sesli meram 375 -- մեղեդի

kay(ıp)bedenler k/lan+-dereasonable (vv)arp presents
sesli_meram_375_//_karşı_247_//մեղեդի

13 eylül 2022 salı günü yayınlanmış programın parça dizinidir.

/////sesli meram muhteviyatı\\\\\
1- Thing - Got Any Jungle Mate (Dubthing Records)
2- Thing - Yeah Sure (Dubthing Records)
3- Just Jungle - Richer Sound (G Lab Recordings)
4- Just Jungle - Street Level (G Lav Recordings)
5- Big Trouble - Ice (Darkmode)
6- Big Trouble - No Pressure (Darkmode)
7- Loxy & Resound - Divine Light (Over/Shadow)
8- Loxy & Resound - Lost Samurai (Over/Shadow)

/////arz-i-hal
"Yaşam idesinin köküne kibrit suyu dökülüp duruluyor. Benzersiz değil, daha öncesinde de defalarca var edilmiş bir karanlığın simyası yeniden kurgudan hakikate evriliyor iş bu sahada. Bir çukura dönüştürülen, geçmişinin acılarından zerre-i miskal ders çıkartmayan bir yerin dönüşümünde de o geçmişin, yüzleşilmemiş olanın yarası kanamaya halihazırda devam ediyor. Yaşama eyleminin dibi / bucağı / kökü / kökeni zehrediliyor. Mübalağanın var ettiği bir hal değil, hayatta var olma ediminin, müşterek bahsin yıkımına dair çabalar, eylemler vs. ile birlikte kurulan düzeneklerin sunduğu şeyle çürüyor. Her anlamda, hemen her şekilde, her yerde, her an bitimsiz bir döngü, bir karanlık, bir yarınsızlık bina ediliyor iş bu raddede. Yaşam idesinin bütünüyle mahvı için çabalanan her günün her nasıl bir hal ve istemle savunula geldiği de meselenin bir tamamlayıcısı oluyor. Geçmişinden bugünün ortasına, dününden şimdisine, içinde yaşatmak için bedel / diyet talep ettiklerinden bir hal ve biçimde sınamaları devreye sokan bir mefhum / mekanizmanın suna geleceği hemen her bir şey o yaşam idesinin köküne dökülen kibrit suyunu da görünür kılıyor.

Bir cerahatler silsilesinde, geleceksiz, geçmişinde kalakalmış bir ülkenin madun siyasetini bütünüyle görmek mümkündür. Yaşam idesinin dibine kibrit suyu dökülmesi yahut da bir biçimde sonlandırılması gailesinin aça geldiği her şey bu çürüten sonucu beraberinde taşır bu çukur / sahnede. Biteviye kılınan her hamlede dün yeniden var edilirken, bir arpa boyu yol almak bir yana, hepten gerileyen, her dem sınırlandıran ve biyopolitik bir deneysellik içine rehin eden yer gerçek kılınır. Memleket öyle bir yere dönüştürülür ki, içinde varlığı, duruşu, sözü ve meramıyla halkların izlerine saldırılar her dem yeniden, ama öyle ama bir de böyle süreğen hamlelerle hiç edilir, hiçliğin sınırlarına demir attırılır. Yaşamın köküne kibrit suyu dökülmesi mecazını tamamlayan yaralar vardır. Yıllar geçtikçe görülmeyerek, anılmayarak, duyulmayarak, söz konusu dahi edilmesine müsamaha göstermeyerek daimi bir biçimde kulağın üstüne yatarak, toprağın altına gizleyerek, takvim yapraklarının hızlı, hızlı, arak arak uzamasına, geçmesine güvenerek bir yüzsüzlük dahilinde her şey bütün ol çürüteni bildirir.

Bir tek örnek, bütünüyle var edilmiş katran karanlığında ortaya serilmiş olagelen bütün ol kötücül idenin yolunu / istikametini / varmak istediği belki de vardığı odağı bir kere daha bildirecektir. 6-7 Eylül 1955 bu toprağın alnına çalınmış kara lekelerin gayrimüslimlerin, başta Rum olmak üzere handiyse hepsine bir sınav kılınmış, yerli Kristal Gecenin izleri yeterlidir. “Geçmişini, geleceğinde var etmek gayretinde olan devletlinin eylediğidir ol mesele. 1894’ün, 1915’in, 1919’un, 1922’nin, 1924’ün, 1937 ve 1938’in, 1955’in, 1964’ün karanlık sultasının ‘özenli’ bir devamlılığıdır çürütme edimi ile var edilmek istenen. 6 ve 7 Eylül 1955’de koca bir soykırım döngüsünden ‘artakalan’ insanlara en hakkaniyetli gözdağı olarak linç ve yağma tertip olunur. Daha sonrası ‘mükemmel’ operasyon olarak resmi ağızlarda yer edinen, anılan şey bu topraklarda köklü olana, hayat hakkını bir kez daha sıfırlamaktır.” Hayatın köküne kibrit suyunun dökülmesindeki bütün o acelecilik bir kırılmalar silsilesini de beraberinde bu topraklarda var eder. 6-7 Eylül bunun bir yansısıdır. Şu yukarıdaki satır ve burada ve beride bir dolu anlatım / meramlar vardır. Basitçe; komşusunu yok etmek, malına çökmek, ırzına göz dikmek, onarılmayacak yaralar açmak, hayatın köküne kibrit suyu dökmekti, 6-7 Eylül 1955. Bir felaketti 6-7 Eylül 1955: Yüzleşilmedi. özür dilenmeye gerek görülmedi. Yaradan kan sızıyor hala, utanç dökülüyor, sesler yankılanıyor. -Komşunuzduk ne ettik size?" sesli meram 

*akla düşenler, yola çıkıldıktan sonra derinleşen açmazlar ve sorun yumaklarının bireyi neredeyse dakika sekmeksizin nefessiz bırakışı karşısında hala "akil" olanı aramaya devam ediyoruz. akil olanın belirli kural ve kıstaslarla belirlenmiş zümreler için özel bir armağan olmadığına inatla inanmak istiyoruz. derdimiz meramın görünür kılınabilmesi. bahis açtıklarımız ana akımın yüz göz olmaya tenezzül etmedikleri. etmekten bir özenle koşar adım kaçındığı şeyler olmaya devam ediyor günahıyla sevabıyla ve yazabildiğimiz kadarıyla fark edilebilir ayrıntılar ile dönüştürücü, ayrıksı duruşların sebeplerini irdeleyerek endişe giderici, tanımlanmamış olanı arz etmeye çabalayarak yardımcı olmaya sesli meram // deuss ex machina ile devam...iyi haftalar...

allame-i ulul arz’dan ara nağmeler 
okuma parçası

sesli meram // deuss ex machina [ex.] genel geçer disiplinlerden uzak kalıp, deneysel ögeler ihtiva eden müzik türlerine kapısı açık bir yapılandırmayı sunmaya gayret eder. ambient’dan - folk’a uzanan ses şeceresinden alıntıları her salı akşamı 21.00-22.00 saatleri (gmt+3) arasında karşı radyo'dan iliştirmeye devam ediyoruz. aralıksız on dokuz yıldır... bir direniş hali içinde... yayındayız!...

her türlü eleştiri ve öneri için iletişim kanallarımız;
---------------------------------------------------------

/////poemé
Շուշի -- Վարդան ՀԱԿՈԲՅԱՆ
                  Ռոբերտ Եսայանին


Սարերն ի վեր, սարերն ի վեր, ի վեր
                հասնում եմ երկինք
                ու մտնում Շուշի։

Գմբեթների շարասյուն է ճամփաներին,
                խաչքարերի մի երամ արդեն
                երկնքի տարածքում է։

Երբ այստեղ ես՝ եղիր այստեղ։ Բառը՝ կամարներից
                ներս, զանգ է հզոր,
                ղողանջը գալիս է գալիքից։

Զոհասեղանին մի կտոր քար է դրված,
                երկնային մանանա՝
                համով ուտվում է։

Կրակը հուշերի մեջ ավելի կրակ է,
                իսկ քարերը ծաղկի
                կենսագրություն են։

Պարսպի պատի մեջ Բեկորը կանգնել է
                կենդանի, որ Շուշին
                այլեւս մնա անառիկ։

Սարերն ի վեր, սարերն ի վեր, ի վեր
                հասնում եմ երկինք՝
                բաց է դուռն Աստծո։


Comments