sesli meram 407 -- հուսալ

kay(ıp)bedenler k/lan+-dereasonable (vv)arp presents
sesli_meram_407_////հուսալ

01 mayıs 2023 pazartesi günü kaydedilmiş programın parça dizinidir.

/////sesli meram muhteviyatı\\\\\
01. SP:MC - No Escape (Carbon Music)
02. SP:MC - Flow State (Carbon Music)
03. TMSV - Scylla (Perfect Records)
04. TMSV - Penelope (Perfect Records)
05. Law - All Styles (Rupture LDN)
06. Law - Seven Miles (Rupture LDN)
07. Felov - Lunacy (feat. Teej & Freddy B) (Transparent Audio)
08. Felov - Faith (Transparent Audio)

/////arz-i-hal
"Müşterek olanın köküne kibrit suyu dökülmeye devam diyor muktedir. Hazır şimdi fırsatı varken en olmadık şeyleri öne sürüp, açık tanık eliyle bir linci var etmeye çabalıyor AKP, MHP rezilliği. Yirmi birinci yılına varırken, 2015 karanlığında Bakur Kürdistan’ında açık bir biçimde var edilmiş olagelen abluka bu defa yıkılacak kentler kalmadığından, insanlar üstünden var edilmek istenir. Tahakküm, biyopolitik bir mücadeleye evrilir. Duraksamak nedir bilmeden yukarıdaki satırlar boyunca fark edebileceğiniz üzere, itirazlarını müşterek bir mesel kılan insanların hayatları tarumar olunur. Ezber edilmiş bir devletli geleneği hal ve istemi, ne zaman baş sıkışsa çıkagelen düşmanlaştırma dili ve hızar gibi toplumu ayrı, apayrı kutuplara böldüren bir tehdit / yıldırı / terör var edilir. Her Kürd eşittir terörist algı ve imasını yeniden ve yeniden imal etme gayretlerinin hazin tablosu şimdilik, bu satırlar yazıla dururken iki yüzün üstündedir.

Siyasi tutsak kılınan Selahattin Demirtaş’ın da bildirdiği gibi, temsiliyet konusunda sıkıntı, bekasına dair belirsizliği muhafaza eden AKP-MHP kliği, PKK lideri Abdullah Öcalan ile münazara eder. Dostlar alışverişte görsün diye de değildir büyük ihtimalle, Kürd halkının yıllardır ezilmiş olagelen bir hakikat temsilinin o diğer kutba yönelik olumlama, diyalog gayretine ket vurmak için bir asırdır sürdürülen bir teşebbüs yinelenir. İddiadır, neticesinde her şeyin hakikati de o masada devlet ile Öcalan arasındaki görüşmelerin detaylarında saklıdır. Devletin şimdisinin taleplerinin reddiyesi ile bir kere daha saldırılar yoğunlaştırılır, henüz seçime iki hafta vardır. Sulh böyle mi sağlama alınacak, hayatlardan çok daha değerli kılınan, aman şimdi koltuğumuzdan da olmayalımcılık için en olmadık işler yeniden sahnelenip o makamlar yeniden baş amire mi gidecektir? Bölgenin, Bakur Kürdistan’ından, Kuzey Doğu Anadolu’ya hiç de baş eğecek gibi olmadığı zaten malumdur. İyi de tahakkümle yol nereyedir, sahiden?

Kalem kırılınca, kelam susturulmuş olur mu sahiden? Düne kadar özgürleşmeden bahisler açarak ilerleyen, daha birkaç yıl önce demokratikleşme / reform paketini suna gelen, dağa değil ovaya yüzünü çevirmiş insanlarla bir gelecek binasına girişilecek olduğundan sözler edilmiş bir yerde varılan yer hiç mi utanç verici değildir? Bakur Kürdistan’ı halkının var ettiği mücadele, ortaya serdiği şartsız / koşulsuz desteğe seslerini pısarak kenarda bekleşip duran, muhalefetin kalanının diyecek hiç mi sözü yoktur, olmaz, olmuyor! Yerli yerine oturunca taşlar, Meşruiyet ve birinci anayasa yazım süreçlerinin şafağında ortalığa saçılmış o hürriyet / istiklal / geleceğini birlikte var edecek bir ülke tezahüründen, nasıl bir Ermeni soykırımı / vatanından çekip alınması / silinmesi var edildiyse, bugün de ihtimal olarak her dönemeçte, cumhuriyetin ilk gününden bugünlere aralıksız olarak bir yıldırı / tehcir / tehdit döngüsü güncellenir. Bu hallerle sahiden bir müşterek hayat imgesi muhafazası mümkün olabilir mi? İktidar klanları, devletin sahipliliği konusunda kendisinde yetki bulan herkesin bir biçimde ötekisine hayatı dar ederek, onu sınırlayıp, enikonu çekilmez kılarak var edeceği şeyin ta kendisi bir ülke olabilir mi? Daha hangi seçim, sınama, gelecek tahayyülü için Kürdistan halklarının bedel ödeyeceği bir ülke gerçekliği var edilecektir, nereye kadar? Amed’den, Ankara’ya var edilmiş cerahatli gözaltı furyasından, tutsak edilmiş başta Demirtaş, Yüksekdağ, Tuncel, Kışanak gibi nicesine, elde kıyıda hemen hazırda tutulan Paylan, Önder, Uca gibi nice fezlekeyle mahkum kılınabileceklere, İstanbul’un ortasında Cumartesi Anneleri / İnsanlarına hiç kesintisiz sürdürülen şiddete, En son bugün sabah saatlerinde ESP baskınına nicesine, nicesiyle hangi müşterek var edilebilir, bir cürüm hemhal ülkeden gayri, nasıl? Gerileye gerileye sonunda un ufak edilmiş bir demokrasi geleneğinin ortasına çakılı kalmış bir yerde yeni yüzyıl nedir ki, onca her şey dünün karanlığına çıkarken, hala ve hala…" sesli meram 

*akla düşenler, yola çıkıldıktan sonra derinleşen açmazlar ve sorun yumaklarının bireyi neredeyse dakika sekmeksizin nefessiz bırakışı karşısında hala "akil" olanı aramaya devam ediyoruz. akil olanın belirli kural ve kıstaslarla belirlenmiş zümreler için özel bir armağan olmadığına inatla inanmak istiyoruz. derdimiz meramın görünür kılınabilmesi. bahis açtıklarımız ana akımın yüz göz olmaya tenezzül etmedikleri. etmekten bir özenle koşar adım kaçındığı şeyler olmaya devam ediyor günahıyla sevabıyla ve yazabildiğimiz kadarıyla fark edilebilir ayrıntılar ile dönüştürücü, ayrıksı duruşların sebeplerini irdeleyerek endişe giderici, tanımlanmamış olanı arz etmeye çabalayarak yardımcı olmaya sesli meram // deuss ex machina ile devam...iyi haftalar...

allame-i ulul arz’dan ara nağmeler 
okuma parçası

sesli meram // deuss ex machina [ex.] genel geçer disiplinlerden uzak kalıp, deneysel ögeler ihtiva eden müzik türlerine kapısı açık bir yapılandırmayı sunmaya gayret eder. ambient’dan - folk’a uzanan ses şeceresinden alıntıları iliştirmeye devam ediyoruz. aralıksız on dokuz yıldır... bir direniş hali içinde... yayındayız!...

her türlü eleştiri ve öneri için iletişim kanallarımız;
---------------------------------------------------------

//poemé
Մեղքի Դռները -- Վարդան ՀԱԿՈԲՅԱՆ

Դու ասում ես, որ հոգին ավելին չէ, քան մարմինը, դու ասում ես, որ մարմինը
ավելին չէ, քան հոգին, բայց հոգին ուտում է մարմինը, Ուիթմեն, սիրելիս։
Իսկ մեղքի դուռը՝ ե՞րբ է փակ եղել։ Երբ ես սիրում էի մի աղջկա, նրան նայելիս՝
չէի տեսնում, միշտ տեսնում էի միայն թռչուններ, շատ թռչուններ։

Բանտաճաղեր՝ ձեւավորված արվեստով գոթական,
ճչում է բառը։ Բոգդան Ջանյանը տխուր Ղարաբաղ է։ Եվ ծլում է մի ծաղիկ՝ հողոտված
ժանգի մեջ փշալարերի։ Երբ դու ինձ
չես լքում այլեւս, ես ինձ չափազանց լքված եմ զգում։
Անվերապահ չեմ ընդունում ոչ մեկին։ Բառն ընդամենն ինքն իր
դուռն է միայն, ինչքան պիտի ներս գնաս, որ հասնես բուն մտքին։
Աշխարհում ոչ մի կին վերջնականապես դեռ չի համբուրվել։ Իսկ երբ
տղամարդը տանջանքի մեջ է՝ կինն առավել գեղեցիկ է ու անտանելի։

Առանց քամու՝ ծառը շարժվում է։ Առանց քայլերի ճամփան ընթանում է։ Ծնվում է
մանուկը՝ համբույրից առաջ։ Ներել՝ երբ անհնարին է ներել։ Քայլել՝ երբ անհնարին է
քայլել։ Ես քեզ չեմ լսում՝ երբ լսում եմ եւ չլսելուս մեջ (քո ձայնում)
կա մի բան, որ ոչ ոք դեռ չի ասել ինձ։ Եվ ես տխուր եմ ավելի, քան եթե տխուր լինեի։

Մեղա՜, Տեր, հազար մեղա... Մայրերն են իրենց որդիների առաջին թշնամիները, եւ
ինչպիսի գորովանքով, սիրով, տառապանքով, համբույրներով են նրանք մահվան
կամ սպանության համար աճեցնում իրենց ձագերին՝ օր-օրի շտապելով։ Մի
մեղեդի ծվարել է թռչնի դատարկ բնում, մասրենու փշերից ու մառախուղից ներս։

Անրջամեռ դադար։ Եվ ահ ու սարսափ է ապրում, երբ հանկարծ մարդու է հանդիպում
Շոպենհաուերը, բայց գորովանքով է միշտ դիտում իր նկարը. «Ես այն ձեռք եմ
բերել, որպեսզի նրա սուրբ պատկերի համար մատուռ կառուցեմ»։ Անհամաձայն
մայրամուտ։ Մութը իջեւանատունն է աստղերի։ Այս երեխան
այնքան է անմեղ, որ եթե թեւերը բացի՝ կարող է թռչել։

Այնուամենայնիվ, ինչ կա տիեզերքից այն կողմ, ուր ոչինչ չկա։ Թող ինձ ներեն
բոլոր այն ճանապարհները, որոնցով չեմ անցել։ Եգիպտական սֆինքսը՝ Քեֆրենի
դեմքով, ծանր նստել է գրասեղանիս վրա։ Գերեզմանոցում արածող ձիուն
ինչու է թվում, թե իր խրխնջոցը հասնում է տիրոջը, որի վրա խոտ է բուսել։

Եվ հոգին ավելի հոգի է, քան հոգին, եւ մարմինը ավելի մարմին է, քան մարմինը։ Եվ
տխրում է սերը, որ ինքը չկա։ Եվ ծառը, որ անասելի մենակ է
ճամփի եզրին, ինքը չէ ծառը։ Իսկ տիեզերական խավարի մեջ ոտքերս ավելացնում են
(բացելով հանդերձ) առեղծվածները հեռվի։ Ներհուն հայ, Ուիթմեն, սիրելիս։

Comments