sesli meram 376 -- գուլգուտա

kay(ıp)bedenler k/lan+-dereasonable (vv)arp presents
sesli_meram_376_//_karşı_248_//գուլգուտա

20 eylül 2022 salı günü yayınlanmış programın parça dizinidir.

/////sesli meram muhteviyatı\\\\\
1- Falcon - Another World (Citrus Recordings)
2- Falcon - Reality (Citrus Recordings)
3- Seba vs. Jr Vallo - Balthazar (Function Records)
4- Seba vs. Olski - The Future (Function Records)
5- Icicle - Don't Blink (Vision)
6- Icicle - Perpsective (Vision)
7- Kubiks - No Pressure (feat. Stanza & Dani Mich) (Spearhead Records)
8- Kubiks - Dreams (feat. L_I_T_A) (Spearhead Records)

/////arz-i-hal
"Güz sancılıdır, onun var ettiği dönemeçlerin en belirgin sureti Eylül’ün takvim yaprakları arasına sıkıştırılmış olagelen günlerin, geçmişten bugüne taşan yıkımların, acının suretini barındırır. 6-7 Eylül 1955 misal bir örnektir. Cerahatli kolun, mükemmel bir organizasyon olarak değerlendirdiği, sahiplenip gizliden, örtük imrendiği, bugün olsa yeniden yapsak bir kere daha diye çıkageldiği şablonun en yıkıcı suretlerinden birisinin zamanıdır misal. Yahut da, kenti çoktan terk etmiş olan işgal ordusunun ardından, kentte yaşayan insanların aralıksız öteki sanıldığı için denize dökülmesinden, 13 Eylül 1922 yılındaki ol yüz elli kadar Ermeni yetimin de aralarında olduğu binlerce insanın yakılarak yok edildiği büyük İzmir yangını gibi dönemeçler karşımıza çıkar. Daha yepyeni acı / yıkım / yok ediş üçlüsüne sahne olmuş Eylül kırımlarının hazinlerinden, buralarda otuz yıllık bir rövanşın ta kendisi diye alay edilen / goy goyuna düşülen Artsakh / Nagorno Karabakh itlafının var ettiği yepyeni bir cenderenin 13 Eylül 2022 tarihindeki suretini ekleyebiliriz mesele sancılı güze. O Güzün var ettiği yıkım, yaprakların solması gibi canların tükenmesinin var ettiği eşikte, filizlendirip, semirtilen bir nefret halihazırda bütünüyle “yurttaş” olunsun ya da olunmasın gayrimüslime şiddetle birlikte imal edilir.

Ne hakaretler biter, ne tanımlama diye çıkagelen sıfatlardaki düşüklük. İnsan olmanın hal ve erdeminden çoktan vazgeçip, kayıpları, kaybedilen insan, mekan, makam, ses ve sözün hepsini bir kerede alt edebilecek gücü kendilerinde bulduğunu zikredenler eliyle sinkaflar havada uçuşur. Meraklısına değildir pek söylenenler, nefretin tamamlayıcısı damgalayıcı her ne varsa misal, orospu çocuğu, gavat, haysiyetsiz piç, vatansız kahpe, allahsız it, onun ve bunun maşası, sikimin anteni, beyinsiz, kansız, kancık, karı, amına koyduklarım bir dolu ve bir dolu şekilsiz, şemalsiz sesleniş, nida, ünlem gibi Türkçe alt yazısız hakaretler silsilesi ile nefretin tasarımı güncellenir. Sokakta yer etmiş olan ayrımcılığın artık arasız, fasılasız yeniden sökün ettiği bir garip zamanların ifşasıdır o kelimelerle çıkagelen her tür argo. Düşüncenin bir örnek olmadığı hallerde savunulanlara yanıt diye var edilmiş şeyleri bir başka kültür, kimlik, inanç, görüş vs. üstünden aşağılamak, onu yermek, yendiği sanma halleri içinde cerahat boy verir. Bu hallerle geçtiğimiz bir buçuk haftadır bu satırlar ile meramını var etmeye çalışanı da hedef kılarlar. Oysa 2007 19 Ocak’ından bu yana süre giden bir zamansız, hiç kimseler için değil, hiç kimselere ait olmayan bir sözü taşımaya çalışırken nedir ki yani mesele?

Bitimsiz bir döngü dahilinde, hınçla, ötekileştirme ve nefretle tutuna tutuna bir cerahatli hale ülkenin görüşü denilmesi beklenir. Bütünüyle kaskatı kesilmiş, ezberlerle birlikte var edilmiş olan düşmana karşıtlık üstünden, yaralar delik deşik olunur. Bununla kıvanç, illa ki zafer nidaları yükseltilir. Her atılan adım, her ortaya serilen söz, yazı, tweet vesair ileti, gönderi ya da sunu bir biçimde o mutlak iktidara / iktidarın olur verdiğine biat için sürekli olarak yinelenir. Tahakkümün eğip büktüğü, düşünmek yerine olduğu gibi biat etmeyi tam ve eksiksiz tercih edenlerin sunduğu hiddet / nefret ve söylemlerin yekununda çıkagelen ol ırkçılık ile hayat tarumar edilir. Nefret göndere çekilir. Kalemi keskin bir yazar olan dostumuz / ağabeyimiz Murat Uyurkulak’ın dediği gibi “Üç tarafı deniz, dört tarafı düşmanla çevrili, hayatla kavgalı, her an şehadete hazır, medeniyeti es geçmiş, ırkçılığından bihaber, hırsızlara ve katillere hayran bir koca kütle olarak yaşayıp öleceğiz belli ki.”" sesli meram 

*akla düşenler, yola çıkıldıktan sonra derinleşen açmazlar ve sorun yumaklarının bireyi neredeyse dakika sekmeksizin nefessiz bırakışı karşısında hala "akil" olanı aramaya devam ediyoruz. akil olanın belirli kural ve kıstaslarla belirlenmiş zümreler için özel bir armağan olmadığına inatla inanmak istiyoruz. derdimiz meramın görünür kılınabilmesi. bahis açtıklarımız ana akımın yüz göz olmaya tenezzül etmedikleri. etmekten bir özenle koşar adım kaçındığı şeyler olmaya devam ediyor günahıyla sevabıyla ve yazabildiğimiz kadarıyla fark edilebilir ayrıntılar ile dönüştürücü, ayrıksı duruşların sebeplerini irdeleyerek endişe giderici, tanımlanmamış olanı arz etmeye çabalayarak yardımcı olmaya sesli meram // deuss ex machina ile devam...iyi haftalar...

allame-i ulul arz’dan ara nağmeler 
okuma parçası

sesli meram // deuss ex machina [ex.] genel geçer disiplinlerden uzak kalıp, deneysel ögeler ihtiva eden müzik türlerine kapısı açık bir yapılandırmayı sunmaya gayret eder. ambient’dan - folk’a uzanan ses şeceresinden alıntıları her salı akşamı 21.00-22.00 saatleri (gmt+3) arasında karşı radyo'dan iliştirmeye devam ediyoruz. aralıksız on dokuz yıldır... bir direniş hali içinde... yayındayız!...

her türlü eleştiri ve öneri için iletişim kanallarımız;
---------------------------------------------------------

/////poemé
Առյուծամագիլ -- Վարդան ՀԱԿՈԲՅԱՆ

Իսկ ես, չգիտեմ, ուրիշ ի՞նչ ասել,
Կփորձեմ այնպես ապրել աշխարհում,
Ինչպես առաջին սերը` հուշի մեջ:
Լռած լույսերի պաղ շռայլությամբ
Լուսինն իզուր է ինձ գոհացնելու
Փորձերի դիմում՝
Մոռանալով, որ իր գոյությունը
Ինչքան էլ բարի,
Անկաշառ լինի,
Հաստատումն է հենց տիրող գիշերվա։
Արեւ եմ ուզում։
Չեմ կարող երբեք
Կարմիրով ներկել լուսնյակի դեմքը՝
Զգալու համար համը արեւի։
Ես ձանձրացել եմ սուտ երազներում
Ինձ պաստառելուց,
Ուզում եմ խոհիս պաստառը շրջել
Երեսի վրա
Եվ… ձեռագրել լույսը գարունքվա։

-1-
«Գիշերը մայրն է ծագող արեւի».
Չգիտեմ ով էր
Հոգուս ականջին շշնջում կամաց
                     բառերն այս բարի,
Երբ հանկարծ մեկը
(Եկ Հիշողություն անվանենք նրան),
Անցած օրերի մշուշից ջոկեց,
Ինձ բերեց խոսքդ՝ հույսերի կերոն.
-Ես կգամ այնժամ,
Երբ ինձ մոռացած կլինես արդեն…
Ինձ բերեց խոսքն այս,
Եվ իմ մեջ ասես կսկծաց ցավն այն,
Որ քարշ է գալիս,
Մրմնջում է դեռ,
Առանց քեզ անցնող ճանապարհներիս.
                       ցավ, որ հեռացման
Այն օրը սիրով ընծայեցիր ինձ՝
Մենակությունս…
Ուրեմն, ինչո՞ւ,
Էլ ինչո՞ւ հաշտվել մենակության հետ,
Որի աչքերում
Ցանկացած պահին կարող եմ տեսնել
Անցյալին տրված ու հավատափոխ
Կրակները քո,
Որ հիշեցումն են հեռավոր ձմռան։
Հիշո՞ւմ ես, սեր իմ. ձյունեղեն քողը՝
ՈՒսերիդ վրա,
Ու մեր աչքերին անվերջ թվացող,
Ու մեր դաշնակից քայլերով կնքվող
Միամտորեն մաքուր ճանապարհ,-
Ձմեռն այսպես է թարգմանվել իմ մեջ։
Ո՞ւմ էր հարկավոր,
Երբ Այստեղ պիտի հասնեինք միայն։
Առաջին սիրո անմեղությունը,
               Հիրավի՞, չունի
Ձյուներից հեռու մի այլ հանգրվան…


Ձյունը գարունքվա խոստում էր աչքիս,
Առվակի երգ էր,
Եվ այնպես հարթ էր ամեն-ամեն ինչ,
                Որ իմ սրտի մեջ
«Բույլ մի ժպիտն» էլ
Կարող էր դարեր տառապած, տանջված
Այս երկրագնդի
                Ցավերը հերքել…
Կարող էր, սակայն,
Ժամանակը իր շուրթերին առավ
Մեր սերը՝ որպես
Քաղցր համեմունք…
Ու մի օր էլ ես
(ճակատագիրն է առաջին սիրո)
Լսեցի խոսքդ, որ խոսք չէր միայն.
-Ես կգամ այնժամ…
Իմ մաքուր ու խեղճ պատանությունն էր
                 Քեզ հետ հեռանում,
Խոսում քո վառված - մարող շուրթերով։
Հավատում էի։
Ու միայն հիմա, հիմա գիտեմ, որ
Երբեք չես գա դու,
Երբեք չի գա նա,
Բայց եւ, ո՞վ գիտե,
Թե դու մնայիր ինչ-որ հրաշքով,
Պատանեկությունս էլ չգնար գուցե։
Ի՞նչ արած, սեր իմ,
Թող այնդպես լինի։
Ծառի լոկ երրորդ ծաղկումն է հասնում
                 Պտղավորման։
Ծառը քարերից ավիշ է քամում
Եվ այդ քարեղեն աշխարհը նրա
                 Կարոտ աչքերում
Դառնում է կանաչ սիրո օազիս,
Իսկ ինքը, ինքը…
Իսկ ինքը այնտեղ ապրում է, ինչպես
Քարերին կառչած
Ծաղիկ մոգական՝ Առյուծամագիլ…

-3-
Առյուծամագիլ, առաջին իմ սեր,
Մեր բաժանման մեջ թող անչար լինեն,
                      օրերը անցնող,
Լինեն հողաբույր,
Ճանապարհ բարի քո արմատներին…
Աշխարհը քո մեջ գտնում է իրեն։
Իսկ ե՞ս… չգիտեմ, ուրիշ ի՞նչ ասել,
Կփորձեմ այնպես ապրել աշխարհում,
Ինչպես առաջին սերը՝ հուշի մեջ։
                                1970թ.
                 
kaynak  

Comments