sesli meram 527 -- որակավորումը

kay(ıp)bedenler k/lan+-dereasonable (vv)arp presents
sesli_meram_527_////որակավորումը

15 eylül 2025 pazartesi günü kaydedilmiş programın parça dizinidir.

/////sesli meram muhteviyatı\\\\\
01. Edlan - Gossip (feat. Kinsella) (Galacy Records)
02. Edlan - Thing Will Never Be The Same (Galacy Records)
03. Surreal & Luke Truth - Rise Up (Galacy Records)
04. Surreal & Luke Truth - Catch A Vibe (Galacy Records)
05. Satl & Halogenix - Smthn (Gemini Gemini)
06. Satl & Verbz - Still About (Gemini Gemini)
07. Playa - Intentions (Influenza Media)
08. Playa - Epilog (Influenza Media)

/////arz-i-hal
"Şamar, hakaret, aşağılama üçlüsüne rehin edilmiş hayatlar yaşıyoruz. Hiçbir eksiğin aleni olagelen hiçbir yanlışın düzeltilmediği bir düzlemde hayatın ehven olandan koparılmasına şahitlik ediyoruz. Bir girdap halinde duraksamadan var edilen tahayyül ve eylemlerle tüm o hayatta var olan müştereklerimizin çalınmasını seyreyliyoruz. Tehdidin, hakaretin, aleni bir biçimde insan onuruna yakışmayacak aşağılamaların refakatinde “mavi küre” olagelen şu dünyanın her gün apayrı kahırlar biriktirmesine tanık yazılıyoruz. Ya da yaşayanlarının ta kendisi kılınıyoruz. Kürenin yaşamla olan ilintisinin kesilmesine tanıklık ediyoruz artık afaki bir biçimde. Yöneten katının, kendini üste konumlandırmış olanların, kanaat bildirir temsillerin, yol açanların, sermayesinden düşünsel dünyasına hep birlikte hareket ettikleri bir girdabın ortasında tehditlerle günlerin geçirilmesi mümkün kılınıyor. Yarına dair hiçin pazarlaması sürdürülürken, umudun da telef olunması için, herkesin bir hizada kalması adına eylemler / kararlar / yönetmelikler günbegün yeniden biçimlendiriliyor. Nazilerin var ettiği dehşetin dibini bildiren çıkarsamalar bugünün yaşamının gündelik tasfiyelerine aracılık ediyor. Kötülüğü ele almış faşizan akımlar, düzenin halk için yönettiklerini iddia ederken başkalaşmış güzergahlarda o verili hakların tamamını çürütmeye ant içen modern yönetimler ya da bu ülkenin de ezberlerinde yer bulan ötekisine gram yaşam ihtimali yok, kalmadı çıkışları gibi nicesinde o baskın tahakküm devam olunur.

Şamar, hakaret ve aşağılamalar içinde gündelik yaşamın çekilip çevrilmesi imkansızlığın sınırlarına çekilir. Bu ülkenin yöneten katının sulh etmek bir yana sürekli olarak barışma ihtimallerini talan ettiği, çıkılan çizgileri iyice silikleştirip, eleştirileri / çözüm yollarını da tıkamayı amaç edindiği bir düzlem mesela karşımıza çıkartılır. En son Devlet Bahçeli’nin verdiği demecin ta kendisinde de bunu görebilmek mümkündür. Handiyse konu her neyse ya da ne olursa olsun bir bildirimi / hizayı / kırmızı çizgiyi bildirme konusunda kendisini paralayan, suskunluğu bir kenara çeken bir temsil karşımıza çıkar. “Önümüzdeki günler her türlü provokasyona açık ve yatkındır. Sivil itaatsizlik çağrısı yapan, yabancı medyaya Türkiye aleyhine açıklamalar veren, kaybettiği siyasi itibar ve ahlakı sokakların karanlığında arayan kriz ve kaos meraklıları bu provokasyon ikliminin arayışındadır.” Sosyal medyanın tehlikelerine(!) dikkat buyururlar. “Türkiye düşmanlarının farklı mecralara sızarak devşirdiği ya da devşirmeye çalıştığı suçlularla mücadele kıran kırana sürdürülmelidir. Bu süreçte uyanık olmak, tedbir ve temkin içinde hareket etmek siyasi, hukuki ve milli bir zorunluluktur.” Düzenin sabık olagelen tehdit döngüsünün, sorgusunu, sualini, hakikatin yalın / tek sureti temsilini arayan insanlara bu ülkenin yarını her ne olur olacak diye didinen insanların da, yıkıcı / provokasyonun küçücük öbekleriyle / kümeleri, çeteleriyle bir anıldığı bir zeminin sureti bina olunur. Bu sanal mecranın bir kere daha ol özgürlükleri değil, bizatihi devlet kontrolünde nihai anlamda emre itaatin sergilendiği hiç ama hiçbir yaranın konuşulmadığı görülmediği, anlaşılmadığı bir yere dönüştürme hali söz konusu edilir. Bir de halkın neredeyse tamamını kendi iradesi, aklıyla muhakeme etmekten alıkoyan, onlar yerine karar alabilen / olumluyu gören / bilen bir temsil de apayrı bir yazı konusudur. Hepimiz mi salağız! Herkes mi her oltaya gelip, anında üniter yapıya karşı, azılı birer militana dönüşür. Daha yepyeni malum bir organizma olagelen cehennemin 31. katı diye anılagelen bir cerahatli çetenin peşine düşülürken ortaya çıkan o kapkaranlık çoluk çocuğun afaki bir halde çürümeyi onamasıyla bir ülkenin tastamam onu sindirmesinin arasındaki farkı düşünmek zor mudur? Mukayese taşımayacak kötülüğü sahiplenenlerle ama şu ülke gün yüzü görmesin, iktidara da bir şeyler olmasın diye varılan düzlemde, hayatın her gün şamarlar, hakaretler ve aşağılamalarla kanun dairesinde hizada tutulması gayretinin farkını ayırt etmek halen zor mudur, imkansız mı?

Bu kadar iddialı bir siyasi analize girişmeye hacet olmadan, normal zamanlarda takipçisi, değerlendiricisi belirli bir basketbol maçını evirip çevirip sosyal medyaya meze kılarak ol kötülüğü yücelten, Yunan’ı denize döktük diye bahse tutuşan bir zevatın kötülüğü nasıl engellenebilir misal? Garantisi olmayan bir müsabaka zemininde, pistte olan bitenin akışı içinde kazanılmış bir oyunu dahi çekip çevirip milli ve yerli kılmak adına basketbolun en temel ortak odaklarından her renkle, her kimlikle mücadelenin birlikteliğini çiziktirip, o ezel ebet düşman addedilen Yunana hakaret etmenin misal ne gibi bir artısı olacaktır şu içinde kalakalınan çürümüş düzlemde. Bütünüyle kendi başına terk edilmiş, vergisi versin düzende uyumlu kalsın, söğüşleyelim de sınırsız yıkımdan haberi olmasın diyerek güdüle durulan bir temsile dönüştürülen insanları bu mavallar, asrın şamarları, Osmanlı tokatları, milli mücadele tahayyülleri kurtarabilir mi? Bahçeli’nin dikkat çektiği öznelerin, yer değişip durduğu bir zeminde kötülüğün her nasıl bina olunduğuna kafa yormak zor mudur? Daha yepyeni 6-7 Eylül’ün 70. yıldönümü geçilmişken, o utançla yüzleşmek bir yana bir daha Rum’u hedef kılmanın utancı ne yana düşer misal? Sorular, uzayıp duran sorular…" sesli meram

*akla düşenler, yola çıkıldıktan sonra derinleşen açmazlar ve sorun yumaklarının bireyi neredeyse dakika sekmeksizin nefessiz bırakışı karşısında hala "akil" olanı aramaya devam ediyoruz. akil olanın belirli kural ve kıstaslarla belirlenmiş zümreler için özel bir armağan olmadığına inatla inanmak istiyoruz. derdimiz meramın görünür kılınabilmesi. bahis açtıklarımız ana akımın yüz göz olmaya tenezzül etmedikleri. etmekten bir özenle koşar adım kaçındığı şeyler olmaya devam ediyor günahıyla sevabıyla ve yazabildiğimiz kadarıyla fark edilebilir ayrıntılar ile dönüştürücü, ayrıksı duruşların sebeplerini irdeleyerek endişe giderici, tanımlanmamış olanı arz etmeye çabalayarak yardımcı olmaya sesli meram // deuss ex machina ile devam...iyi haftalar...

allame-i ulul arz’dan ara nağmeler 
okuma parçası

sesli meram // deuss ex machina [ex.] genel geçer disiplinlerden uzak, deneysel ögeler ihtiva eden müzik türlerine kapısı açık bir yapılandırmayı sunmaya gayret eder. ambient’dan - folk’a uzanan ses şeceresinden alıntıları iliştirmeye devam ediyoruz. aralıksız yirmi iki yıldır... bir direniş hali içinde... yayındayız!...

her türlü eleştiri ve öneri için iletişim kanallarımız;
---------------------------------------------------------

/////poemé
Քամու Ձիեր -- Վարդան ՀԱԿՈԲՅԱՆ

Ձիեր անցան մտքիս միջով.-
մենք ընդամենը մեր հիշողությունն ենք,
այսքանը,
ոչ ավել, ոչ պակաս։

Անորոշության գիտակցումը
դեռ վերջնական փրկություն չէ անորոշությունից՝
եթե չես փնտրում։

Երազները միշտ իջնում են այն ծառի սաղարթներին,
որի ոտքերը
խրված են ամենակուլ խավարի մեջ։
Հայտնի չէ աշխարհում եւ ոչ մի աղբյուր,
նույնիսկ՝
եթե հազար անգամ ջուր ես խմել ակից։

Տխուր է, երբ դուռը բաց է միշտ կրնկի վրա
եւ, սակայն, ոչ ոք
ներս չի մտնում ոչ մի ժամանակ։

Ես միշտ կասկածում եմ
հեշտ տրվող բառերի մաքրությանը,
մութը չհասցրեց թակարդել
եւ անկարեկից ու նվիրազուրկ պահից ինձ խլեց քչփչոցը
նարեկյան ռիթմով խշշացող ծառերի։

Իսկ Կռիլովը իզուր է սայլը թողել կարապի, ձկան եւ խեցգետնի հույսին,
երբ ղարաբաղյան մի էշ
մենևմենակ կարող էր այն վաղուց տեղ հասցրած լինել։

Մտքեր անցան մտքիս միջով,
նայեցի նրանց ետեւից՝ չճանաչեցի.
քամու ձիերի ընթացքն էր գարնանագեղ։

Comments