sesli meram 419 -- քննարկում

kay(ıp)bedenler k/lan+-dereasonable (vv)arp presents
sesli_meram_419_////քննարկում

31 temmuz 2023 pazartesi günü kaydedilmiş programın parça dizinidir.

/////sesli meram muhteviyatı\\\\\
01. Seba & Björn Berglund - Skogsrået (Secret Operations)
02. Seba & Björn Berglund - Caral (Secret Operations)
03. MSDos - West End (D-Liq Records)
04. MSDos - Church House (D-Liq Records)
05. Grinda - Just A Feeling (Live History Records)
06. Grinda - Release Me (Live History Records)
07. Optifiber & Frosper - I Know This Flags (Live History Records)
08. Optifiber & Frosper - Simplify (Live History Records)

/////arz-i-hal
"Ne yazmıştık; düzen sahiplerinin inisiyatifinde bir menzilin giderek karabasan bir sarmal kılınması var ediliyor. Akbelen’de aralıksız ortaya çıkan imgelem bütünüyle tahrip edilip, yok edilmenin kıyısına taşınan orman kırımıyla birlikte o karabasan sarmal yerleşik, sabit bir mefhuma dönüştürülüyor bir kere daha. Nihat Özdemir (Limak) ve İbrahim Çeçen (IC Holding). Akbelen’deki bütün ol orman katliamının arkasında bu isimler vardır. Kamudan aldıkları ihalelerle ihya olan holdingler, doğa düşmanı projeleriyle ülkeyi adeta kuşatmış durumda. Bütünüyle karabasan haline dönüştürülen şeyin sureti temsili olarak her iki yapı onlarca farklı projeyle bir ülkenin talan edilmesinde ön ayak olurlar. Muktedirin olur verir addettiği her çalışmalarında bu düzen sahiplerinin onamasıyla birlikte daha da zorbalaşan, hiç ketum kalmadan yıkımla, yok ederek bir ülkenin müşterek mirasını dönüştürme halini süreğen kılar iki şirket, iki kan emici, iki zorba. Tümüyle nefretle bilfiil yenilenme ya da ilerleme lafzını kullana gelirken erk eliyle aslında tümden kuşatma hali güncellenir. Devlet kademesinin onaması, yol vermesi, büyük suçlarının örtbas edilmesi, büyük vergi tahsilatlarının hiç edilmesiyle, o beşli çete nam kurgunun da bileşenleri arasında rahatlıkla anılabilecek iki yapı, en başında bu yana zikredilmiş olan dönüşümü kesintisiz bir cehennemi halle var eder. Budur en büyük marifetleri, saraydan aldıkları şak şakları, teşvikleri, bostana dalar gibi yurt denilen ötesinde berisinde delik deşik etmeleri, hep indir, tam sömür, sonuna kadar çürüt bahsiyle kuşatıp, zayi ederek, yok ettiklerini de bir biçimde örtbas edip, meydanda, medyada şirin sirk şaklabanlarına dönüşerek / bütünleşerek birlikte bir ülkeyi imal ettiklerini zikrederler. Her şey yalandır, hemen her durumda olduğu gibi. Dikkat Devletin gölgesi çıkabilir!

Karabasan bir sarmalın güncelliği yedinci gününe girmiş Akbelen Ormanlarından, halen yakılmaya kolluk kuvveti eliyle devam olunan Cudi Dağlarından, Besler Dereler’den ya da kendi hallerinde bir yaşam mücadelesini var etmek isteyen yaralı Antakya’nın Dikmece köyünde istimlak edilmek istenen tarım arazilerinden çıkagelir bütün bütün tahakküm ve kırım. Evleri yok ederek insanları, doğayı katlederek mutlak mavi kürenin yegane kiracıları hayvanat ve nebatinin hayatına gözünü diken oburluk, beri yanda arasız, fasılasız bir cürüm halini sürekli güncelleyen bir akımla o cehennemi karabasan sarmalın varlığı ayrışmaz kılınır. Hakimiyet kayıtsız şartsız zulmündür, zulmü reva görenlerindir. O geçmişte sunulmuş olagelen halkın / haklının hakkının mesel olunduğu hakimiyet hak ve hukuku, evrensel insan haklarının suna geldiği her şey koca bir laf kalabalığında iğdiş edilmiştir. Yüzüncü yılında koşar adım ilerlerken sözüm ona cumhuriyet, onu var eden cumhuru tırpanlamaya, bir asır önce bünyesinden atmaya çalıştığı öteki sanılan halkların tamamına reva görülenleri bugün elenmiş / seçilmiş / fişlenmiş olagelen Türk’e de reva görür. Bu kadar ağır bir sınama, böyle bir halde mülhem ülke, bu tahakkümle birlikte bir yaşam mı söz konusu olur, sahiden olur mu? Kesintisiz kılınan şiddetle, aralıksız zorbalığı sahiplenen bir anlayışla, bırakalım bir yarını eldeki demokrasi pratiklerinin de kökü kazınır, sahiden böyle olur mu? Dün Cudi’de, Dikmece’de, Akbelen’de yaşatılanlar da mı hiçbir şeyi izaha yetmiyor, sahiden bu kadar kötülüğü sahiplenerek hangi iyi gün olur, sahiden böyle olur mu? Nedir yani…" sesli meram 

*akla düşenler, yola çıkıldıktan sonra derinleşen açmazlar ve sorun yumaklarının bireyi neredeyse dakika sekmeksizin nefessiz bırakışı karşısında hala "akil" olanı aramaya devam ediyoruz. akil olanın belirli kural ve kıstaslarla belirlenmiş zümreler için özel bir armağan olmadığına inatla inanmak istiyoruz. derdimiz meramın görünür kılınabilmesi. bahis açtıklarımız ana akımın yüz göz olmaya tenezzül etmedikleri. etmekten bir özenle koşar adım kaçındığı şeyler olmaya devam ediyor günahıyla sevabıyla ve yazabildiğimiz kadarıyla fark edilebilir ayrıntılar ile dönüştürücü, ayrıksı duruşların sebeplerini irdeleyerek endişe giderici, tanımlanmamış olanı arz etmeye çabalayarak yardımcı olmaya sesli meram // deuss ex machina ile devam...iyi haftalar...

allame-i ulul arz’dan ara nağmeler 
okuma parçası

sesli meram // deuss ex machina [ex.] genel geçer disiplinlerden uzak kalıp, deneysel ögeler ihtiva eden müzik türlerine kapısı açık bir yapılandırmayı sunmaya gayret eder. ambient’dan - folk’a uzanan ses şeceresinden alıntıları iliştirmeye devam ediyoruz. aralıksız on dokuz yıldır... bir direniş hali içinde... yayındayız!...

her türlü eleştiri ve öneri için iletişim kanallarımız;
---------------------------------------------------------

//poemé
Երեւանը -- Վարդան ՀԱԿՈԲՅԱՆ

Երեւանը -
երկնքի մեջ զանգակում են
անհիշաչար քարերն հայոց,
հնչեցնում
սուրբ մեղեդին ավետիսի։
Իսկ մեղեդին
ձեղուն է տան, տան գերան է,
կամ՝ գուցե շյուղ,
որ կտցում է արագիլը՝
իր շողարձակ բույնի համար։
Իսկ մեղեդին
ճանապարհ է վերադարձի,
որի վերջում սպասում է
հանդիպումը մայր հողի հետ
եւ մայր հողի
համբույրը ջերմ։
Իսկ մեղեդին
Սարդարապատ - զանգից պոկված
                                բերկրություն է,
քարե արծվաց թեւաբախում
եւ ուժը այն,
որով նրանք կտուցներին
կարող են եւ բերել լեռներ։
Իսկ մեղեդին
արեւաչյա մանուկների
ժպիտներն են, որոնց միջից
աղավնի է թռչում ճերմակ,
այն բերկրանքն է,
որով սիրտն է երեւանվում։
Երեւանը -
երկնքի մեջ զանգակվում են
անհիշաչար քարերն հայոց,
հնչեցնում սուրբ մեղեդին
վերակերտվող հավերժության...

Comments