainian Nationalism At The Heart of ‘Euromaidan’ - Alec LUHN - The Nation
Maybe the Most Orwellian Text Message A Government's Ever Sent - Brian MERCHANT - Vice
On The Barricades - Lisa Larson-WALKER & William J. DOBSON - Slate
WCC To Mark Centennial Of The Armenian Genocide - Arthur HAGOPIAN - Armenian Reporter
Diaspora Ermenileri Vatandaşlık İstiyor - Hrant KASPARYAN - Taraf
First World War: Memories Of The Last Survivors - The Guardian
Ermeni “Tohumu” - Serdar UĞURLU - Fraksiyon
Trabzon'u Anlamak - Nedim KARAEL - Jiyan
Kürt ve Ermeni: Kendine Gelme Stratejileri - Mücahit BİLİCİ - Hür Bakış
Velev Ki Ermeni, Yahudi, Rum Lobileri Var - İrfan AKTAN - Radikal
They Say: “No Justice For Hrant Dink”, We Say: “For Hrant, For Justice” - Tuğçe ERÇETİN - An Int'l Critique
Dink'in Avukatı Fethiye Çetin: MİT'teki İnfaz Kodu 80-85'ti - Cansu ÇAMLIBEL - Hürriyet.com.tr / Evrensel
Kirîvo Kirîvo - Mehmet Said AYDIN - Birgün
Bir İnsan Nasıl Faşist Olur: (Diyarbakırlı Ziya-1) - Vahap IŞIK - Jiyan
‘Resmi’, ‘Sivil’ İslam ve Son Nokta! - Ahmet YAŞAROĞLU - Evrensel
Yeni Akit Müdürü Hakkında Yakalama Kararı - Yıldız TAR - KaosGL
Bu Çağın Irkçıları Biz Olabilir Miyiz? - Sezai Ozan ZEYBEK - BiaMag
Ayşe Hür: TOKİ, İslamcı Modernizmin Kent Tahayyülünü Gerçekleştiriyor - Serkan AYAZOĞLU - Arkitera
Kent İstilacılarının Saldırısı Organize Mi? - Deniz HALMAN - Kolektifler.net
Ataköy Sahilde Skandal - Ömer ERBİL - Radikal
Ne İstiyoruz? Gıda Egemenliği Ne Zaman Hemen Şimdi - Ekin KURTİÇ -Karabasan
Artvin-Arhavi Halkı Bölgede Planlanan HES İnşaatlarına Dur Diyor. - İvme Dergisi
Ekonomi Kimin İçin Büyüyor? Türkiye’de Gelir Dağılımı Dengesizliği - K. Murat GÜNEY
Akademiler Kurumlar ve Sazanlar - Emek EREZ - Radikal.Blog
Mustafa Alp Dağıstanlı: Ben Bu Kitabı Tarihe İtiraz Etmek İçin Yazdım - Berkant GÜLTEKİN - Birgün
Abluka’nın Hatırlattıkları ve Neo-Liberal Medyanın Pislikleri - Ferda KAÇKIN - Jiyan
Gazeteciler Gezi Direnişi’ni Konuştu: “Sokağın Şenlikli Muhalefeti: Gezi ve Demokrasi” - Direnişteyiz
Artistler Ölmez - Bülent USTA - Birgün
Tahribad-ı İsyan Gezizekalılar Acapella At İKSV Salon vai Youtube
Küba ile Bask Maçının Formaları Kazova Fabrikasından - Ayça SÖYLEMEZ - Bianet
Seçim, Bi’ Dur Allahını Seversen, Zaten Ortalık Karışık! - Barış YILDIRIM - Fraksiyon
Küresel Kapitalizm, Kimlik Siyaseti, Kültürel Görecelilik ve Çokkültürlülük - Ferma LEKESİZALIN - Mesele
Loic Wacquant ile Söyleşi: Bourdieu ile Devleti Düşünmek - Veysel Fırat BOZÇALI - Seda AYDIN - Canay ÖZDEN - Birikim
Who Are The New Middle Classes Around The World? You'd Be Surprised How Poor Some Are - Paul MASON - The Guardian
Bir Kere Suâl Eyle ki Ruhsat Ne Zamandır - Bilge GÜLER - Fraksiyon
Have You Ever Heard Virginia Woolf Speak? - Sadie STEIN - The Paris Review
Deuss Ex Machina genelgeçer disiplinlerden uzakta kalarak, deneysel öğeler ihtiva eden tüm müzik turlerine sonuna kadar kapısı açık bir yapılandırmayı sunmaya gayret eder. Bu bağlamda Ambient’dan - Weird Folk’a uzanan ses seceresinden alıntıları her Pazartesi akşamı 21.00-22.00 saatleri (GMT +2) arasında canli olarak Dinamo FM’den iliştirmeye devam ediyoruz.
Her Türlü Eleştiri,Öneri vs .İçin İletişim Kanallarımız;
Dinamo – Promo Inquiries – Makina
Her Pazartesi Gecesi 21:00 -22:00 (GMT +2) arası Dinamo 103.8
---------------------------------------------------------
>>>>>Info Go-R-Sel
erdogone - gülden canol's twitter
>>>>>Poemé
Yol Haritası - Özlem Tezcan DERTSİZ
elmayı koparırken dalını gücendirmiş
işliyor, acımasız bağ makası bu şehrin
sağım solum sobe sırların aynasında,
eski düşlere iki beden büyüğüm
keşke fark etmeseydim korkarım,
korkarım ah büyüdüm.
ateşçiydim önceden söz nargilesine
söndüm, ustasını utandıran bir sönüş
çokluğumu bitiriyor papatyasızlık
süstüm bahçeye, ansızın sustum
hiç okşanmamış sardunyanın yanında
çıt çıkarmadı ayrılık
kirliyse yol haritası kaç kere gidilmiştir?
söylediklerimden pişmanım söylemediklerimden
kaç kişi duyar yağmurun dindiğini?
kuşatmada çöller, küller, güç yemek tarifleri
kurtuluştur, sığınmadır, bilenler bilir
gökyüzünde
şiirlerin gen haritası gizlidir.
Kaynakça: Şiir.gen.tr
Deuss_Ex_Machina_483_--_untitled
20 Ocak 2014 Pazartesi gecesi "canlı" yayınlanmış programın parça dizinidir.
>>>>>sesli meram muhteviyatı<<<<<
1. KILN - Boro (Ghostly International)
2. KILN - Pinemarten (Ghostly International)
3. Blochemy - Oweg (CleanError Records)
4. Blochemy - Olab (CleanError Records)
5. ASC - Polymer (Auxiliary)
6. ASC - Impasse (Auxiliary)
7. Ghostlight - Whispers and Some Kind of Understanding (Sun Glitters Remix) (Square Harmony)
8. Ghostlight - Losing Control (Square Harmony)
9. Ghostek - Trust Me (Square Harmony)
10. Ghostek - Heretic (Square Harmony)
11. Detz - March (Reflect Audio)
12. Detz - November (Reflect Audio)
untitled
(482)
Mühletsiz Tanıklık
"Ne yapılmalı, şimdi?" Soru herkesin
dudaklarında, ve bir şekilde, bu, mürur eden herhangi bir filozofu bekleyen,
insanların hep sorduğu soru. Ne düşünülmeli? değil: Ne yapılmalı? Soru
(filozoflarınki de dahil) herkesin dudaklarında, ama alıkoyulmuş, nadiren dile
geliyor, çünkü bizler onu sormak için hala hakkımız, ya da araçlarımız olup
olmadığını bilmiyoruz. Muhtemelen, öyle ya da böyle, ihtiyatlı bir şekilde
kendimiz için düşünüyoruz, muhtemelen ‘Ne yapılmalı?’nın belirsizliği bugün o
kadar büyük, o kadar dalgalı, o kadar meçhul ki, şunu bile yapmaya ihtiyaç
duymuyoruz: soruyu sormak.
Özellikle de soru, kişinin neyi düşünmesinin doğru
olduğunu bildiğini, ve meselenin sadece, eyleme nasıl geçileceği olduğunu
varsayıyorsa. Arkamızda teori, önümüzde uygulama – anahtar şey, neyin tam
vaktinde, özgül eylemde işe koymak için seçileceği. Ama bu, soruca, en sıradan
şekilde varsayılandır. Ve bu durumda ‘ne yapılmalı?’, çoktan verili bir hedefi
gerçekleştirmek için “nasıl eylemeli” anlamındadır. Öyleyse “dünyayı dönüştürmek”,
dünyanın çoktan verili bir yorumunu gerçekleştirmek, bir umudu gerçekleştirmek,
demek.
Ama bizler, neyi düşünmemizin doğru olduğunu bilmiyoruz
ve hatta uygun bir şekilde ümit etmeyi dahi. Muhtemelen artık düşünmek nediri
de bilmiyoruz, bunun sonucu olarak, mutlak biçimde, ne ‘yapmayı’ düşünmek
nediri, ne de ‘yapmak’ nediri biliyoruz.
Muhtemelen, en azından, bir şey biliyoruz: ‘Ne yapılmalı’
bizim için, nasıl, herşeyin çoktan yapılmadığı (oynanmış, bitmiş, kutsal bir
kadere terkedilmiş), ve aynı zamanda, tamamen yapılmayacağı (gelecekte hep
gelecek yarınlar için) bir dünyayı meydana getirebiliriz, demek.
Bu, sorunun bize eşzamanlı olarak buyruksal, çifte bir
yanıtlama sunması demektir. Dünyadaki hiçbir şeyin, hiçbir yerleşik yasanın,
hiçbir geri döndürülemez sürecin, hiçbir tahminin, hiçbir hesaplanabilir uzamın
ölçemeyeceğine mukabil olunmak zorunda –mutlak adalet, kısıtsız nitelik,
mükemmel şeref- ve dünyanın kendisi, burada ve şimdi, her an, geçmişe ya da
geleceğe atıfsız, yaratılmak zorunda. Bu demektir ki, dünyayı olduğu haliyle,
aynı anda hem olumlamak hem de aleyhinde olmak – eşit miktarda boyuneğiş ve
devrimi ölçüp biçip, hep reformla uzlaşma arasında yarıyolda kalmak değil;
hiçbir zaman durağan olmayan, her zaman daimi şekilde, kendi çelişkisine
yeniden-açılan dünyayı meydana getirmek; bu bizi ne yapılmalıyı peşinen
bilmekten alıkoyar, dünya olmayan hiçbir şeyi, hiçbir zaman yapmamayı dayatır.
Dünyamıza ne olacağı bizim bilemeyeceğimiz bir şey ve
artık tahmin edebileceğimiz ya da yönetebileceğimize de inanamayız. Ama öyle
bir şekilde eyleriz ki, bu dünya kendini, olduğu haliyle kendi belirsizliğine
açabilecek bir dünya [olur].
Bunlar muğlak genellemeler değil. Bu satırları Ocak
1996’da yazıyorum. ‘Ne yapılmalı?’da varolan tüm zorluğu –aporia değil-
Fransa’daki Aralık grevleri açıkça; tüm teminatlar askıya alınıp, tüm modeller
işlevdışı kalınca, ortaya koydu. İktisadi Realpolitikin gaddarlıkları
karşısındaki çekilme, tam olarak ne yapılmalıyı söyleme riskini pek az alan,
hararetli ve hevesli kelimelerle çarpıştı. Bu ikisinin arasında bir şey
algılanabilirdi: dünyayı icat etmek; bir dünyaya tâbi olmaktansa, bir başkasını
düşlemektense, kaçınılmaz. İcad her zaman için modelsiz ve garantisizdir. Ve
bu, kargaşayla, endişeyle ve hatta perişanlıkla yüzleşmek demek. Kesinlikler
parçalara ayrıldığında, hiçbir kesinliğin tekabül edemeyeceği tâkat cem
olur." *
Mühletsiz bir tanıklık şimdinin her gününü kapsayan, her
gününde ayrı bir vaka halinde başımıza örülenleri, birimizden birisinin hedef
tahtasına oturtulduğu bizatihi buna çalışıldığı bir yerde yeni gerçekliğimizin
her ne olduğu meydana çıkartan bir sağaltımdır. Sınırları belirsiz her gününün
bir öncesinden bir sonrasına ulaşıncaya kadar her nasıl / hangi şartlarda
yıkıma ve tahrifata uğratıldığı meydana çıkartan bir edimin de ta kendisidir
mühletsiz tanıklık. Bilindik ezberlerin yüzlerde gram kızarma olmaksızın tekrar
edildiği, herkesin en iyi bildiği şeyi yapmaya devam ettiğinin ilan olunduğu
bir yerde yaşamın aslında nasıl da bilip isteyip, göstere göstere rehin
edildiğini anlamlı kıldırandır mühletsiz tanıklık. Zamanın ayrışmazı karanlık
dört yanımızı, her bir yönümüzü çepeçevre sarmalarken yağmanın adının ileri
demokrasi olarak bahşedildiği anlamı ile yüz yüze kalakaldığımızdır bu
mühletsiz tanıklık. Düne dair olanın çoktan unutturulduğu hep öyle varsayıldığı
bu ülkede dünün yanlışları ve hatalarının istisnasız tekrar edildiği bir mefhum
karşılaştığımızdır. Her gün yeniden çıkarken yola, bir nefes alabilmek
gailesiyle; yine yeniden duvara çarpmamız boşuna değildir. Bütünlüklü, her
tahlilde başka bir okumaya girişilen ülke siyasasının (siyaset-piyasa)
kepazelikleri nasıl da utanmazlıkla sahiplendiğini, üzerini örttüğünü
anlamamıza vesile teşkil edendir mühletsiz tanıklık. Dünümüz başka yargılara kurban,
rehin edilirken oralarda eylenenlerin bugün tamamlanmasına girişildiği adının
sanının dosdoğru konulmasına girişildiği bir tahrifat dönüşüm adı altında
gerçek kılınmaktadır. Unuttuğumuz varsayılanlar birbiri ardına gündemin al
takke ver külah, iki villa havuzu, bir kaç küçük gemicik bayağı milyon
dolarlardan memleket mi batarmış düzeyinde karşılaştırmalara girişilirken
halkın, esas söz sahibinin canına kast edilmesidir düşündürücülüğünü koruyan.
Farkında olsa bile tek başına, yalnızlaştırıldıkça bu
erkler arası savaşın her iki yüzünden de hesap sormaktan gayrısını düşünmeyen
insanlara yapılmayan fenalığın konulmamasıdır dikkatlerinize paylaşmak
istediğimiz. Dün dündür bugün bugündür cümle kalıbını ta ilk günden bu yana
içselleştirmiş yeni ülke mimarlarının, -pardon- yöneten erkanının dilinin
altında, yaptıkları işlerin arasında kendini göstere gelen bir mefhumdur
tanıklık ettiğimiz o zulümler. Her yerde herkese bol keseden akıl fikir
paylaştırılmaktayken bu ülkenin, bu sınırların her defasında yinelenen misak-ı
milli hudutlarının içeriğinin / içerisinin göz ardı edildiği bir kere daha
karşılaştığımızdır. Bilal oğlanın, beyzadelerin bir dolu muteber / önemli
şahsiyetin(!) el birliğiyle yaptıklarının adı bir türlü konulamamaktadır.
Biçimsiz, tanımsız bırakılan yağmanın bölüşümün niceliği değildir sadece
a'sından z'sine uzanan bir dolu kepazeliğin de üzerinin alelacele örtülmesi
gayretidir. Onun içindir ki dinsel çıkarsamalar bu ülkenin başbakanının
dilinden düşmemektedir. Günahı işleyip duranlardan hesap sorulmasının önünü
alabilmek için bir nizamda, belli bir düzlemde yine din karşımıza
çıkartılmaktadır bu mühletsiz tanıklıkta. Bildiğimizi, gördüğümüzü
unutabilmemiz için ayakkabı kutularının, ses kayıtlarının üzeri sansürle boşuna
kapatılmamaktadır. Hiç kimse bir numaradan, ülkenin sahibinden hesap sormaya
yetkisi, haceti kalmayasıya kadar sürecek bir dolu önlemdir o yüzümüze çarpıp
duran. Başbakan atarını, dilinde saklamaktan hiçbir zaman kaçınmadığı öfkesi
ile hem onu hem bunu hem de şunu şunu diyerek eliyle, koluyla, yazı akardan
geçen herkesin ismine, cismine bildiğini okuyup tahakkümünü yinelemekten
başkasını yapmamaktadır. Sahte peygamber ilan ettiğiyse, kendi mevzisinden
kendi doğrusunu anlatabilmenin başka yollarını yine ona benzeşerek,
çirkefleşerek göstermeye devam etmektedir. Sorun birisinin ya da birilerinin
tek başlarına koca bir ülke için de basbayağı önemli sayılabilecek bir meblağın
iç edilmesi, rant adına, kendi istikballeri adına iç edilmesi değildir sadece.
Bu hep bildiğimiz aşina olduğumuz devletlu ekolünün hiç ayrışamadığı
muktedirleştikçe ve güçlendikçe daha fazlası diyerek oburlaştığı iç etme
meselesinden daha derin bir fecaattir. Her defasında ortaya dökülen
rakamlardan, biçilen yaparız ederiz inşaallah, maşaallahların arasında koca bir
ülkenin hem dünü, hem günü hem de yarını ipotek altına alınmaktadır. Geçmişte
başkalarına (!) ait olanların kamulaştırılmasında olduğu gibi, bugün de sözüm
ona sandıktan sandığa hatırlansa da "halk"a ait olanın yeniden
erkana, onun belirlediği zümrenin elinde bir pasta gibi pay edilmesinde zerre
terredüt edilmemesidir mesele.
Mühletsiz tanıklığın göstere geldiği bunca hazinliğin ve
bir dolu fecaat eylenirken handiyse on iki yıldır susulabilmesi, üzerinin
örtülebilmesidir mesele. Şimdiye varana kadar birbirini takip eden bir özen
birbirinin yoluna güller dökenlerin, ağızlarında dökülenler akçeli işlerin
altından bir türlü kendilerini eksik etmediklerini, dünyevi şeylerle aslında
hepimizden çok fazla o en azami biçimde uyduklarını söyledikleri buyrukları
çiğneyerek istikrarla sürdürmelerinin kepazeliğidir söz konusu edilmesi
gereken. Dini bir siyasi zemin olarak el altında bulunduranların çıkarları
dışındaki her şeyi gözden çıkartıp keselerinden başkasını düşünmedikleri
aleniyken, "Hepimiz Bilal'iz" pankartını açabilecek kadar kendilerini
erke teslim ettiklerini gösteren ak partililerin suretinde
karşılaştıklarımızdır mesele. Bugünlere gelene kadar her yerde ve her şekilde
zulümle abad olunduğunun, istikbalin her bulunan fırsatta götürmelerle sağlama
alındığının gösterildiği bir yerde hayatta, bu siyasa ikliminde söz hakları
handiyse hiç olmayanların hedef tahtasına konulmasıdır esas meselemiz. Düzenin
bir başka partisine ayar veriyorum derken yerin dibine sokup çıkarttığımız
Yorgo olurdunuz, Dimitri olurdunuz tasvirinin devamlılığında Konstantiniyye ya
da Konstantinopolis örneklemiyle pot değil gaf hiç değil hıncın büyüğünün
yinelenmesidir üzerine düşünmemiz gereken esas mesel. Yadsınan, yok sayılan ve
bir biçimde buraya olan aidiyetleri lobicilikten türlü fobilerle bağdaşık
tutulan hainler işte ekmeğimizi yiyip suyumuzu içip hançerleyenler diye
atfedilenlerin bu gümbürtü, telaşeli mevzi kapma savaşında tekrardan yem
edilmeleridir. Siyasanın hesap vermesi zorunlu olduğu konuları değil, bambaşka
konu dışı şeylerle zihinlere iyice tahakküm kurma gayretidir düşündürücülüğünü
korumakta olan, derde dönüşen. Bu ülkenin hiçbir zaman asli unsuru olarak
bellenmemiş insanlarının kendilerini seyrettiklerini bile bile, ezberden
konuşmanın bildiğini okumanın adını dümdüz koyalım paralelinden normaline
devlet erkanının çok iyi hatta en iyi bildikleri olan bir mihrak olarak Hıristiyan
nüfusun, kılıç artıklarının üzerine oynanmasıdır yine yeniden öfkelenmemize
neden olan.
Doksan yıllık cumhuriyet tarihinin sayısız yolsuzluk,
hırsızlık ve bir dolusu aynı benzeşen kepazeliklerinde olduğu gibi kabak
yeniden o az olanı da hedefe oturtarak normalleştirilmeye çalışılmaktadır.
Hırsızlığın üzerini neyle örterseniz örtün bir yerde muhakkak kendini ele
verecek bir şekil ya da şemalda yapılanların aslında ne olduğunu idrak
ettirecek onca emare varken kalkıp her şeyi birbirine karıştırmanın bunu da
bile isteye yapmanın bu ülkede kalma iradesi gösteren, hayata karışmak isteyen
insanlara ( hala kendi vatandaşlarıdır!) karşı bir suç teşkil etmesidir mesele.
Şeklen, kitabına uyduğu için değil basbayağı ırkçılığın yinelenmesidir üzerine
uzun uzun konuşulması gereken. Sadece "başbakan" değil aynı zaman
fikri mühim sayılan yazarların da diline pelesenk ettikleri bir ayrıştırmadır.
Yetmemiş midir onca şey hala inatla sürdürülmektedir hazin betimlemeler ve had
bildirimleri diye sorgulanasıdır. Her karede dönüşürken içimizdeki ötekiler
bahsinin ısıtılıp arasız yinelenmesi bütün kepazeliklerden sonra faturanın esas
kesilecek olanın halk olduğunu göstermekteyken ne yapmalıdır? Nasıl içinden
çıkılmalıdır? Yergilerin, hakaretlerin, bir dolu söylemin bir dolu tenkitin,
alabildiği kadar hakaretin tam da dibinde hesap verilmesi gereken onca
yolsuzluk varken bir kez daha sormalı sırası mıdır Rum'un, Ermeni'nin siyasetin
güncelliğine yem edilmesinin, sırası mıdır? Rehin edilmeye hala inatla devam
edilen Kürd hareketinin ( ya barışamazsak) onca baskıya rağmen özgün dilinde
anlatmaya çalıştıkları bir özenle sunmaya devam ettiği tam da bu hedeflenen,
köşeye kıstırılmak istenen bir ülkeden nihayetinde demokrasinin bir tabela
tanımından daha "mühim" yaşanılır bir mesele olması değil midir? Hala
gıybetle, her defasında olduğu gibi yinelenen benzeş söylemlerle kendiliğinden
çözülmeyecek, yüzleşmeden aşılmayacak kaskatı ve bildiğiniz balçıktan mamul bu
karaşınlık, düzensizliğin duvarı aşılabilir mi? Adını dümdüz koyalım faşizm'in
resmiyette bu ülkenin en ayrışmaz yenisi olarak zikredildiği otokrasinin
başbakan ve kurmayları ve hukuktan gazetecisine uzanan bir skalada destekçisi olan,
kendine taraftar bulan bu belagatlerden ibaret bir ülke düze çıkabilir mi? Hala
var mıdır böyle bir seçenek yahut ihtimal?
Dönüşüm devam ederken, her yerden akmaya devam eden
bilgilerin paralelinde bir çoğu manipülasyon olsun varsaydığımızda bile sadece
yaşadığımız kentlere karşı o en hassas olduklarını söyleyip durdukları çevreye
duyarlılığın ne hallerde olduğunu bildikten sonra kime neyi nasıl
ispatlayacaklardır. Gerçekten ve dosdoğru bu ülkenin adil, eşit, özgür
olduğunun bir emaresi ya da geleceği söz konusu edilebilir mi bu gayya kuyusu
halinden az biraz uzaklaştığınızda gördüğümüz vesikadan sonra. Utanç vesikaları
birbiri ardına yinelenirken, yeniden türetilirken olan bitenin gümbürtünün de
ardından fiiliyatta köşeye kıstırılmışlığımız meydandadır. Sandık ve seçim
söylemlerinin artık bir teferruat olduğu, ümidin başımızdakilerden hiçbirisi
olduğu artık aleni olandır. Erkanın, devletlunun, ana akıma ait her şeyin
gösterdiği yegane sonuç budur. Yaşam dönüştürülürken insana dair olan hiçbir
şeyin önemsenmediği yinelenmelidir. Yaşıyoruz ama nefesimizi kesecek olanların
gözetiminde, yaşıyoruz mamafih yürek hep ağızda. Yaşıyoruz amma velakin
kentlerimiz delik deşik, doğamız üç kuruşa, bir villaya bir kol saatine rehin!.
Yaşıyoruz aynısının laciverti olanların ben en temizim dediklerinde bile
ağızlarının kenarlarındaki kirin, irinin göründüğü bir yerde. Yaşıyoruz sesimiz
soluğumuz engellenebilir, gerektiğinde kıstırılabilir olduğunu bilerek.
Yaşıyoruz siyasetin belagatinin, rantın kepazeliğinin, geleceğimiz söz konusu
olduğunda bir biçimde önemsiz bir şeymişçesine sunulmasına bağışıklık
kazandırılıyoruz. Yaşıyoruz, "Elinizde belge varsa, açıklamazsanız şudur
budur!" diye yüksek perdeden en namuslunun tiradını dinliyoruz. Oysa ne
ufukta ne de yakınlarda hiç ses eden çıkmıyor. Bunca rezalet artık kendi
sınırlarını aşarak dört bir yanda dört bir yönde kendini geliştirirken, devam
ederken sistem hepimizi öğütmeye, müesses nizamın içerisindeki "biat"
edecekler er ya da geç olarak etiketlemeye devam ediyor. Mühletsiz tanıklığımız
hayatlarımızın bu kaydıdır. Gördüğümüz, ayan beyan ortada olanın aleniyetidir
işte bu kadar kesin ve kesintisiz. Birbirlerini yiye duran erkanın hiçbir
surette bahsetmeyecekleridir asıl içimize dert olan. Roboski'nin, Reyhanlı'nın,
Gezi Direnişi'nde, Lice'de, Gever'de katledilenlerin hesaplarının hep
Ankara'nın karanlık dehlizlerine terk edilip unutturulacak meseller haline
dönüştürülme çabasıdır dert olan.
Biliyoruz ve farkındayız ki bu ülke hiçbir surette esas
derdin değil, günübirlik makamların akıbeti için her türlü kumpasın, pisliğin
üzerinde ilerleyen bir ülke. Açıktaki yaraların, kapatılmayacak olduğunu
bildiren bir ülke. Demokrasinin herhangi bir ön takıdan bağımsız işlevinin
amasız fakatsız gerçekliğinin olmadığı bir ülke. Siz söyleyin, burası nasıl bir
ülkedir? Dünde, geçmişte ardımızda bırakıldığı varsayılan, dile getirilen hemen
her nutuk benzeri söylevde kurtarıcı bir bağlaç vazifesi gösteren oysa onca
çabaya rağmen ne unutulan, ne unutturulabilen ne de yüzleşmeye çabalanılan, mesellerin
tözünde kaskatı durmaya devam eden bir sağırlık ile hemhalız. Kestirmeden
doğruların anlatılması gereken nice şeyin bir aradalığında sığınılacak bir
liman gibi addedilen daraltımın insafına terk edilmişiz. Kendi doğru savının
mütedeyyin, muteber, müesses nizamın bekası için eğip bükmekten çekinmeyenlerin
anlata geldiklerinin tastamam duyulmadan dile getirilen önyargılar olduğunu
bildiğimizden bu yana o daraltımın hangi mesnetsizlikleri oldu
bildirdiğinin farkındayız. Çoktan kalıba dökülmüş, yekpareleştirilip, bir
örnekleştirilmiş ötesinin berisinin bırakın sorgulanmasını toz almasının bile
önüne geçilmiş bir yerde asıl dertler bizlerle beraber hayatımızda soluk almaya
devam etmektedir. Evirilen, büyüyen, gelişmeye devam eden, intizam gösterilen
devlet aklının fecaatidir çoğu zaman. Körü körüne bağımlılığın daimi bir
biçimde her meseli şiddet kullanarak bertaraf etmenin, sol gösterip sağdan
çakmaların, arsızlığı yüceltmenin dayanılmaz hafifliğinin sofrasındaki
birlikteliğinde sağırlık esasın hiçbir türlü konu edilmemesine yol açmaktadır.
Yaşamın böylesine sığ bir akla rehin edilmesi, hemen her şeyin o vahim algı ile
dönüştürülmesi uğraşı, didinişi bugünümüzün dünden ala değil ve en az onun
kadar zorlayıcı sınanışlardan mürekkep olduğunu yinelemektedir.
Hayatlarımız gündelik siyaset dilinin ezberleriyle
terbiye edilmeye, her sıkıştırıldığı köşede muktedirin insafına ya da tersi
terk edilmektedir. Oysa sağırlık akıldan uzaklaşmaktır. Devlet dediğimiz
mekanizma ise tastamam bu akıl tutulmalarının izinde şekillendirilen, atılan
her adımın milimi milimine hesaplandığı bir mekanizmadır. Tüm diğerlerinde
olduğu gibi bizim devletin de aynı tornadan çıkma hezeyanları sahiplenişi
sağırlığı çoğaltmak içindir. Kendi eylediği fecaatlerin, kıyametlerin hepsine
birden tek seferde müdahale edebilme gayreti, önemsizleştirme, gündem alaşağı
etme uğraşı bu sınırların tek ve yegâne gerçekliğidir. Suskunlaştırabildikçe
devletler vardır. Sağırlaştırdıkça sorgusuzluğun yolu sağlama alındıkça defaatle
kendini yenileyen bir mefhumdur. Şartlanmışlıkların önyargıların bağında
birlikteliğinde görünen köy yapılması gereken tanım bunca şeyden sonra afakîdir.
Devletin tam karşılığı zulümdür nokta. Basitçe kestirilip kısadan
atfedilebilecek bir mesele değildir. Her anlamda her şekilde yapılan
edilenlerin toplamı ve tam karşılığı zulümdür. Durmaksızın bu hengâme düzeninde
biteviye karşılaştığımız o sıfatın pek çok farklı tezahürüdür. İçinde
kalakaldığımız kuyu derin ve dipsiz bir haldeyken bu artık aleniyken her umudun
karşısında dikiliverendir zulüm. Sağırlaştırılan, mekanik bir yapının
evet-hayır seçenekleri dışında hiçbir yön belirlemediği, iletmediği yerin
gerçekliği zulümü göstermektedir. İktidar söyleminin biyopolitik bir baskılama
uzamı üzerinden yılmaksızın kotarıldığı, kalıcılaştırıldığı bir menzilin her ne
hallere sürüklendiği lüzumsuz teferruatlar atıldığında tastamam böylesi bir
vesikayı tanımlandırmaktadır. Biçimsizleştirilen bir form ya da yapı değil her
tarafı yama barındırmasına karşın sisten denilene itimat beklentisinin yinelenmesidir
zulüm. Sorgusuzluğun yükseltildiği, derinleştirildiği böyle bir ülkede hayatın
her anın da her Allahın günü denetim altına alınma gayretidir zulüm. Hemen her
yere istisnasız bol keseden akıl fikir verilirken van minüt çekilirken biz
deneyim sahibiyiz biz tecrübeliyiz derken rantın talanın, yalanın, hilenin ve
daha nice bedbinliğin takipçiliğidir bu sınırların dolaylarında bunca
kepazeliği, zulmü manidar kılan(!). Gittiğimiz yol ulaştırılmaya çalıştığımız
zemin hepi topu bu kaderden mürekkep bir muhteviyat değil sathı mahalimizde.
Her günün bir öncesinden farklı bir öncesinde yarım
bırakılanlardan daha büyük yıkımlara yol ve yön tayinidir hep ama hep
düşündürücü olan. Başlangıçların hep mümkünatsız belletildiği asgari müşterekin
kırılıp döküldüğü ve tam anlamıyla sağırlığı kotarabilmek için her şeyin
yapıla geldiği ön ayak olunduğu bir yerdir karşılaştığımız. İçinde yaşamaya
mecbur kılındığımız hep o oluyor. Muktedir aklın bu bilinçli tahrifatı ne
düşünselliği ne de hayatın geri kalanını bize bırakıyor. Olmaması gereken her
ne varsa ona olur bildirimi, körlerin sağırlığa uyumu, hazin olan tabloyu daha
keskin bir yıkıma eviriyor. Kalakalıyoruz altında işte bu göçüğün hep çıkmak
istesek de nereden başlamamız gerektiğini bir türlü bulamadığımız sorgularda
buluyoruz kendimizi. Ya oncusun, ya buncu, ya şunlardan ya da berikisinden hep
bir kalıp / kamplaştırma inat ve ısrarı. Her yer sayelerinde tastamam yekpare
bir mermer oysa. Sorgulattırılmayan, yedirilmeyen hep insana dair meseller
olduğu gözden kaçırılıyor alelacele. Küçük detaylar halinde kıyısından ve
köşesinden vakıf olduğumuz hamlelerin hep akıbeti bunu gösteriyor. Her gün
birbiri ardına yapılan her hamle, atak, tavır bu birbirine bağdaşık duran
tedbir görünümlü çıkışların hepimizin geleceğine kasıt olduğu anlaşılacak, bir
ihtimal anlamlandırılacaktır. Sağırlaştırıldıkça duyamadığımız dertlerin
afakında her şey yağmalanmaktadır. İpotek altına alınmaya, rehin edilmeye
(ç)alınmaya devam etmektedir. Basit çekincesiz, amasız ve fakatsız görünen budur.
Erk tarafından bildirilmek istenmedikçe medyanın ketumluğunu elden bırakmadığı,
ses çıkartmak değil çıtın bile çıkmadığı itirazların hep örtbas ettirmemek için
olduğunun göz ardı edilip durulduğu bir görünümdür karşı karşıya olduğumuz.
Demokrasi pratiği dogmatik olan ve akla zorla kazılmış dini motifler, yasalar,
hadisler üzerinden şekli şemalı dönüştürülürken hemen hiç referans verilmeden,
duyurulmadan ortalığı kapsayanın kesifliğini, hazinliğini örtebilecek herhangi
bir edim söz konusu değildir. Kastedilen bunca hınçla girişilen, bozulan,
yıkılan, tahrip edilen onarılmaz kılınan her defasında olduğu gibi tahayyüllerdir.
Karanlığın boyutu derinleştirildikçe her mekanizma kurcalana kurcalana en
sonunda tanımsızlaştırıldıkça, ümitsiz kılındıkça hakkı ve hukuku dile getirmek
bir nevi ütopya kalmaya devam edecektir. Bozgunun tarihi, erkin gözettiği
menfaatlerinin hemen hemen hiçbirimizin hayrına olmadığı meclis çatısından
sokağın bir türlü duyulmayan sesinde yankılanmaktadır, paylaşılmaktadır
görebilene. Erkan kendisi gibi düşünmeyen, sorgulayan herkesi yaftalama gayreti
içerisinde hemen her anında diline pelesenk ettiği ithamlarla karşılaşmaya,
çözümsüzlüğü derinleştirmeye devam ve ısrar etmektedir. Gördüğümüz kepazelikler
gemiyi azıya almışken halen her şeyin üzerinin örtülebilir bir mesele olarak
değerlendirilmesidir dert. Örtülebilir unutturulabilir sineye çekilebilir de
nereye kadar?
Yurtseverliğin kıstaslığının bilinçli bir biçimde faşizan
olan bağıntılar ile atfedilmesinin partili (reyini teslim eden) olmayan
herkesin hain ilan edilmesine kadar uzanan bir şeceredir gün aşırı duymakta
olduğumuz. Geçmişi, olanı değiştiremeyeceğimiz bir gerçekliktir. Her göz
yumacaksınız denildiğinde arkasının nasıl bir bezirgânlık, hayal kırıklığı,
tahribat ve sağırlık olduğunu yinelenesidir tek elden. Erkanın başının,
temsiliyet nam çıkarsamasında göz ardı edip durduğu vahameti sürdürebilmek
adına ezberlerini tekrar ededurmasıdır. Bir an olsun düşünmeden, tahakkümüne
halel getirmeden yoluna devam ısrarıdır. Gezi Direnişi'nden bu günümüze varan,
iktidar olmanın belagat ile yan yanalığıdır ve bu teyit olunmaktadır. Muktedirleştikçe,
dünün mağdurunun hep o bahisten yola çıkanın yoldan çıkmasıdır. Yaşamı
şartlandırılmışlıklarla hemhal ettire ettire şimdinin muktediri bu olanların ulaştığı
menzil karşımıza çıkmaktadır. İte çeke, döke saça, vura kıra tahrip ederek,
kriz kaos ve kavga ile meşruiyet edinmesidir, bunun çabasıdır. Yıllar yılıdır
bir türlü tanzim edilmeyen hakların, kırk bin takla atılıp sonunda yalan edilen
süreçlerin, anayasa yazamama teşebbüslerinin, müştereki lağvedip tek adamın tek
sözün otoriteryenliğin çabasıdır.
Sürümcemesiz, ikiletmeksizin devlet dediğin yapı, düzenek
bu istikamette fecaati kervana düzmektedir. Zulüm ile abad olunmayacağı
defaatle yinelenirken zulümden, tek ses ve söze biattan mürekkep yadsınarak
nasıl olsa alışırlar denilen bir müesses nizam yaratılmakta,
şekillendirilmektedir. Ana akım siyasetin, mecliste gırtlak gırtlağa düşenlerin
hakaretin bini bir kuruş edenlerin hepsinin çabası bunadır. Rıza üretimi biat
edeceksin noktasından bu yurdun bireyisin ya da hainsin arasındaki
seyrüseferinde bunca rezillik, ala kepazelik, doksan yıllık ezberlerin en ezber
bozduğunu iddia edeni bile rehin aldığını göstermektedir. Demokrasi bariz bir
ucubeye dönüştürülürken, yıllar yılıdır bildik çözümsüzlük yeniden
kurgulanmaktadır. Figürler değişse de daimiliği beklentilenen bu devamlılıktır.
Jean Luc-Nancy'nin dediği gibi "Ne yapmalı?" sorusunun tam yeri, tam
zamanıdır. Derinlemesine düşünmenin ve müesses nizamın hizasından ayrışmamın
tam vaktidir. Hayat için...
*Jean LUC-NANCY (Retreating the Political
[Siyasalın Ricatı, Routledge '97] kitabından alıntı.. kaynak
>>>>>Bildirgeç
Manidar Zamanlar... - Dikran M. ZENGİNKUZUCU - Evrensel Pazar
Başbakan Erdoğan, Hükümet ve çevresi son zamanlarda kendilerine karşı her hareketi Cemaatin devlet içindeki paralel yapılanmasının organize ettiği dış bağlantılı bir komplo, darbe girişimi olduğunu söyleyerek, zamanlamasını çok manidar buluyor. Tamam da… Biz de;
Başbakanın Cemaate “bugüne kadar ne istediniz de yapmadık” demesini çok manidar buluyoruz…
Bugüne kadar birlikte çevirdikleri dolapları manidar buluyoruz…
Kentsel dönüşüm, turizm bölgeleri, 2B’ler, mega projeler ile kentler, ormanlar yağmalanırken Erdoğan Bayraktar’ın istifasında “imar planları Başbakanın talimatıyla değişti” demesini manidar buluyoruz…
Ayakkabı kutuları, milyar dolarlar ortalara dökülürken asgari ücrete 40 TL zam yapılmasını manidar buluyoruz...
Gezi direnişi sırasında 7 gencin hayatını kaybetmesi, onlarcasının uzuvlarını kaybetmesi, Berkin’in hala uyuyor olmasına karşın kılını kıpırdatmayanların operasyonun ardından binlerce polisi, emniyet müdürünü, savcıyı sürmesini de manidar bulduk…
Tencere tava çalanlara soruşturma açılması emrini verenler kendileri hakkında soruşturmaların durdurulması talimatı vermelerini manidar bulduk…
7 yaşındaki Enes’in, 5’i çocuk 11 kişinin sokakta polis kurşunlarıyla öldürüldüğünde Diyarbakır Valisi olan Efkan Ala’nın İçişleri Bakanlığı’na getirilmesini de çok manidar bulduk…
***
Başbakan bir hesap varsa sandıkta vereceklerini açıkladı.
Bir “hukuk devleti”nde (!) vatandaşların hesabı mahkemede, muktedirlerin sadece sandıkta hesap vermesini çok manidar bulduk…
Başbakanın mitinglerinde beyaz çarşaflara dolanan “in de inelim, gir de girelim” diye bağırırlarken ayakkabı kutusu sallayan teyzenin evinin polislerce basılmasını manidar bulduk…
***
7 Ocak’ta İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım’ın bacanağının da içerisinde bulunduğu bir “yolsuzluk operasyonu” daha yapıldı. Binali Yıldırım operasyonun zamanlamasını manidar buldu ama biz de çıkan görüntülerde el değiştiren para dolu valizleri manidar bulduk…
Pamukova’da devrilen hızlı treni, Marmaray’ın inşaatı ve testleri tamamlanmadan açılmasını manidar bulduk…
Binali Yıldırım “babam olsa gereği yapılır” demesinin hemen ardından savcı ve polislerin görevden alınmasını manidar bulduk…
***
Yılbaşı günü Reyhanlı’da Suriye’ye bir TIR durduruldu ancak aranamadı. İçişleri Bakanı “o TIR’da Türkmenlere giden yardım vardı” dedi. Savcının arama yapması ve zamanlaması manidar bulundu.
Biz de yardım TIR’ının MİT görevlileri eşliğinde gitmesini manidar bulduk…
İlerleyen günlerde Adana ve Hatay’da 13 TIR’ın daha durdurulmasını ancak “Cumhuriyet Savcılığının talimatı ile yapılan kontrollerde, MİT’in rutin görevlerini ifa eden personelin bulunduğu anlaşılması” üzerine aranamamasını manidar bulduk…
14 Ocak’ta Van ve 5 ilde yapılan manidar operasyonlardaki El-Kaide bağlantısı kokularını manidar bulduk…
Devlet sırrı “insani yardım” TIR’ları MİT refakatinde gittikleri Suriye’deki İslamcı grupların Kürtlere, Süryanilere, Ermenilere, Hıristiyan Araplara ve diğer halka yönelik yoğun saldırılarını manidar buluyoruz…
***
Başbakan hukuka saygılı olduklarını açıkladı ama…
Bugün ÖYM’leri ve özel yetkili savcıları paralel yapı olarak nitelerken gazetecilerin, öğrencilerin, ÇHD’lilerin, KESK’lilerin, KCK’lıların tutuklu oluşlarını manidar buluyoruz…
Operasyonların ardından “Adli Kolluk Yönetmeliği”nin değiştirilerek polislerin savcılardan aldıkları talimatları mülki amirlerine bildirmelerini yani İçişleri Bakanlığı’na fısıldamalarını istemenizi manidar buluyoruz…
Daha 2010’da “paralel yapı” ile el ele yaptıkları Anayasa değişikliği ile yeniden düzenledikleri HSYK’yı bir kanun ile Adalet Bakanı’na bağlı bir komisyon haline döndürülmesini manidar buluyoruz…
Yargıtay 5. Dairesi 17 Ocak’ta “sözde” şike kararını onadı.
Biz de Yargıtay’ın yasa ve içtihatlara aykırı olarak “Telefon dinleme kayıtlarının, başka delillerle desteklenmese dahi, tek başına mahkûmiyete dayanak oluşturabileceği” kararını manidar buluyoruz…
ÖYM’lerin gördüğü davaların yeniden görülmesi yönünde Hükümet açıklamaları ve CHP’nin kanun teklifi varken kararın açıklanmasını manidar buluyoruz…
Başbakan Erdoğan Brüksel’e hareket ederken kararın paralel yapının ince bir oyunu olduğunu ve zamanlamasının manidar olduğunu söyledi. Ne vardı ki seçim sonrası açıklasalardı, 3 Temmuz’da hep beraber hareket etmişler, zamanlamayı seçimlere göre yapmışlardı…
***
Başbakanın oğluna dokunulamazken Gezi direnişi sırasında Çanakkale’de duvara “Hükümet İstifa” yazan 13 yaşındaki çocuğun polis zoruyla mahkeme getirilme kararını ve hakkında 6 yıl hapis istenmesini manidar buluyoruz…
12 yaşında evlendirilen, 13’ünde anne olan Kader 14’ünde ölürken Aile Bakanı Ayşenur İslam’ın “çocuk nikâhlarının çoğu masumane” açıklamasını manidar buluyoruz…
“Paralel devlet önce dinlemiş, sonra fişlemiş” diyenlerin öğrencileri fişlemiş olmalarını manidar buluyoruz…
Roboski’de 34 kişiyi bombalayanların ortaya çıkarılacağı, yargılanacağı yerde takipsizlik kararını protesto eden köylülerin evlerinin basılmasını, darmadağın edilmesini, insanların yaka paça gözaltına alınmalarını manidar buluyoruz…
KCK YK Eşbaşkanının Gülen cemaati ile birlikte İsrail lobisini, milliyetçi Ermeni ve Rum lobilerini Türkiye’nin demokratikleşmesini engelleyen paralel birer devlet olarak nitelemesine ve ardından gelen ırkçılığa kadar kayan açıklamalara karşın Gezi’de Nor Zartonk’lu “marjinal” gençlerin “Eşitlik, Barış, Kardeşlik, Özgürlük” pankartını manidar buluyoruz…
Bu arada apar topar Bakan’ın talimatıyla TİB Başkanının 48 saate kadar mahkeme kararı olmaksızın interneti sansürleyebilmesine yönelik düzenleme torba yasaya sokuldu.
18 Ocak’taki internete sansürü protesto yürüyüşüne yine polisin TOMA, gaz ve plastik mermilerle saldırmasını çok manidar bulduk... Haberleşme özgürlüğünü savunmak için gösteri ve yürüyüş hakkını kullananlar mı darbecidir yoksa vatandaşların yasal haklarını kullanmalarını keyfi şekilde engelleyenler ve üzerlerine saldıranlar mı darbe yapmışlardır?..
19 Ocak’ta Hrant Dink’i anma yürüyüşünde hava 13 – 15° iken, biz terleyip üzerimizdeki ceket, kazakları atarken beyaz bere takan trafik polislerini hem MANİDAR hem de çok tatsız bulduk…
Evet, Hepiniz oradasınız, hepsinizi görüyoruz…
* Akla düşenler, yola çıkıldıkça derinleşen açmazlar ve sorun yumaklarının bireyi neredeyse dakika sekmeksizin nefessiz bırakışı karşısında hala "akil" olanı aramaya devam ediyoruz. Akil olanın belirli kural ve kıstaslarla belirlenmiş zümreler için özel bir armağan olmadığına inatla inanmak istiyoruz. Derdimiz meramın görünür kılınabilmesi. Bahis açtıklarımız anaakımın yüz göz olmaya tenezzül etmedikleri. Etmekten bir özenle, koşar adım kaçındığı şeyler olmaya devam ediyor günahıyla sevabıyla. Anlatabilmek hem meşakkatli hem de belagatin sınırlarını gösteren kırmızı çizgilere denk gelmeksizin, birilerinin hissiyatlarını atağa geçirmeksizin oldukça mahir olmayı gerektirmekte. Sözün kelamın, hedef haline dönüştürmek için değil aslında ne olup bittiğini idrak ettirebilmek için bir mesele olduğunu hatırlatan yazıları kaleme alanlarımız var hala ve şükür!. Dikran M. ZENGİNKUZUCU'nun kaleme aldığı Manidar Zamanlar... başlıklı makalesi de bu minvalde sözün / taşın gediğine oturtulmasını / gerekliliğini hatırlatan bir yazı. Değinimizin içinde yer veremediğimiz bütün bu gümbürtüde her ne oluyor anlayabilmek için yardımcı bir okuma. Dikran M. ZENGİNKUZUCU'nun ve Evrensel Gazetesi'nin anlayışlarına binaen metni sayfamıza iliştiriyoruz.
..Fark edilebilir ayrıntılar ile dönüştürücü, ayrıksı duruşların sebeplerini irdeleyerek endişe giderici, tanımlanmamış olanı arz etmeye çabalayarak yardımcı olmaya Deuss Ex Machina ile devam...İyi Haftalar...
Allame-i Ulul Arz’dan Ara Nağmeler
Okuma Parçası
Dönüşüm - Gentrification Belgeseli - Yönetmen Hakan TOSUN - Youtube
Hemzemin Forum Postası
Turkish Capitalist Modernity And The Gezi Revolt - Ahmet ÖNCÜ - Journal Of Historical Sociology
“Gezi Parkı Eylemleri: Türkiye’de Toplanma Özgürlüğü Hakkı Şiddet Kullanılarak Engelleniyor” - Uluslararası Af Örgütü
Gördüm - Bir Gezi Parkı Direnişi Belgesel Filmi - Documentary Film - R H - Vimeo
Sesli Meram: Deuss Ex Machina Kayıt Bloku.. Geçtiğimiz Günlerden Ses ve Söz
Manidar Zamanlar... - Dikran M. ZENGİNKUZUCU - Evrensel
Ergenekon’dan Abim Gelmiş - Akın OLGUN - Birgün
Paralel Devlet, Demokrasi, Diktatörlük - Rıdvan TURAN - Gelecek Gazetesi
Buz Pateni Dekolteyse Yağlı Güreş Pornodur! - Veli BAYRAK - Demokrat Haber
Kötülük Ehliyeti - Kemal BOZKURT - Jiyan
Van Anadolu Konteyner Kenti Bir “Ayakkabı Kutusu”na Sığar Mı? - Cihan GÜRGÖZE - Kolektifler.net
Van'da Deprem Sonrası Çocuk İşçi Sayısı 7 Bin 500'e Çıktı - Çekirdek Çocuk
Demokratik Hukuk Devletinden Sapmaya Götüren Yanlışlar ve Doğrular - Levent KÖKER - Zaman
Hem Suçlu Hem Mütecaviz! - Ahmet İNSEL - Radikal
AKP Winning Perception War - Pınar TREMBLAY - Al Monitor
AKP'nin Dolandırılmasının Sorumlusu Kim? - Kemal GÖKTAŞ - Gazetevatan
Erdoğan Nihayet TÜSİAD’ı Da Darbeci, Vatan Haini İlan Etti - Hasan CEMAL - T24
Roboskili Anneler Çocuklarını Rüyada Nasıl Görüyor? - Behmen DOĞU - Gülşen ALMA - Hür Bakış
Roboski Takipsizlik Kararı: Kuzey Irak Tezkeresi ile Yargısız İnfaz - Öznür SEVDİREN - Radikal
Ebubekir ile Serdar’ı Unutmadık - Yıldırım TÜRKER - Özgür Gündem
Yağma Raporu - Sızdırılan Tape Dökümleri - Haramzadeler
Cemaat’i Bitirmek O Kadar Kolay mı Hacı? - Alper DUMAN - Başka Haber
Cemaat Yapısına Bilimsel Yaklaşım! - Can GÜRSES - CG' Blog
‘Yetti Artık’ Bu Kavgada Hiçbirimiz Tarafsız Değiliz - Gürbüz ÖZALTINLI - Serbestiyet
Deli Olmak İşten Değil - Özgür MUMCU - Radikal
Erdoğan’ın Çatalca'daki Malikanesi - Akademi Politik
İstanbul’da Yolsuzluk Operasyonu - Bianet
Mecliste HSYK Kavgası Çıktı Milletvekilleri Bayıldı CHP Milletvekili Bülent Tezcan'a Saldırı - İnternethaberoku
Müsteşarın Savcıya “Soruşturmayı Durdur” Demesi Baskı Değilmiş - Bianet
Öldürülen Kişiye Ceza Tebligatı Gönderildi. - Musa ATAÇ - Vivahiba
Berkin Elvan'ı Vuran Polisler Korunuyor - İsmail SAYMAZ - Radikal
Berkin'in Karnesi: Direnme 100, Devamsızlık 221 - Mersin Dev-Lis Basın Açıklaması - Cumhuriyet
Muharrem Ayvaltıaş: 'Bir Hâkim Nasıl Boş Verin Diyebiliyor?' - Abdurrahman UYAN - Birgün
Gezi Mağduruna Dava - Al Jazeera Türk
Gezi Sonuç Aldı Mı ? - Ruhi UZUNHASANOĞLU - Muhalif Yazılar
Çocuk Gelin, Pedofili ve Patriyarkal Kapitalizm - Şöhret BALTAŞ - Jiyan
Törenle Tecavüz! - Hülya GÜLBAHAR - T24
Çocuğa Cinsel İstismarda 20 Yıl Ceza İndirimi Yapıldı - Evrensel
KESK'lilere Adliye Önünde Biber Gazı! - DHA - Youtube
'Erdoğan Devleti' ve Büyüyen Tehdit - A. Cihan SOYLU - Evrensel
Savcıdan Dosyaya Bakmak İsteyen Avukata: ‘Bu Örgütsel Tavır’ - Sendika.org
Hayata Dört Metre Kalmıştı - Müjgan HALİS - Taraf
Faili Devlet Cinayetler Ayı: M. Suphi, H. Dink, Mumcu, Okkan, A. İpekçi - Ses Online
Kırıldı Ey Halkım Unutma Bizi!' - M. Serdar KORUCU - Demokrat Haber
Uğur Mumcu Kendini Anlatıyor - N. ÇOLAKOĞLU - A. ABAKAN - BBC Türkçe
Uğur Mumcu: Musa Anter Hakkında - Statik Enerji
Subcomandante Marcos'un Deyimiyle " Biz Buradayız "... Zapatistalar'dan Rojava'ya... - Patria Libre O Muerte
Obama's New Problem: Turkey - Henri BARKEY - Al Monitor
'AB'nin Güven Avansını Boşa Çıkardı' - Ercan COŞKUN - Deutsche Welle Türkçe
Türkische Unternehmer: "Die Stimmung Wendet Sich Immer Mehr Gegen Erdogan" - Hasnain KAZIM - Der Spiegel
Kur mu Faiz mi? Yaklaşan Krizi Beklerken - Ümit AKÇAY - Başlangıç
Israel, Save The Palestinians in Syria’s Yarmouk Refugee Camp - Gideon LEVY - Ha'aretz
Burhan Kuzu: 'Velev ki MİT Silah Taşıyor, Neresi Gayri Vicdani?' - Ömer KOÇ - DHA / Onedio
Uluslararası Hukukta Sorumluluk Çerçevesinde Türkiye’nin Suriye Politikası - Ozan ERÖZDEN - Başlangıç
Suriye'de Ateşkese Doğru - Ayhan ŞİMŞEK - Köln Radyosu / Funkhaus Europa
Cenevre'de Öncelikli Konu Humus - Deutsche Welle Türkçe
The Dangers Of Excluding Iran From Geneva II - Zachary KECK - The Diplomat
Warsi Sounds Warning Over Persecution of Christians in Middle East Saying It Has Become A 'Global Crisis' - Hannah ROBERTS - Daily Mail
Bayık: Cenevre Ölü Doğdu - Mervan ARİ - Özgür Gündem
Kürt Hareketi, Türkiye’deki Krizin “Barış Süreci”ni Bitirmesinden Kaygılı - Kadri GÜRSEL - Al Monitor
MLKP Savaşçısı Tıl Hamis Hamlesi'ni Anlattı - ETHA
Ukrayna… - Gün ZİLELİ - GZ' Blog
The Ukrainian Nationalism At The Heart of ‘Euromaidan’ - Alec LUHN - The Nation
Maybe the Most Orwellian Text Message A Government's Ever Sent - Brian MERCHANT - Vice
On The Barricades - Lisa Larson-WALKER & William J. DOBSON - Slate
WCC To Mark Centennial Of The Armenian Genocide - Arthur HAGOPIAN - Armenian Reporter
Diaspora Ermenileri Vatandaşlık İstiyor - Hrant KASPARYAN - Taraf
First World War: Memories Of The Last Survivors - The Guardian
Ermeni “Tohumu” - Serdar UĞURLU - Fraksiyon
Trabzon'u Anlamak - Nedim KARAEL - Jiyan
Kürt ve Ermeni: Kendine Gelme Stratejileri - Mücahit BİLİCİ - Hür Bakış
Velev Ki Ermeni, Yahudi, Rum Lobileri Var - İrfan AKTAN - Radikal
They Say: “No Justice For Hrant Dink”, We Say: “For Hrant, For Justice” - Tuğçe ERÇETİN - An Int'l Critique
Dink'in Avukatı Fethiye Çetin: MİT'teki İnfaz Kodu 80-85'ti - Cansu ÇAMLIBEL - Hürriyet.com.tr / Evrensel
Kirîvo Kirîvo - Mehmet Said AYDIN - Birgün
Bir İnsan Nasıl Faşist Olur: (Diyarbakırlı Ziya-1) - Vahap IŞIK - Jiyan
‘Resmi’, ‘Sivil’ İslam ve Son Nokta! - Ahmet YAŞAROĞLU - Evrensel
Yeni Akit Müdürü Hakkında Yakalama Kararı - Yıldız TAR - KaosGL
Bu Çağın Irkçıları Biz Olabilir Miyiz? - Sezai Ozan ZEYBEK - BiaMag
Ayşe Hür: TOKİ, İslamcı Modernizmin Kent Tahayyülünü Gerçekleştiriyor - Serkan AYAZOĞLU - Arkitera
Kent İstilacılarının Saldırısı Organize Mi? - Deniz HALMAN - Kolektifler.net
Ataköy Sahilde Skandal - Ömer ERBİL - Radikal
Ne İstiyoruz? Gıda Egemenliği Ne Zaman Hemen Şimdi - Ekin KURTİÇ -Karabasan
Artvin-Arhavi Halkı Bölgede Planlanan HES İnşaatlarına Dur Diyor. - İvme Dergisi
Ekonomi Kimin İçin Büyüyor? Türkiye’de Gelir Dağılımı Dengesizliği - K. Murat GÜNEY
Akademiler Kurumlar ve Sazanlar - Emek EREZ - Radikal.Blog
Mustafa Alp Dağıstanlı: Ben Bu Kitabı Tarihe İtiraz Etmek İçin Yazdım - Berkant GÜLTEKİN - Birgün
Abluka’nın Hatırlattıkları ve Neo-Liberal Medyanın Pislikleri - Ferda KAÇKIN - Jiyan
Gazeteciler Gezi Direnişi’ni Konuştu: “Sokağın Şenlikli Muhalefeti: Gezi ve Demokrasi” - Direnişteyiz
Artistler Ölmez - Bülent USTA - Birgün
Tahribad-ı İsyan Gezizekalılar Acapella At İKSV Salon vai Youtube
Küba ile Bask Maçının Formaları Kazova Fabrikasından - Ayça SÖYLEMEZ - Bianet
Seçim, Bi’ Dur Allahını Seversen, Zaten Ortalık Karışık! - Barış YILDIRIM - Fraksiyon
Küresel Kapitalizm, Kimlik Siyaseti, Kültürel Görecelilik ve Çokkültürlülük - Ferma LEKESİZALIN - Mesele
Loic Wacquant ile Söyleşi: Bourdieu ile Devleti Düşünmek - Veysel Fırat BOZÇALI - Seda AYDIN - Canay ÖZDEN - Birikim
Who Are The New Middle Classes Around The World? You'd Be Surprised How Poor Some Are - Paul MASON - The Guardian
Bir Kere Suâl Eyle ki Ruhsat Ne Zamandır - Bilge GÜLER - Fraksiyon
Have You Ever Heard Virginia Woolf Speak? - Sadie STEIN - The Paris Review
Deuss Ex Machina genelgeçer disiplinlerden uzakta kalarak, deneysel öğeler ihtiva eden tüm müzik turlerine sonuna kadar kapısı açık bir yapılandırmayı sunmaya gayret eder. Bu bağlamda Ambient’dan - Weird Folk’a uzanan ses seceresinden alıntıları her Pazartesi akşamı 21.00-22.00 saatleri (GMT +2) arasında canli olarak Dinamo FM’den iliştirmeye devam ediyoruz.
Her Türlü Eleştiri,Öneri vs .İçin İletişim Kanallarımız;
Dinamo – Promo Inquiries – Makina
Her Pazartesi Gecesi 21:00 -22:00 (GMT +2) arası Dinamo 103.8
---------------------------------------------------------
>>>>>Info Go-R-Sel
erdogone - gülden canol's twitter
>>>>>Poemé
Yol Haritası - Özlem Tezcan DERTSİZ
elmayı koparırken dalını gücendirmiş
işliyor, acımasız bağ makası bu şehrin
sağım solum sobe sırların aynasında,
eski düşlere iki beden büyüğüm
keşke fark etmeseydim korkarım,
korkarım ah büyüdüm.
ateşçiydim önceden söz nargilesine
söndüm, ustasını utandıran bir sönüş
çokluğumu bitiriyor papatyasızlık
süstüm bahçeye, ansızın sustum
hiç okşanmamış sardunyanın yanında
çıt çıkarmadı ayrılık
kirliyse yol haritası kaç kere gidilmiştir?
söylediklerimden pişmanım söylemediklerimden
kaç kişi duyar yağmurun dindiğini?
kuşatmada çöller, küller, güç yemek tarifleri
kurtuluştur, sığınmadır, bilenler bilir
gökyüzünde
şiirlerin gen haritası gizlidir.
Kaynakça: Şiir.gen.tr
Comments