Deuss Ex Machina # 177 - Lotta Di Disposizione

Kay(ıp)bedenler K/lan+-Dereasonable (VV)arp Presents
Deuss_Ex_Machina_177_--_ Lotta Di Disposizione

23 Temmuz 2007 Pazartesi gecesi “canlı” olarak gerçekleştirilmiş programın parça dizinidir.

>>>>>Musique
>1<-Anders Ilar-Ludwijka # 06 (Shitkatapult)
>2<-Apparat-Hailin From The Edge (Shitkatapult)
>3<-Apparat-Fractales Extended Version (Shitkatapult)
>4<-Björk-Earth Intruders (Lexx Remix) (One Little Indian)
>5<-The Black Ghosts-Some Way Through This (Skream & Plastician Remix)
(Southern Friend Records)
>6<-Shackleton-In The Next World (Clandestine Cultivations)
>7<-Skream-Losing Control (Tempa)
>8<-Skream-Chest Boxing (Tempa)
>9<-Burial-Versus (Planet µ)
>10<-Social System-Therefore I Say I Rest (Archipel)
>11<-Social System-Oh Slow Crickets (Archipel)

Lotta Di Disposizione Bölüm(177) – Bizim olmadığını idrak edemediğimiz, ToPrAk, kesin tavrı ile vaaettiği imtiyazlarını elimizden aldığını ilan etti. Dünya 1:0 Küresel Yamyamlık

>>>>>Bildirgeç
Sürpriz. Sessiz sedasız, aniden çıkageldiğinde fena halde afallatan ve sevindiren bazen eskimezi yâd ettiren. Düşgörü ile vakıf olmaya çabaladığımız, benzeşsiz ise önceden kestirememiz neticesinde bizi daha da bir sevindiren eylem. Sürpriz, kimi zaman (geçtiğimiz günlerdeki bildirgeçimize atfen, belirsizlik ile) ummadığınız anda ayağınızın burkulması kimi zamanda beklentinizin ötesinde bir seçim yenilgisi olarak karşınıza çıkar. Bu seçimlerde ince nüanslar ile ayrıştırıldığımız etnisitemizin aslında bir farkı olmadığını her halükarda iyisine varabilmek için ortak izanın inşaasına çaba harcama arzusunda olan entellektüel bakış ile halk görüngüsünü bir potada birleştirme gayretindeki Baskın Hocamız, sayıyla 60.000 civarında bir kitle desteğini alamadığından, demokrasi tarihimizde belki de bir ilk olacak ortalamanın ötesinde bir millet temsilcisine sahip olma şansımız elden kaçtı. Sürpriz faktörü kısaca yaşamın her anında gelip bizleri bulabilecek ayrıntılar içerisinden kendini göstermeyi yine başardı.

Entellektüel bakış bir yana politika diğer bir yana müzik de yaşam içerisinde en aktif konumda bulunan önceliklerimizden. Sevinçlerimize kavuştuğumuzda, sıla özlemi ile kavrulduğumuzda, bir anda kalakaldığımız sürprizlerimizin fonunda her daim müzik ile haşır neşir olmamız, var etmemiz; müziğin aslında görece kalıplara sıkışmış bir form değil aynı zamanda yaşama müdahil olan bir „özne“ olduğunun da beyanatıdır. Bunun bir kaç neden ile de sağlamlaştırabiliriz. Birincisi, dinlediğimiz müzik halet-i ruhiyemizi „normale“ dönüştürebilmemiz için gerekli olan tüm bağlaçları barındırır. İkincisi o hiç tanıyamayacağımız üreticilerin / müzik emekçilerinin belirsiz bir sis perdesi ardılında değil dosdoğru mesajlarını müzikleri ile yansıtmaları „çözümlerimize“ daha kolay ulaşmamıza olanak sağlar. Üçüncüsü ister kakafonik bir doğaçlama olsun isterse de melodik öğeler ile çok yumuşak bir dinlence müziği olsun, tınılar gerçekliği işleyerek (ön tanımı yapılmış, kurgusu belirlenmiş dahi olsa da) insani kusurların da ortaya çıkmasını, mukayese ve durum değerlendirmesi için sağlıklı bir izlek ortaya çıkarabilmemiz için „usumuza“ sinyallerini ulaştırır.

Müzikal disiplinler arası temas noktalarını mimleme, dinletme ve tanıtabilme gayreti içinde bulunan programımız Deuss Ex Machina, bu hafta „canlı“ olarak gerçekleşen 177. bölümü içerisinde „sürpriz“ kavramının müzikal izdüşümlerinden bir seçki ile sizlerle beraber oldu. Alternatif ses açılımlarının, gelmiş olduğu kreatif nokta ile Elektronik müziğin giderek „daha gerçekçi“ kıvrımsallardan proje ve üretimlere yönelimi „bağımlılığın“ bir çözüm olarak sunulduğu günümüzde „bağlantısızlığın“ müzik içerisinde nerelere ulaştığını ortaya çıkartmayı amaçlayan bir çalışma olarak da betimleyebiliriz. Tümcelerin yol göstericiliği ile ortak paydaları ve duyguları anlatmaya, müzik ile de bu komplike yapısalı tamamlama gayretinde olan sanatçılardan bu haftaki önerilerimize değinelim :

Müzikal izleğini ortaya çıkartmaya çalıştığınızda karşınıza farklı pek çok disiplinden seslerin kurgucusu olarak karşımıza çıkan bir isim Anders Ilar. Türkçemizde Akıllı Dans Müziği olarak tanımlandırılan ve bir kaç hafta önceki değerlendirmemizde de uzun uzadıya değinmeye çalıştığımız IDM ses erimi Ilar’ın müziğinin gövdesini oluşturuyor. „Sürpriz“leri ise ardılından yayınlanan çalışmalarda kendine yer bulan hareketli mekanik dans müziği formasyonlarını oluşturduğu „clicky“ ve „dub“ tınılar „minimal techno“ gibi disiplinler bu ana gövdenin ekseninde tamamlayıcı kayıtlar olarak belirtebiliriz.

Senkronize bir ses üreticisi olarak birbirleriyle paralel ilerleyen tüm bu çalışmalar Anders Ilar’ın müziğinin cezbediciliğini de arttırmayı başarıyor. Ana akım disiplinlerde dahil bir şekilde ara bağlantı olarak değerlendirilen ses örnekleri sanatçının çalışmalarında hakettiği değeri bularak parçaların esas yapılarını oluşturuyor. Bir IDM parçasında (örn. Everlast) yer verdiği ritmik ses doğaçlamaları ile kreatif olarak minimal techno sınırlarında gezinen (örn. A, B, C üçlemesi, Organza vd.) parçaları birbirlerinden zıt ses kompozelerini barındırmış olsa da nihayetinde üreticinin kimliğini dinleyiciye başarılı bir şekilde taşımakta. Bu spesifik seçkici üretimlerin nihayetinde 2006 yılında „M3erk Records“ etiketinden yayınlanmış bulunan „Ludwijka“ kayıdı yeniden elden geçirilerek, bir de yeni parça takviyesi ile beraber Alman elektronik müziğinin kayda değer biçimde başarılı çalışmalarını yayınlamış etiketlerinden „Shitkatapult“ tarafından „Ludwijka Extended Visit“ namı ile yeniden yayınlandı.

„Ludwijka Extended Visit“ , Anders Ilar’ın geçmişine de ışık tutan bir konsept çalışması. Doğduğu yer olan „Ludvika“ şehrinin (İsveç) sesler ile örülmüş bir tasviri albümün ana temasını oluştururken, bizahati sanatçının çocukluğunda kaydetmiş olduğu çeşitli gürültüleride (noise) barındıran kah şarkı şöylediği, kah enstürmanları kurcaladığı, babasının trompetinden yükselen nağmelerle iyice şenlenen ses kayıtlarını da değerlendirerek bir „geri dönüşüm“ gerçekleştiriyor. Sanatçı, doğduğu ve geliştiği yerdeki günlerinin izlerini de takip ederek bugünün şehir imgelemine farklı bir perspektiften bakışı ortaya çıkarıyor.

Albümde yer alan parçalar ile ilgili olarak da ilk akla yatkın olan bu sinematografik kurgunun, doğrudan dinleyiciye aktarıldığı ve seviye seviye ilerleyen bir sunumun gerçekleştirildiği tezi olacaktır. İlk üç parça Anders Ilar’ın „Narita“ ve / veya „Audio NL“ firmalarından yayınlanmış kısa çalarlarına benzeş bir şekilde dans oryantasyonunu barındıran kurguları içeriyor. Organik dökümanların, analog synth sesleri ile harman edildiği, eskilerden seslerin konuşma dozunda serpiştirilmiş kes-yapıştıları ile elektronik müziğin formel kurgusu bu üçlemenin açılımı olarak çıkan şemayı oluşturuyor. İkinci üçlü kurgu ise minimal ses öğesinin ana ekseninde ama bu sefer daha yalın biçimlerde, analitik bir „akıllı dans müziği“ serilimi olarak kulaklarımızı şenlendiriyor. „Glitch“ tonlamalar, piyano tuşları arasında gezinilen ince ince melodik aksamlar, endüstriyelleşme/modernelşme neticesinde ortaya çıkan dengesizliklere dikkat çeken „doğa“nın isyanına kuş seslerinin öncüllüğünde bir karşıt duruşu işleyen bir kompozisyon tümlemesine ulaşıyoruz. İsveç’in merkezden uzak kalmış ücra noktasında bir seyyahlık olarak da değerlendirebilirz, bu dinginliği elden bırakmayan ses kompozisyonlarını.

Albümün tamamlayıcısı olarak işlenmiş, önceki versiyonunda yer almamış olan 15 dakika civarında süresi ile bir „fabl-texture“ parçası ile döngü tamamlanıyor. Anders Ilar bu bölümde de ambient tonlamaları, orjinal ses kayıtlarını dönüştüre dönüştüre ilk başlarda dinlemiş olduğumuz bölüme bir geri dönüş yaşamamızı olanaklı kılıyor. Neticeye bağlarsak, ses kendi yolunu bulmayı ve „sürprizleri“ ile kotarılmış olan şehir imgelemi / geçmişi yâd eylemini gayet seri bir izlek ile dinleyicilerle paylaştırıyor. Bu minvalde uzunca bir süre dinlence listenizde kendine yer bulabilecek, kabul edilebilir ölçülerde deneysellik barındıran bir çalışma olarak Deuss Ex Machina’nın önerisidir.

Benzeş bağlantılar ile bir örnek müzikal formlar haline dönüştürlemeyen sanatçılar ilgi alanımıza dahil oluyor. Özellikle ürettikleri veya esinlendikleri ve kotardıkları parçalar içerisine serpiştirdikleri ses kolajları ile alternatifi yeniden inşaa edebilenler. Yönelişimler ve trend belirleyiciliğin dayanılmaz hafifliğine kapılmadan „iyi müziği“ aramak / keşfetmek ve sunabilmek bu sayfanın ve programımızın en önemli çıkış noktası olarak tekrardan belirterek ikinci önerimiz olan „Skull Disco“ ve „Shackleton“ hakkındaki notlarımıza geçelim.

2005 yılında Sam Shackleton ve Laurie „Appleblim” Osborne tarafında Kuzey Doğu Londra’da hayata geçirilmiş bir proje „Skull Disco“. Dub alaşımlı müzikal yansımaların jungle, drum & bass ve grime’den sonraki durağı olan dub step ses erimi etiketin müziğindeki ana ekseni oluşturuyor. Basite indirgenmiş çalışlar yerine, daha farklı metodlar ve çoğulcu perküsifler ile keskinleşen „Shackleton“ ve post hardcore dans müziğinin kıyısından esintiler barındıran „Appleblim“ gibi isimler ile Skream, Benga, Burial gibi „Croydon“ çıkışlı; karaltılı ve daha eklektik dub step üreticilerinden ayrışan bir müzik „Skull Disco“ etiketinden yayınlanmakta. Bu minvalde plak şirketinin bir farklılığına da değinmekte fayda var. Düz bir plak kapağı yerine etiketin karakteri ve kimliğini oluşturan „Kuru Kafalar“ da öznesinde hala Punk kültüründen izleri taşıyan „Kendin Pişir“ (D.I.Y.) tekniğine başvurularak tasarlanıyor. Sam Shackleton’ın Wire dergisine vermiş olduğu mülakatta belirttiği üzere : „Küçükken pek çok plağı sadece kapak tasarımlarını inceleyebilmek için satın alırdım. Bunu aynı zamanda müzik ile beraber kaşifliğin de bi parçası olarak görmekteydim. Plak şirketini oluştururken de bu fikri devam ettirebileceğimizi ve etiketi tam manasıyla tamamlayacak bir ayrıntı olarak kullanabileceğimizi düşündüm. Görsellik unsuruna esin kaynağı olan çalışmada bu fikri gerçekleştirmemizi olanaklı kıldı. Kamerun’da gerçekleştirilen ve geçmişte yitirdikleri atalarının kafa taslarını çember şeklinde dizdikten sonra ruhları için eğlenen „yerli halk“ temasının disko ilede uyumlu olabileceğini farklı bir tasvir olarak ele aldım. Aslında bir parça da School Disco’ya karşı bir kelime oyunu olarak da değerlendirebiliriz. Bu yapılandırmayı.“

Sadece 500 adet basılan ve bir şekilde kolleksiyon değeri taşıyan plakların takipçileri arasında Digital Mystikz ve Ricardo Villalobos gibi önemli prodüktörlerin de desteği Skull Disco’yu kült seviyesine taşımaya henüz yedinci plakta yetmiş oldu. „Aslında böyle bir beklenti içerisinde değildik. Ricardo Villalobos’un bizim parçalarımızı setleri içerisinde yer vermesi bizi onurlandırmıştı. Ama dürüst olmak gerekirse hepsi buydu. Minimal Techno hakkında en ufak bir ilgim yoktu. Skull Disco formaları ile katılımcısı olduğumuz Bestival @ Isle Of Wright festivalinde Villalobos’u dinlemeye gittiğimizde bizi fark etmesi üzerine tanışma imkanımız oldu. O anda yanımda da „Blood On My Hands“ parçasının taslaklarının yer aldığı bir cd vardı. Sadece bir ay sonra ise remiks tarafımıza iletilmişti.“ diye açıklıyor Laurie Osborne tüm bu kesişimlerin ne kadar “sürpriz” bir biçimde gerçeleşebileceğine dair önemli bir anektot olarak Dave Stelfox’a.

Böylesine iletken bir çalışma izleğine sahip bir ekip olan ikili, Skull Disco’nun her bir yayınında alternatif bir öğeyi daha deneyip, dinleyicilere etraflıca bir müzikal keşif imkanı tanımaları üzerlerindeki bu ilginin boşa olmadığının da kanıtı. Shackleton’un “Majestic Visions” parçasında Türk makamlarından ses örneklemlerine, "Soundboys Nuts Get Ground Up Proper" r&b’nin modifiye edilmiş hali pür mealine, Muslimgauze’a bir saygı duruşu olarak tanımlandırılmış “Hamas Rule”, Appleblim’in sis perdesinin ardına serpiştirilmiş bulunan old skool dub “Fear” parçası ve nihayetinde programımız içerisinde yer vermeye çabaladığımız Shackleton’un son çalışmalarından (Clandestine Cultivations firmasından yayınlanmış) aksak döngülü başlangıçın ardında saklı, def ve zil sesine benzer enstrümanlar ile “korku” temasını taşlayan “In The Next World” dinlence listenizde kendi çıkarımlarınızı sağlayabilmeniz için birer başlangıç sağlamasını dileriz.

Fark edilebilir ayrıntılar ile dönüştürücü, ayrıksı duruşların sebeplerini irdeleyerek endişe giderici, tanımlanmamış olanı arz etmeye çabalayarak yardımcı olmaya Deuss Ex Machina / Dea Ex Machina ile devam...İyi Haftalar...

Allame-i Ulul Arz’dan Ara Nağmeler
Anders Ilar
Anders Ilar At Myspace
Apparat Walls Review At Stylus Magazine
Björk
Björk At Myspace
The Black Ghosts At Myspace
Plastician At Myspace
Skull Disco
Appleblim
Rooted & Highroad Present “Shackleton” Live Instore
Clandestine Culvitations
Clandestine Culvitations At Myspace
Tempa Records
Skream
Social System
Pheek At Myspace
OfftheSky At Myspace
Archipel
Rooted Records

Enternasyonel Gürül/(tü)Gürül Çağlama Clicks,Cuts,Micro,Id,Neo Galactica,Space Tunes, Indie,Mini-m@l,Textart,64 Bit Konvasiyonel Techno Musikileri-Esenlikle Dinleyiniz.

Her Türlü Eleştiri,Öneri vs .İçin İletişim Kanallarımız;
info[at]dinamo.fm - http://www.dinamo.fm/ - misak[at]dinamo.fm
http://deuss-makina.blogspot.com/
Her Pazartesi Gecesi 22:00 -23:00 (GMT +2) arası Dinamo 103.8

>>>>>Info Go-R-Sel
http://blogging-the-places.blogspot.com/
© 2007 Kasia & Marcin it cames with Creative Common License

>>>>>Poemé
Ortak Bir Işık – Enis BATUR

Bekledik, gelmediler. Açtık
pencereleri, kulak kesildik seslere
gündüz ve gece, taradık tek tek
istasyona inen yorgun yüzleri,
ufuktaki lekelere ayarladık dürbünü:
Bekledik, kırık, gelmeyeceklerini
anladıktan sonra bile.

Görkemli geçmedi günler burada:
Sıradan, sade, dingin anlar kovaladı
sıradan, sade, kekre anları: Yoktu
büyük fırtınalar öyle, büyük büyüler
kurulup çözülmedi bu yaz: Her zamanki
nedensiz hüzünler, çocukların şaşkın
falı, biraz tatilde kasaba sosyolojisi,
biraz başı boş konuşmayla döndü takvimler.
Gözümüz yoldaydı gelmediler.

Odalara çekilip şiir okuduk
içimizden: Seferis ve Montale,
Akdeniz dolu dizeler, hepsi genizden.
Durup dururken yürüyüşe çıktık
akşamları, durup dururken sustuk
yakalamış gibi seyrek bir anlamı,
dağ köylerine çıkıp bir gün
öyküsünü dinledik süngerci
oğulların, unutulmuş bir kadınla
konuştuk bir başka gün, tansiklar?
izledi birbirini sonra: Bir atmacaya
baktık uzun uzun avının gözünden,
sağanak indirdik kavruk mevsimin
ortasına, bir yangını söndürürken
bir başkasını başlattık: Durup
dururken gelebilirdiniz, bekledik.

Hazırdı sofra: Semizotu ve sarımsak,
elimizle topladığımız kekik, incir,
nane: Hazırdık sürdürmeye telaşı
ve coşkuyu bıraktığımız yerden.
Geçmişin nasıl geçtiğini, nasıl
geleceğini geleceğin soracaktık.
Dinmezdi ağrı üstüne gitmedikçe,
açılmazdı bu koyu sis
tutmadıkça kökünden ortak bir ışığı,
içinde olacaktık içimizdeki korkunun:
Bekledik gelmediniz.

Eksikti önemli bir şey, başladığında
dönüş, bavulu kapatamadık. Döndük
odalara baktık yeniden, aradık
taşlık ve hayatta: Neydi yitirdiğimiz
anlayamadık. Yarım bir duyguydu belki,
belki sürüp giden bir gündüşü,
kendimizde beslenmiş,
ötekinde sönmüş bir ateşti belki de,
eşiğine dayanıp göremediğimiz:
Bekledik, gelseydiniz.

Türkbükü - 1984.

Comments