Deuss Ex Machina # 180 - Seja Assim Bom No Fresco

Kay(ıp)bedenler K/lan+-Dereasonable (VV)arp Presents
Deuss_Ex_Machina_180_--_ Seja Assim Bom No Fresco

13 Ağustos 2007 Pazartesi gecesi “canlı” yayınlanmış programın parça dizinidir.

>>>>>Musique
>1<-My My-Pelourinho (Playhouse)
>2<-Marcello Giordani-Maestro (Mule Musiq)
>3<-Matthew Dear-Elementary Lover (DJ Koze Remix) (Ghostly International)
>4<-Phreek Plus One-Astro Boogie (Compost)
>5<-Shrimpy-And The Olives Goes To (CD-R)
>6<-I:Cube-Deep End (1999 Original Mix) (Versatile Records)
>7<-Justice-D.A.N.C.E. (Because Music-WEA)
>8<-Justice-Tthhee Ppaarrttyy (Because Music-WEA)
>9<-Tricky Disco-Tricky Disco (Thizzy Disco Remix) (iO Music)
>10<-Robert Babicz-Humble (Systematic)

Seja Assim Bom No Fresco Bölüm(180) – Bellek Kartları “Aşırı Yüklenme” Dolayısıyla Servis Dışındadır.İbretlik Mum’a Muhtaç Kalmış Teknologlar Birliği (NoeTMna)

>>>>>Bildirgeç
Çerçeve. Bir sanrısız, isterseniz bol dikenli, arzu edenlere az çetrefilli dört başı mamur bir sınrılandırma. Tarifi tam olarak sözlüklerde yer alsa da „hayatın“ çerçevesi manidar ötelemeler ile bizleri karşılıyor.Halet-i ruhiyemizi ortaya çıkartan, nasıl oluyorsa oluyor, olduruluyor (şartlar el veriyor) bu hasbıhal içinde dahi dört köşenin içerisinde kalmayı başarıyoruz. Düzenli ve modern kurgunun getirdiği bizim de güle oynaya kabul ettiğimiz modernizm bu mudur? A dostlar. Dahilden ayrılma sorunsalının temelinde bu izole edilmişlik, tarafsız değil ama bilinçsiz bir biçem ile kendini sınrılandırma, kümeleşmeler ile kendini gösteriyor. Varlığını armağan armağan ediyor. Matematiksel bir izahat gibi gelecektir kimi okurlarımız için, geometrik eksenler ile bölümleşmemiz bu „saf“ çabalarımız neticesinde ortaya çıkıyor. İltifat etmek yerine itham etmek, dinlemek yerine toptan bakiyesini de kontrol ederek imha etmek, niteliğin dış cepheden botokslanmış bir örneklikle geçer not aldığı, neticede ferahladığımızı varsaymamıza olanak sağlayan her ne durum varsa bu „kitsch“lik ile toz toz toz duman. Azıcık seyreltilmiş bir bakış açısı ile fark edilebileceği üzere çerçeve „dört köşeli“ orta çağ giyotini olarak tanımlandırılabilir.

Sarf etmeye çabaladığımız her iyiye karşın en betinden bir kötülük karşımıza çıktığında fark edilir bu ayrışımların en hakikatli çerçevesi. Disipline etmeye çabalanmış olan yaşamsal reflekslerin resmen „mavi ekran“ vermesi gibi ani, sarsıcı bir biçimde ortaya çıkagelendir bu beklenmediklik. Hiç ümitlenilmese de, ötelenme ihtiyacı duyulan anlardır, bu çok katmanlı sert düşüşlerin seyrüseferi. Düz hatlar ile örülmüş yollarda poli poli poliyannacılığın kata yetmediği, sabit bir fikir gibi gelse de çerçevenin dışında kalmış fark edemediğimiz olgular bizi bu yol içinden anlamlı çıkışlar bulabilmemize yardımcı olabilir. Söz konusu bir seferde başınıza gelen yığınla sorun olunca ister istemez bu deforme yan yollar daha çabuk keşfedilir. Tekrara düşe düşe aynı yollarda ilerleyip, bir sonraki durakta başınıza geleceği beklemektense de yeğ olandır. Eni konu bir tümleşmedir aynı zamanda, paragrafımızın başında değinmiş olduğumuz üzere kümeleşmenin dışında tek başına durumu kotarabilmek içinde gerekli bir deneyimlemedir bu eşikler.

Keşfettiğiniz kimi zaman bir altmışlı yılların „teatral“ film sekansı, kimi zaman da seksenli yılların „gerçek yaşam“ çeşitlemeleridir.Bu öylesine bir tesadüfi olabilir ki, şimdilerde „brrr“ nidasıyla gazoz kapakçığı tokuşturan Nuri Alço’nun „hamasi“ duygular ile sertliği harman ederken sarf ettiği bir cümle, ya da Knight Rider’ın görece full teknoloji ile dolu olmasına karşın „telefon etmek“ için kabin amiri Michael’in dışarı adımlaması gerekliliği gibi detaylardan çıkarımlar neticede bu boğuntuya gelmiş ruh dehlizlerinde birer kolaylama sağlar. Kursiyerler olarak çabalamaya da devam ederiz öte yandan. Realist bir yaşam formu olarak televizyon ekranlarında sunulan „hijyen“ doruklardan manalar çıkarırız. A, B, C, D, E şıkları ile beraber. Çözümlemek, algı sınırlarında nereleri deşip geçerek, nasıl bir kontra atak yaparak çıkılması gerekliliği madeni hal ve gidişimizi de etkisi altına alır. En nihayetinde çıkıla çıkıla kaçak kat gibi çıkılmış bir çerçeve dışılığı görüntüsü elde edilse de anlamlandıramadığımız tebessüm bonusu, anlık bir kurtarımdan çok geri dönüşün en hakikatlisidir.

Müzikal dinlence kültürü içerisinde de yılların beraberinde buyur ettiği ses temaları belirli parametrik aralıkların ardından geri dönüşleri ile yeni nesil dinleyicinin de keşfetmesini olanaklı kılar. Kaotik bir modernizmin temelleri ile yansıtmasız ve sert sert soğuk savaşların, Dallas diyarlarına uzandırıldığı, Atari’nin ne demek olduğunu pac, pac pac man oyununda gördüğümüz bir neslin ahvali olarak, tanıklık ettiğimiz bir on senenin müziğini çerçeve dışından bir bakış ile bu hafta Deuss Ex Machina içerisinde sizlerle paylaştık. Italo Disko’nun çiğ seslerini millenyumu yedi geçe, yeniden kotarımı, albenili klasikleşmiş vokal tekniklerinin modern minimalizm üzerinde hangi biçemlere dönüşebileceği, basit bir melodik kotarımın detaylarında ne kadar çok ayrıntıyı beraberinde dinleyiciye paylaştığına odaklandık. Adı geçen program dizininden sizlere haftalık önerimiz ise „Justice“ topluluğu.

Justice - Cross Albüm Kapağı

Metodolojik besleniş noktaları ile seksenli yılların en hararetli müzikal spektrumunun bir tahlili Justice’in müziği. Öbek öbek serpiştirilmiş ara nağmeler, bir yerlerden tanıdık geldiğine kanaat getirdiğiniz ses sekansları ile mütemadiyen bir dönüşüm mimarlığı onların ürettiği müzik. Gaspard Augé ve Xavier de Rosnay ikilisinden müteşekkil topluluk, çerçevenin içerisinde olan bitenleri, o anda neler olabilir kurgusunuda eklemleyerek tamamen dışarıdan bir bakışı irdelemekte. Baskın teorik aksamlar ile bilindik ses temaslarının yerini tam manasıyla hangi saniyeden kesit girecek, hangi saniyede keyboardların seksenlerine ışınlanacağınızı belirleyen bir retorik almakta. İzlence kültürünün (Entertainment)’ın harcamakta beis görmediği ve handiyse tu kaka ka ka demekten dilinde tüy bitmiş olduğu elektronik müziğin “ana akımınının” derlenip toparlandığında nasıl etkin olabileceğinin de kanıtı. Keza ikili bu ters köşeye yatırma deneyimlemesini Franz Ferdinand, Death From Above 1979 gibi indie’nin haşin çocuklarına, Britney Spears ve Justin Timberlake gibi pop endüstrisinin ikon mertenesine ulaştırmaya çabaladığı büyük projelerinde de remiksler gerçekleştirerek “elektronik” tınının geri dönüşünde önceki ustaşları The Chemical Brothers, Daft Punk, Fatboy Slim’in izlerinde yürüdüklerini kanıtlıyorlar. Serbest dizgileme metodu ile oluşturulmuş bir kompilasyon aslında † (Bundan sonra Cross) albümü.

Temelinde kurgusu sağlam bir yol çizmeyi başaran Justice, albümün adını da “ikoncan”ların aklını havada kapacak bir biçimde dinsel sembol “haç” ile bezeyerek ve parçalarda da gerekli oynamalar ile tüketim toplumunun destursuz mabed takipçilerine eleştiri oklarını fırlatıyor. Tereddütsüz, can siperane bir biçimde. “Yaratılış” bölümü ile, katmerli bir biçimde var ettikleri müziğin seyrüseferinde (kısaca bir albüm boyunca biz dinleyicilerin nelerle karşılaşacağı) izlenecek rotayı berlirleyen bir giriş olarak albümün açılışında kulaklarımıza misafir oluyor. Elektro gitardan arta kalan ses kesitlerinin, boogie elektro ritimleriyle nirvana’ya ulaşmasını betimleyen “Let There Be Light”, kollektif bilincin frekansları arasında dolaşan, gençliğe çağrıyı Dans edin hele bir edin neler olacak diyerek tetikleyici bir beste aynı zamanda albümden yayınlanan ilk kırkbeşlik “D.A.N.C.E” parçası ile sürümcemeye düşmeden parçaları peş peşe sıralamaya devam ediyorlar.

Daft Punk’ın elektronik müziğe armağanlarından (kendilerinin en çok beğendiğimiz üretim çizgileri aynı zamanda) kirli ses kolajları ile distorte dans müziği kurgusuna yakın duran “New Jack”, İngiliz müzik alemi içerisinde bir nevi hoş beşten sonra “evet şimdi yeni müziğiniz budur” bakıyoruz :-à Indie Disko takısıyla kutsadığı ses formundan ama o kritiklerin rüyalarını alt üst edebilecek kadar “ekstrem” gitarlar ile kurgunun Hayaleti’ni de keşfettiğimiz ikiz “Phantom” parçaları dön gel her ne biçimde isen geri geri gel denilen 80’ler müziğinin gerçek bir prodüksiyon ile asallığını koruyacağını da ispat etmeyi başaran bir çalışma haline geliyor. Gerçek bir deneyimleme olarak, 80’lerin sonlarında yaşamımıza giren partileme kurgusunu “Uffie”’nin vokalleri ile zamansız bir keyboard kompozisyonu olarak “Tthhee Ppaarrttyy” parçası ile Deuss Ex Machina’da sizlerle paylaşmaya çalıştık. Rock riffleri ile nispeten ilk dönem Warp Records elektronikasından esintileri barındıran “Waters Of Nazareth” ile dönüşüm tamamlanıyor. Berrak ve duru bir albüm değil kesinlikle “Cross” alabildiğince elastiki yapıları ile kulağı hiç elektronik müzikle tanışmamız olan dinleyicileri dahi etkilemeyi başaracak bir “haşarılık” ve “aşinalık” sahibi bir kayıt. Justice’de sadece tek bir kayıtlık bir deneyim değil, üstelik albüm kapaklarında değindikleri üzere “Devrim hiçte can sıkıcı olmayabilir, en azından cehennemden daha “funky” olacağı kesin tümcesi ile de desteksiz atmadıklarını, kendi yollarını biçimlendirmeye “ana akım” devricilerinden olmaya çabalayacaklarını belirtiyorlar. Keşfedin!

Fark edilebilir ayrıntılar ile dönüştürücü, ayrıksı duruşların sebeplerini irdeleyerek endişe giderici, tanımlanmamış olanı arz etmeye çabalayarak yardımcı olmaya Deuss Ex Machina / Dea Ex Machina ile devam...İyi Haftalar...

Allame-i Ulul Arz’dan Ara Nağmeler
Justice At Myspace
Justice At Because Music
Justice At MTV
Ed Banger Records
Justice D.A.N.C.E. Video At You Tube
My My At Playhouse - Ongaku
Marcello Giordani At Myspace
Mule Musiq At Myspace
Mule Disco Info At Word & Sound
Matthew Dear
Matthew Dear At Myspace
Matthew Dear-Deserter Live At Anti Pop Festival On Youtube
Phreek Plus One At Myspace
Compost Records
Compost Records At Myspace
Shrimpy At Myspace
Kaan Duzarat At Myspace
Kaan Duzarat At Herkes Dinlesin
Versatile Records
Versatile Records At Myspace
I:Cube-Les Archives Cubistes Vol 1 Info At Word & Sound
Technohead Aka Tricky Disco At Myspace
iO Music
Robert Babicz At Myspace

Enternasyonel Gürül/(tü)Gürül Çağlama Clicks,Cuts,Micro,Id,Neo Galactica,Space Tunes, Indie,Mini-m@l,Textart,64 Bit Konvasiyonel Techno Musikileri-Esenlikle Dinleyiniz.

Her Türlü Eleştiri,Öneri vs .İçin İletişim Kanallarımız;

info[at]dinamo.fm - http://www.dinamo.fm/ - misak[at]dinamo.fm

http://deuss-makina.blogspot.com/

Her Pazartesi Gecesi 22:00 -23:00 (GMT +2) arası Dinamo 103.8

>>>>>Info Go-R-Sel
...Poison’s Photoblog http://photo-blog.livejournal.com/
© 2007 PoiSoN http://photo-blog.livejournal.com/

>>>>>Poemé
İkimizin Arasında – Can YÜCEL

Bir gün şayet camsız çerçevesiz penceresiz
Bir gün ben, çadır bezi bir perdeden
Günlerin toz-toprak şarkısını çırparken
Canevimin önünden geçersen,
Bir gün şayet boynumda yem torbası hayallerim asılı
Bir gün şayet samançöpü bir sokak dişlerim arasında
Canevinin önünden geçersem
Anlatırım nasıl nerde
Bir ulu çınara takılı bir kuyrukluyıldız
Bir yeşil telaşta çırpınan ışığımız
Anlatırım nasıl nerde...
Sonra eğilir kulağına derim: Bekle
Çocukken kaçırdığım uçurtma dönsün gelsin
Hele çarpsın bu çerçi yükü şehirlere,Hele ürksün fincancı katırları!

Comments

jamsession said…
eşsiz tınılar dünyaya fon müziği oluştururken, hayatı da kült bir filme çevirdi.