sesli meram 345 -- ֆակտոտում

kay(ıp)bedenler k/lan+-dereasonable (vv)arp presents
sesli_meram_345_//_karşı_217_//ֆակտոտում

08 şubat 2022 salı günü yayınlanmış programın parça dizinidir.

/////sesli meram muhteviyatı\\\\\
1- Akinsa & Bereneces - Mamanwa (Zodiac Music)
2- Bereneces - Yokai (VIP) (Zodiac Music)
3- Blocks & Escher - Shot In The Dark (R & S Records)
4- Blocks & Escher - Abyss (R & S Records)
5- Fluidity - So Real (Integral Records)
6- Fluidity - Never Ever (Integral Records)
7- Zero T & Myth - Read My Mind (C.I.A.)
8- Zero T & Myth - The Artikal (C.I.A.)

/////arz-i-hal
"Düzenin var ettiği nefret şablonunun her nasıl işlevsel kılındığını bildirir bir kere daha, Osman Kavala için AİHM’in verdiği karara riayet edilmeyecek olması. AİHM’e zorunlu yargı yetkisi 27 Eylül 1989 tarihinde verilir. Bir iç mahkeme kılınan makam doğrudan bu ülkede var edilebilecek olan hukuki kararların akıbetinin sorgulanabilmesi, yargıda tıkalı kalmış ya da çözülmemiş olan davalara dair nihai kararların var edilebileceği, hükmün verilebileceği bir iç mahkeme kılınır. Üzerinden onca zaman geçtikten sonra bugün orada bildirilen hakkaniyet kavramı tanınmayacak bildirilir. Hizalar / kırmızı çizgiler, normların anti normatif hallere terk edilmesinin izleri üstünde ilerlerken bir de hukuksuzluk çizgisi üstünde ilerler bir ülke. Yönetim katının, baş amirden başlayıp silsile halinde ötekileştirile gelen insanlara, onların hak mücadelelerine bakışlarının esef verici sureti de ortadadır. Bir Avrupa ya da Orta Doğu ülkesi olmaktan ziyade hukuksuz, hiçbir evrensel nizamın yerinin kalmadığı / bırakılmadığı bir cerahattir mesele. Bununla bir ülkenin şablonunun yine yeniden inşasıdır mesele. Aralıksız aşağı yukarı beş yıldır nedensiz / mübalağasız bir boş evrak kalabalığı öne sürülerek, boşa doluya ithamlarla, onla görüşmüş, bunun yapmış gibi ithamlar ile yok yere bir insanın mahpus edilmesi sorgulanmasın istenir. AİHM’in her durumda Türkiye’nin bir doğrudan ortağı olduğu, ona göre kararlar alırken iyi geriye kalanları verdiğinde kötü ilan edilmesinin ceremesi de diğer yandadır. Osman Kavala’yı o nefret şablonunda hedef kılabilen iktidar kimseye de hayatı sorgulamayın, bu ülke için sakın ola iyi bir şey yapmaya çalışmayın (bizim haberimiz olmadan!) buyurur. Onca yıllık yargı garabetliği, üstüne çöreklenmiş olan darbeci, foncu, şucu, bucu yakıştırmalarının müsamerelik trajikliği bir yana, nefretin ele alındığı yerdeki istikametin her nasıl bir utanç olduğu bir kere daha kayda geçer. Bunu da tarih bir biçimde yazar, yazıyordur belki!

Nefret el alınan, kılavuz bilinen bir yola dönüştü bugün. Kötülüğün temsilini bir deneyim kılmak için, olur olmadık her gün var edilmiş katran karanlığının temel harcı o nefretin ta kendisiyle karılır kılındı. Günbegün, noktasına, virgülüne dokunulmadan isimler, kimlikler ya da aidiyetler değiştirilip, sözüm ona demokrasicilik oynanırken yıkımın olası eziyetlerin de istikrarı (!) sağlanır bir kere daha. Yüz koca yıla yakındır bir türlü hakkaniyet kavramını var edememiş, o anayasa denilen evrensel haklardan biriktirilen bir özet bahsi dahi sonunda çürütmeyi başaran bir yerde nefret her defasında birilerinin canını yakmaya vesile kılınır, kılındı! Düpedüz hayatın hiç edildiği zemin, o nefretle dün x, y, z için bugün a, b, c için ama her defasında devletlinin abecesinden çıkarttığı, yok ya da hiç addettiği kesimler / kimlikler için sürdürüldü. Bu kadar afaki bir toplamda, böyle açık ve aleni bir kötülük sarmalında hayatın istikameti kalır mı? Müşterek bir yaşamı her anlamda denetleyen, gözetleyen ve kuşatan bir iktidar pratiğinin nefretle buluştuğunda var edeceği katran karanlığı dert değil midir? Hemen her halükarda muasır medeniyetler diye lafa başlarken, kendi üstünde yükseldiği o medeniyetler birlikteliğini devamlı ama hep bir biçimde sürekli tarumar eden yerde nefret / kötülük / kindarlıkla hangi doğruya nasıl ulaşılır. Dipsiz, dehşetten başkasına yer bırakmayan, daimi bir kokuşmuşluğun şu sahneye ettiklerini anlamak için alim olmaya hacet yokken yanlışlarla hangi gün var edilebilir? Bildiğimiz tüm anlamlarıyla nefret hayatı paramparça ederken, takvimin her yaprağı acıya boğulurken insan olmanın gereği ne zaman akla düşecek, meselemizdir. İlgililere duyurulur." sesli meram

*akla düşenler, yola çıkıldıktan sonra derinleşen açmazlar ve sorun yumaklarının bireyi neredeyse dakika sekmeksizin nefessiz bırakışı karşısında hala "akil" olanı aramaya devam ediyoruz. akil olanın belirli kural ve kıstaslarla belirlenmiş zümreler için özel bir armağan olmadığına inatla inanmak istiyoruz. derdimiz meramın görünür kılınabilmesi. bahis açtıklarımız ana akımın yüz göz olmaya tenezzül etmedikleri. etmekten bir özenle koşar adım kaçındığı şeyler olmaya devam ediyor günahıyla sevabıyla ve yazabildiğimiz kadarıyla fark edilebilir ayrıntılar ile dönüştürücü, ayrıksı duruşların sebeplerini irdeleyerek endişe giderici, tanımlanmamış olanı arz etmeye çabalayarak yardımcı olmaya sesli meram // deuss ex machina ile devam...iyi haftalar...

allame-i ulul arz’dan ara nağmeler 
okuma parçası

sesli meram // deuss ex machina [ex.] genel geçer disiplinlerden uzak kalıp, deneysel ögeler ihtiva eden müzik türlerine kapısı açık bir yapılandırmayı sunmaya gayret eder. ambient’dan - folk’a uzanan ses şeceresinden alıntıları her salı akşamı 21.00-22.00 saatleri (gmt+3) arasında karşı radyo'dan iliştirmeye devam ediyoruz. aralıksız on yedi yıldır... bir direniş hali içinde... yayındayız!...

her türlü eleştiri ve öneri için iletişim kanallarımız;
---------------------------------------------------------

/////poemé
Ցանկություն -- Վահան ՏԵՐՅԱՆ

Քո հայացքը մոգական
Բորբոքում է քաղցր դող,—
Պարուրիր ինձ կուսական
Հուզումներով քո դյութող։

Ւնձ փաթաթիր որպես ամպ՝
Մութ աչքերըդ մեղմ փակիր,
Ժպտա՛ կրքոտ բերկրությամբ,
Անցավ կյանքըս խորտակիր...

Արյունոտիր շուրթերն իմ,
Սիրտս խայթիր՝ ծիծաղիր.
Թ՛ող աչքերս հեզ մեռնին,
Կյանքս մարիր ու փախիր։

Քո հայացքը մոգական
Բորբոքում է քաղցր դող, —
Պարուրիր ինձ կուսական
Հուզումներով քո գռութող...

1906

Comments