sesli meram 388 -- մետամորֆոզ

kay(ıp)bedenler k/lan+-dereasonable (vv)arp presents
sesli_meram_388_//_karşı_260_//մետամորֆոզ

13 aralık 2022 salı günü yayınlanmış programın parça dizinidir.

/////sesli meram muhteviyatı\\\\\
01. ALXZNDR - M4 (Deep Medi Musik)
02. ALXZNDR - Abacus (Deep Medi Musik)
03. Cheetah - Kill Dem Dead (Sub Code Records)
04. Cheetah - Cloud Sine (Sub Code Records)
05. Digital - Motherland Dub (Function Records)
06. Digital - Dread Life (Function Records)
07. Gremlinz - Ratchet (Droogs)
08. Cern - Second Thoughts (Droogs)

/////arz-i-hal
"“Feodal tipteki bir toplumda siyasi iktidar esas olarak yoksulların senyöre ve zaten zengin insanlara vergi ödediği, aynı zamanda onlar için askerlik hizmeti yaptığı bir iktidardı. Fakat kişilerin ne yaptığıyla hiç ilgilenilmiyordu, siyasi iktidar buna, sonuç itibarıyla, ilgisizdi. Bir senyörün gözünde var olan şey, toprak, köyü, köyünde oturanlardı, ailelerdi, fakat bireyler, somut olarak, iktidarın gözüne gözükmüyordu. Bir an geldi ki, herkesin iktidarın gözü tarafından fiilen algılanması gerekli oldu, kapitalist türde bir toplum olsun istendi, yani mümkün olduğunda yaygınlaştırılmış, mümkün olduğunca verimli bir üretimle birlikte; iş bölümünde kimilerinin şu işi, kimilerinin bu işi yapmasına ihtiyaç olduğunda, halkın direniş hareketlerinin, ataletin ya da isyanın, doğmakta olan tüm bu kapitalist düzeni altüst etmesinden korkulduğunda, o zaman, her bireyin somut ve keskin gözetlenmesi gerekli oldu…” Michel Foucault, İktidarın Gözü (İmge Kitabevi)

Panoptikon, İngiliz filozof ve toplum kuramcısı Jeremy Bentham’ın 1785 yılında tasarlamış olduğu hapishane inşa modelidir. Bütünüyle toplumsal bir sınıflandırmayı var eden, ötekilerin / zararlı görülenlerin kuşatıldığı, yedi gün, yirmi dört saat denetlendiği bir zeminin bugünlerin dünyasında artık bir temel argüman haline dönüşümünü yaşamaktayız kesintisiz olarak. Covid-19 salgın sürecinin başından ortasına, şimdisine, normalleşme hal tanımla birlikte güncellenen şu ana, bütünüyle o trajik gözetleme aparatının güncel, bariz bir sabite dönüşümü var edilir. Yolun, yordamın, anlam ve ötesinin topyekun çalındığı bir uzamda, toptan, Foucault’nun yaza geldiği üzere kapitalist düzen alt üst edilebilir bir mesel olarak görüldüğünden, korkulduğundan her bireyin kesintisiz gözetlenmesi hasıl oldu. Bugünün dünyası, Türkiye gibi nesnelliği ile o yeni dünya düzeni aksiyonunun en olmadık hallerine rehin edilen ülkenin gerçekliği bu halle çıkagelir. Yönelimini, düşünce eylemine, sorgulama bahsine, hayatta var olma istemine ketler vurarak var edebilen bir iktidar temsilinin suna geldiği her şey yıkımı bildirir. Bunlarla bir ülkenin yönetim katını var edip, cürümle bütünleşmiş hamlelerle birlikte bir kere daha denetim, gözetim ve tam kapasite tahakkümle hayat hiç edilir.

Kırmızı çizgilerin her an bambaşka bir veçhe / saikten türetildiği, güncellendiği bir yerde olmakta olanın afaki bir cürüm kalıcılığı adına olduğu muhakkaktır. Panoptikon zihninin, tevatür değil doğrudan hepimizi enterese eden bir incitme, eksiltme ve adıyla sanıyla bir biyopolitik cendere sahası olarak güncelliğidir şimdi mesele. Baş Amir ve baş faşistin ol mini mini mikro faşist oluşumlar, bildiğiniz tüm anlamlarıyla yekten solculuğa hakaretin ta kendisi kendini solcu zanneden zevat; perinçekgillerle bütünleşik imaline devam ettiği, yolunda yürüdüğü ülke / yeni yüzyıl şablonu bu bahsin de devamlılığıdır. Böyle bir halle, bunca kesintisiz bir cürüm istemiyle kuşatılan yerde, panoptikon zaten hayatlarımızın tam da merkezinde konumlanan devlettir! O’nun yol verdiklerinin var ettiği her şey, hemen ilk tanımlamada olduğu gibi kuşatan / tüketen, bunu yaparken de denetimi gözetleyerek var eden bir ülkeyi bildirir. Yeni çağ, yüzyıl söylemi sulu sepken kullanıla durulurken asıl olmakta olan bu cendere halinin ta kendisini kanıksatmaktır. Bunun her neresi yenidir, hiç düşündünüz mü?" sesli meram 

*akla düşenler, yola çıkıldıktan sonra derinleşen açmazlar ve sorun yumaklarının bireyi neredeyse dakika sekmeksizin nefessiz bırakışı karşısında hala "akil" olanı aramaya devam ediyoruz. akil olanın belirli kural ve kıstaslarla belirlenmiş zümreler için özel bir armağan olmadığına inatla inanmak istiyoruz. derdimiz meramın görünür kılınabilmesi. bahis açtıklarımız ana akımın yüz göz olmaya tenezzül etmedikleri. etmekten bir özenle koşar adım kaçındığı şeyler olmaya devam ediyor günahıyla sevabıyla ve yazabildiğimiz kadarıyla fark edilebilir ayrıntılar ile dönüştürücü, ayrıksı duruşların sebeplerini irdeleyerek endişe giderici, tanımlanmamış olanı arz etmeye çabalayarak yardımcı olmaya sesli meram // deuss ex machina ile devam...iyi haftalar...

allame-i ulul arz’dan ara nağmeler 
okuma parçası

sesli meram // deuss ex machina [ex.] genel geçer disiplinlerden uzak kalıp, deneysel ögeler ihtiva eden müzik türlerine kapısı açık bir yapılandırmayı sunmaya gayret eder. ambient’dan - folk’a uzanan ses şeceresinden alıntıları her salı akşamı 21.00-22.00 saatleri (gmt+3) arasında karşı radyo'dan iliştirmeye devam ediyoruz. aralıksız on dokuz yıldır... bir direniş hali içinde... yayındayız!...

her türlü eleştiri ve öneri için iletişim kanallarımız;
---------------------------------------------------------

//poemé
Տրագիլահմաջո -- Վարդան ՀԱԿՈԲՅԱՆ

Մարդիկ խառնվեցին, ամեն ինչ խառնվեց եւ քաոսում
նորից ստեղծվեց նախաադամյան ժամանակ,
որի մասին, թերեւս,
չէր կարող առավել խորը չիմանալ Եվան, չնայած նրան,
                                                որ ինքը,
թեկուզ որպես հղացում կամ նախահղացում, դեռ չկար,
                                                բնականաբար։

Վերադառնանք։

Հանրահավաքի մեջ, ծառի հոգնած ճյուղին ծանրացող մի
երեխա լահմաջո է ուտում, եւ
անբարձրախոս ծիծաղում է, չգիտես՝ ում վրա։

Ինչ որ տեսնում ենք, դրանք իրենք չեն, իրենց
                                        ստվերներն են՝
ստվեր-ընդդիմություն, ստվեր-իշխանություն, ստվեր-
                                        ծառ, ստվեր-քար,
ստվեր-թողություն, ստվեր-սեր, ստվեր-ամենաթողություն,
                                        ստվեր-պոռնկություն,
ստվեր-ստվեր, այսինքն՝ բոլորը մի երազ է, որ ամենքը
                                        տեսնում են միաժամանակ
եւ խիստ միասին, թեպետ՝
անմիաբան։

Իսահակյանի արձանի մոտ, պոետի ոտքերի տակ
                                        դրված մի
ռադիոձայն, մեկնում է երգի բառերն՝ ասես անապատների
                                        ավազների վրա.
-Օտար, ամայի ճամփեքի վրա...
Եվ այնպես քաղցր է հնչում դա հայրենիքում, որ
                                 օտարության կարոտից
ուղղակի լացդ գալիս է։ Եվ աղավնին համբուրում է
                                        Վարպետի քմծիծաղը։

Սիրո մասին գրած թղթերս փռում եմ թաց
նստարանին եւ դու, փեշերդ վեր բարձրացրած, նստում ես
                                        նրանց վրա. ես
միանգամից դառնում եմ աշխարհի ամենաջերմ
                                        տողերի հեղինակը։
(Հետո դրանք առանձին մի գրքույկով կհրատարակեմ
                                        ու դրանով
կխփեմ Էզրա Փաունդի քթին։ Էլիոթն ինձ հասկանում է)։

Քաղաքական սիրուհիներից ձանձրացել է ժամանակը,
                                        լուսնի
եղջյուրներից թափվող պրեզիդենտացուները ժողովրդի
                                        գլուխն, ասում
են, շփոթել են ֆուտբոլային գնդակի հետ եւ, խելագար
էքստազի մեջ ընկած, իրար պաս են տալիս՝
                սեփական դարպասին խփելու համար։

Իմ առջեւից գնում է մի ավազակ։ Մի գող քայլում է իմ կողքից։
Մի մարդասպան, ահա, անծանոթ կնոջ թեւն է մտել։
                                                Մի փերեզակ
սեր է խոստանում մի աղջիկ երեխայի։ Մի ոճրագործ ինչ-որ
մեկի հետ սակարկում է ինչ որ մեկի գլուխը։ Իսկ քամին
փոխարինում է փչացած բարձրախոսին.
-Կեց-ցե-ցե մեր մի-ա-ա-բանութ-յու-յու-նը...

Լահմաջոյի մի պատառ երեխայի ձեռքից ընկնում է
ծառի տակ կանգնածի վրա, եւ վերջինս դեպի վերեւ նայելով,
                                         ժպտում է
չերեւացող մի հավքի.
-Բախտավորության նշան է՝ թռչունն անցավ իմ
                                       գլխավերեւով։

Մի ուրիշ ծառ։ Մի ուրիշ վայր։ Մի ուրիշ՝ ես։ Նույնը։

Մարդիկ խառնվել են ամեն ինչին։ Երեխան լահմաջո է
                                                ուտում, իսկ
ծառի տակ ուրիշ երեխաներ ուզում են ծառից գցել
նրան՝ ճյուղը խլելու համար։ Խոսք, ժպիտ, ասված
ու չասված բաներ մարդկանց միջից ներքաշում է հողը։
                                       Երկինքը դես ու դեն են
քաշքշում ամպերը, երկինքը քայքայվում է։
Աղը քայքայում է միշտ (Նախիջեւանը վկա)։
Երամներ այլեւս չեն երեւում կապույտում։ Իսկ երեխայի
լահմաջոն վաղուց վերջացել է, բայց չի ուզում ծառից իջնել։

Մի առնետ ինչ-որ շենքի մուտքից մինչեւ մյուս
                                        մուտքն այնպիսի
կարեւորությամբ է շտապ անցում կատարում, ասես
քաղաքի հիմնադիր ճարտարապետի նախագծերում
լրացումներ է անում։ Աշխարհը՝ ծառից։ Ինչ լավ է, որ
«Կարմիր գլխարկի» գայլը ծառերին կուլ չի տալիս։

Comments