sesli meram 475 -- նվաստացում

kay(ıp)bedenler k/lan+-dereasonable (vv)arp presents
sesli_meram_475_////նվաստացում

09 eylül 2024 pazartesi günü kaydedilmiş programın parça dizinidir.

/////sesli meram muhteviyatı\\\\\
01. Gyrofield - Lagrange (XL Recordings)
02. Gyrofield - Occams Razor (XL Recordings)
03. JFlux - Keep On (Warm Communications)
04. JFlux - Inner Peace (Warm Communications)
05. Sicknote & Sweetpea & Dissect - Mind Games (Stereocilia Recordings)
06. Sicknote & Sweetpea & Dissect - Tear Down Babylon (Stereocilia Recordings)
07. Lavery - Ruff Like We (Dubcode-8)
08. Lavery - Very Special (Dubcode-8)

/////arz-i-hal
"Gündelik yaşamın yaralarla donatılmasının, yara sahibi kılınanların aralıksız tüm ötekiler olarak ilan edildiği yerde, çok seslilik zaten sizlere ömür kılınmıştır. Bugünün yeni ülkesi nam sahnenin de geçmişinin kirli / kanlı / kötücül olagelen yüzeyleriyle barışık hatta tüm o sistem yürüsün de nasıl yürürse yürüsün diyerek göz yumduğu / birleştiği vakalar diğer halkları da kuşatan bir çevreleme, kuşatma ve terörün ta kendisine dönüştürülür. Devletler için kullanışlı addedilen yıldırma / yok etme / deneme ve bunların hepsinin çatısındaki o terör olgusunun yeniden imaliyle 6-7 Eylül 1955 yılmaksızın yeniden kimi zaman paldır küldür, kimi zaman sessiz sedasız yenilenir. Geleceğini dününden aldığı derslerden, artık gizlenemeyen bir karanlık elin var ettiği acıları tekrarlanmayacağını bildirerek geçmişin ta kendisinden medet umarak nasıl bir yön tayinine girişilebilir ki! Korkunun diri tutulup, herkesin bir ötekisine düşman kılındığı 1955’te tek bir gazete manşetinin, demokrat parti iktidarının galeyanının binlerce meskun mahalli yerle bir ettiği, hayatı derdest ettiği kimi insanların tecavüze uğrayıp, hakaretlere maruz bırakıldığı, varlığının mal varlığı değil de sadece tastamam insani varlığının hiçe sayıldığı, yağmalandığı bir karanlık yön gösterici olarak halen kullanışlı addediliyorsa o ülke nasıl ev kalabilir, Türk’ün ta kendisi için de.

Yaralar biriktirmeye devam ediyor bir menzil. Dün, Anna, Georgios, Anastacia, Hristos, Ğukas, Makruhi, Krikor, Vartuhi, Keğam, Cercis, Xatun, Erdem, Romina, Jak, Meline, Abit, Raquel ve nicesi için bir hayat tahayyülü bırakmayan akıl hayatı dar ettiği gibi ol 6-7 Eylül 1955’i var etti. Ardılı, Varlık Vergisi, Aşkale Sürgünleri, 20 Dolar 20 Kg Tehciri silsile halinde devam eden bir karanlığın inşası oldu. Topyekun toplumun sorumluluğuna, o yıkımlar var edilirken var edilen sessizliğe kayıtsız kalındı. Cürüm keskinleştirilirken su çürüdü. İnsan Hakları Derneğinin bu seneki basın açıklamasında da görüleceği üzere hedef gözetenlerin, hedefe saldırıyı kimlere ihale ettiğinin de nişanesi tam bir utancın sarmalını gözler önüne serer: “Speros Vryonis halk katılımı konusunda da titiz bir çalışma yapmış, İstanbul Emniyet Müdürü’nün Yassıada duruşmalarında verdiği 300.000 kişi bilgisini inandırıcı bulmamış, elindeki verilerle bu sayının 100.000 olduğunu belirtmiştir. Yani o günkü İstanbul nüfusunun onda biri. Şehrin bugünkü nüfusuna oranlarsak bu, iki milyona yakın kişi demektir. Bugün böyle bir yıkıcılığa iki milyona yakın kişinin bilfiil katıldığını düşünürsek, halk katılımının boyutlarını daha iyi görebiliriz.” Yaşatan bir yeri, ezen, yeren ve yutan bir karanlığın menzili kılma çabasında bugün o 6-7 Eylül 1955’ten ne kadar uzağa düşüyor bu memleket, düşünebiliyor mu? Yaranın kendisinin bilinmediği hiç önemsenmediği bir zeminde cürümler ardıl sıra peyda olurken, iki satır da olsa ne özeleştiri var edilebiliyor, ne tek satırlık, yalandan da olsa bir özür paylaşılıyor. Bu çürümüşlük içinde, altmış dokuz yıl ve onca sınamadan sonra halen diri bir soru kendisini avaz avaz sorduruyor, ne etti o insanlar size! Kendi halinde, yaşama tutunan, dün komşu olup bugün / bir anda mihrak / düşman kılınabilecek ne etmişlerdi size! Ne hakla hayatların sönümlenmesine, eksiltilmesine, yıkımına bunca sessiz kalınıyor, hala ve hala… sahiden…" sesli meram 

*akla düşenler, yola çıkıldıktan sonra derinleşen açmazlar ve sorun yumaklarının bireyi neredeyse dakika sekmeksizin nefessiz bırakışı karşısında hala "akil" olanı aramaya devam ediyoruz. akil olanın belirli kural ve kıstaslarla belirlenmiş zümreler için özel bir armağan olmadığına inatla inanmak istiyoruz. derdimiz meramın görünür kılınabilmesi. bahis açtıklarımız ana akımın yüz göz olmaya tenezzül etmedikleri. etmekten bir özenle koşar adım kaçındığı şeyler olmaya devam ediyor günahıyla sevabıyla ve yazabildiğimiz kadarıyla fark edilebilir ayrıntılar ile dönüştürücü, ayrıksı duruşların sebeplerini irdeleyerek endişe giderici, tanımlanmamış olanı arz etmeye çabalayarak yardımcı olmaya sesli meram // deuss ex machina ile devam...iyi haftalar...

allame-i ulul arz’dan ara nağmeler 
okuma parçası

sesli meram // deuss ex machina [ex.] genel geçer disiplinlerden uzak, deneysel ögeler ihtiva eden müzik türlerine kapısı açık bir yapılandırmayı sunmaya gayret eder. ambient’dan - folk’a uzanan ses şeceresinden alıntıları iliştirmeye devam ediyoruz. aralıksız yirmi yıldır... bir direniş hali içinde... yayındayız!...

her türlü eleştiri ve öneri için iletişim kanallarımız;
---------------------------------------------------------

/////poemé
Տեսիլ -- Վարդան ՀԱԿՈԲՅԱՆ

Եվ մի տեսիլ իմ աչքերից չի հեռանում,
Եվ մի տեսիլ իմ աչքերին ձյուն է մանում.
Ճերմակ-ճերմակ երազներն են գալիս այցի,
Հին հուշերից բերած լույս են խառնում լացիս։

Ամենօրյա իմ կրակով գարունը քո
Կրկնակի էր դարձել շքեղ, անզուգական,
Եվ երկնքի, աստղի, լույսի, սիրո ներքո
Չկար ուրիշ երկրի դուստր՝ չքնաղ այդքան։

Բայց ի՞նչ եղավ... Իմ կարոտը՝ մերկ, անտերունչ,
Էլ խոսք չունի, խոսք չի փնտրում քեզ ասելու,
Փակ դռների առաջ մրսած, անտեր մի շուն
Ոռնում է դեռ եւ տեղ չունի վռազելու։

Օրվա աչքում գունատվել է պահը անցած,
Ինչքան վատ ես, ինչքան վատ ես դու ինձ տեսնում,
Հոգուս խորքում լերդացել է բառը չասված,
Եվ Աստծուց ճամփան լույս է դեռ աղերսում։

Ու պատկերս, որ քեզ հիմա թվում է Սեւ,
Չարաոգի... Մեղա, մեղա... Ջարդիր, խնդրեմ,
Ու հաշվիր, որ աշխարհում այս չի եղել սեր,
Չի եղել խինդ ու չեն եղել կարոտ, վարդեր...

Մութ, մեղքաշատ մի քարայր է կանչում հեռվից,
Ճգնավոր եմ ուզում դառնալ, քաշվել անհետ.
Ես մենակ եմ, մենակ, մենակ... Եվ ոչ ոք ինձ
Թող չնայի այսուհետեւ խոժոռ ու խեթ։

Ես կգնամ անկշռելի, մեծ ցավիս հետ,
Ես կսուզվեմ մոռացության մուժ-մշուշում...
Բայց մի տեսիլ դեռ խայտում է աչքերիս դեմ,
Ճերմակ-ճերմակ երազներ է սրտիս հուշում։

Comments