kenarlık # 7 - roadside.picnic - rigor mortis (self-released/music for non-musicians)

"ne gariptir ki toplum olarak, aklı yavaş olana değil de ayağı yavaş olana; yüreği kör olana değil de gözü kör olana acırız..." - جبران خليل جبران*

tarumar edilmeye doyulmayan güncelliğin, manipüle edilmekten aslı / astarı / anlamı çoktan unutulan sözcüklerin, delik deşik edilmiş hissiyatların, zikrini fikrinin garabetlikleriyle kamufle / örtbas etmeye gayretkeş olanlara ait muktedirliğin günü geceye kavuşuyor. günleri geceyle ha'bire, harala gürele didişiyor. durmaksızın yinelenmekte olan detayların üzerinin çizilmesinden çok her şeyin üzerinin karalanması v silinmesinden, sinikleştirilmesinden yola çıkılan bir güncellikte derman sessizliğin orta yerinde, sessizliğin tam da dibinde bitiveren bir nefeste saklı kalıyor. aranan derman ancak, muktedirin uyuduğu vakitlerde çatkapı zihinleri yokluyor, yarı açık bir bilince tam da gereken mesaj sunuluyor. onlar didişip dururken bir şekilde sen ne ediyorsun, sen nereyesun diye bir sual tasvir olunuyor. fısıltılar yüksek yüksek... sessiz avazlar... nasıl bakmak istiyorsan öyle görüyorsun, nasıl görmek istiyorsan öyle belliyorsun. her bellediğin vukuatın v fecaatin birbirinden ayrışmayan, ayrılmayan günden sana / bana / ona artakalan ne? onlar didişirken, sen kenardan kös kös bakmaya kendini kaptırmışken, koyvermişken hala ama v fakat yok yere heder edebilmek için zamanı akla gelmeyen şeyleri dert edindiğin kendi özelinde şu etrafında olup bitenlerden bir haberin var mı. bir manşete, bir tek sütüna hapsedilmiş o da gazetenin en alt köşesine zulalanmış, televizyonda yayınlanmakta olan ajansın neredeyse kapanışında kendine yer bulan kıt satırlık meram halinde görünen senin / benim / onun derdine dair ne çıkarsaman var. neye yanarsın, neyle yanarsın. bunca hilkat garibeliğinin vasattan dipte bir modernlik turnusol demeye bayağı bayağı korkulası bir izbelik ikrarıyla donatılan ahir zamanlar içerisinde persona bir iki üçü farklı bileşenden mürekkep kurguların masalların figürü değildir. parmağın kesildiğinde canın yanmaz mı ey ruh! diye nefeslik bir tınlayış yankılanır.. hala bilmez, anlamaz mısın gidişatın gidişat, yolun yol, geleceğin gelecekten ziyadesiyle uzak düpedüz karabasan bir fasit dairenin durmaksızın tekrarından ibaret olduğunun durmak yok yolunmaya, sinmeye, silinmeye, sessizleşmeye müdanasız devamlılık olduğu meydanda değil midir? hala aklın almaz mı?...

kalk borusu çoktan çalındı. gecenin harala gürelesi sonunda günün şafağıyla buluşurken bir aralık armonycoma or slt ile ağaçkakan'ın önce tasvir sonra gerçek haline dönüştürdükleri projeleri / çatıları olan roadside.picnic, rigor mortis kaydı ile bir kez daha sese büründü. seslenişe dönüştürüldü. eskişehir'den yola çıkmış olan "music for non-musicians" kollektifinin defaatle yineledikleri, deneyselliklerindeki edebi seslenişler, feylezofik çıkarsamalar, öncüllere v ardıllara 'tüm' haklarını teslim etmek adına iliştirilen selamlar, desturlar... ya uyanırlar ya da sonuna kadar uyurlar şiarıyla dinleyicilere sunageldikleri biçimlendirmelerle, sözcüklerle başka bir (d)okumayı beraberinde taşımaktadır. "rigor mortis" mcd her şeyden önce düpedüz bu hayatın görünmeyen yansılarına, yansıtılmayanlarına karşı bir tavır almanın, görün artık bunları kaydı olarak değerlendirilebilir. anticon, ninja tune, plug research vd. gibilerinden aşina olduğumuz seslenişlerin, yalancı dolmalardan çokça çekmiş bi'sath içerisinde kotarılmasının en dikenli yollarında yılmadan yola çıktıkları her yeni eşik, çaba birer taş haline dönüşüyor. bu taşların okkalılarından birisi de bu kısa albüm kaydı. değinileri yüzeysel bir çıkarımın, kolaya kaçıp birbirini tekrar eden bir söylem safsatasından çok derinlerine en dibine sakladıkları vecizler ile beraber anlamlarını çözmek mecburiyetine düştüğünüz birer zihin açar haline dönüşüyor. kolay lokma, iki dirhem v bir çekirdek olmaktansa her tarafından pütürlü her yanında bir titreşimin sunulageldiği, kulağa ulaştığı bu sahanlık bir ülke tasvirine girişilse nasıl okunabilirdi bahsinin de diri bir yanıtını oluşturuyor. güncel dilin içinde öğütülüp, un ufak edilen küçük tefek şeylerin, bir romanın tek bir satırın, uzak diyarların bir yanında olan biten bir savaşın, bir yaşam mücadelesinin nasıl buranın tükenmek bilmeyen acılarıyla benzeştiğini anlamlandırabilmek için kulak vermek gerekiyor... kulak verdikçe sunulanların aromonycoma or slt v ağaçkakan'ın mahirliklerini ikrar etmek bir kenara; artık bilindik teranelerin değil yeni solukların her şeyi tanımlandıracağı ortaya çıkıyor. her şey doğal... her şey sıra dışı.. sanrılar, sarsıntılar, korkular, ölümler, güzün bir türlü hüzünden ayrışmazlığı, kıyas edilebilecek bir dünya bakışımından nasıl da uzakta kaldığımız, bıraktırıldığımıza dair çıkarsayışlar. rigor mortis tek bir vurgunun, tek bir çıkarsamanın takdis edildiği şimdiki zamana inat uyanabilmek adına hakiki bir yönlendirici. uyarana ihtiyaç duyanlara tesiri uzun süre etkili bir kalk borusu olmayı başarıyor... çoğulcu, farklı, düşünsellik ile hemhal, ses bir şenlik halini sunsa da belirli belirsiz bir yası da taşımakta v her dem söylenecek bir şeyler ilave ettiren cinsten bir deneysel sahanın ta kendisi sunumlandırılmakta. "sahte koro" parçasına itinayla kulak verdiğinizde bu deneysel metnin, bu minnet yazınının devamına söylenceler, seslere ulaşmanız bir tıklama mesafesinde... deforme hayat... bu noktadan, imden  sonra başlıyor... yine yeniden başlıyor... biz yorgunuz ama biliyoruz bilgimizi esirgemiyoruz... yine yola çıkacağız... güne karışacağız... sağ olsunlar...



roadside.picnic - rigor mortis mcd
roadside.picnic - last fm sayfası
rigor mortis - vikipedi
* halil cibran

Comments