Deuss Ex Machina # 484 - Við Eins Áhyggjur

Kay(ıp)bedenler K/lan+-Dereasonable (VV)arp Presents
Deuss_Ex_Machina_484_--_Við Eins Áhyggjur

27 Ocak 2014 Pazartesi gecesi "canlı" yayınlanmış programın parça dizinidir.

>>>>>sesli meram muhteviyatı<<<<<
1. Paper Armies - Pictures Of Anything (Bridgetown Records)
2. Paper Armies - Accept It (Bridgetown Records)
3. Ø - Neutronit (Sähkö Recordings)
4. Ø - Takaisin (Sähkö Recordings)
5. Shackleton - White Flower With Silvery Eye (Woe To The Septic Heart!)
6. Shackleton - Silver Keys (Woe To The Septic Heart!)
7. Function - Psychic Warfare (Vatican Shadow Remix) (Ostgut Ton)
8. Function - Against The Wall (Rrose Remix) (Ostgut Ton)
9. NHK'Koyxen - 762 (Pan)
10. NHK'Koyxen - 768 (Pan)

Við Eins Áhyggjur
(484)
Gereği Düşünülmüş Hayatlarımız ya da Devlet Dersi

“Kaygılanmak ya da umut etmek değil yeni silahlar aramak gerekiyor.” (Gilles Deleuze)

Yanılgılarla donatılıp, çevresi güncelliği aldığı nefesten attığı adıma kadar gözardı edilmeyecek bir biçimde, kayıt altına alınan, takip edilip durulan, gel gelelim bütün bunlar yetmez ‘daha fazla kontrol etmeli, edilmeli’ çıkarsamasından hareketle baskının daha da çoğaltılmaya çalışıldığı bir günü yaşıyoruz. Sözün kerametinin bir çok şeyde önemsiz bir detay gibi belletilmesine tanıklık ediyoruz. Bütünlük parçalanırken, yeknesak makam tekillik yüceltiminin, töze vurulan ketlerin, birbiri ardına ayrıştırıcı eleme işlemlerinin, had bildirimi görünümlü hizaya çekmelerin güncelliğinde soluk almaya gayret ediyoruz. Toplumsal beklentinin değil de erk-muktedir-iktidarın düşündüğü, aklından geçirdiği, pratiğe dökmek istediği ya da uygulamaya hevesli olduğu şeylerle sınanıp duruyoruz. Bir ileri hepitopu bir kaç hamle, iki geri; ‘ne kadar yıkım elde edilirse o kadarını asla yeterli bulmayıp daha fenasına, kötüsüne ulaşabilmek için geri döneceğiz’ suflesiyle hamleler. Her şey bir utanç vesikasında devletin, siyasanın istikrarlı yıkımlarını devam ettirebilmek için düşünülmüş çabalardan mürekkep. Her an bir öncesinde,n daha bir kaç saniye öncesinden daha ağırına yol açabilmek için şans olarak değerlendirilen bir mefhum. Körlük bilinçli olarak arttırılırken, bilinç reel politiğin böylesi zamanlarında oyuncak edilmeye, bir oyuncak gibi hakir görülmeye devam ediyor.

Yaşadığımız zaman diliminde onca pespayelik yapılıp edilirken -siz hiç söze karışmayın- laf salataları boylu boyunca seriliyor hiç vicdan bahsi açılmaksızın. Vicdan dahil edildi mi bir ağlaklık, binbir mağduriyet devşirilmesi keşfedildiğinden bu yana güncelliğimiz, gündemin güdümünde karaşınlık simsiyah yapısında zipzifir ilerliyor. Gün aydın diye bahsedilirken her yerden, her ilden, her sokaktan aynı bir öncesinden beter tahakkümün hamleleri uygulamaya geçiriliyor. Sözüne sahip mi çıkacaksın, buyur çık çıkabiliyorsan. Sokağa atarlanmasından başlı başına devletin her ne olduğunun ve nelerden mürekkep bir kahır yumağından ibaret olduğunu afişe eden her şeye yasak koymanın, sansürlemenin, denetim altına almanın yolları arşınlanıyor. Gündelik olan sanki basit şeylermiş gibi unutulması tavsiye ediliyor. Nasıl olsa bu da gelip geçer balık hafızanızdan denilirken ortaya konulanlar, birbiri ardına yapılanlar, hemen hiç kesintiye uğramadan sürdürülenler şakacıktan değil sahiden korunaksız olduğumuzu, devlet için bir hiç olduğumuzu manalı bir biçimde özetliyor. Özetlenen yaşama iradesine, hak mücadelesine, devlete rağmen seslerin işitilebilirliğine, adalet çabasına, özgürlük için ve gaspedilenlerin tamamı için geri alma gayretine karşı birer set-duvar imgesini çağrıştırıyor. Heyula öylesine derin bir boyutta ki içine çekilmeye çalışıldığımız bataklık ta buralardan görünüyor. Sınırlarımızı çok zamandır belirginleştirilmiş olan müesses nizamın aklımıza kodladıklarından gayrısına müsammaha edilmeyeceği açıklanıyor. Söz hep havada kalırken iki gün önce özür dileyecekleri rivayet olunanlar, fezlekelerin meclise ulaştığı söylenenler apar topar gündemin başka başka maddeleri arasında kaynatılıp hafızadan silinmeye çalışılıyor. Hırsızlar düzeneğinin üyeleri muteber, makbul, tanıdık, eş dost ahbap diye bildirilip işte gerisini kurcalamayın onların hem hamisi, hem yolcusu, hem de sırdaşıyız payeleri üçer beşer bol keseden sallanıyor. Laf ebelikleri hınçla dövülmüş olan sözcüklerle tıpkı bir balyoz gibi salı günleri grup toplantısı hemen müteakiben ulusa seslenişler, iki arada bir derede otobüslerle kurulan mitingimsilerle beraber dikte ettirilmeye çalışılıyor. Her şeyin üzeri örtülmeye çabalanırken sahnenin esas oyuncuları sıradanın dışında sıradanın karşısında değil sanki onlardan biriymiş gibi değerlendirmeler birbirini takip ediyor. Düzenin düşünce kuruluşlarından olan sivil görünümlü, devlet ezberli fokurdayan beyinlerin akşam haberlerinden azz sonra yayına girdikleri açık oturumlarda bu pespayeliğin, bu yağmaların, bir dolu gaspın şeceresi temize çekilmeye çalışılıyor.

Dört koldan her yerden iktidarı da cemaati de kendi kartlarını pardon ellerindeki en kirli sırları dökülüveriyor oyun oynamaya gerek duymadan. Sözcükleri dikenli, iğneli olsa da dert buraların, onların hükmettikleri sandıkları halkın derdi değil, tastamam parayla şekillendirilen, satın alınan beyliğin ya da ağalığın ya da reisliğin ayaklarının altından kaymaması için sürdürülen bir mesele dönüşüyor. Muktedirleştikçe, alıştıkça tahakküm etmeye, had bildirmeye, müesses nizamın en yenisini kotaranların geçmişi tekrardan dönüştürüp bugüne uyarlayanların devlet tahayyülü akçelerden ibaret, çıkar ilişkilerinden mülhem bir yapıya zamklanıyor. Kiri pası bir yana, bataklığı öte ellerinden gelen her devirde olduğu gibi çokça tahrip etmek, durmaksızın yerle yeksan edebilmek üzerinden adına düzen dedikleri bu neoliberal cehennemi diri tutmaktan başkasını hedeflemiyor. Gözün önünde cereyan sözümona savaşımın akıbeti hemen de arkasından çıkanlar, dökülüverenler bizatihi bu döngünün daimiliği adına yineleniyor. Her yanımız yara bere içerisinde bırakılmaya devam ederken, onlar kendi bildiklerini milletin tahayyülü diye yutturmaya daha fazla çabalanıyor. Gözlerimizin içine baka baka kendilerinin en temiz, en pirupak olduklarından, namus timsali örnekler olup yurda hizmet ettikleri masallarını anlatıyorlar. En önce kendilerini inandırıyorlar yalana en önce kendileri olur veriyorlar birbirlerine. Bütün bu aleniyetteki gaspı, rantı, kentsel yağmayı, çıkar ilişkileriyle halka ait değil belirli zümrelerin refahına çalışan siyasanın mekanizmalarını korumayı hırsızların hiç suçu olmayanlar olarak zikredilmesine çabalanıyorlar. Bir yerlerde katiller kollanmaya devam edilirken aklımızı fikrimizi hakir görüp hepimizin ağzının payının “sansür” ile verileceğini muştuluyorlar. Yarattıkları o iklim eşitliksiz, adaletsiz, kendi bildiğini okuyan bir sistemin ta kendisiyken her şeyi bildikleri gibi dönüştürürken düzene riayet etmemizi istiyorlar. Hep düzen düzen dediklerinin sözlük anlamını bile tahrip ederek aslında ne yaptıklarını önemsizleştirmeye konumuz bu değil şartlanmışlığına kanmamızı beklentiliyorlar. Yağmalarına dair sözleri dizmek bizi bir neticeye ulaştırmıyor. On iki yıla yaklaşan süreç içerisinde her şeyi bunca uluorta eyleyenlerin kadük çıkarsamaları, küçük hesaplarındaki korku dağlarını devam ettirmeliyiz beklentilerine karşı söz tek başına yeterli gelmiyor çünkü. Asla işitmeyeceklerine yeterince açık bir halde emin olduğumuz derdin tasanın her ne olduğuna dair bir tanımlama onların umurunda değil çünkü. Kendileri adına korunaklılık için durmaksızın yükselttikleri bu yapının devam ettikleri devletlu geleneğinin hemen hemen hiçbir ilaveye gerek olmaksızın biat etmekten başkasını reva görmediği bunca meydandayken söz tek başına yetersiz kalıyor.

Lügatları da akılları da son kertede basbayağı anlasa da işittikleri bunca sözü beraberindeki çığlığı, avazı bilmelerine rağmen sağırlık en kolaylarına gelen olduğu için hepimizi oyalamaya devam ediyorlar. Sözü yağmadan alıp, hukuki düzenlemelere (!) taşımaları bundandır. Hakim ve savcılar yüksek kurulu düzenlemesinden, önümüzdeki salı günü meclisten geçirmeyi düşündükleri torba yasa içerisindeki internete sansür çabasına yeniden yargılama ve demokratikleşme pakedinin bilmiyoruz kaçıncısını ilan edip sonra hiçbir şey olmamış gibi yollarına devam etme arzusu ile ört dönülüyor. Muktedirleştikçe sıradanın halinin, derdinin aslında istediklerinin değil tastamam erkanın beklentilerinin adının düzgünce çok daha rahat konulacağı bir emir eri cumhuriyetini kotarmaktır esas mesele. Gezi Direnişi’nden bu yana geçirdiğimiz yedi aylık zaman diliminde her gün eyledikleri, her gün tahayyülleri olarak paylaştıkları, her anın içerisinde yineledikleri böldürmeyecekleri, yedirmeyecekleri yegane şey kendi ali çıkarlarıdır. İstikballerini hesap vermenin yollarını tıkayarak, her sorgulayanı daha en başında yaftalayarak, ötekileştirerek inatla, tehditle, hak yiyerek, halt ederek, durmaksızın ayar merakında hiçbir surette yaşanılır bir ülke bırakmayacakları artık alenidir, besbellidir. “Maalesef ikinci gezi vakası olarak da adlandırabilecek organize olaylar zincirinin farkındayız.” diye bahse tutuşan, kendini aklamaya gayret edenlerden birisi olan Boyunsuz Paşa’nın sözlerinden okuyabiliriz bunu. Dönüp dolaşıp hazmedemedikleri demokrasi tahayyülünün nefes alınır bir ülke halinin gerçekliği için hayatlarında belki de ilk kez sınırları zorlayanlara karşı yegane hakaret bundan ibaret olmazsa da en günceli bu cümlededir. Babalı oğullu kumpasların, tezgahların birisi bitmeden bir başka rant şebekesinin ortaya tam eksiği gediği olmaksızın çıkacağı vakitte nasıl canhıraş müdahaleler, kolluk kuvveti diye addedilseler de sadece muktedirin emir eri olanların sürgünleri ve makam değişiklikleri, atamalarıyla beraber unutuşa gönderilen onca rezillikten sonra kendilerini yeniden sahneye fırlatmalarının başkaca bir okuması yapılabilir mi? Hazır her şey gümbürtüye konulmuşken, değil sokağa çıkıp protesto etmek, bir biçimde ne yaptınız kardeşim kaç cürümle kimin hakkını kimden gasp ettiniz sorusunun sorulamadığı bir ülkede ihaleyi Gezi Direnişi’ne kesmeleri manidar değil basbayağı abukluğun dikalasıdır. Hırsın, edepsizliğin, onca talanın günyüzü bulduğu bu yerde, şimdiki zamanda hesap vermeyenlerin saldırıları altına alınan bir merkezdir, kendilerini kamufle edeceklerini sandıkları bir makamdır Gezi Direnişi.

Yapılanlar bunca belirginken, Boyunsuz Paşa gibi sahnelere geri dönenler varken Kayseri Valiliği’nden bir açıklama yapılır. Yarın Ali İsmail Korkmaz’ın katlinin duruşması yapılacaktır kentlerinde, dükalıklarında, muktedir ülkesinin bir başka yöresinde. Gereği düşünülmüştür çoktan. Kente giriş çıkışlarda sıkı kontroller, yarın da herhangi bir toplantıya müsaade edilmeyeceğinin açıklaması yapılır. Sıkıyönetim güncellenir, olağanüstü hal yeniden tanımlandırılabilir. Dişi ağrıyor diye neredeyse serbest konulacak, gariban, mağdur bir hırsızın pardon beyefendinin yanında bir çocuğun verilmeyen hesabı tabi ki sordurulmayacaktır. Katilleri günlük yaşamlarına devam ederlerken, katiller faili meşhurlar cumhuriyetinde kollanmaya devam edilirken işgüzarlık olarak değerlendirilir çünkü bir çocuğun hakkını savunmak. On dokuz yaşında sopalarla, tekmelerle, hiç bitmeyen bir öfkeyle saldıranların vesikası ayan beyan ortadayken susun denilmektedir. Susun ve biat edin!. Kentin sokakları Ali İsmail Korkmaz diye çınlarsa birilerinin makamlarında neden buna müsaade ettiklerinin hesabı sorulacaktır çünkü. İki arada bir derede çemkirdikleri Gezi Direnişi’nde buluşan, birbirlerini gören, tanıyan, dilini önemseyen, çözüm geliştiren, tartışan ve yitirilenlerin adaletini aramaktan hiçbir zaman vazgeçmeyecek insanlara olağanüstü hal ile karşılıktır çünkü bu ileri demokrasi. Her şeyi dört dörtlük yapmayı çok iyi bilenlerin ellerinden gelen; bu hırsızları katilleri arsız ve uğursuzları korumaktır çünkü yegane becerileri halka karşıtlıklarıdır. Yinelenen, görünüp anlaşılır olan her yerde rastladığımız bir mefhumdan ezcümle olarak çıkartabildiğimiz siyasanın bugününün halinin zulmün devamlılığı adına olduğudur(!).

Tüm duyuların toptan kapatmış olan muktedirin alarm zilleri halka karşı olduğunda zangır zangır ötmektedir. Yaşatmamanın, hesap vermemenin, sorgulatmamanın tek adamlığın; emir erliğinin her şeyden üstte ve âlâ görüldüğü bu ülkede elbette söz konusu hayat bahse konu edilmeyecektir. Neden sorusu hep havada kalacaktır? Yazıklanmaktan daha fazlası kare kare Gezi Direnişi’nden bu yana her kaybımızın mahkeme günlerinde yinelenmektedir. Her kaybettiğimizin anısında bir kere daha canlanmaktadır. Bir ülkede adaletin, hakkaniyetin eşitliğin ve kanunlar önünde hesap verilebilirliğin tirajik sonu gözümüzün önünde yeniden cismanileştirilmektedir. Ömrü hayatları başkalarına ihale edecekleri, başkalarının üzerine yıkacakları haltlar yiyip, yapıp, edip ondan sonra da demokrasi nutukları çekenlerin vesikaları kesintisiz görünmektedir o aralıktan. Katil var, hırsız var, yalancı var, mihrak var, lobi var. Bir dolu fobisi var devletlunun en başta gelen halka karşı olanı, korkutamadıkları, göz dağı verip de karıştırılan haltların, yenilen zıkkım olasıcaların peşinde hala sorgulayanlar varlığından çekiniyorlar. Yaşamı bir rutinin çürümenin dibinden alıkoyacak, her günü daha da karanlık kılmaya çabalayanlardan alacağımız var, sorulacak hesaplarımız var. Yineleyelim.

>>>>>Bildirgeç
O Hologramla Her Yerde Dillenirken, Biz Meydanlarda Dilsizleşiyorduk - Kemal BOZKURT - Jiyan

Mehmet İstif’İn başına gelen gibi; meydanlarda konuşamayalım diye dillerimize gaz sıkılırken ve kanser oldurulurken biz, muktedir Şehir Hastanelerinden bahsediyordu ve ben anlıyordum ki şehirleri de hasta edecek. Ediyordu…

Şehrin meydanları gibi.

Taksim meydanı gibi.

‘Ağaçları kesemediysem, ben de kalanı beton yaparım’ diyen vicdanı daha oluşmamış bir çocuk aklıyla konuşuyordu. O’nun aklı çocuklaştıkça bizim çocukların aklı olgunlaşıyordu. Çocuklar hemencecik büyüyordu hapishanelere konmak için. Şehir hapsihaneleri de bir proje oluveriyordu böylelikle. Yoksa 18′inde Dağlar Delen aylardır niye hapiste olurdu.

Tüik nüfusumuzu 76.667.864 kişi olarak sayıyor ve artıyoruz derken çocuklar değil yaşlıların arttığını da arada söyleyiveriyordu.
Eh bu kadar genci katlediyorken nasıl artabilirdi ki? Bense hala yaşadığıma göre anlıyordum ki yaşlıyım. Onlar artan nüfusu sayarken, ben meydanlarda, mahpuslarda yokedilenleri sayıyordum. Rakamlarla değil isimleriyle; Ahmet, Mehmet, Medeni,Ali İsmail, Ethem…

Tüik bizim evlere hiç gelmiyordu. Nasılsa eksileceğimizi bildiğinden dahil etmiyordu nüfusa. Hoş! Biz de istatistiklere sığmayacak kadardık.

Biber gazından sornra kanser olduğundan sebep Mehmet İstif’in dilinin yarısı alınmış. O artık kanser edilmiş dilleriyle konuşamazken, muktedir hologramından konuşuyordu. O dilleniyordu biz dilsizleşirken. Biz, olduğumuz yerlerde dahi susuyorken, susturuluyorken o olmadığı yerleri de fethediyordu. Fetih bitmiyor bitemiyordu. Dönüp dolaşıp geri geliyordu. ‘Ben burayı fethetmiş miydim?’ diye düşünüyordu belli ki. Emin değildi fetihlerinden belli ki habire söyleniyordu.

Biz dillerimizi kaybediyorken, Rıza Sarraf’ın diş ağrısı devlete dert oluyordu. Onun dişi devletin ağrısı oluyordu. Çekilmezdi diş ağrısı elbette. Çekmişlermiydi dişi? Yoksa kanal tedavisi mi yapıyorlardı?
Dillerimizi yaralayanlar, gözlerimizi alanlar bir yandan koruyorlardı bizi kendi dişleri kadar olmasa da! Aklımızı koruyorlardı. vagus.tv ye tıkla, anlarsın işte ne diyorum diye…

Çekmeden önce kurtarmaya bakmalısınız dişi.

Bizim dillerimizse direkt kesilir, kurtarılmaya değil kurtulmaya çalışılınır.
Çekmesin tabi rıza ağrı sızı biz çekeriz onun yerine.
Hatta yatarız bile.
Bak! Adını onurla taşıyan Dağlar Delen hapisteyken daha 18′inde olduğu halde, onun adı devlete ağır gelmiş ki atmış içeri.
Yatıyor işte; tüm kötülüklerin yerine iyiler mahpuslarda.

Al sana haberi: Biber gazı kanser etti

Bu da Dağlar Delen’in haberi: ’Terör’ delili: ‘Sapanlı teyze’yi sevmek

* Akla düşenler, yola çıkıldıkça derinleşen açmazlar ve sorun yumaklarının bireyi neredeyse dakika sekmeksizin nefessiz bırakışı karşısında hala "akil" olanı aramaya devam ediyoruz. Akil olanın belirli kural ve kıstaslarla belirlenmiş zümreler için özel bir armağan olmadığına inatla inanmak istiyoruz. Derdimiz meramın görünür kılınabilmesi. Bahis açtıklarımız anaakımın yüz göz olmaya tenezzül etmedikleri. Etmekten bir özenle, koşar adım kaçındığı şeyler olmaya devam ediyor günahıyla sevabıyla. Anlatabilmek hem meşakkatli hem de belagatin sınırlarını gösteren kırmızı çizgilere denk gelmeksizin, birilerinin hissiyatlarını atağa geçirmeksizin oldukça mahir olmayı gerektirmekte hala..


..Fark edilebilir ayrıntılar ile dönüştürücü, ayrıksı duruşların sebeplerini irdeleyerek endişe giderici, tanımlanmamış olanı arz etmeye çabalayarak yardımcı olmaya Deuss Ex Machina  ile devam...İyi Haftalar...

Allame-i Ulul Arz’dan Ara Nağmeler
Okuma Parçası
Jiyan! - Hayat! - կյանք!
“Gezi Parkı Eylemleri: Türkiye’de Toplanma Özgürlüğü Hakkı Şiddet Kullanılarak Engelleniyor” - Uluslararası Af Örgütü
Gördüm - Bir Gezi Parkı Direnişi Belgesel Filmi - Documentary Film - R H - Vimeo
Dönüşüm - Gentrification Belgeseli - Yönetmen Hakan TOSUN - Youtube
Sesli Meram: Deuss Ex Machina Kayıt Bloku.. Geçtiğimiz Günlerden Ses ve Söz
Şaka - Akın OLGUN - Birgün
Lüks! - Murat UYURKULAK - Özgür Gündem
Küçük İnsanlar Radyosu - Serpil ODABAŞI - Mühim Hadiseler Enstitüsü
Meclis Komisyonu Çocuğa İşkenceyi Akladı - Ötekilerin Postası
İşkenceci Gardiyanlar Mağdur, Çocuklar Suçlu - Sendika.org
Hasta Mahpuslar için Kanun Teklifi - Görülmüştür
Biber Gazı Kanser Etti - ANF
Galiba Deliriyorum - Özgür MUMCU - Radikal
Van’da Ev Baskınları: Çok Sayıda Çocuk Gözaltında - Evrensel
Berkin’i Vurmakla Suçlanan Polisler: “Biz Hiç Gaz Atmadık” - Ayça SÖYLEMEZ - Bianet
Ali İsmail Korkmaz Davasını Gözlemlemek İçin Kayseri'de Olacağız! - Amnesty International
BDP’den Ali İsmail Korkmaz Duruşmasına Katılım Çağrısı - ANF
Sarısülük Dosyası 40 Gündür Bakanlıkta - XQW News
#MehmetAyvalıtaşSeniÇağırıyor Davanın İkinci Duruşması 5 Şubat'ta Görülecek - Başka Haber
Ermeniler ve Acılı Tarihle Yüzleşme - Ender İMREK - Evrensel
Öcalan'dan Ermeni Halkına Mektubun Tam Metni - ANF
Türkiyeli Bir Ermeni'den Öcalan'a Mektup - Hektor VARTANYAN - Radikal.Blog
Agos Yazarları Öcalan’ın Mektubunu Yorumladı - Agos
Öcalan'ın Agos'a Mektubu Üzerine - Baskın ORAN - Radikal
2015'e Doğru; Türkiye'nin Yapması Gereken 12 Şey - Deniz GÜNEŞ - Demokrat Haber
Korku Dağları Bekliyor - Ayşe GÜNAYSU - Özgür Gündem
Türkiye’de Ermeni, Ermenistan’da Kürdüm - Vahap IŞIK - Jiyan
2015'e 1 Yıl Kala, Yalana Karşı Mücadele Bir İnsanlık Görevidir! - Sarkis HATSPANIAN - Demokrat Haber
Dersim 38’in Bilinmeyen Yüzü - Haki GÜRTAŞ - Agos
Dersim Alevilerin Hiroşiması’dır - Veli BAYRAK - Jiyan
Bugünün Tarihi - Karin KARAKAŞLI - Radikal 2
Bese Hozat’ın Günahı Neydi! - Ali EROL - Kaos GL
Kürt Siyasetçiler Mahkemeyi Reddetti - Eda YILDIRIM - Evrensel
Pir Sultan Abdal'a Örgüt Lideri Denildi - Radikal
AKP'nin Alevilere Yönelik İhlal Raporu Açıklandı - Evrensel
Alevilere Yönelik 2013 Yılı Hak İhlalleri Raporu - Tam Metin - Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği
'Aleviler Üzerinde Algı Çalışması Yapıldı' - ETHA
Kafes Eylem Planı / Kullanışlı Aptallar - H. BAĞDAT - Taraf
Tunceli’de Gezi Davası: Hrant Dink’i Anmak da Suç - İsmail SAYMAZ - Nor Zartonk
Özeleştiri? - Aris NALCI - T24
Rum Okuluna Da 'Soy Kodu Sürgünü' - İsmail SAYMAZ - Radikal
Hollande Rakel Dink ile Görüştü - XQW News
#20 Dolar 20 Kilo - Nilay VARDAR - Bianet
1964 Tehciri, İstanbul Rumlarının Sonu Oldu - Emre Can DAĞLIOĞLU - Agos
Թուրք ազգայնական մը ի՞նչ կ’ընէ Երեւանի մէջ - Aris NALCI - AN' Blog
Karadeniz Soldan Akar - Hüseyin AYKOL - Özgür Gündem
Bursa'da Kürt Öğrencilere Irkçı Saldırı - Yeni Ülke Haber
Kürtler ve İktidar: Yazmalı mı, Yazmamalı mı? - Nuray MERT - T24
Çalınmasın Da Hazine’de F-16’ya Bomba Mı Olsun - Turan YILMAZ - Hürriyet.com.tr
Hatip Dicle: 'Tek Silah Patlarsa Erdoğan Yerinde Kalamaz' - Utku ÇAKIRÖZER - Cumhuriyet
Demirtaş: ‘BDP’ye Oy Verenlere Cahil Diyorlar’ - XQW News
Sebahat Tuncel’le Röportaj I. Bölüm: ‘Ben De Varım’ Mücadelesi.. - Hazal HALAVUT - 5Harfliler
Sebahat Tuncel’le Röportaj II. Bölüm: “Hepsi 3 Kelime: Özgürlük, Eşitlik, Adalet.” - Hazal HALAVUT - 5Harfliler
Sebahat Tuncel’le Röportaj III. Bölüm: “Güzel Günler Göreceğiz.” - Hazal HALAVUT - 5Harfliler
Cezaevleri Özelleştirilecek Mi? - Soner ÇETİN - İnsan Haber
Liberallere Kötü Haber: AKP Kaybediyor, Kürt Halkı Kazanıyor - Ferda KOÇ - Sendika.org
Cemil Bayık: "Cemaat’in Arkasında ABD var, Hedef Erdoğan İktidarından Kurtulmak" - Ruşen ÇAKIR - RÇ' Blog
Çobanoğlu: ‘Cemaat Gülen’in Kontrol Edemeyeceği Kadar Genişledi’ - Kürşad OĞUZ - Haberturk.com
Fethullah Gülen BBC'ye Konuştu - Güney YILDIZ - BBC Türkçe
Madness On The Bosphorus - The Economist
Neden Böyle Olduk? - 13Melek - Zete
Krizin Neresindeyiz? Çıkış Nerede? - Stefo BENLİSOY - Başlangıç
Küresel Krizde Yeni Aşama, Merkez Bankası Kararları ve Yaklaşan Krizin Adını Koymak - Ümit AKÇAY - Kriz Notları
Faizin Yükselişi Erdoğan’ın Düşüşü - Demir KÜÇÜKAYDIN - GünZileli.com
Prof. Dr. Kozanoğlu: Resmen Açıklanmasa da Krizdeyiz - Ekin KARACA - Bianet
1844 İngiltere’de Emekçi Sınıfın Durumu ve Globalleşen Günümüz Dünyası - Onur ÖNCÜ - Jiyan!
Faltering Economy In Turkey Is Self-Inflicted - Thomas SEIBERT - Deutsche Welle
Turkey Crisis Puts Jailed Millionaire at Heart of Gold-Smuggling Ring - Mehul SRIVASTAVA - Bloomberg
A Leader Shows Vulnerability In Turkey’s Cash Crisis - Tim ARANGO - NY Times
Baydemir: Urfa'yı İlk Defa Halk Yönetecek! -  Osman OĞUZ - Kadraja Girmeyen
HDK-P ve Akıldaki Sorular - Betül YARAR - Bianet
Tuncay Yılmaz: 'Gezi, Türkiye Devrim Mücadelesi'nin 21.yy Miladıdır' - Niyan - Jiyan
Seç’menin Metafiziği - Süreyya KARACABEY - Fraksiyon
Yaklaşırken - Deniz KÖKSAL - Militan
Mesele Gezi’nin Kimi Destekleyeceği Değil Neyi Değiştirdiğidir - Sarphan UZUNOĞLU - Jiyan
The Spirit of Gezi Park Lives On - Kıvanç ELİAÇIK - Equal Times
Gezi Direnişi ve Müzmin Orta Sınıf Sorunu - Cenk SARAÇOĞLU - Bilimsol
‘Gençlik Politikaları Kılavuzu’ Kitabımız Yayınlandı ! - Kenan DURSUN - Şebeke Projesi
Türkiye: Batı’ya Yabancı, Doğu’ya Uzak - Stanislav TARASOV - Rusya'nın Sesi
Troubled Turkey - Paul KRUGMAN - NY Times
Görülmesi İstenmeyen Sabah-ATV Soru Önergesi - Umut ORAN - TBMM Resmi Sayfası
5. Demokratikleşme Paketi’nde Ne Var, Ne Yok? - Hülya KARABAĞLI - T24
İnternet Sansürü Hakkında Cumhurbaşkanına Açık Çağrı - Tüm İmzacılar Adına Doç. Dr. Mustafa AKGÜL - Korsan Parti
Zeynep Karahan Uslu İnternete Karşı PR Yaptı - Serhat AYAN - TKNLJ
Demokrasi, İnternet Sansürü ve Direniş - Funda BAŞARAN - Sendika.org
Adım Adım Nasıl Sansürleneceğiz? - Vagus.TV
İnternete 'Gezi Filtresi' de Getiriliyor! - Cumhuriyet
[İnternet Notları] Temiz Twitter Ne Lan?! - Ahmet A. SABANCI - Cyberspace Aylağının Günlüğü
Özgür Uçkan: Artık DNS Değiştirmek Yetmeyecek - Sebla KOÇAN - Magmono
Sansüre Hayır – Ekşi Sözlük Hariç - Niyan - Jiyan
‘Öyle Bir Otosansür Var ki, Sansür Artık Utanıyor’ - Emrah TEMİZKAN - Birgün
Mustafa Alp Dağıstanlı: Haberin Haberini Yapmak İstedim - Rengin ARSLAN - BBC Türkçe
Gündeme Dair’de Zülal Kalkandelen ile Müzik, Yazarlık, Gazetecilik Üzerine - Çapul.TV
Erdogan’s Spies: New TV Show About MIT Becomes Hit - Pınar TREMBLAY - Al Monitor
Zararlı(!) ve Sakıncalı Kitaplarla Mücadele(!)'nin Dünü, Bugünü,Yarını - Emin NERGÜZ - Radikal.Blog
DİSK-AR: Anayasal Hak Keyfiyete Teslim - DİSK
Enerji-Sen Başkanı Ali Duman: 'Taşeronluk Bitmeden Gasplar Bitmez' - Emek Dünyası
Bellek - Toplumsal Fabrika
İkinci Davutpaşa Raporu Yetkilileri Akladı, Ölenleri Suçladı - soL
Eurozone Unemployment Persists, Greece Retains Highest Rate - Ekathimerini
Farid Esack: Demokrasi, Çoğunluğun İradesinden Daha Fazla Bir Şey - Emre Can DAĞLIOĞLU - Agos
Sarkisyan: Türkiye ile Ön Koşulsuz İlişkileri Yeniden Kurmalıyız - Faruk AKKAN - Cihan / Haberrus
Ortadoğu İnşasında Kürtler - Halil SAVDA - Yeni Özgür Politika
Turkey And The Kurds: From Preicament to Opportunity - Ömer TAŞPINAR & Gönül TOL - Brookings Institution
Hollande, d'Humeur Badine En Turquie - David Revault d'ALLONNES - Le Monde
The Odd Couple - Daniel BYMAN - Foreign Policy
Erdogan Discusses Syria Policy In Visit To Iran - Ali HASHEM - Al Monitor
Cenevre-2 ve Suriye’de Askeri Sahadaki Durum - Hasan SİVRİ - Yakın Doğu Haber
Bir Savaş Alanı Olarak Kentler - Arif ŞENTEK - BiaMag
The Tarlabaşı Community Centre Is Still Looking For Sponsors - Tarlabaşı İstanbul
Adalar Savunması'ndan Çağrı Var; Adalara Kulak Ver! - Handan'ın Kaleminden Adada Hayat
AKM’yi (Bu Defa) Nasıl Yakmalı(*) - Korhan GÜMÜŞ - Taraf
1600 Yıllık Kilise Kalıntıları Üzerine Türbe ve Mescit Yaptılar - Ferit ASLAN - DHA
Sarsan Kelimeler - Gökhan AKBULUT - Jiyan
Kötümserlik Yasaklanmalı Mı? - Gündüz VASSAF - Radikal
Yaşamla Hesaplaşmak ve Ölümle De... - Tuğçe ISIYEL - Radikal.Kitap
Neden Yalnız Kalabilmeliyiz: Tarkovski’den Tavsiyeler - Sevilla Portakalı - Koltukname
Hepimiz Yamyamız - Claude Lévi-STRAUSS - Metis Kitap
Modern Jenosit: Cins Kırımı - Fatma BAÇARU - Fraksiyon
Gelinliğinizi De Alın Gidin! - Siminya - Siminya Blog
Gelgelelim-10: Bir Kırkambar Denemesi - Onur CAYMAZ - Birgün
Aman Oya Hanım Yediğinize İçtiğinize Dikkat Edin ! - Deli Gaffar - DG' Blog
Hatırlamak, Anlatmak, Mücadele Etmek İçin Bak - Aslı Özgen TUNCER - Başlangıç
+ Zornoloji: Bölüm I Veyahut John Zorn/Masada - Uzak Kültür - Esrik Gülümsemeler

Deuss Ex Machina genelgeçer disiplinlerden uzakta kalarak, deneysel öğeler ihtiva eden tüm müzik turlerine sonuna kadar kapısı açık bir yapılandırmayı sunmaya gayret eder. Bu bağlamda Ambient’dan - Weird Folk’a uzanan ses seceresinden alıntıları her Pazartesi akşamı 21.00-22.00 saatleri (GMT +2) arasında canli olarak Dinamo’dan iliştirmeye devam ediyoruz.

Her Türlü Eleştiri,Öneri vs .İçin İletişim Kanallarımız;
DinamoPromo InquiriesMakina
Her Pazartesi Gecesi 21:00 -22:00 (GMT +2) arası Dinamo
---------------------------------------------------------
>>>>>Info Go-R-Sel
Devlet - Koftianarşist

>>>>>Poemé
Gökyüzü Matkapçısı - Devrim DİRLİKYAPAN

'müzik gökyüzünü oyar'
                                      Baudelaire

prolog:

bir garip uzaylıdır ibrahim,
ne bulgaristan'da doğmuş
ne rusya'da yaşamış
ne de türkiyeli olabilmiştir.
ozon delindiği için filan değil
müzik gökyüzünü oymuştur da
ondan düşmüştür buralara.



sen de ibrahim
sen de bir yanlış notasın
dolaşıp durma artık, 45'lik yüreğinle
seyyar bir antikacı dükkânı gibi
kayıp şarkılar arasında.
sen woodstock değilsin ibrahim
kapama gözlerini, öyle soyu tükenmiş bir
festival gibi her yağmur dönüşlerinde.


bir hayat geçti ibrahim
bir hayat geçip gitti dışardan
biz günbatımını seyrederken sinemalarda
kaç bin karanlık gün doğurdu dünya,
onlarca bunak ülke ve ölü gezegen.
nicedir aydan haber yok ibrahim
ve nicedir yıl 1969 değil.


kerouac "yolda"
biz zaman yolculuğunda
olmuyor böyle ibrahim, duralım biraz
biraz tay durabilen çocuklar bulalım.
içmesek bu gece kurur muyuz
rock dul mu kalır, ölürse alkol
ah ibrahim, yine bozuldu musluklar
hıncahınç yalnızlık doluyuz.


değilsin ibrahim
sen bu günler değilsin
öyle ölüm ilanı gibi durma karşımda
bak kırdım iğnesini pikabımın
matkabına taktım. bir kez olsun
delme şu göğü yanlış yerinden,
dünyam bunaldı ibrahim
bunaldım kül ve katran seslerinden.


müzik bu ibrahim
öyle esip geçmelere benzemez
bir deldi mi en demir yerinden göğü
geçmişinden başlar adamın
adamı uçurum gönüllüsü yapar.
artık çıkalım şu evden ibrahim
çıkaralım tüm şarkıları cebimizden,
kimbilir, bu akşam belki birkaç
ibrahim daha düşer gökten.

Kaynakça: Şiir.gen.tr

Comments