sesli meram 356 -- փշրված

kay(ıp)bedenler k/lan+-dereasonable (vv)arp presents
sesli_meram_356_//_karşı_228_//փշրված

26 nisan 2022 salı günü yayınlanmış programın parça dizinidir.

/////sesli meram muhteviyatı\\\\\
1- Echomatics - Lost Focus (Celsius Recordings)
2- Echomatics - Subconscious Relief (Celsius Recordings)
3- Monument Banks - So Good (feat. Kinsella) (Fokuz Recordings)
4- Monument Banks - Peach Tea (Fokuz Recordings)
5- Mr Nitro & Jethrobull - Idiosyncrasy (DNBB Digital)
6- Mr Nitro & Solistier - So Far (DNBB Digital)
7- Solah - Everything Is Possible (Hospital Records)
8- Solah - Fly (Hospital Records)

/////arz-i-hal
"Bütünüyle bu topraklardan sökülen halkın izlerini kimi zaman bir evin temellerinden, kimi zaman bir ayak yolunun ortasında, kimi zaman dönüştürüldüğü caminin suretinde, ören yeri içerisinde ismi dahi anılmadan var edilmiş olagelen tanımlamalarda görebilmek hala mümkünken, bunca propaganda, her sene onlar tanısın, şunlar tanısın biz bilmiyoruz böyle bir şeyi, şekli, kırımı, kıtali deyince o çart, şu medz yeghern, bildiğiniz tsexaspanutyun kendiliğinden son mu bulur? Kaybedilenler “huzuru”, diriler sahiden de yüzleşmeden bulamayacakken, inatla savunulan bu kötülük her neyi var edecektir, daha da kalıcı ayrımdan gayri! Daha iki yıl evvel Artsakh / Nagorno Karabakh, Dağlık Karabağ’da 44 gün savaşı ve daha geçtiğimiz ay içerisinde Ermenistan sınır boylarında var edilen taciz / çatışma halleri içerisinde “kökünüzü kurutmaya az kaldı, ermen haşereler” diye kıvançla sahip çıkılan “katliamcılık”, yaraya yeniden dokunmak değil miydi? Evet bir de başladığımız işi bitirelim ile talat paşa’nın Ermeni’yi mikroba benzettiği tanımlamaların ardında sıraya geçilen bir ülke vardı. Böyle bir halde nedir ki “sözde” olan!

Bitmiyor, bitmez de Nisan 24’ün meseli. Bitimsiz bir tahakküme etme hali, şuralarda kala kala 40 bin ile 50 bin sınırları arasında tekabül eden Ermeni, birkaç on binlik Süryani, biraz daha azı Arap Hristiyan, çok çok az Keldani ve tüm öteki olarak kodlanmış nüfusun yüzde %0.5’i için baharın başlangıcı ağıda çıkıyor. Bütünüyle Anadolu’nun bağrından tam anlamıyla vurulup, delik deşik olunması söz konusu edilmesin, neden bugün bu hallere rehin bu ülke denilmesin diye bir sözde nüansı tutturulup yeknesak vardır / yoktur diye geçiştiriliyor. Yüzleşme çağrılarına yüzsüzlük edip, Alman’ın, İngiliz’in, Fransız’ın, Rus’un onun bunun ama hep başkasının var ettiği kötülüğü orada yaşayan buralı ötekilere yıkarak yeni yollar açıldığı zannediliyor. Oysa var edilen tek şey halk inim inim inletilip, bugün nasıl eziliyorsa o gün de düz çıkabilmek için gerekli görülen, ekonomik politikanın çıkış için dayanak bellediği bir kırım / kıtal / cehennemdi! Bugün kesin olan, istisnasız bir biçimde görünen köyün bir kısmı budur, burasıdır. Memleketin sermayesi o yok edilmiş olan Ermeni’nin, Süryani’nin, Rum’undur.

107 yıldır Ermeni anlatıyor, o sözde diye kestirilip atılanı. Tarihimize leke çalamazlar ol Ermeniler denilirken, Sepastiya’daki apar topar sürgün, kırım, Gesarya’daki topyekun adı sanı belli zulüm, yok etme istencine hayatta kalma istemiyle direnmiş insanları atası olarak bilen bu satırın yazarlarına “sözde” Ermenilik vaaz ediliyor. Hiçbir şeyi en başından anlatmaya hacet olmadan, oralarda ne çete, ne yıkıcı düzen, ne ayaklanma var iken kalkıp kendi halinde yaşayan insanların köklerinden kopartılmasını mesel ettiğimiz vakit iş “sözde” ile geçiştiriliyor. Ne sözde, kim sözde! 1915 sadece Ermeni halkı için de değil Keldani, Nasturi, Süryani, Arap Hristiyan, Ezidi, Pontos Rumu ve Roman halkları için de, onları da kapsayan bir yok etme sistematiği olarak bina edilmişken sabah sözde akşam sözde deyip durunca her ne değişir ki, sahiden de? Bütünüyle, doğrudan bu sahne üstünde yaşamaya direnen bir avuç Ermeni’den birisi olarak soykırımın anlaşılabilirliğini sorgulamak onca tanıklığa rağmen, kurtarılanların anlatımlarına, var edilmiş kanıtlara ve her Ermeni’nin belgeliği tescil olunurken daha kaç nesil, kaç Nisan 24, kaç asır yitirilecek sahiden de? Dönüp onlar kendi tarihlerine baksın, bizim alnımız açık, yapmadık yapsaydık bir taneniz kalamazdınız gibi nice muntazam cümle, bir dolu yetimliğimize küfürlerin var edildiği, ne soy, ne sop, ne şecere konulan bir devrik cümleler deryasında hakikati kim ne zaman önemseyecektir? Acının varlığı, Türkiye’de takvim yapraklarında her gününden belli olurken, kafayı kuma gömmeye, ezberlerle saldırmaya, can yakmaya devam ederek mi geçmişiyle yüzleşecektir bu ülke, yüzsüzleşecek midir? Bir kılıç artığı torunu olarak bilmek istediğimiz yegane şey budur, sorgulamak, anlamak, acıya ortak olmak ne zaman? Üzerinden yüz yedi yıl geçmiş olan bir cehennemi pratiği şimdi görüp ol yıkım için özür dileyebilme erdemini var etmek ne zaman, hangi zaman? Acıyı sahiden fark etmek ne zaman? Ömür boyu aynı kısır döngüye mahkum edip, bitimsiz ithamlarla ve suçu / suçluları överek, daha kaç zaman kaybedilecektir? Kaybedilenleri hakir görerek, şimdiyi öteki kılınmış halkların hepsine karşı bir hiza bildirici kılmak için “sözde” soykırımı yeniden pek çok anlamda var ederek, daha kaç zaman heder olunacaktır! Bir özür dahi dilenmezken, yara konuşulmasın diye engellemeler var edilirken Ermeni (genel olarak tüm gayrimüslim) kolay hedefe konulurken nasıl bir ülke var edilebilir ki yurtta sulh, cihanda sulh diye yedi düvele örnek olduğu zikredilen! Nasıl, nerede, ne şekilde… Yanı başınızda henüz başlayamayan yasın var ettiği acıyı fark ediyor musunuz, sesiniz çıkıyor mu, oralarda mısınız?" sesli meram 

*akla düşenler, yola çıkıldıktan sonra derinleşen açmazlar ve sorun yumaklarının bireyi neredeyse dakika sekmeksizin nefessiz bırakışı karşısında hala "akil" olanı aramaya devam ediyoruz. akil olanın belirli kural ve kıstaslarla belirlenmiş zümreler için özel bir armağan olmadığına inatla inanmak istiyoruz. derdimiz meramın görünür kılınabilmesi. bahis açtıklarımız ana akımın yüz göz olmaya tenezzül etmedikleri. etmekten bir özenle koşar adım kaçındığı şeyler olmaya devam ediyor günahıyla sevabıyla ve yazabildiğimiz kadarıyla fark edilebilir ayrıntılar ile dönüştürücü, ayrıksı duruşların sebeplerini irdeleyerek endişe giderici, tanımlanmamış olanı arz etmeye çabalayarak yardımcı olmaya sesli meram // deuss ex machina ile devam...iyi haftalar...

allame-i ulul arz’dan ara nağmeler 
okuma parçası

sesli meram // deuss ex machina [ex.] genel geçer disiplinlerden uzak kalıp, deneysel ögeler ihtiva eden müzik türlerine kapısı açık bir yapılandırmayı sunmaya gayret eder. ambient’dan - folk’a uzanan ses şeceresinden alıntıları her salı akşamı 21.00-22.00 saatleri (gmt+3) arasında karşı radyo'dan iliştirmeye devam ediyoruz. aralıksız on yedi yıldır... bir direniş hali içinde... yayındayız!...

her türlü eleştiri ve öneri için iletişim kanallarımız;
---------------------------------------------------------

/////poemé
Վերջին Օրը -- Հովհաննես ԹՈՒՄԱՆՅԱՆ

Եփրատի ափին դեմուդեմ եկած՝
Զարկվում էին խիստ, զարկվում ու զարկում
Աննահանջ ու քաջ խըմբերը հայի
Եվ քուրդն ու թուրքը կիտված արենխում։
Երբ որ հոգնեցին երկար զարկվելուց,
Երբ որ հոգնեցին բազուկները կուռ,
— «Հե՜յ, ընկե՜ր, ասավ խըմբապետն արի,
Հե՜յ, ընկե՜ր, ասավ, բարձրացի՛ր շուտով,
Բարձրացի՛ր Հայոց բարձըր լեռների
Ամենից բարձըր գագաթն ու նայի՛ր,
Որտե՞ղ է, մի տե՛ս, վերջը թըշնամու...»
Բարձրացավ ջըլուտ հայդուկը հայի,
Բարձրացավ բարձըր գագաթը լեռան
Ու հոգնած ձեռքը դըրեց ճակատին.
— «Խըմբապե՛տ, ասավ, ընկեր խըմբապետ,
Տեսնում եմ հեռու հորիզոնները մութ
Եփրատի դալար հովիտներն ի վար՝
Մինչև Տավրոսի լեռները կապուտ,
Մինչև մըշուշոտ պարը Պոնտոսի,
Մինչև բարձրաբերձ ժայռերը Մոկաց․․․
Ծուխ է բարձրանում Մուշի հովիտից,
Ծուխ է բարձրանում Սասմա սարերից,
Ծուխ է բարձրանում Վանա կողմերից,
Ծուխ է բարձրանում Աբաղա դաշտից,
Կըրակ է կանգնած Զեյթունի վըրա...
Ամեն կողմերից թըշնամին գունդ-գունդ
Շարժվում է մեր դեմ, ու չի երևում,
Չեմ տեսնում վերջը նըրա շարքերի...»
— «Հե՜յ, ընկե՜ր, ասավ խըմբապետն այնժամ,
Հե՜յ, ընկե՜ր, ասավ, ետ նայիր հապա,
Ետ նայի՛ր, մի տե՛ս, հայերը հեռվից
Չե՞ն գալիս արդյոք մեզի օգնության...»
Ու հոգնած ձեռքը դըրեց ճակատին,
Կըտրիճ հայդուկը նայեց դեպի ետ.
― «Խըմբապե՛տ, ասավ, ընկեր խըմբապետ,
Տեսնում եմ ահա, ինչպես ափիս մեջ,
Սև ծովից մինչև ծովը Վըրկանա,
Մինչև Կովկասի պատնեշը ձյունոտ.
Գալիս են խումբ֊խումբ հայերը ճեպով,
Գալիս են ճեպով մեզի օգնության։
Իջնում են Սյունյաց մութ-մութ սարերից,
Ելնում Գուգարքի խոր-խոր ձորերից,
Շիրակի դաշտից մինչև Այրարատ,
Ու ողջ ափերը Անուշ Արաքսի
Անվերջ տագնապով իրար են անցնում...
Գալիս են ամեն կողմից Կովկասի,
Գալիս են հեռո՜ւ, հեռու կողմերից,
Գալիս են կարոտ պանդուխտներն ամեն,
Գալիս են ցըրված տըղերքը նորից,
Գալիս են՝ պարզած դըրոշն հայրենի...»
— «Հե՜յ, ընկե՜ր, ասավ խըմբապետը փորձ,
Հե՜յ, ընկե՜ր, ասավ, սուր աչք ունիս դու,
Նայի՛ր դեպ հյուսիս, ավելի հեռու,
Չի՞ շարժվում արդյոք հյուսիսը հըզոր...»
Ու նայեց հայդուկն ավելի հեռու,
Նայեց սըրատես աչքով արծվենի։
— «Խըմբապե՛տ, ասավ, ընկեր խըմբապետ,
Աչքըս չի կըտրում՝ որտեղից մինչ ուր՝
Շարժվում է, ահա, հյուսիսն ընդհանուր.
Հորձանք է տալիս ծովն ըռուսական,
Հորձանք է տալիս ծանր ու ահավոր,
Դեպի ամեն կողմ— ափերն հեռավոր.
Եվ, հուր ու շոգի շընչելով ուժգին,
Գընացքը կըտրած գընացքի ետև,
Ու, գալարվելով հովիտից հովիտ,
Գալիս են, ինչպես վիշապներ սև-սև...»
— «Հե՜յ, ընկե՜ր, կանչեց խըմբապետն արի,
Հե՜յ, ընկե՜ր, կանչեց, դե՛ ցած եկ արագ,
Առ հըրացանըդ, դաշտն իջիր շուտով,
Իջի՛ր Սըրբազան ափը Եփրատի.
Հին պատերազմի վերջին զարկն է սա,
Հին ոճրագործի հոգեվարքն է սա...»
— «Խըմբապե՛տ, կանչեց, ընկեր խըմբապետ,
Խըմբապե՛տ, կանչեց հայդուկը ջահել,
Հայոց երկնահաս լեռների վըրա
Խո՜ր, խորհրդավոր ձայներ են լսվում.
Դըղըրդում է խուլ երկինքը վերից
Էն անհուն, անքուն, անթիվ ձայներից...»
— «Հե՜յ, ընկե՜ր, կանչեց խըմբապետը հին,
Հե՜յ, ընկե՜ր, կանչեց, խաչ հա՛ն երեսիդ.
Էդ կյանքում տանջված, տանջանքով մեռած
Անթիվ, անհամար, անբախտ հայերի
Հոգիներն են հեգ, որ լաց ու կոծով,
Արյան մըրրիկով երկինք վերացան։
Փոթորկում են դեռ աստծու առաջին,
Բողոքում անհուն երկրնքովը մին.
Նըրանց բողոքի աղմուկն է անլուռ,
Հասնում է ներքև՝ հայի ականջին...
Հե՜յ, ընկե՜ր, ասավ, խաչ հա՛ն երեսիդ,
Առ հըրացանըդ, դաշտն իջիր շուտով,
Իջի՛ր Սըրբազան ափը Եփրատի,—
Մեծ տառապանքի վերջին օրն է սա...»

Comments