Deuss Ex Machina # 521 - to se dogaja zdaj, ukrepati zdaj

Kay(ıp)bedenler K/lan+-Dereasonable (VV)arp Presents
Deuss_Ex_Machina_521_--_to se dogaja zdaj, ukrepati zdaj

20 Ekim 2014 Pazartesi gecesi "canlı" yayınlanmış programın parça dizinidir.

>>>>>sesli meram muhteviyatı<<<<<
1. bANDiSTA - Bakıyoruz Dünyaya (Tayfa Bandista)
2. bANDiSTA - Unadikum (Tayfa Bandista)
3. Pitohui - Zmaj (Self Released)
4. Pitohui - Talan (Self Released)
5. C.Diab - Awake, Little Creatures! (Self Released)
6. C.Diab - Young Hums (Self Released)
7. Mono - Cyclone (Temporary Residence Limited)
8. Mono - The Last Dawn (Temporary Residence Limited)
9. Zion 80 - Metatron (Tzadik)
10. Zion 80 - Ielahiah (Tzadik)

to se dogaja zdaj, ukrepati zdaj
(521)

Harfler ve Hayat

Sınırlar, şartlar, zorunluluklar. Bizi bizden, insandan ve insanlıktan uzaklaştırıyor. - Mehmed Uzun

Harfler diziliyor yan yana ve usul usul usulüne göre değil fermana göre değil gidişata göre hiç değil kendiliğinden olması gerekeni aksettirebilmek gailesiyle, meramı bütünleştirmek için bir araya getiriliyor bu düzlemde. Kanıksatılmaya çalışıldığımız pek çok şeyin nasıl da zorlu birer sınayışa dönüştüğünü bildiğimiz yerde harflerle bina edilen kelimelerle, cümle dağarcıklarıyla halimizi pür mealimizi aksettiriyoruz aralıksız. Görülmeyen ve duyulmayan ve anlaşılmayan dertler güncesinde zamana düşülen kayıt silsilesidir anlatmaya çalıştığımız. Her harf bir izdir. Her iz bir kere daha yaşanmışlığın kanıtıdır. Her kanıtta unuttuğumuz meselelerde aslında ne başımıza getiriliyor bunun yankısı saklıdır. Her iz bu kanıtları denkleştirmek adınadır. Epeyce zamandır unutulmaya yüz tutmuş insaniyet bahsinde nerede kaldığımızın idraki saklıdır orada, ol evrende.

Yığınlar istif edilirken kedere, acıya ve eleme ve açmazlara dair, bunca peyderpey hamlenin sofrasında, bu memleketin güncelliğinde unutmamanın yankısıdır o harflerden işaret edilenler. Harflerle birlikte kotarılan gerçekliğimiz bahsinde vermemiz gereken sınavların hep kapımızdan içeride olduğunun temsilidir haddizatında. Harflerin birbirlerini bulduğu bu yerde kelimelere dönüştüğü karşılaşmalarda yönümüzü aramaya çalışırız bir yandan da. Karanlıkları güncelleyen bir muktedir dünyasında, gücün tahakkümüne karşı ne kaldıysa ondan bahsetmek için bir yol ararız. Bir yerde bu ekosistemin bozulması gibi, tahakkümün gündelik olana karşı taarruzlarının sıklığı da bu kelimelerle örülene karşı bir bozulmayı peyda eder. Durmaksızın, aralıksız olarak akıldakini kendimize saklamamızı salık verilir. Oysa dün olduğu, sayılanların yarınlarda da yinelenebilecek olmasıdır o kadar çabaya düşüren.

Tehlikenin kimin elinden ve nasıl çıktığının bilindik halidir kelimelerle mesaiye sevk ettiren. Her şey alt üst hemen her gün paramparça edilirken düşünsellik gündelik derdin telaşın içinde esemesi okunmazken üstelik yinelenmesi lüzum görülenlerle bu sınırlandırma gayreti çoğaltılırken kelimelerdir amaçlanan.  İnsaniyet bahsinde hakikat olanlardır her bir çaba o satırlara dökülenler. İçinde bulunduğumuz menzil derin kırılmaların artık devlet eliyle kotarıldığı bir toprak parçasıyken söz ve kelimeler bunu bildiren ve sorgulayanlar için bir başlangıç hamlesidir. Tırpanlana, tırpanlana hep hizaya sokmak için tepeden indirilmiş giyotinlerle kuşatılmış dört yanına duvarlar örülmüş hendekler kazılmış bir ülkede hayatın her nerede ve her ne hallerde olduğunu idrak ettirendir o kelimeler ve beraberindekiler. Ezber olunmuş klişeler değildir bu anlattığımız her yerde göre göre, aşina olduğumuz nutuklar büyük cümleler değildir kastettiğimiz.

Duyumsadığımız şey artık hiçbir ilaveye gerek olmaksızın dökülmeleri, içte birikenleri göstere gelendir bu anlattığımız. Hiçbir şeyin kendi halinde bırakılmadığı ülkede çürüme ediminin nereden bizi vurmaya başladığını o kısa kesitler, zamana düşülen kelime dağarcıklarından görebilmek mümkündür. Hayat hiç var mıdır, kastedilmeyen kalmış mıdır? Hiçbir surette yıkımın bir sonu var mıdır? Her şeyi kötücü her anı fena her fırsatı daha büyük yaralar vermek adına adayan çabalayan bir devletin gölgesi altında yaşam nedir, neye tekabül etmektedir? Terörist imalatının daha cümlelerin en başından demeçlerin hem sağından hem solundan geldiği bir yerde ötekisi olmanın anlamı ciddi olarak her nedir bunlar gibi nicesi meçhule konulanlardır. Meçhul bildirilen devletin eylemselliğinin bir sonraki adımında nasıl bir kırılmayı beraberinde getireceğinin belirsizliğe sıkıştırılmasıdır. Sağımız, solumuz, dünümüz ve günümüz öncesi ve sonrasında alınan tedbirlerle harflerin yan yana düşmesinin önünü alabilmek için güncellenmektedir.

İstinat duvarı tepemize çökmüşken halen yolunda giden bir şeyler olduğunun bildirilmesidir artık mesele. Sorgulanmayan ülkede biatin ötesinin bırakılmadığı cisimleşir an be an. Biatten gayrisi yoktur erkân için. Vurgulanan kelimelerin hep bir yafta, kötü birer ayrıştırıcı, hedefi hep bilindik nefrete çıkartılanlar o yolun takipçisi olduğu muhakkaktır aleniyettedir. Dün söylenenlerin arkasından, bir gün sonra bütün bahislerin gerisin geriye yutulmasının detayları bir yandan yutulup, bir yandan unutturulmaya devam olunmasıdır meselenin tözü. Hiddetten ıramayan dille, yergilerini hep o bilindik, aşina söylemlerle güncellerken erkânı devletlû sokaktaki gerçek kırılmanın, hem yolu hem yöntemi güncellenmektedir bir yandan da. Şüphelerle harfler birbirinden ayrıştırılırken, kalanların da birlikteliğinden olan yeni kelimeler sürgün edilirken tüm cümleler gasp edilirken, ezberlenmiş olan hayata yön vermeye, ona mani olmaya devam eder.

Bir biçimde süre giden heyula içinde kopan fırtınaların, eş zamanlı danışıklı dövüşlerin toplumu, ikiye, dörde yetmez ama daha çok kutba ayırmasının menzili gün be gün geliştirilir. Ezberler Agos Gazetesi’nin internet sitesinin hack edilmesi sonrasında geriye bırakılanlarda görülenlerdir. Bir Ermeni sitesini tahrif ederek bütün sorunların kendiliğinden çözümleneceğini sanmaktır mesele. Ezberden girişilen sözlerle yinelenen belagatli tonlamalarla birilerine mesaj verilmelidir. Gün geçmez lisan değişmez işte o ezberlerde. Agos Gazetesi’nin sitesi hack edilir bağlam aynı cümledir. Laf sokulacaktır aynı cümledir beğenmediğin birisi olur aynı cümledir ortalığa dökülen. Ne çektirmiştir, Ermeniler bu ülkeye daha hesap vermesi beklenir. Hınç ve öfke kutsanırken dile pelesenk edilmiş lafları yineleyerek olduğumuz yerde mezarımız derine kazılmaktadır işte.

Sorular yanıtsız sıradanın sözleri hep eksik gedik konulmaktadır işte. Ezberler Gezi ile Kobane’yi birbirinden çok farklı şeylermiş olarak düşündürmeyi, temelinde hak için mücadelenin ‘ortaklaşmasının’ birbirinden uzak bırakılmayacak bahisler olduğu bu meydandayken bunlar hep bilinirken ayrıştırmak için hamleler güncellenir. Gelişigüzel değil, laf olsun diye değildir kıyıda not düşülsün diye değil ortak uzam tahayyülüne karşı beton bir bloktur bugünün T.C.si. Ortak olana karşı kastetmenin müştemilatıdır temellendirilen. Dizi dizi betonarme bloklar yenilenirken, söz uçurumdan tamı tamına aşağıya yuvarlanır. Ali İsmail Korkmaz ile Suphi Nejat Ağırnaslı’nın arasında ‘dağlar’ kadar fark yoktur. Ethem Sarısülük ile Serkan Tosun arasında upuzun ayrışımlar yok. Medeni Yıldırım ile Vahap Genç’in birbirlerinin kelamlarından uzaklıkları baki değildir yoktur çünkü öyle bir şey.

Dün yine terörist ilan edilen, maşa olduğu addedilen “Berkin Elvan” ile bugün o sınırda katledilen -çocukların ardından yinelenenler arasında hiç fark olmadığı gibi. Muktedir tahayyülünü ve hamlelerini yok etmek üzerinden şekillendirirken “Kobane” varlık meselesidir bir kere daha ya hep beraber ya hiç birimiz. Varsa yoksa Kobane bunlar manidardır diye erkçe anıla gelenin, resmen söylenenin tam karşı köşesindeki hayattır kurtarılmaya çabalanılan onlar her ne kadar önemsemese de. Ayn El Arap diye sayıklanıp, Araplarındır diye yinelenirken bu bildik klişe ayrıştırma atağının yinelendiği bir menzildir ezberden okunan. Dün Lazkiye’nin, dün Humus’un, dün Kessab’ın, Karatepe’nin Maxmur’un, Musul’un vesair yer adlarından çok hayat mücadelesinin mevzileri olarak anılmasıdır esas muktedire dert. Halkı, terörist diye ana gelmenin kolaycılığına kendini kaptıranların halkın topyekûn direnişine bunca devlet destekli kırım, pogrom, tehcir çabasına rağmen, sükûnet ve inatla yaşam çağrısının yinelenebilirliğidir muktedire dert.

"PKK’nin Ayn el Arap’ta hayalleri yıkıldı. Türkiye’ye saldırdı.” Cümlesi ile çıka gelen bir zamanların mimli şahsiyetinin dilinden döktüğüdür muktedire dert. Birilerinin ya da belirli bir güruhun değil insanlığın söylemi, geleceği, kelimeleri için yaşama çabasının her ne olduğundan bihaber olanların dillerinden döktükleri nefretin ayrıştırmamasıdır aslında erke dert. Bir fikriyat olarak hayat kendini göstermeye devam ederken zulümlerle, istikbalin ondan mütevellit gelecek temellendirme çabasının boşa çıkartılmasıdır dert. ‘Kobane’ bir yer adından fazlasıdır bugün bunca pespayelik içerisindeki dünyada bir nefes alma mücadelesinin merkezidir. Tüm kimliklerin hiçbir yönlendirmeye asla ihtiyaç duymadan birbirinin yaralarını önemsediği bir menzildir. Yok etmelerin düzeninde hayat çağrısının aralıksız yinelendiği bir menzildir Kobane’miz. Derinlerde bir yerlerden hatırlamaya devam ettiğimiz hakikatimizdir.

Çok kolay gibi unutturmak için dil dökülenlerin hiç de kolayca hafızadan silinmediğini ikrar ettiğimiz bir sahadır görünen köydür Kobane. Durmaksızın yinelenen, yok etme ve zapt etme, hizada tutma, sınırlandırma gailesi hamlelerine karşı belki de bu satırlardan yansıtamadığımız bir çağrıdır, yeter artıktır Kobane. Kırk ikinci gününde hayat için direniştir ezberlerin artık hiç kaile alınmadığı bir yeni tanımdır o saha. Bugün ülkesinin dönüşümü istikbali olarak tasavvur eylenen sözlerin dibinde, bunca had bildirimi aralıksız olarak yinelenirken insanlık bahsinin ta kendisidir işte Kobane. Karanlık bir gelecek için her şey seferber edilmişken umudun varlığını cisimleştiren bir başkaldırıdır Kobane masal değil gerçektir. Gördüğümüz ve vakıf olduğumuz bunca engellenmeye rağmen hayata tutunmanın bir süreklilik olmasıdır. Düne dair, hep dünde kalmış bilimsel değil, tam da şimdinin göbeğindeki olan biten çabalar toplamıdır bu bahis tek bir gün, tek bir an değil daimi özgürlük bahsinin mücadelesidir beher karede, kare kare.

Nihai olarak hedefe konulanların, sözüne ket vurulmaya çalışılanların, had ve hudut bildirilenlerin adlarıyla, sanlarıyla, yaftalananların bunlara gerek olmadan da inatla kulağı çekilenlerin, hiza buyrulanların meselidir orası işte. Demokrasi dostlar alış verişte görsün bahsinden bir tanıma dönüştürülürken bedene kurulan tezgâhların, eskiden aşina olunan ezberlerin yinelene geldiği, yan yana düşen harflerle kotarılanların biçimsizleştirildiği bir ülkedir bu karşımıza çıkartılan. Sınırın ötesi onca işitilmezliğe son birkaç gündür yaygınlaştırılan “yardım” çağrılarına ancak harekete geçirdiği büyük devletlere rağmen hayatını müdafaa etmeye eldekilerle ve karşısında sürekli yinelenen bir nefret ordusuna karşı direnmektedir.

Sınırın içi reel politik aktörlerin laf cambazlıklarında, her günü bir öncekinden ağır sınayışlarla geçiriyor istikamet ise prangalara rehin edilmek, istikamet mahrumiyettir. İstikamet halka taarruz cumhuriyetidir. İstikamet yine yeniden dillendirilen bir malum şüphe aksiyonudur. Daha önce kılıfına ve nizamına uydurmak için yapılıp edilenlere gerek duyulmadan ezberden şüphelerin mutlak biatin bizzat kendisi için ihbarcılığın aradan çıkartılarak kanaatlerle yönetilen bir ülkedir. Güvenlik paketi sözün gelişi, doksanlara dönmek bilinçli bir seslendirmenin asıl istikametin hiçbirisine benzemeyen, hiçbir zamanla uzlaşılmayan, kendinden menkul özgün ve yeni olduğu kadar ‘derin’ yaralar açmakla meşgul bir ülkedir. Tarihi sadece tekerrür etmekten bir adım öteye taşıyan nefret sarmalı bina ediliyor böylece.

Doksan bir yılın vahameti, doksan bir yılda alınamayan yollar ve aşılamayan menzil için daha yapılmayan ne kaldıysa buna çalışılıyor sınırın içinde, bu kara parçasında, bu kara toprakta. Bingöl’de yaşanan kırımın üzeri örtülüyor. Gever’de katledilen askerler için tek bir manalı cümle kurulmuyor. Kars’ta katledilen gerillaların sözü bile edilmiyor. Mühim olanı devlet bizatihi tape zamanlarında sallarız üç beş mermi yaparız bir senaryo diye bildirmişken o kırımlarla halkları birbirinden uzaklaştırmanın, kendini kurtarmak için bir suçu daha yaratıp yinelemenin yolları aranıyor bu ülkede. Davaların, adaletin yok olduğu, kırımların, kan akıtıp, kanla yol ve kırmızıçizgi çekmenin mühim sayıldığı bu ülkede. Bir vekilin, Validebağ direnişi sırasında yazdığı cümledir twitter’da o sayıklanan ezberlerden birisi daha. Güneydoğu’da bazı ilçelerde emniyet mensupları geceleyin resmi kıyafet ile dolaşamaz iken Validebağ'lılara değil teröriste güç gösterin, cümlesidir bu bahis.

Ezberlerden mürekkep durmaksızın kendini tekrar edem savlar ile hayata karşı taarruz doğrudan şekillendirilmektedir. Doğayı savunmak bir hak pekiyi yaşamı savunmak bir hak değil midir? Sayın milletvekili için bunlar birbirinden apayrı şeyler, kırımlar için yol göstermek olağan bir meseledir bu mudur? Yalanlarla bu doğrultunun destekleyicisi olarak yedi gün yirmi dört saat eklenmekte bu tarifler aralıksız yinelenmektedir.  Hayata doğrudan müdahaleler ile sözün önünün alınması sağlama alınıyor. Konu her ne olursa olsun direnme haline karşı hakir görme, yok saymalar mütemadiyen hayatı, harfleri ve manayı istimlâk ediyor halen. Durduğumuz menzilde gördüğümüz, anlama çabasına düştüğümüz şey nereye kadar bu yorumlar ve hayata kasıtlarla birlikte ilerleyebileceğimiz sorusudur. Nasıl bir hayattır ulaşacağımız.

Hükümetin, muhalefetin, a’sından z’sine siyasanın halka olan mesafesi, harfleri ve kelimeleri ve cümleleri asıl dertleri duymama inadından, her ne halde olduklarının temsiliyetidir. Demokrasi dersinde sınıfta kalmaya devam eden sınırın hep altında müşterekin, ortak olanın tahayyülüne kurulan setler düşündürücüdür. Hayat saldırılan bir meseledir. Hayat zapt edilendir. Hayat istimlâk edilmeye çalışılandır. Kelime kelime harf harf gün be gün hayatı ümitten ayrıştırmak kör kuyulara rehin etmek gerçektir artık. Harflerle çizgiler boylu boyunca endamını göstermek için değildir, tekmili birden her ne oluyorsa onları anlatabilme gailesinin kendisine eviriliyor birlikte bu uzamda. Düzen yerle yeksan etmeyi ve bununla gurur duymayı dillendirirken hayatın kendisinin hiç de öyle olmadığı onu bildirmediği anlatılmaya çalışılıyor o harf diziminde.

Yaşamı bina etmek yerine yok etmeyi, perişan ve paramparça kılmayı destur edinenlere karşı sözden gayrisi yoktur orada. Bugün Kobane bugün Şengal ve bugün Hama ve bugün Amed bugün adını hep sonradan öğrenebildiğimiz yerler bugün bu ülke bu sınır şu kara toprakta halen bunun mücadelesi sürdürülmektedir. Görmeme çabasına düşenlerin, harfleri ayrı birbirinden uzak tutmaya çalıştıkları şey hayat kelimesidir, direniştir. Yolun, izin, yönün ve aklın gösterdiği hiçbir devletin lügatinde yazmayandır bu kanlı coğrafyada.

Hayat ise, harf sarmalından yankılanmaktadır avaz avaz duy artık, gör artık, bil artık bahsi ile dönüşmektedir bir kısa değil hakikat olarak. Saklı tutulanların, ezberden okunanların yanında hakikatler uluorta ses etmektedir. Ses edilenler senin, benim, onun değildir bizim hikâyemizin istikametidir, geleceği için ve adınadır. Kaybedilen her gün ve her can kurulan her tahakküm ve çabasına koşar adım gidilen her güzergâh ancak karanlık olacaktır. Hayat her halükarda es kaza seslendirilen, yaşanan bir mesele olmayacaksa hep birlikte sağlayacağız bunu. Bugün bu kara güncellikte bile umut sadece buradadır. Meramımızdır.

>>>>>Bildirgeç
Küçük Ruhlar Büyük Günahlar - Arif ALTAN - Özgür Gündem

Bir günah anında yakalananların günahlarını örtbas etme çabalarındaki acıklı gülünçlüğü, biz hiçbir edebi metinde, sahnelenen hiçbir komedide, uyarlanmış hiçbir trajedide göremeyeceğiz. Günahı işlerken duyduğu hazzın görkemi, günah anında yakalanırkenki, o mahvedici kıstırılmışlık duygusunun çökertici sefaleti hiçbir şeyle kıyaslanamaz. Sonsuz bir büzüşme ile sınırsız bir küçülme arasında gidip gelen, ama son anda erdemden yana değil de yalandan yana tercihini koymak zorunda bırakan iç kuvvetin ruhun görünümlerini buladığı şaşkınlık, benliğin biçimlerini, geri çektiği ilkel doğasının çıplaklığına giydiren kötülük, öfke değil acıma uyandırır.

Günahın son anda, hiçbir vakit sahip olamayacağı erdemin gücünden, kötülüğün bütün doğasını harekete geçirerek bir iffet kıvılcımı koparma çabasındaki sakarlık, kötücül niyetine rağmen acıma yerine yine de bir şefkat duygusu uyandırabilirdi. Ama şefkat duygusunu yok eden, acımayı tiksinmeye doğru öteleyen yine aynı imkansızlık: Günah, sırf iffet kılığında görünmeye cüret ettiği için bağışlamanın ön koşulu olan acımayı, şefkati hiçbir zaman yanına yaklaştırmayacak.

Günahkar, arzuya yöneldiği için değil arzulu yönelimine bir suçsuzluk eğimi kazandıramadığı, ama yine de ortalıkta dik başlı ve cömertçe bahşiş dağıtan erdem kılığında dolaştığı için suçludur. Bağışlanmaz olan suç değil, övgüye sırt çeviremeyen cüreti. Kirletmeye azmettiğinin ruhunu örtünmeye cesaret etmesi. Kötülüklerin altından girip erdemin tepesinden çıkması. Çirkinliğin bütün çizgileri ve huylarıyla doğasının cevherini nakışlarken, hiçbir utancın yükünü taşımadan güzellikten geçinmesi. Yalanın, masumiyeti geri dönüşümsüz bir biçimde zedelemesi. İnsanı art niyetiyle çırılçıplak ortada bırakan her eylem, coşkularından ve bunaltılarından esirgeyecek daha üstün bir tutkudan da yoksun bırakır.

Devasa kütleler, erdem zerrecikleri kılığında beliriyor. İsteksiz bir gülünçlük etkisi yarattığına aldırışsız. Cengaverliği tutan korkaklar, dikkati uyanan uyuşuklar, cömertliği hortlayan bezirganlar, dürüstlüğü hesaplılığına yabancı kılan kalpazanlar, girdikleri günah sandıklarından iffet peçeleriyle çıkan hayasızlar, yedi göbekten ahlakla ruhunu düğümlemiş riyakarlar dolanıyor. Her kötülük, baskın çıkan iyiliğin de sonuçlarından faydalanmak istiyor. Suç, suçsuzluğun nefesinden solumalı ki, erdem günahın saçlarında uçup gitmeyen bir rayihaya dönüşsün. Günahlarını kökünden kestiğinde hayatı aniden solacak olanların, hayatın erdemine ve ahlakın inceliklerine aniden sarılma anı, erdem ve ahlak için en büyük tehlike anı. Dehşet içinde geriye çekilmek, ahlakın ahlaksızlık karşısındaki yenilgisi değil, zaferi ancak.

İştahı körelmiş, kayıtsızlığı sinirli saldırganlığıyla bilenmiş, alevli bir düşüncenin ortasındaki çöküntü gönüllüsü bir hezeyan öğesi gibi boşluğuna tutkun ruhlar üşüşüyor, dehşetin kasırgasını alt eden çocukların üstüne. Yağmanın en alçakça hilesine iştahlanan çirkin zeka, en sevdiği kılıkta sinsice arkadan dolambaçlı yollar izleyerek kuşatıyor. Ahlakın el değmemiş güzellikleri üstün gelmesin diye, dokularından aşınmış saldırgan ve hayasız bir ahlakı, çirkin bir şüphenin mühimmatıyla tahkim ediyor. Orduların nefesi barut kokar, dağılır gider, ama kötülüğe düşkünlüğünden bağlanmış basit ruhların nefesi kin ve zehir kusar. Dağılıp gitmez, zihinlerinden çözülüp hayatı ağılayan istekli şüphenin buharı.

Başkalarından doğalarını eksilterek kopardığı rüşvetlerle boş varlığını dolduranlar, vicdan ve erdemi kendi ağırlığı altında eziyor. Serveti ve yaşam düzeyi yükseldikçe, doyumsuzluğu imkanlarını aşan bu küçük ruhların erdemi, peşmergenin yiğitliği, ABD’nin iyiliği ve merhametiyle aynı anda tutuyor. Kobanê’yi kurtaran, üç sandık mühimmat ve nüfuza istekli bir derebeyin hesaplanmış boş hamlesiymiş meğer. Terbiyeye ve çocukların dökülmüş kanına saygıya davet gereksiz. Bin yılda bir bile gerçekleşmeyecek muhteşem bir erdem, vicdan ve özgürlük destanını yağmalamaya istekli küçük ruhlar kaynaşıyor. Büyük kötülüğün bu küçük ayakları, pisliğin içinden çıkmadan erdem yokuşlarını tırmanma hevesinde. Kobanê, hayasızı hayaya zorlayanın şiiri. Kimsenin değil, Kobanê, soysuz bir dünyaya asaleti bağışlayan o yarasından öpülesi çocukların destanı.

* Akla düşenler, yola çıkıldıkça derinleşen açmazlar ve sorun yumaklarının bireyi neredeyse dakika sekmeksizin nefessiz bırakışı karşısında hala "akil" olanı aramaya devam ediyoruz. Akil olanın belirli kural ve kıstaslarla belirlenmiş zümreler için özel bir armağan olmadığına inatla inanmak istiyoruz. Derdimiz meramın görünür kılınabilmesi. Bahis açtıklarımız anaakımın yüz göz olmaya tenezzül etmedikleri. Etmekten bir özenle, koşar adım kaçındığı şeyler olmaya devam ediyor günahıyla sevabıyla... yazabildiğimiz kadarıyla. Arif ALTAN, Küçük Ruhlar Büyük Günahlar makalesinde arizhal'in sınırlarından az ötede bahsedilmesi elzem olanları yazıya döküyor. Kelime kelime birleştirilen, ortaya çıkan esas resim sorguların gerekliliğini ve nedenlerini dile döküyor. ALTAN'ın ve Özgür Gündem'in anlayışlarına binaen metni sayfamıza ekliyoruz.

...Fark edilebilir ayrıntılar ile dönüştürücü, ayrıksı duruşların sebeplerini irdeleyerek endişe giderici, tanımlanmamış olanı arz etmeye çabalayarak yardımcı olmaya Deuss Ex Machina  ile devam...İyi Haftalar...

Allame-i Ulul Arz’dan Ara Nağmeler
Okuma Parçası
Sesli Meram / Deuss Ex Machina Kayıt Bloku.. Geçtiğimiz Günlerden Ses ve Söz - Podcasts
Gezi Parkı Eylemleri: Türkiye’de Toplanma Özgürlüğü Hakkı Şiddet Kullanılarak Engelleniyor - Uluslararası Af Örgütü
Gördüm - Bir Gezi Parkı Direnişi Belgesel Filmi - Documentary Film - R H - Vimeo
Soma'da Hayatını Kaybeden İşçilerin Anısına... - Soma'nın İşçileri
Soma'da Sekiz Saat - Devrim TABAN, Zeynep ORAL - Vimeo
Kobane Direnişi İle Dayanışma Kapsamında Yapılan Eylem ve Etkinliklere Müdahale Sonucunda Meydana Gelen Hak İhlalleri Raporu - İHD
Süreç, İnat, Koridor.. - Yetvart DANZİKYAN - Agos
Yeni Bir Maan Mı Bekliyorsunuz? - Hasan SİVRİ - Oniki Gazete
Kimi Sözler Yaralara Değendir - Misak TUNÇBOYACI - Harfvolver
Kontra Tatbikatları - Akın OLGUN - Jiyan
Bir Savaş Hazırlığı Olarak "Güvenlik" Paketi - Kemal GÖKTAŞ - Birikim
Bu Kış da Madenlerde Yakacak Binlerce Çiftçi Olacak - Müştereklerimiz
Bir Köy Nasıl Yakılır? - Nurcan BAYSAL - T24
Sürece Dair.. - Ruhi UZUNHASANOĞLU - Muhalif Yazılar
500 Haftadır Eve Dönmeyen Çocuklar - Hektor VARTANYAN - Harfvolver
Cumartesi, Beyaz Toros ve 1800 Lira - Gökçer TAHİNCİOĞLU - Milliyet
#CumartesiAnneleri500Hafta Beni Bul Anne! / Kayıplar İçin Kısa Bir Hatırlatma - Hayri TUNÇ - Jiyan
#CumartesiAnneleri500Hafta Her Cumartesi Bir Ağıt - Özcan KIRBIYIK - Siyasi Haber
Suphi Nejat Ağırnaslı: Kobane’de bir CHE - Zeynep KURAY - Birgün
Kelimelerine Dönüşen İnsanlar… - Kemal BOZKURT - Harfvolver
“Ontolojik” Antiemperyalistler, PYD ve Lenin - Rıdvan TURAN - Gelecek Gazetesi
Robert Fisk: “Savaşı Kim Kazanıyor? - Ajansa Kurdî
Kobane Düştü - Demir KÜÇÜKAYDIN - Radikal Blog
Kobane’nin Anlamı - Henri J. BARKLEY - Demet ARPACIK - Vivahiba
Kobani'den Bir Mektup! - Fehim TAŞTEKİN - Radikal
Kobanê: Vicdanımızın Sınırı, Direnen İnsanlık / Bir Dost Yüreğin Kobanê İzlenimleri - Qîra QİJİK - Jiyan
Özgür Amed: Kobane Artık Feleğin Enlem ve Boylamının Geçtiği Yerdir - Onur ÖNCÜ - Gelecek Gazetesi
O Forma Da, Bordo Da, Mavi De Ananın Ak Sütü Gibi Helal Olsun Sana Vahap - Devrimci Karadeniz
Selma Irmak "Akp Politikası Halkların Başına Çöküyor" - Erdal İMREK - Evrensel
KCK: AKP’nin Rojava Politikası Çöktü - Kürdistan 24
HDP 'Bingöl Suikastı Araştırılsın' Dedi, AKP Reddetti - T24
Ayhan Bilgen: “Toplum Barışı İçselleştirdi Ama Hükümet Çözümü Zamana Yayıyor” - İshak KARAKAŞ - Halkın Nabzı
Barış Süreci, İktidar ve İlahi Sırrı! - Nuray MERT - Diken
Cevaba Cevap: ‘Barışın Diplomatı’na ‘Aşağı’dan Bir Ses! - Nuray MERT - Diken
Demirtaş: Yol Haritası Bize Verilmedi -Gonca ŞENAY - Al Jazeera Türk
İnsanların Yiten Akisleri - Hüseyin ŞENGÜL - Bianet
6 Maddede 'İç Güvenlik Reformu' - Al Jazeera Türk
İnsanlık Onurunun Kurtuluşu Kobanê’dedir - Abdurrahman GÖK - Evrensel
Tunceli'de 'Mezarlık' Gerginliği: Kente Giriş - Çıkış Yasaklandı - Radikal
İstanbul’da Kobani Operasyonu: 16 Kişi Gözaltında - Zete
Misafirliğe 'Evet', Vatandaşlığa 'Hayır' - Al Jazeera Türk
Irkçılığın Yeni Kurbanları Suriyeliler - Doğuş ŞİMŞEK - Bianet
In Turkey, It's All About The Beard - Pınar TREMBLAY - Al Monitor
Islamic State Advances Against Yazidis On Iraq's Mount Sinjar - Isabel COLES & Saif SAMEER - Ha'aretz
UN Says Assault On Yazidis May Be Genocide Attempt - RFE Radio Liberty
Entführungen Des „IS“ Verschleppt, Verkauft, Verheiratet - Karim EL-GAWHARY - Taz.de
Kobané : Le PYD, Un Parti Kurde Autoritaire - Jean-Louis LE TOUZET - Liberation
Kürdistan'da Sosyal Devrim - Maxime AZADİ - Lekolin
Defense Minister Ya'alon Blasts Turkey, Erdogan As 'Leaders Of Muslim Brotherhood Axis' - Chemi SHALEV - Ha'aretz
'Yardımı Tekrarlamayın' - Duygu GÜVENÇ - Cumhuriyet
Gelinen Nokta... - Cengiz ÇANDAR - Radikal
İşitme Engelli Kız Felç Oldu - İnanç YILDIZ - Evrensel
Biber Gazı Sıkıp Dövmek, İşkence Değilmiş - İsmail SAYMAZ - Radikal
Ali İsmail'i Döven Polis, Kamerayı Kapattırmış - Birgün
Video - İmre Azem’in Kamerasından Validebağ Direnişi - Diken
Yırcalılar Termik Santrale Karşı Nöbette! - Kazım KIZIL - KK' Blog
“Torunlar”a Takipsizliğe İtiraz: Asıl Sorumlu İşveren - Ayça SÖYLEMEZ - Bianet
#ReyhanehJabbari: Hem Tecavüz Ettiniz Hem İdam Ettiniz. Alçaksınız! - Gülfer AKKAYA - Siyasi Haber
Israeli Forces Shoot, Kill Palestinian Teenager Near Ramallah - Maan News
400 Yetim Kızın Göz Nuru ve Stratejik Hesaplar - Edvin MINASSIAN - Agos
Raymond Kevorkian: Bugün Kürtlerin Durumu 100 Yıl Önceki Ermeniler Gibi - Siyasi Haber
Kobane Explained: What's So Special About It? - Tanya GOUDSOUZIAN - Al Jazeera
‘2015’te Ermeni Soykırımı ve Seyfo Birlikte Anılsın’ - Emre Can DAĞLIOĞLU - Agos
Michael Hardt-Antonio Negri: “Güvenlik Mefhumu Bir Biyoiktidar Biçimidir” - Türkçesi - Barış YILDIRIM - Heyûlâ
Türkiye’de Laiklik Sorunu 3: Sünni İslam Neden Devlet Himayesine Alındı? - Ferda KOÇ - Sendika.org
Sınırda: Türkiye’de Seküler İnsan Hakları - Pınar TREMBLAY - Open Democracy
Turkey: Abusive Policing Powers Bill - Human Rights Watch
After Gezi: Erdoğan And Political Struggle In Turkey - Brandon JOURDAN - Roarmag
Turkey’s Shifting Strategic Culture: Part 3 - From Republican To Neo-Ottoman - Ryan EVANS - FPRI
No Country For Human Rights Azerbaijan's Increasingly Intolerant Regime - Günay ISMAYILOVA & Samir KAZIMLI - NY Times
Sevan’ı Bırakın Artık - Bilgehan UÇAK - Gazete360
Turkish Writers To Visit Border Towns Across From Kobane - Hurriyet Daily News
Kobani'de Aragon Ya Da Voltaire'den Kime Bahsedeyim Ki? - Jean-Louis LE TOUZET - Agos
Bir İntihar, Bir Ölüm-Mehmet Pişkin ve Paramaz - Bihterin OKAN - Siyasi Haber
Hong Kong Leader Warns Poor Would Sway Vote - Ken BROWN - The Wall Street Journal
“This Is Clearly Not Just About Ukraine, But About Russia’s Ambitions In The Whole Neighbourhood” - UCL
State Department Faces Criticism In Uphill Social Media War Against Islamic State Group - PBS News Hour
Kıyametten Önce Köleliğin Yeniden Canlanması - Dabiq - Forus'a Karşı
İletişim Yayınları’na Mektup - Yusuf TUNÇBİLEK - İştirakî
İktidarın İştahı: Sanatı Kuşatmak - Güven Gürkan ÖZTAN - Bianet
Elle Dergisi Kürt Kadın Gerillayı Niye Öptü? - Kollektif - 5 Harfliler
Işid’i Hakan Günday Mı Kurdu? - Şoreş HAKİ - Harname
‘Beş Yüz Alkış Bir Öneri’ - Sezai SARIOĞLU - Özgür Gündem
Vatican Library Puts 4,000 Ancient Manuscripts Available Online For Free - The Event Chronicle

Deuss Ex Machina genelgeçer disiplinlerden uzakta kalarak, deneysel öğeler ihtiva eden tüm müzik turlerine sonuna kadar kapısı açık bir yapılandırmayı sunmaya gayret eder. Bu bağlamda Ambient’dan - Weird Folk’a uzanan ses seceresinden alıntıları her Pazartesi akşamı 21.00-22.00 saatleri (GMT +2) arasında canli olarak Dinamo’dan iliştirmeye devam ediyoruz.

Her Türlü Eleştiri,Öneri vs .İçin İletişim Kanallarımız;
DinamoPromo InquiriesMakina
Her Pazartesi Gecesi 21:00 -22:00 (GMT +2) arası Dinamo
---------------------------------------------------------
>>>>>Info GöRsel
Fotoğraf – Amnesty International Switzerland Campaign

>>>>>Poemé
Düşler Bir Ses Bulur Bende - Haydar ERGÜLEN

bir çocuğun düşüyüm ben
büyülü yaz akşamları
ben üflerim mızıka söyler
sesimiz tutar sokakları

ılık bir ses taşırım yorulmadan
sonsuz özlemler büyütürüm yarına
ben mızıka çalarım
siz onu duymasanız da
mızıkamın içindedir yaşam

kardeşler ben çalayım siz görün
nasıl geçilir kiraz rengi sokaklar
soluk soluğa yeni aşklarla
yorulmaz yaşlı bir yürek bile
gülüşler ona akar da

ben mızıka çalmazsam
ne özlemleriniz olur ne ayrılıklarınız
yalnız bir yıldız gibi boşluğa
düşer yaşlı dünyanız

bir çocuğun düşüyüm ben
mızıkamın sesi yeryüzüne değer
uyurum uyanırım hep aynı şarkı
ne sesim eksilir ne umut biter.

Kaynak

Comments