Deuss Ex Machina # 510 - söz

Kay(ıp)bedenler K/lan+-Dereasonable (VV)arp Presents
Deuss_Ex_Machina_510_--_söz

04 Ağustos 2014 Pazartesi gecesi "canlı" yayınlanmış programın parça dizinidir.

>>>>>sesli meram muhteviyatı<<<<<
1. Federico Albanese - Beyond The Milk Wood - Rework By Saffronkeira (Denovali Records)
2. Federico Albanese - Carousel #3 - Rework By Cassegrain (Denovali Records)
3. Throwing Snow - Draugr (Feat. KNOX) (Houndstooth)
4. Throwing Snow - Maera (Feat. Adda Kaleh) (Houndstooth)
5. ASC - No Secrets (Samurai Horo)
6. ASC - Confounded (Samurai Horo)
7. Ena - Bacterium (Samurai Horo)
8. Ena - Dipteran (Samurai Horo)
9. Bop - Higgs Boson (Med School)
10. Bop - Charge Me (Feat. Diagram) (Med School)

söz
(510)

Gözünüz Aydın Mı Son Kararınız Mı?

Aklın tahayyüllerindeki bunca çeşitliliğine karşı, ihtimalleri sürekli olarak noksanlaştıran, eksilttiği yerde ezber olunanları günceye dâhil eden mekanik kupkuru bir o kadar da alelade; balçık gibi saplanılan ağır ve belagatli, gel gelelim muhteşem bir keşifmiş gibi sunulan bir dille yüz yüzeyiz. Sözü kesintiye uğratmak, çarpılan duvarları da çoğaltmak, haddizatında ki umursamazlığı, işitmezliği güncelleyebilmek adına her şeyin sınırsız bir nobranlıkla dilden başlayarak bozulduğu alt üst edildiği günlerdeyiz. Tahakküm eskisinden, yeniye geçerken şablonu hemen hemen hiç değişmeyen "nefret söylemi"ni artık mübalağasız bu siyasi iklimin ana omurgası eyliyor, böylesi günlerden geçiyoruz. Had ve hudut bildirimi için bilindik, aşina olunan sözlerin, seslenişlerin menzili daha da geliştiriliyor peyderpey.

Biçimsizliği onore eden, şekilciliği, tek bir kalıba sıkıştıran, kimsenin derdinin tam olarak duyulmadığı, görülmediği, çözülmediği bir ülke bina olunuyor behemehal an be an. Yeni ülke şablonunda, beş benzemezlerin belagatli vurguları, kimliğe dair göndermeler, herkese malumu ilam eden yaftalamalar, hizalamalar için yardımcı eyleniyor. Bu kahrı bela müesses nizamın sivilleşmesinin doruklarına çoktan ulaşmış olan bu ülkede böylesi bir dil birlikteliğiyle beraber yeniden kurgulanıyor. Yenileştirilmiş olan nizamda eskinin tüm geleneklerinin sahiplenildiği, hesap mı vereceğiz bir de bahsinin sıklıkla duyurulduğu her eylemin bu dille birlikte ve bir arada yinelendiği asıl sahiplerin o eski korunaklı devletin güncellenmiş sürümünde kendilerini yeniden sahneye attığı bir menzildeyiz. Sahne bir curcuna değil, gayya kuyusunun temsiline ev sahipliği yapıyor.

Kalan her şeyin bu hedefleri geçtik, onca beylik söz ile aştık sorunları söyleminde halen yerinde saydığımız bir merhaledeyiz. Yerimizde saymamızın bile bir gelişme olarak dile döküldüğü, işittirildiği değişik bir seviyedeyiz. Güçlü olmanın ezmek ile hakir görmekle bir zamanlar karşısında olunup şimdi neferliği yapılan vesayetçiliğin izleri üzerinden ilerletilen bir uzamdayız. Haddizatında balkon konuşmalarının, değişik gibi görünen söylemlerin sıkça yinelendiği basit bir biçimde eskinin tekrar olunduğu bir yerdeyiz. Mutabakatların değil, sözün ortaklaşmasının değil daha da büyük yıkımların arafındayız. Tekilleştirilen dil, edimler ve hareketlerle beraber bu dosdoğru önümüze çıkartılıyor. Üstün ırk bahsinin dile getirildiği itaat edeceksinizin zikredildiği, zalimliğin yüceltildiği insan eliyle kotarılan mezalime ama ve fakatlarla koltuk çıkılan düzenin en iyi bilinen anlamıyla tahribatı öncelediği bir vahamet sürekliliğine rehineyiz her zamankinden ağır.

Demokrasi nefretlerin buluşturulduğu bir simya ile linç edilmeye devam olunuyor. Hayır bu gündelik kazanımların basit, temel haklar ve özgürlükler bahsi olan değil ortak uzamı tanımlayan değişimdir. Alternatif dağarcıklar yollar izler keşfetmeye çalışılan mefhum derdest ediliyor biteviye. İsmi var kendisi hiç yok türetimlere dair bir gönderme değil bu gerçekliğimiz içinde derman çabası parçalanıyor. Dilden dökülenler icraata vardığında bu kimi görünmeyen yahut da hemen hiç fark edilmeyen dönüşümler geleceği noksan, belirsiz bir tahayyüle taşıyor. Gelecek simsiyah bir uzama kilitleniyor haddizatında. Sorgulatılmayan biçimlendirmeler düzeni ayrışık, ayrık dökük ve viran eyliyor. Büyük güç, çok büyük ülke metaforu ve sözün yanında taşınan belagatle beraber zihinlere işleniyor mütemadiyen sonsuz tekrarla.

Kalıcılaştırılan her bir bakışım, sirayet denk gelen her söz erk elinde bu ülkenin asıl halini meydana seriyor uluorta. Bilinçli hamleler, vurgulamalar, çıkarımlar hepsi birden topyekün bu heyulayı ite çeke gel gelelim zorunlu bir yaşam tecrübesine dönüştürüyor behemehal. Vicdan artık uluorta sulu sepken önemsiz şeylere önemli atfedilmesi sürecinde bozuk para gibi harcanıyor. İnsanlık bahsi külliyen yalan eylenerek varsa ve yoksa bu erkânı devletlû dışında hiç kimselere reva görülmeyen, yakıştırılmayan bir mesele dönüştürülüyor. Sözle, anlatılması gereken bir dolu şey bu külliyen yalana koşturulan ülkede umutsuz tepkimeye erkânı devletlû dışında hiç kimselere reva görülmeyen yakıştırılmayan bir mesele dönüştürülüyor. Yıkım alenen doludizgin olarak kesintisiz bir biçimde mütemadiyen tekrar edilenlerle beraber kalıcılaştırılıyor bu uzamda.

Derdin büyüklüğü ve derinliği, ufkunun sonsuzluğuna dair hemen hiçbir söz edilmiyor. Buna dair tüm çabalanımlar daha başından baştan derdest ediliyor. Planlanan gerçeğe ulaştığında anılmayanlar hiçbir biçimde mevzu bahis bile edilmeye lüzum görülmüyor. Yanı başımız bu ülkenin geleceğinde sözü şiddetle örenlerin, salt kimliklere düşmanlıktan kırımlara girişenlerin zulümle istikbal çizenlerin hayata kastedişlerine sahne olurken, arada gördüğümüz, duyduğumuz, tanık olduğumuz şeyler bu sınırlardan üçer beşer her anlamıyla zuhur etmektedir. Buyur edilen nobranlık geleceğimizin özenle bir hevesle çalınması bir yana, şiddet mekanizmasının bir yöntem olarak bellenmesinin kalıcı yıkımlarını öncelemektedir. Devletlûnun her eylemi, her çabası bir başka gadrin yolunun tahsisi adınadır.

Uğranılan kırım ise yaşamsaldır, günceldir ve hiçbir surette çıkışı olmayandır. Dokunan yanar bahsinin bir siyaset söylemi olarak geçici bir mefhum ya da tanımlamadan öteye taşınması o raddede söz konusudur. Unsura yardım edildiğinin söylenmesi hainlik, Gürcü yahut da Ermeni olmak başlı başına çirkinliktir bu menzilde. Biri diğerinden altta yahut da azade olmayan çıkarsamalar birleştiğinde açılan gedik uçurumdur yardır. Üzerinden atlanıp geçilmeye çalışılan anayasal güvencelerin yerle yeksan olunduğu, demokrasinin nefrete sırtını dayayan, öfkeyle beslenen bir form haline dönüştürülmesinin başlı başına utancın kendisini hilafsız yalansız yüz karasıdır. Utanç vesikaları toplanmaya devam edilirken korkuların diriltilmesidir meselenin ta kendisi.

Eğitim konusunda erkânın mahdumu olan zatın dile getirebildikleridir zül ve keder. Halen, üstenci yorumların temize çıkartmaların öncelikli olduğu ülkemizde gücü yetenin, güç ile nüfusunu arttıranın kat ettiği yoldur meselemiz. Korkuları ısrarla vahim ir dirençle önemsemektir sorunun hası, başı. Her tahakküm çabasında, paydasında ortak olanların sayısının artmasıdır mesele. Güce biatin tapınır gibi şekillendirilmesi bir ihtimal bir şeylerin dönüşümünü olumlanabilir kılmaktan vahim olana taşınır. Kurgu değildir laf değildir mizansen değildir demokrasi mefhumu kılıf olarak kullanılarak bir biçimde sindirme adına yinelene gelmektedir. Tarumar edilen belagatli cümlelerle o nakledişlerle birbirinin takipçisi olan tedbirlerin refakatinde oluşturulan tanımlandırılan bir sahanlıktır. Dünün yıkımı bugün güncellenmeye, güncellenmiş halde yarınlar çalınmaya bu dille beraber devam olunmaktadır.

Bir yerlerden değil, hemen her an her akılla hatırlatılıyor bütün bu yağma düzeni. Milli irade, statükoya, değişim vesayetçiliğe karşı birer hamle olarak atanıyor. Sözüm ona sorgulama ve değişim bahsi dillendirilirken ezberler tekrar olunup duruldu halen, hala. İlerlemenin, dünün mağlubu, ezileni olduğunu zikretmekten kaçınmayanlarca yeni bir tahakküme dönüşmesine gayret ediliyor. Sandık bahsi artık geçtikten sonra yol gidişat toplumun tüm katmanları için daha büyük sınavların eşikte olduğunu göstere geliyor. Biçimlendirme, şartlandırma, koşulsuz dile itaat, kabul edişi sıkça hatırlatılmaya devam ediliyor. Mesele sadece bir günden, bir oydan ve bir sandıktan ibaret değil tastamam doksan bir yıllık zorlamalar ve bocalamalardan ve dikte edişlerden onca yaşanana rağmen o dilin kalıcılaştırılmasındadır. Kanıksatılmaya devam olunan zulme tanıklık olarak yinelenen şeylerin peyderpeyliğidir.

Cehennem bu coğrafyanın yegâne vaadi olarak iletilmeye bir güzel ambalajlanıp satılmaya devam edilmektedir. Sözü yitirdiğimizde hayat da durur aslında. Söz bir kez yenildiğinde ardı ve arkası da çorap söküğü gibi gelir. Hırsızın, yalancının, arsızın, katilin isimlendirilmediği yerde söz o son sığınak da yıkılmaktadır. Sözün tükenmesi için, yok edilebilir sıfırlanabilir bir mesel eylenebilmesi için çabalar süre gitmektedir bugün. Akıllar verilirken, yollar daraltılırken her şey kör bir karanlığa rehin edilirken uygulamaların yegâne amacı sözü nihayetlendirebilmek adına yinelenmektedir. Bir başımıza kala kaldığımız işte bu gayya kuyusunda bir tek tutunduğumuz dal olan, hayat belirteci sözümüze ipotek konulmaktadır. Kesilen her ahkâm devletlûnun bu arsız, umursamaz halini daha bir göstere geliyor. Beşinci balkon konuşmasına dair konuşulacak birçok şey mevcuttur, ancak henüz başında söylenebilecek yegâne şey, yetmiş yedi milyon için bir kaybın daha cismanileştirildiğidir.

Her karşılaşmamız daha büyük bir yıkıma dönüştürülüyor biteviye. Muğlâk bırakılan her an bu tahakküm evresi yineleniyor en alttan en üste. Üstenci dil hakir görüş, bitmeyen ağız paylarını verme histerisi sonunda yıkım oluyor zulüm oluyor. Söz tüketilebilir bir mesel olarak algılandıkça sonumuz gidişatımız yok oluş oluyor. Tekrarlar biteviye denk getirilecek söylemler, gözden geçiriniz kendinizi uyarıları, dava söylemleri ve bir dolusuyla daha yoğun daha karmaşık ve daha büyük kargaşanın ülkesine doğru bir adım daha atılıyor. Gözünüz aydın diyordu hazret. Gözümüz aydın mı arkası karanlık mı bunun sınavına uyanacağız 11 Ağustos sabahına. Gözünüz aydın diyordu hazret, iki gün önce affedersiniz deyip, çok çirkin bulduğu tanımlamalarda andığını bugün Türkiyelilik temellerinde birleştirdiğini söylerken. Gözümüz aydın mı arkası bir gece apansızın paket olabileceğimiz, dahası belirsizliğin kıyısına mı itiliyoruz bunun sınavına kalkacağız 11 Ağustos sabahına. Gün bitiyor, söz kendiliğinden akmaya devam ediyor. Bir umudu yaşayabilmek için yarın sınavımız yeniden başlıyor, var mıyız, orada mısınız gözünüz aydından ötesini görebiliyor muyuz?


..Fark edilebilir ayrıntılar ile dönüştürücü, ayrıksı duruşların sebeplerini irdeleyerek endişe giderici, tanımlanmamış olanı arz etmeye çabalayarak yardımcı olmaya Deuss Ex Machina  ile devam...İyi Haftalar...

Allame-i Ulul Arz’dan Ara Nağmeler
Okuma Parçası
Jiyan! - Hayat! - կյանք!
Gördüm - Bir Gezi Parkı Direnişi Belgesel Filmi - Documentary Film - R H - Vimeo
Dönüşüm - Gentrification Belgeseli - Yönetmen Hakan TOSUN - Youtube
Soma'da Hayatını Kaybeden İşçilerin Anısına... - Soma'nın İşçileri
Soma'da Sekiz Saat - Devrim TABAN, Zeynep ORAL - Vimeo
Çocuğa Karşı Ayırımcılık Raporu - Gündem Çocuk Derneği
Sesli Meram / Deuss Ex Machina Kayıt Bloku.. Geçtiğimiz Günlerden Ses ve Söz - Podcasts
Süryaniler Işid'i Protesto Etti - Etkin Haber Ajansı - Süryaniler.com
‘Out On The Mountain Right Now, It Is Genocide’ - Alex THOMSON - Channel4 News
Isis Consolidates - Patrick COCKBURN - London Review Of Books
Yezidi Milletvekili Ağladı 'Kadınlarımızı Pazarlarda Satmak Üzere Kaçırıyorlar' - Avrupa Gazete
Türkiye'ye Kaçan Ezidi: Geri Dönüş Umudumuz Yok - Nilay VARDAR - Bianet
Angst, Wut, Verzweiflung Bei Jesiden in Deutschland - Stefan LAURIN - Die Welt
Türkiye, Irak'tan Gelebilecek Göçe Hazırlıklı Değil - Uluslararası Af Örgütü
IŞİD’in Türk Militanları 2 - Elmas TOPÇU - Vivahiba!
Kürt Dayanışması, Ezidi Sürgünü, Türkmen Yalnızlığı - Fehim TAŞTEKİN - Radikal
IŞİD Bu Gücü ve Cüreti Nereden Alıyor? - Ruşen ÇAKIR - RÇ' Blog
The Islamic State - Medyan DAIRIEH - Vice News
Paris Prêt A Soutenir Les Kurdes Qui Combattent L'Etat Islamique En Irak - Le Monde
Massenflucht Vor Terror Des Islamischen Staats - Rainer HERMANN - Frankfurter Allgemeine Zeitung
IŞİD, Nusra ve ÖSO’nun Ortak Operasyonları - Hasan SİVRİ - Yakın Doğu Haber
Iraq Agrees To Help Kurds Battle Sunni Extremists - Tim ARANGO - New York Times
Island Of Safety Becomes A Death Trap - Washington Post
These Are The Iraqi Minorities Under Threat From Isis - Evan BARTLETT - The Independent
IŞİD Çeteleri Irak’taki Hristiyan Kenti Karakuş’u İşgal Etti - Sendika.org
Ezidiler Kimdir? - Diana DARKE - BBC Türkçe
Erdogan Plays To Base By Slighting Armenians - Cengiz ÇANDAR - Al Monitor
Aman, Size Demesinler.. Ama Siz Deyin - Yetvart DANZİKYAN - Agos
Çirkin Ermeni, Afedersiniz Rum ve Korkak Yahudi Benim ! - Aris NALCI - T24
Korkuyoruz… Affedersiniz - Misak TUNÇBOYACI - Jiyan
Dünden Bugüne Nefretin Tarihi - Güven Gürkan ÖZTAN - Birgün Pazar
Ermeniler'in Başbakan'la İmtihanı... - Belda GÜRSEL - Radikal Blog
11 Cumhurbaşkanının 'Ermeni Soykırımı'yla Sınavı - Serdar KORUCU - Agos
Ermenileri Hatırlayın ve Kürtleri Destekleyip Ezidileri Koruyun - Frederike GEERDINK - Diken.com.tr
İşte Gerçek Erdoğan Bu: Irkçı, Ayrımcı, Kinci ve Hırsız! - Cem AKBALIK - Harfvolver
Hayko Bağdat: Etyen Abi, Seni Okuyanlar Akit Okuru, Dilini Eşek Arısı Soksun - T24
'Afedersiniz' Faşistsiniz! - Leyla ALP - T24
‘Kışlada Kürt Olmak’ - Murat EZGİN - Batman Gazetesi
Siz Gidin, Ben Kameramla Savaşırım! - Azad ZENGİN - Radikal Blog
Dilenen Suriyelileri Kampa Göndermek Çözüm Mü?! - Semra ÇELEBİ - Radikal Blog
Filistin Konusunda Halklar Değil, Devletler Sessiz - Zeynep KILIÇ - Zaman
Gaza Child Death Toll Over 400: UNICEF - The Jewish Daily Forward
Brian Eno Responds To Peter Schwartz: "Why I Single Out The Crimes OOf Israel - Stop The War
The Islamic State Expands Into Lebanon - Radwan MORTADA - Al Akhbar
Selahattin Demirtaş Servet Düşmanı Değilmiş ! - Zafer ONAT - Servet Düşmanı
Selahattin Demirtaş: Kızımın Ayakkabısını Bile Giydirmediler - Cumhuriyet
Erdoğan’dan Amberin Zaman’a Bir Hakaret Daha: Affedersiniz Aşağılık Kadın - Diken.com.tr
Claudia Roth: Erdoğan Kirli Seçim Kampanyası Yürütüyor - Süheyla KAPLAN - Avrupa Postası
Erdoğan Yüzde 58'e İhanet Etti - Muhsin ÖZTÜRK - Aksiyon
Europe’s Stake In Turkey’s Elections - Dimitar BECHEV - Cyprus Mail
Adayınızın Kulağına, Onu Aşan Düşlerinizi Fısıldayın - Arat DİNK - T24
Fazla Basılan 18 Milyon Pusula - Çiğdem TOKER - Cumhuriyet
Zaruret Devleti! - Güven Gürkan ÖZTAN - Birgün Pazar
Plus Ça Change Plus C'est La Même Chose: Consolidation Of The AKP's Predominance In The March 2014 Local Elections In Turkey - Ali ÇARKOĞLU - T&F Online
Dijital Deille Bir Hayat Daha Karardı - Kemal GÖKTAŞ - Milliyet
Anatomy Of A War - Tariq ALİ - Jacobin
Soma Hâlâ Kanıyor, Ekmek Madenin Ağzında, Hayat Zor - Duygu DURGUN - T24
Polis Kamerası, Uğur Kurt Vurulmadan 15 Dakika Önce 'Zom Modu'na Geçmiş! - İsmail SAYMAZ - Radikal
Press Freedom Barometer 2014 - Reporters Without Borders
İstanbul'da Sürgün - Murat TÜRKER - BiaMag
Ve Fotoğrafladığım An, Onlar Hep Aynı Yaşta - Halil UYSAL - Serxwebûn
Farz Edelim Ki Biz Yahudiler Türkiye'den Gittik! - Rita ENDER - BiaMag
On Bing Accused Of Anti-Semitism By Well Meaning Liberals - Pamela OLSON - Mondoweiss
Antisemitizm Türkiye’de Neden Bu Kadar Güçlü ve Yaygın? - Ziya DİNÇSOY - Birikim
Hebûn LGBT Fanzin - Sayı:3 - Hebûn LGBT
4 Ağustos 2014: Av. Serhat Koç ile 5651 Sayılı Kanundan Sonra Durum - II via Açık Radyo
Ermeni Köy Edebiyatı, Hemşin Kültürü ve Çağrışımlar-1 - Mahir ÖZKAN - Ortak Haber
Çocukluğu Yarım Kalanlara Adanan Bir Kitap: Haziran’da Bir Fidan... - Cansu KARAGÜL - Birgün Kitap
"Die Türkei Ist Dafür Noch Nicht Bereit" - Iris ALANYALI - Die Welt

Deuss Ex Machina genelgeçer disiplinlerden uzakta kalarak, deneysel öğeler ihtiva eden tüm müzik turlerine sonuna kadar kapısı açık bir yapılandırmayı sunmaya gayret eder. Bu bağlamda Ambient’dan - Weird Folk’a uzanan ses seceresinden alıntıları her Pazartesi akşamı 21.00-22.00 saatleri (GMT +2) arasında canli olarak Dinamo’dan iliştirmeye devam ediyoruz.

Her Türlü Eleştiri,Öneri vs .İçin İletişim Kanallarımız;
DinamoPromo InquiriesMakina
Her Pazartesi Gecesi 21:00 -22:00 (GMT +2) arası Dinamo
---------------------------------------------------------
>>>>>Info Go-R-Sel
Antipop

>>>>>Poemé
Yaz Suları - Adnan AZAR

Eğilip baksan
bir yaz geçiyor pencerenden.

Bir yelken şişiyor açık denizde
deniz bir şarkı tutturmuş
sözleri sığmıyor gökyüzüne.

Sesini duyuyor musun
Susan insanların
Susan insanların sesini.

Kalbim
duyuyor musun kendi sesini
bir yaz geçiyor pencerenden!

Unutmak Suları, Yeni Türkü Şiir Yayınları, 1982

Kaynak

Comments