Deuss Ex Machina # 326 - Dentro Do Silencio, Non Poderiamos Ser Sorprendido Polo Que Non Perda

Kay(ıp)bedenler K/lan+-Dereasonable (VV)arp Presents
Deuss_Ex_Machina_326_--_Dentro Do Silencio, Non Poderiamos Ser Sorprendido Polo Que Non Perda

22 Kasım 2010 Pazartesi gecesi "canlı" olarak yayınlanmış programın parça dizinidir.

>>>>>Musique
>1<-I'm Not A Gun-Fields Of Autumn (City Centre Offices)
>2<-Armonycoma or slt-Human Being (Music For Non-Musicians)
>3<-Armonycoma or slt-Frank w. Hals & Ağaçkakan (Music For Non-Musicians)
>4<-Amon Tobin-It's A Lovely Night (AmonTobin.com)
>5<-Amon Tobin-Delpher (AmonTobin.com)
>6<-Meat Beat Manifesto-Quietus (Metropolis)
>7<-Meat Beat Manifesto-Luminol (Metropolis)
>8<-Matta-Echo Babylon (Ad Noiseam)
>9<-Matta-Outlaw (Ad Noiseam)
>10<-Artificial Intelligence-Stand Alone (V Records)
>11<-Artificial Intelligence-Moment Of Truth (V Records)
>12<-Logistics-Cosmonaut (Hospital Records)

Dentro Do Silencio, Non Poderiamos Ser Sorprendido Polo Que Non Perda
(326)

Ses yankısını buldukça yer göğü sarsar. Birbirinden beter hallerin toplamından ibaret olan bir ülke sınırlarında bile arasıra olur. Aralıksız tepkimelerin uzağında kendi yağlarında kavrulmak dışında başka seçenek sunulmayanların sus pus kesilmelerinin doğruculuğu üzerine ahkamlar dizilir. Dizi dizi inci gülüşlerinin altında bu sahneyi de kapsadık, yine allak bullak ettik ya milletin zihnini diye geçiregelen dolduruşlar branşının kendini murahhas azası ilan edenlerini görmek tanımak mümkündür. Salt kendi bildiklerini giyotin kıvamından hallice keskinleştirerek en doğrucu davutluğun ispatına girişirler. Oysa bilinmesi lazımgelen bu kadar fazla sorumsuzluk örneği içerisinde bile onların cukkalarını doğrultmak beklentisi haricinde alengirili şeyler söylemeyecekleridir. Lazımdır bir biçimde kendilerine sağlanmış olan sahalarını sonuna kadar öfke kusmak üzerine kuranların deryasının da bir sonu gelecektir. Gelecektir paldır küldür ortalık yerde bu kadar çıkar gözetlenerek yalan söyleyebilmenin, çözüm geliştirmek bir tarafa bozuk plağa bağlanarak aynı nakaratlarda tereenüm eden kakafoninin artık hiçbirimiz için bir kurtuluşu temsil etmeyeceğinin anlamlandırılması öncelikli derdimizdir. Gayya kuyusunun derinlerine atılacak tek bir çakıl taşının bile yankısını duyumsuyorsanız, sözcüklerimiz birbirinden farklılık gösterse de meramın çatısı altında bulunduğumuz yurdu daha yaşanılır kılabilmek özlemidir. Biçimlendirme daraltılmış kalıplar sahasında sözde yenileştirilirken bir yandan da aba altından sallanan sopalarla sesli düşünmenin demode olduğundan dem vurulur. Bütün bu kuru gürültü nezdinde içimize sirayet eden tedirgin ediciliklerden sıyrılmamız beklenir. Ses etmeden de sürüden mümkün mertebe ayrılmadan da, söylenenlere mutlak itaat gösterilmesinin altını ince ince çizen cümlecikler kapsar, bu ahvalin dahilini. Peki neye yol sağlayacak bu meymenetsiz sığlıklarda oburlaştırılıp duran üç maymun tiyatrosu. İşitmedikçe sorun yoktur, varsa da bir sorun mühim değildir bir şekilde halledilir kurnazlığının artık mide bulandırıcılıktan daha yüksek mertebelere ulaştığını söylemeliyiz. Birbirilerini hakir görmenin ötesine vakıf olamayanların iş bu raddede ortak bir izanda buluşamayacaklarını idrak ettirmektir bu kıt sahada derinleştirmeye çabalandığımız. Bellek yanılsamaların açtığı yaraları unutulmazlıklar bahçesinde filizlendirmeye devam ederken üç maymunluğu kendilerine reva görmeyenlerin de bilindik kılınmasına imkan sağlanmasını talep etmektedir. Haberlerin orta yerinde çarşaf çarşaf göz seyirliğimizin de tatmin noktası düşünülerek!!! (günlük küfür kotamızı doldurmak adına) hedef haline dönüştürülenlerin, mücadele etmek konusunda şüphe duymayanların sürüden ayrılanlar olarak lanse edilmesinin çirkefliğini de , bitmek tükenmek nedir bilmeyen ifşaat adıyla resmi söylem tekerrürlerinden de bir noktada ayrışmamız gerektiğini hatırlatmaktadır. Adları çoktan unutulmuş olsa da adı bir türlü konulamamış olan savaşın kirli yüzü içerisinde herhangi bir noktada yaşamları ellerinden alınan çocukların gözlerinde hapis kalmış olan barışın özlemini daha fazla yükseltebilmektir. Kendilerini siyasi zemin içerisinde ifade etmek dışında başka bir amaçları olmayanlar karşısında güdümlü roketatar gibi tekmili birden beton millet sakarya adına ölümlere devam! demenin ötesine ulaşamayanların dehşetengizliğini okuyabilmektir. Hak hiçbir aralıkta bilerek teslim edilmemişse de muktedirin bileğinin de birgün darlanacağını bilerek yeniden yola çıkabilmenin gerekliliğinden bahis açılmalıdır. Bulanıklaştırılıp su unutulacak nasıl olsa yarın mütemadiyen denilerek üzerine ölü toprağı serpiştirilmeye çalışılan görmezden gelmelerin de bir tükenişinin olabilirliğini hatırda tutmaktır. Tutmaktır dar kapsamlı yollarda kullandığı q harfi yüzünden mapushaneleri mesken edinme zorunluluğu edinmiş yazarın adını bellekte. Bilinmezden gelinen nice isimsize, tam da vaktinde destek vermesinden nedense hemen sonra başına olmadık işler açılan sosyoloğa karşı borçlu olduğumuz vicdan muhasebesinin altını doldurmaktır. Dolduruşa geldiğinde küfür olarak kullanmaktan kaçınılmayan ama her halükarda bu ülkenin bazılarıca rengi olarak bile sayılması sakıncalı etnisitesine uygulanmış olanlara dair uluslararası bir konferans sırasında uygulanmış sasüsürü sadece bir yazar dışında; kimsenin önemsemediğini bilahare ikarar etmektir. Aynı bel altı vuruşu o kavimden sanatçıyı bu sefer dinlemek için geldiği konserde, sanatçının önünde yineleyebilip kendini haklı çıkartır uğraşanların sonunda aldığı yumruk yanıtının içerisinde de irdeleyebilmek mümkündür. Bu kadar sığılığın ortasında gündemin orta yerine düşmesi gerekirken yine belirli başlı, sınırlı sayıda insanın dağarcığına eklenebilen sendikal faaliyetler altında itinayla işçi dövülür garibeliğinin de esamesi okunmalıdır. Susturulabilmeleri için; neredeyse arsızca verdikleri e(k)mek savaşımından bertaraf olarak ayrılmaları için bu kadar uğraş verilen tekel işçilerinin haklarının tanzimi için gereksinim duyulan tek şey daha fazla sesi yükseltebilmektir. Sorumluluk sahibi olmak, bu kadar kısacık dökümlerde bile kendini hatırlatmaya devam ederken biz geldiğimiz yol ayrımında hangi taraftan olacağız? Birbirlerinin gırtlağına çöktüğünü varsaydıklarımız ile aynı kurnada çimlenerek körleşmeye mi yoksa elini gerçekten taşın altına koymak için, birilerine inat olsun diye değil hakikat, adalet, eşlitlik ve yaşanılır bir demokrasinin sağlam temellendirilmesi için uğraşanların yanında mı? Yinelesek de bir kere daha şimdi karar vakti!

>>>>>Bildirgeç
Pınar Selek, Yeni Savcı Yıldıray Oğur ve Başbakan’ın Yeni Gemisi / Sarphan UZUNOĞLU*

NTV’de Banu Güven’le Artı’yı izliyorum. Güven’in tavrı yine insandan yana, farkında çünkü insandan başka bir şeye güvenemeyeceğinin. Pınar Selek yurttan uzakta inadına gülümsüyor sanki. Hani canınız yanar; ama buna rağmen gülümsersiniz ya, öyle gülümsüyor. Annem diyor ki ilk fotoğrafları çıktığında gencecikti bu kadın… Genç, gencecik.

Pınar Selek’in gülümsemesi…

Bu ülkenin adaletini düşündürüyor bana annemin cümlesi. “Genç” denen cumhuriyetin “yaşlanan” adaleti. Belki de hiç gençleşmeyen, hiç gençten yana olmayan; hatta öldürmek için genç olanların yaşlarını büyütmekte sakınca görmeyen adaleti düşündürüyor.

Sonra Pınar Selek’in gülümsemesinin sebebini düşünüyorum. Bir fotoğraf değil bu. Bu bir realite. Dünyanın başka bir ucunda da olsa kitaplarını okuyarak hayatı anlamlandırdığım, vicdani ret konusunda bilmem gereken gerekçelerin neredeyse tamamını “Sürüne sürüne erkek olmak” isimli kitabında bana öğreten Selek’in bakışları var orada. Daha nicesi var belki. Davalar var, dosyalar var; ama umut dolu bakışları var ya hiç tanımadığım; ama sayesinde kendime tanımlar kattığım o kadının… İşte bu yüzden varım diyorum kendime, bu satırlar bunun için böyle kucak açıyor bana, size, hepimize.

11 rapor’dan 9′u bomba olmadığı yönünde patlamanın sebebinin. 2′si bomba diyor bilir kişilerin. O bilir kişiler Yargıtay’ın Selek’i bombacı ilan eden zihniyetiyle örtüşüyorlar. Verilmiş bir karar var ortada. Devlet kararını vermiş, kurbanını bulmuş, kılıf arıyor. Minare çoktan çalınmış.

Yıldıray Oğur ya da “Twitter Başsavcısı!”

Peki kılıfı hazırlamak kime düşüyor. Kürt’süz, emekçisiz anayasaya “Evet” diyen Yıldıray Oğur’a elbette. Yiğidimiz, aslanımız, büyük demokrat, siyaset bilimci, kusursuz gazeteci Oğur hiç düşünmeden yükleniyor: Selek’in patlamadan sonra PKK’nin yayın organının başına geçmesi tesadüf mü?

Ben Oğur’un bakamayacağı taraftan soruyorum sahiden tesadüf mü? Pınar Selek’in Kürt siyasetinin, Türkiye’deki devlet faşizmine karşı verilen mücadelenin kalelerinden birinin başına gelmesi ve faşistlere, faili meçhul denen organize cinayetlere ses çıkarması, halkların hakları için ses çıkarması tesadüf mü?

Malum, demokratlarımız düşünür ki Türkiye’de var olmanın, medyada var olmanın tek koşulu iktidarın iki kolundan birine (iktidar ya da muhalefet) eklemlenmektir. Türkiye’de halka eklemlenmek, harekete eklemlenmek için ya militan ya terörist ya da deli olmalısınızdır.

Yıldıray Oğur’u bilmem; ama ben eminim ki Pınar Selek’in PKK’ye yakın denen bir yayın organında yazması tesadüfi değildir. Selek bu ülkenin tarihini değiştiren Kürt siyasal hareketini okuyabilen, kadınlara ayağa kalkın diyen, erkeklik onurunun aşağılık normlar dünyasını gözler önüne seren bir insandır. Yıldıray diyor ki Pınar Selek sosyolog değildir, bırakınız olmasın. Bavulla gazetecilik yapacağına yüreğiyle gazetecilik yapmış Selek’in gönlümüzdeki unvanına genç ve sivil olanların çamur atmasına biz aldırış etmeyiz. Malum, onlar Başbakanlarının devletinin sesini daha gür çıkarmak peşindedirler…

Başbakan’ın yeni gemisi…

Yazıyı bitirirken bir şeye değinmek istedim.

Başbakan’a 24 Kasım için öğretmenlerden hediye gelmiş.

Bunun mantığını ben çözemedim; ama bir öğretmenin hediye ettiği maket geminin yol açtığı söz şu: “Bir gemisi daha oldu yazmayın”

Geminde gözüm yok adam, bana Tuzla’da ölen işçilerden bahset! Benim yaşamdan başka hiçbir şeyde gözüm yok.

* Bir paragraflık meram kısmımızın tamlayıcı bir öğesi olarak, sürümcemede kalmaksızın makalelerini sıralayan köşekadısı kisvesiyle ortalığı toz duman eyleyenlerden uzakta, içinde bulunduğumuz halk sözcüleri arasında gösterebileceğimiz Sarphan UZUNOĞLU'nun yazısını; yazarın ve Jiyan internet sitesinin anlayışlarına sığınarak sizlerle paylaşıyoruz.

...Fark edilebilir ayrıntılar ile dönüştürücü, ayrıksı duruşların sebeplerini irdeleyerek endişe giderici, tanımlanmamış olanı arz etmeye çabalayarak yardımcı olmaya Deuss Ex Machina ile devam...İyi Haftalar...

Allame-i Ulul Arz’dan Ara Nağmeler
Okuma Parçası
Özgürlük İstiyoruz!
Savaşma Konuş! - 500binradikal.com
Bu Topraklar Neden Tımarhane Gibi?... - Hasan CEMAL - Milliyet
Abdullah DEMİRBAŞ: 'Utanma, Tak Kelepçeyi' - Ertuğrul MAVİOĞLU - Radikal
AKP Süreci Heba Etmemeli - Evrensel
“Uygarlıklar Çatışması” Mı Dediniz? - Ergin YILDIZOĞLU - Sendika.org
Pınar Selek, Yeni Savcı Yıldıray Oğur ve Başbakan’ın Yeni Gemisi - Sarphan UZUNOĞLU - Jiyan
Pınar'a Müebbet İsteyen Yargıtay Kararı Kesin ve Son Değil! - Semra PELEK - Bianet
‘Beyaz Türkler’ Ve ‘Siyah Türkler’ - Okay GÖNENSİN - Vatan
Bu 'Sözde' Simultane Tercüme Değil Mi? - Pınar ÖĞÜNÇ - Radikal Hayat
Dink Davasında Samast’ın Dosyasının Ayrılması Şart Mıydı? - Recep DOĞAN - Kronik Muhalif
Birdirbir - Umur TALU - Habertürk
Kim Bu Devlet? - Akın OLGUN - Birgün Pazar
Adliyenin Orta Yeri Tiyatro - Sırrı Süreyya ÖNDER - Radikal
Katliam Emrini Devlet Verdi - Zeynep KURAY - Birgün
‘Devlet Girdi’nin Ötesi Berisi - Ümit KIVANÇ - Taraf
O Köy Sizin Köyünüz Değildir - Eren KÜÇÜK - Jiyan
Kardeşini Yaşarken Seç - Esen EROLUS - Kronik Muhalif
Vicdani Retçiye "Çürük" Raporu - Atılım.org
Çürük Değilim!.. - Alınteri.net
Biz Bu Toplumun Vicdanı Olduğuna İnanmıştık - Dipnot.Tv
Gençsin, Sus! - Yıldırım TÜRKER - Radikal
Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası'na Muhalefet - Nihal KEMALOĞLU - Akşam
Sendikasız, Grevsiz, 'İleri Demokrasi!' - Mustafa SÖNMEZ - Sendika.org
Tekel Direniş Tiyatrosu - Nazım ALPMAN - Birgün
Grev Güncesi - İkinci Tekel Direnişi
Grev Güncesi - Ankara Tekel Direnişi
Grev Güncesi - Sabah / ATV Emekçileri
"Öğretmenler Günü"nü Böyle Kutladı - Alınteri.net
Ülkemin Güzel Őgretmenlerine! - Eleştirel Günlük - Eleştirel Medya Günlüğü
Barbarlık İnsan Maskesi Takınca - Slavoj ŽIŽEK - Guardian / Atılım.org
Chossudovsky: Savaşa Dur Deyin! - Gerçeğin Günlüğü
Naipaul'un "Nefret"ini Ödünç Almak... - Nilüfer ZENGİN - BiaMag
Beşle Topla Beni, Çarp Uzaylıyla - Atgotten
Dönüşüm Sürecinin Dinamikleri ve CHP - Mithat SANCAR - Taraf
Fethiye Çetin'e Açık Mektup... - Kerem DİKMEN - BiaMag

I'm Not A Gun At Myspace
I'm Not A Gun At City Centre Offices
Takeshi Nishimoto Official
John Tejada At Myspace
Armonycoma or slt Myspace Sayfası
Armonycoma or slt Bandcamp Sayfası
Armonycoma or slt - Robot Bando Metinsel Alaşım - M4NM Blog
Armonycoma or slt - Robot Bando / M4NM Üzerine Cümleler - dR Warp - Undomondo
Music For-Non Musicians Myspace Sayfası
Amon Tobin Official
Amon Tobin Artist Page On Ninja Tune
Amon Tobin - Interview Collages Via Electronic Musing
Meat Beat Manifesto Official
Meat Beat Manifesto Database Via Brainwashed
Meat Beat Manifesto - Luminol Video
Meat Beat Manifesto - "An Amazing Drug Like Quietus" - Nix LOWREY - The Quietus
Matta At Myspace
Matta On Soundcloud
Matta : Ad Noiseam Meets Killekill Live At Berghain Kantine (30.06.2010) Via Play.FM
Matta - Prototype Official Album Informative - Ad Noiseam
Artificial Intelligence At Myspace
Artificial Intelligence - Stand Alone Album Review - Eamonn SEOIGE - I Heart AU
Artificial Intelligence Guest Mix For BBC 1 Xtra Mistajam Show Via The Fat Club
Logistics At Myspace
Logistics At Hospital Records
Logistics In Japan Via Hospital Records Vimeo Page

Deuss Ex Machina genelgeçer disiplinlerden uzakta kalarak, deneysel öğeler ihtiva eden tüm müzik turlerine sonuna kadar kapısı açık bir yapılandırmayı sunmaya gayret eder. Bu bağlamda Ambient’dan - Weird Folk’a uzanan ses seceresinden alıntıları her Pazartesi akşamı 21.00-22.00 saatleri (GMT +2) arasında canli olarak Dinamo FM’den iliştirmeye devam ediyoruz.

Her Türlü Eleştiri,Öneri vs .İçin İletişim Kanallarımız;
Dinamo – misak[nospam]dinamo[dot]fm – Makina
Her Pazartesi Gecesi 21:00 -22:00 (GMT +2) arası Dinamo 103.8
---------------------------------------------------------
>>>>>Info Go-R-Sel
Fear - By Bruno LEYVAL
Bruno LEYVAL's Flickr Page


>>>>>Poemé
Geleceğin Gürültülü Zafer Şenlikleri İçin - Osip MANDELSTAM

Geleceğin gürültülü zafer şenlikleri için,
o soylu kuşak uğruna, yoksun kaldım
atalarımın şölenindeki kadehimden,
mutluluğumdan, onurumdan.

Omuzlarıma atılıyor şu kurt köpeği çağ,
oysa benim kanım kurt kanı değil.
İyisi mi, bir Sibirya kürkünün koluna
bir kalpak gibi sokun beni ki,

gözüm görmesin korkakları, yıvışan çamuru,
çarka gerilen kanlı kemikleri,
ve bütün gece parlasın benim için
ilkel güzellikleriyle mavi tilkiler.

Yenisey’in aktığı geceye götürün beni
çamların yıldızlara değdiği,
çünkü benim kanım kurt kanı değil,
ancak bir benzerim öldürebilir beni.


17-28 Mart 1931

Kaynakça: Gökyüzü Edebiyatı
Çeviri : Cevat ÇAPAN

Comments