Deuss Ex Machina # 314 - In The Absence Of Lies That Declarated Us Should Be True

Kay(ıp)bedenler K/lan+-Dereasonable (VV)arp Presents
Deuss_Ex_Machina_314_--_In The Absence Of Lies That Declarated Us Should Be True

23 Ağustos 2010 Pazartesi gecesi "canlı" gerçekleştirilmiş programın parça dizinidir.

>>>>>Musique
>1<-S U R V I V E-Chem Trails (Bathetic Records)
>2<-Evenings-Friend [Lover] (Self Released)
>3<-Evenings-Still Young (Self Released)
>4<-LAKE R▲DIO-Lynetta Putnam (Endless Field Studios)
>5<-LAKE R▲DIO-Joining You (Endless Field Studios)
>6<-123-Damla (Aisha Records)
>7<-123-KDA (Aisha Records)
>8<-Jamie Lidell-You Are Waking (Bill Youngman Remix) (Warp Records)
>9<-Jamie Lidell-I Wanna Be Your Telephone (Tiga Party Like It's 19909 Remix) (Warp Records)
>10<-Games (Oneohtrix Point Never & Joel Ford)-Everything Is Working (Hippos In Tanks)
>11<-Games (Oneohtrix Point Never & Joel Ford)-Heartlands (Hippos In Tanks)
>12<-Armonycoma or slt-Subhuman (Music For Non-Musicians)
>13<-Armonycoma or slt-Taşın Taşlığı (Music For Non-Musicians)
>14<-DJ Koze-Blume Der Nacht (Pampa Records)

In The Absence Of Lies That Declarated Us To Be True (314) – Zihninden Geçeni Kendine Saklaman, Saklaman Gerekeni Zihninden Geçirmemen Gerekiyor. Ne O Düzenin, Ne Bu Düzenin Düzenleyicisi, Onaylayıcısı, Vakur Ve Mağrur! Yancısı, Yolcusu Olmasan Da Olamasan Da Biteviye Bu Girdaba Elini Verip Kolunu Kaptıranlar Arasında Sıranın Sana Gelmesini Beklemen, Her Birimize Pay Ediliyor. Dönüşümün, Hesaplaşıp, Verilmeyen Hesapların Sorulabilirliğinin, Layığıyla Yaşanabilir, Sözcüklerle Çoğaltılabilir Bir Demokrasinin Temellendirilebilmesi, Aşılmaz Olanın Aşılması İçin Salt Sağduyuya İhtiyacımız Olsa Da Asıl Getirinin, Rant Ve Reyting'den Mürekkep Olduğunu İdrak Etmemiz Talep Ediliyor. Artık Bu Çekilen Nutukları Anlamamız Ortalığa Saçılan Demeçlerde Açık Ediliyor. Sen Sus Gözlerin Konuşsun! Sıranın İçerisinde Bir O Bir Bu Yana Hızlıca Tasnif Edilmekten, Arada Sırada O Da Çoğunlukla Lazımgeldiğinde Oy Uğruna Yüzüne Bakıldığından, Anlatmak İstediğin Sorunu Değil Senin Hangi Taraftan Olduğunu Anlaşılabilmesi İçin Deneyimlerden, Aşamalardan Geçmen İstisnasız Öne Sürülüyor. O Aralıkta Dert Dermanından Uzaklaştılarak Nadasa Terk Edililyor. Dert Bizde Derman Kayıp Zaman!Kaybetmekten, Kayıp Edilmekten, Kayıp Halini Mükerrer Biçimlerde Korumakla Yükümlü Kılınıp, İşitilmez Kılınmaktan, Diyalogsuz Konulmaktan, Dımdızlak Bırakılmaktan, Bir Mozaiğe Dahil Edilip Bir Mozaikten Dışarı Atılmaktan, Hatasızlık Kullara Mahsus Olmasa Da Büyüklerimize, Harcın Temel Unsurlarına Lekesizliğimizi İspata Çalışmaktan Artık Yorulmadık Mı? Durmadan Aynı Tereddütlere Bel Bağlanmaktan, Bir Adım Dahi Atılamamasını Yapılıp Edilen, Bitirilip, Tüketilen, Hızlıca Gündemin Tozunda Yitirilen Pek Çok Şey Gibi Yine Mi Unutmayı Sürdüreceğiz. Unutmaları Alışkanlık Haline Getirmekten Yeni Sözcükleri Dizmeye İmkan, Olanak, Çıkartılacak Yeni Sonuçlar Konusunda Bu Kadar Kısır Oluşumuz Bu Kabullenişten Mi İleri Gelmektedir? Ne X Ne Y Ne De Z Demeden Önce Konumlandırıldığımız, Dört Başı Betonarme Dört Duvarlarımız Arasında Asıl Sormamız Gereken Layğımız Bu Mudur? Sorusunu Sorabilmektir. Etliye, Sütlüye Karışmayan Her Ne Olursa Bağlı Olduğu Klandan, Cemiyetten, Cemaatten Ayrısını Düşün(e)meyen Yaşayışlar Olarak Sonumuz Nice Olacaktır? Kolaydır, Hain Olmak, İhanetin Birini Bırakıp Diğerine Sarınmak. Kolaydır Oradan Buradan Güdümlerle Hareket Ettiğini Varsayanların, Demediklerini Koymayanların Esas Demokratlıklarını! Gördüğünüzde, Aslında Yüzlerindeki Maskelerini Çıkarttıklarında Ortaya Çıkanın Hilkat Garibesini Bile Solda Sıfır Bırakacağının Anlamlandırılmaması. Kolaydır Düzenek Diye Tutturulmuş Olanın Aslında Kırk Yamalı Bohça Olduğunu Bilmezden Gelmeler. Toplumsal Histerilerle Gafil Avlanacak, Soyu Kurutulacak, Lekesizliğin Devamlılığını Sağlayacak, Yeterince Yamuk Değil Biraz Daha Fazla Üzerine Yük Bindirelim Kolaycılığına Aşina Olanlarımız İçin Muktedirliğin Bariz Bir Hastalık Olduğu Muhakkaktır. İmler, Üstü Açık Kapalı Göndermeler, Manzumeler, Köşe Kadılarının Dillerinden Düşmeyen Tekerlemelerinde Zikredildiği Gibi Tarih Tekerrürden İbarettir. Yerseniz! Sıkıntının Çözümü Boyunlarında İlmiği Yıllardır Taşımaya Mecbur Bırakılmış Olanlarımız, Arsızların Üstün Oldukları Yanılsamalarına Bağlılıkları Kadar Şefaate İhtiyaç Duymaksızın Kendi Ayakları Üzerinde Durabilenlerin Kurabilecekleri Bir Dünya Mümkündür. Evet Hala Mümkündür!
[Hayat Kolay Lokma Değildir! Hile Hurdacıların Tıka Basa Yedikleri Hurmalar Bir Gün Gelir Bir Taraflarını Tırmalar. / Yükselen Çığlık İronik Değil Bildiğin İsyandır El Kitabından]

>>>>>Bildirgeç
Herkese Bir Hain Lazım! - Umur TALU*

Milletin yüzde 90’ı, yüzde 10’un hain olduğundan emin.
Yüzde 90’ın bir yarısı da, diğer yarının hain olduğundan emin.
Herhangi bir taraf için, hainlerin kümülatif oranı yüzde 55.
Mustafa Denizli’nin meşhur “yüzde 51”inden de yüksek.
Zaten referandum da muhtemelen böyle tecelli edecek:
Ya yüzde 45 evet, yüzde 55 hayır…
Ya yüzde 55 evet, yüzde 45 hayır.
Sonuç, milletin bir bölümünün ötekinin hainliği hakkında fikrini değiştirmeyecek.

***

Her iki bölüm de bir öteki için daha uygun, daha saygın sıfat bulamıyor.
“Hain” her kalıba geliyor, her kaba uyuyor.
Millete eskaza lider mider gider olmuş nice sivil ve asker şahsiyet de hep öyle belledi.
“Hain”i tahkim için sık sık, “döl, sünnet, soy, sop” gibi kavramlara başvurmaları bilimsel titizliklerinden!
Başkasının köküne, şeyinin kökenine aşırı ilgili zevatın, kendi kökü, kökeni üstüne alabildiğine meraksızlığı ayrı konu.
Yoksa, 1071’de gelindiğinde burası boş arazi değildi Hocam! Ne öyle bir günde gelindi, ne iki günde yerleşildi.
Göçlerle, cenklerle, dört koldan, harman olunduğunda… ne hanedanlar kurarken, ne yeniçeri ne hareket ordusu yürütürken “saf”lık hükümran değildi.

***

Belki de, dünyada “birlik, beraberlik, bütünlük, aynılık” üstüne en çok nutuk, teori ve yalan üretilmiş, en çok teselli bulunmuş, en çok slogan, tezahürat, gurur tüketilmiş ülke.
Şaşırtıcı ve acı. Acıtıcı.
Çünkü, birbirine asgari güvenmeyen, birbirine asgari sevgi ve saygısını yitirmiş, birbirinin kökenine, soyuna sövmeye alesta, birbirinin hakkına tükürük bezesi…
Ne dinin kardeşlik, ne cumhuriyetin eşitlik ilkelerini sindirebilmiş bir kalabalık hali…
Demokrasinin hak ve özgürlük saygısını kabullenememiş bir sosyaldemokratikhukuk sureti.
Sosyalist misin, hainsin idi.
Dindar mısın, hain.
Kürt müsün, hain.
Alevi misin, hain.
Ermeni, zaten! Bir CHP’li “cumhuriyetçi” milletvekili “Cumhurbaşkanı soyunda Ermenilik var” diyebildi aşağılamak için; ve “muhafazakar” Cumhurbaşkanı, bunun “aşağılama, hakaret” olduğuna dair, bu ülke hukukuyla dava kazanabildi.
Cumhuriyetçi de hain, liberal de, demokrat da.
Yukarıdaki “hainler”in neredeyse hepsi için de bir öteki hep hain.
Milyonlarca yıllık evreni, binlerce yıllık dünya tarihini, yüzlerce yıllık kendi tarihini, dünü, bugünü, yarını; evrenin, dünyanın, ülkenin, milyonlarca insanın bin bir rengini izah edebilmek için ne büyük, ne ortak bir sözlük!
Astronotu olmayan, onu bırakın bir sirk dahi kuramayan beceri ikliminde, ne çok “hainolog” yetişti.
Kimi köken kazıyor, kimi iddianame yazıyor, kimi andıç düzüyor, kimi hakikat büzüyor, kimi tetikçi diziyor.
Ve kimileri de, bir hain listesinden diğerine “ara transfer”:
Daha önce hain diyenler bağrına basarken, eskiden kanka çıkanlar kanını istiyor.
Hainlere karşı hassasiyet ispatının ananevi yolu, ötekinin imhasını, infazını talep.
Bazen bağıra bağıra, bazen kitlesel histeriyle, bazen köşede pusuda bekleyen bereli çocukla.

***

Ülkenin milyonlarca ezileni, aşağılananı, horlananı var.
Bunun sınıfsal bir şey olduğunu idrak etmek içinse mektep yok.
Aşağılananların kendini saygın görebilmesinin yolu; işinde, aşında kendini aşağılayan sisteme diklenmek değil, bir başka aşağılananı aşağılayıp kendi üstünlüğünü ırkla, dinle, mezheple, soyla ispat etmek.
Kendi ruhunu, kendi sesini, kendi kalbini kaybetmişlerin en büyük ziyafeti; kendine esasta çok benzeyen bir başkasını “öteki ve hain” menüsünde yiyip bitirmek.
Ayranın yoksa içmeye, düşmanın olacak biçmeye!
Hadi evet ya da hayır deyin!

* Yazdıklarıyla ağır kakafonik sataşmaların, muktedirlik oyunlarından arasında sesi duyulmayanların sözcüklerini köşesine taşıyan, bu grilikte bile soluk alabilmemizi, işin doğrusu nedir sorusunu anlayabilmemize yardımcı olan Umur TALU'nun 25 Ağustos 2010 tarihinde Habertürk Gazetesi'nde yayınlanmış olan makalesini yazarın ve gazetenin anlayışlarına sığınırak, değinmeye çabaladığımız meramımızın bir tamamlayıcı okuma parçası olarak Deuss Ex Machina'da sizlerle paylaşıyoruz.

...Fark edilebilir ayrıntılar ile dönüştürücü, ayrıksı duruşların sebeplerini irdeleyerek endişe giderici, tanımlanmamış olanı arz etmeye çabalayarak yardımcı olmaya Deuss Ex Machina ile devam...İyi Haftalar...

Allame-i Ulul Arz’dan Ara Nağmeler
Okuma Parçası
Herkese Bir Hain Lazım! - Umur TALU - Habertürk
Taraf Olma Veya Olmama Hakkı - Ahmet İNSEL - Radikal
Oy Verme Oi Ver (Çıkartma) - İç-Mihrak
Engin Ardıç’ın Dinmeyen Öfkesi - Sema ÖZDEMİR - Jiyan-Hayat-Gyank
12 Eylül’de Cezaevi Önünde - Erkan GOLOĞLU - Radikal
12 Eylül'le Hesaplaşma Değil, Pekiştirme - Başak TURAN - İnan MUTLU - Birgün Pazar
Referandum Ve Büyük Tehlike - Ferda KOÇ - Sendika.org
AKP ve Referanduma Karşı “Örtülemeyen” İtirazlar - Hasan RUA - Bloknot
Ne Kadar Önemli? - Mesut ODMAN - sol.org.tr
Tıp İlerledi Cemil Bey, Tedavisi Mümkündür - Ümit KIVANÇ - Taraf
Kaplan: Hükümet Dink'i Koruyamadığını AİHM'de Kabul Etsin - Burçin BELGE - Bianet
“Türklerin Pis Kanı” Meselesini Artık Öğrensek - Baskın ORAN - Irkçılığa Ve Milliyetçiliğe Dur De!
Hrant Dink'e Büyük Nefret Söylemi - Süreyyya EVREN - Birgün
Aynı Düşün Çocukları - Erin DÜLGERYAN - Kronik Muhalif
Merhaba Dünyalı, Biz Bakanız - Özgür MUMCU - Birgün
Devlet Bakanı Nereye Bakıyor? - Mehmet MUTLU - BiaMag
Sünnet Merakı - Okay GÖNENSİN - Vatan
Demokrat Yargı - Ferhat KENTEL - Taraf
Başbuğ Ve Koşaner'in Konuşmalarından 15 Nokta - Türkiye’nin İşi, Değişime Bu Kadar Kapalı Zihniyetlerle Gerçekten Zor! - Hasan CEMAL - Milliyet
Ceylan Önkol Patlayıcıya Vurmadı; Korunmaya Çalışırken Öldü - Semra PELEK - Bianet
Grev Güncesi – Ankara Tekel Direnişi
Grev Güncesi - Sabah / ATV Emekçileri
Güvencesiz Ve Örgütsüz Bir Yaşama ‘Evet’ Mi ‘Hayır’ Mı? - Özgür MÜFTÜOĞLU - Evrensel
Kod Adı: Saadet Zinciri - Şule YILDIRIM - Birgün
İskele Sallanıyor... - Alınteri.net
Türkiye'de Açlık Sınırı Asgari Ücretin Üzerinde - Marksist.org

S U R V I V E At Myspace
S U R V I V E At Bandcamp
S U R V I V E At Last.FM
S U R V I V E : Dark As Night Compilation MC / Bathetic Records
S U R V I V E / LLR2 - We Fucking Love Music
Evenings At Myspace
Evenings At Bandcamp
Evenings At Last.FM
Evenings Remixed By Prizes - Delicious Scopitone
LAKE R▲DIO At Endless Field Studios
LAKE R▲DIO At Bandcamp
LAKE R▲DIO At Last.FM
You Should Be Listening To… LAKE R▲DIO - Mishka Bloglin
LAKE R▲DIO The Weather EP Review - Killed In Cars
123 Resmi Sayfası
123 Myspace Sayfası
123 Röportajı - Mix Dergisi
123 - KDA Videosu - Vimeo
Aisha Records Resmi Sayfası
Jamie Lidell Official
Jamie Lidell At Myspace
Jamie Lidell - I Wanna Be Your Telephone EP Review - AJ RAMIREZ - PopMatters
Games (Oneohtrix Point Never & Joel Ford) At Myspace
Games (Oneohtrix Point Never & Joel Ford) Official Tumblr Blog
Games (Oneohtrix Point Never & Joel Ford) - Everything Is Working Informative - Boomkat
Oneohtrix Point Never At Myspace
Joel Ford aka Airbird At Myspace
Armonycoma or slt Myspace Sayfası
Armonycoma or slt / Music For Non-Musicians Resmi Sayfası
Armonycoma or slt - Tribute To Cem Karaca
DJ Koze Official
DJ Koze At Myspace
DJ Koze At Kompakt
Outside The Box: DJ Koze - Eike KÜHL - Resident Advisor

Deuss Ex Machina genelgeçer disiplinlerden uzakta kalarak, deneysel öğeler ihtiva eden tüm müzik turlerine sonuna kadar kapısı açık bir yapılandırmayı sunmaya gayret eder. Bu bağlamda Ambient’dan - Weird Folk’a uzanan ses seceresinden alıntıları her Pazartesi akşamı 21.00-22.00 saatleri (GMT +2) arasında canli olarak Dinamo FM’den iliştirmeye devam ediyoruz.

Her Türlü Eleştiri,Öneri vs .İçin İletişim Kanallarımız;
Dinamo – misak[nospam]dinamo[dot]fm – Makina
Her Pazartesi Gecesi 21:00 -22:00 (GMT +2) arası Dinamo 103.8
---------------------------------------------------------
>>>>>Info Go-R-Sel
Plumnet - Vitroid (Masakazu "Matto" Matsumoto)
Vitroid (Masakazu "Matto" Matsumoto)'s Flickr Page

>>>>>Poemé
Öldürme Özgürlüğü - Yevgeni YEVTUŞENKO

Özgürlük Anıtı'nın rengi şimdi
Bir ölümcül donuklukla eşittir
Kurşunlandı özgürlük, onun sevgili adı
Sandı alındı bağımsızlığı geri -
Amerika, kendi kendini vuran!

Tam da öyle işte, kendi kendini!
Sıkıysa çık dışarı bu korkulu
Her taşına kâbuslar sinen ülkede
Ve daha korkuncu bu gidişle
Ormanlara kaçıp gizlenmek sonu.

Toprakta o bildik koku
Şu evrensel ünü olan Dallas'tan,
Yaşamak nasıl da tekinsizlik dolu
Ve işte senin en büyük utancın bu.

Kim inanır masallara, hangi çağdayız
O soylu fikir zevahirinin ardından
Silah yağının fiyatı yükselirken
Yaşamın düşürdüğün bedeline bak sen!

Katillerdir cenazende yas tutanlar da
Hissedar olmaya her karış toprağına
-İşte yine, bir daha, hadi bir daha-
Başaklarında kurşun tanelerinin
Dalgalandığı Teksas tarlalarına.

Şapkalarının altında haince
Tarıyor gözleri karanlığı
Senin o katil çetelerinin
Tutmuşlar her kapıyı
Ve işte cesedi bir ikinci Kennedy'nin...
Amerika nedir bu, oğullarını koru!

Ve çocukları, başka ülkelerdeki
Ve onların kulübelerini küle döndüren
Yakıyor tıpkı onlar gibi, ateş ve bombaların
İnsan hakları bildirini senin de.

Bilinci olmaya söz verdiydin dünyanın
Şu hale bak, dipsiz utancın kıyısında
Vurduğun, kral değil sözündür
Onurundur, Vietnam'a attığın her bombada.

Bir ulus çıldırıyorsa, yaptıklarını
Mümkün müdür kınamak el kadar
Üstünkörü barış sözleriyle.

Tek yol senin için yine utançtır
Tarih çamaşırhanede aklanmaz ki
-Yok henüz, keşfedemedin
Böyle bir çamaşır makinesini-
Kan hiç paklanır mı Amerika!

Nerendedir Amerika utancın senin
Söyle nerede saklı o
Sanki kaçan bir köle
Kölelerin içinde.

Tut ki Raskolnikov'dur dolaşan baştan başa
Deliliğin kanlı baltası elinde
Kendisini yine kendi yargılayan
Planlı katliamlarıyla
Canilerden geçilmiyorsun Amerika.

Hey Abe, iyi ihtiyar
De bana ne yapıyor ülkendeki insanlar?
Kaçıncıdır sıralıyor tek bir gerçeği:
Anlaşılır ancak kesildiğinde
Yüce bir ağacın yüceliği.

Lincoln oturuyor güneşe karşı
Mermer sandalyesinde kanayarak.

Aslında odur canavarların
Bu kaçıncı kez vurduğu.

İşte o kurşun delikleridir
Amerika
Yıldız diye koydukların da
bayrağına.

Urbası kurşunlarla lime lime
Özgürlük Anıtı, ey sen
O kadın, o ana yüreğinle
Kaldır başını ölümlerden
Aç ağzını, yum gözünü
Toptan lanetle bu
Kahrolası öldürme özgürlüğünü.

Hey Özgürlük Anıtı, sen, kaldır şu
Yeşile kesmiş yüzünü boğulduğun kandan
Kafa tut özgürlüğün cellatlarına
Ve ama alnından artık
Bir damla kan akıtmadan.

1968
Çeviri: Ülkü TAMER
Kaynakça: Şiir.gen.tr

Comments