sesli meram 414 -- շրջապատված

kay(ıp)bedenler k/lan+-dereasonable (vv)arp presents
sesli_meram_414_////շրջապատված

19 haziran 2023 pazartesi günü kaydedilmiş programın parça dizinidir.

/////sesli meram muhteviyatı\\\\\
01. Subrix - So Much To Me (Soul Flex Digital)
02. Subrix - With Time (Soul Flex Digital)
03. Modal - Reaching Out For You (Beta Recordings)
04. Modal - Obsidian (Beta Recordings)
05. BCee - Water Hole (Fokuz Recordings)
06. BCee - Rain (Fokuz Recordings)
07. MSDos & Twintone - Aegean C (Liquid Drops)
08. MSDos & Twintone - Honey & Spice (Liquid Drops)

/////arz-i-hal
"Bir yandan da siyasi pragmatizmin var ettiği ötekiler kampına dahil olan kimler varsa onlara yönelik, doğrudan ve kesintisiz bir lincin de yinelendiği bir zeminde, hem ekonomik, hem sosyopolitik, hem de hayatın ta kendisini tanımlamaya yardımcı olacak şeylerin / etmenlerin lağvedilmesinden sonra geriye ne kalır ki? Gözaltılar, tutuklamalar ve bitimsiz bir hale entegre edilmiş olan Kürd düşmanlığının vardığı eşik misal hiç mi ama hiç mi düşündürücü değildir. Seçim sathı mahallinden çıkıldıktan hemen sonra var edilmiş olagelen baskın göz dağlarının arasında hangi demokrasi eriminden bahis açılır, açılabilir? Düz ovada siyaseti ağızlarında sakız edip, uydur kaydır montaj videoları öne sürüp, bir siyasi hareketi alt etmek için var edilmiş tahakküm halinin kendisi bir utançtan ötesi değil midir? Yüzüncü yılını kutladığını zikreden bir cumhuriyet olgusunda hala mı o ötekisinden / öteki sanılandan bunca nefret edilmektedir. Tümden yalanlara gelişigüzel ne kadar uydurma / hurafe lafazanlık varsa bununla bir hat çizip, biz ve ötekiler ayrımının her kime ne faydası olacaktır? Yakın dönemde binlerce üyesi tutsak edilmiş, onlarca vekili tutsak kılınmış olagelen Kürd Özgürlük Hareketinden, Doğan Erbaş gibi, sözünü var ettiği mücadelesinde ortak bir ülke, geleceğinin çok daha belirgin bir perspektif içinde eşitlik ilkesi içinde ilerleyebileceğini savunan bir avukata, müdahil olduğu bir yaşam akdine karşıtlık bu tahakküm hamlesi, o tutsaklıkla son verilebilir mi? Sahiden böyle bir şey mümkün müdür, sorgular mıydınız?

Ezberlerin boşlukta salındığı bir zemindeyiz. Hakikat örtbas edilsin, edilebilsin de sonrası ne olursa olsun denilerek aşılan güzergahlardan geçiyoruz. Muktedirin “şahlanış” namıyla yürütmeye çalıştığı yeni dönemin ilericiliği değil tam tersine gerilemeyi, daha yoksun daha açık bir yoksulluğu barındıran bir menzil hülyasından ibaret olduğu bir kere daha kanıtlanıyor. Seçim bahsi üstünden üç hafta geçtikten sonra oluşturulan her rota, Halil Cibran’ın vurguladığı, özene bezene zikrettiği, kayda geçtiği bir ortadoğululuk imgesi içinde halen devam eden şu ülkeyi de bildiriyor. Kelimelerin kifayetsiz kaldığı sınama hallerinin kıyısında, bir türlü muktedirin kendisinin kılamadığı bir zeminde hayatın un ufak edilmesinin basit bir mesel addedilip geçiştirilmesine devam olunuyor. İyi de böyle bir istikamet bu kadar bariz bir fasit döngü içerisinde hayatın ehveni kalır mı? Sıradanlar için tek bir umut zerresi geriye konulur mu?

Herkesi kucaklayan, kapsayıcı bir liderlik pratiği diye çıkılan güzergahta oluşturulan tüm o cendere halleri bir şeyleri izaha yetmiyor mu? İmkanı olanın zaten pılını pırtısını toparlayıp, gittiği uzaklara yollandığı bir zeminde, seçeneksizler, sınıfsal sömürünün tam da ortasında bir lokma, bir hırkayla yoluna devam etmesi gereken / bu söylenenlere en ufak bir iyileştirme var edilemeyecekken nasıl bir şahlanış söz konusu edilebilir ki değil mi? Kürd illerinde aralıksız şiddetin, gözaltı ve baskıların yüzlerce yurttaşa işkenceyle var edildiği bir zeminde hangi sorun aşılabilir ki? Doğan Erbaş gibi tutsak edilenlerin yanında isimleri artık anılmaya gerek duyulmayanların yaşadıkları travmalar ne olacaktır ki? Hiç ama hiçbir türlü bitmeyen bir nefret seremonisinin yeniden takdis edildiği güncellendiği bir zeminde hayat bunca kolayca zapturapt altına alınan, kırılan, dökülen, derdest edilen, edilebilen bir mesel midir, nedir yani? “İnsanlığın bencilliğinin ilk dokunuşuyla suçluları aciz, katiller ise huzurun evlatları ilan etti; insanlığın başlangıçtaki açgözlülüğü büyüdü ve insanlıktan katbekat fazlasıyla intikamını aldı.” Cibran’ın değindiği odaktan bildirirken, yaşatılan her gün bambaşka acılara çıkartılırken sahiden o devinimden bir yarının var edilemeyecek olduğunu idrak edebiliyor muyuz? Bu satırları yazarken artık kaçıncı keredir bilinmez Cumartesi Anneleri / İnsanlarının Galatasaray Meydanında bir kere daha gözaltına alındığı haberi düşüyordu ajansa. Böylesine kötülüğün el üstünde tutula geldiği, yalanın / riyanın el üstünde tutulup, kötünün / kötülüğün yüceltildiği bir yerde yaşam insan kalabilene nedir ki bir azaptan gayrı… İtiraz ediyor musunuz, yoksa bu hal iyi mi! Düşünür müydünüz?" sesli meram

*akla düşenler, yola çıkıldıktan sonra derinleşen açmazlar ve sorun yumaklarının bireyi neredeyse dakika sekmeksizin nefessiz bırakışı karşısında hala "akil" olanı aramaya devam ediyoruz. akil olanın belirli kural ve kıstaslarla belirlenmiş zümreler için özel bir armağan olmadığına inatla inanmak istiyoruz. derdimiz meramın görünür kılınabilmesi. bahis açtıklarımız ana akımın yüz göz olmaya tenezzül etmedikleri. etmekten bir özenle koşar adım kaçındığı şeyler olmaya devam ediyor günahıyla sevabıyla ve yazabildiğimiz kadarıyla fark edilebilir ayrıntılar ile dönüştürücü, ayrıksı duruşların sebeplerini irdeleyerek endişe giderici, tanımlanmamış olanı arz etmeye çabalayarak yardımcı olmaya sesli meram // deuss ex machina ile devam...iyi haftalar...

allame-i ulul arz’dan ara nağmeler 
okuma parçası

sesli meram // deuss ex machina [ex.] genel geçer disiplinlerden uzak kalıp, deneysel ögeler ihtiva eden müzik türlerine kapısı açık bir yapılandırmayı sunmaya gayret eder. ambient’dan - folk’a uzanan ses şeceresinden alıntıları iliştirmeye devam ediyoruz. aralıksız on dokuz yıldır... bir direniş hali içinde... yayındayız!...

her türlü eleştiri ve öneri için iletişim kanallarımız;
---------------------------------------------------------

//poemé
Եղերերգ -- Վարդան ՀԱԿՈԲՅԱՆ

Վազգեն Սպարապետին

Մենք մեր կողից սուր ենք կռում,
Տանում ու մեր սիրտը խրում,
Տարվում ցավով օտարների,
Մատնում մեզ նոր վթարների.
- Տե՛ր, մեզանի՛ց դու փրկիր մեզ։

Ոսոխի դեմ մենք կանգ չառանք,
Դավթի սրով զարկինք, անցանք։
Մեր գայլն անգամ՝ չորսաչքանի,
Թուրքը ինչ է, որ ինչ անի.
- Տե՛ր, մեզանի՛ց դու փրկիր մեզ։

Իրար հանդեպ՝ խիստ ոխակալ,
Հոծ խմբերով ամբոխական,
Երամ-երամ, շարան-շարան
Մեզ քաշում ենք կառափնարան.
- Տե՛ր, մեզանի՛ց դու փրկիր մեզ։

Comments