Radar Live - Günce # 2 - İyi Müzik Her Saniye...

Uzlaşmacı ve müziğe meraklı olan herkesi sarmalayıcı bir etkinlik olarak kurgulanmış Radar Live’da ikinci gün full program ve çoklu seçmeli olarak zihinlerde sıkı izler bırakarak geçti.

Alternatif kültürün yaygınlaşması için müziğin tanınmasını ve bilgilendirici birer yol haritası olarak şekillenen etkinlik/festival Radar Live türler arasında bağlaçlar kurarak melodik serüvenler yaşanmasını bir kere daha olanaklı kıldı. Hiç olmadığı kadar çok katılımın sağlanabilmesi için güneşin batması gerekli olsa da katılımcı/dinleyici profili çıkan isimlere göre homojenleşen gelişen düzleşen artan bir ilgi ile takip edildi.

Güneşin kavuruculuğu bir yana rüzgardan kaynaklı olarak asker yanığı temasına ulaşmış bulunduğumuz ikinci gün 10.00 sularında Ahu’nun egzantrik seti ile beraber uykudan uyanmanın mahmurluğunu üzerimizden attık. Bezgin alemlerinin namlı şahsiyetlerinden sevip saydığımız Hastaman ve onun tamamlayıcısı keskin Radikal küpüyle yarar Kaan Sezyum ağabeyimizin seçkisi ile fevkaladenin fevkinde plajın ortasında sevildik sayıldık. Tüm türler arası geçişler birbirlerine paralel olarak ilerleyen seyyahlık ile beraber hem müzik yükseliyor hem de güneş’in kavuruculuğu.

Akşam üzerine afiyetle tüketilecek memleketimizin saykodelik hacimli deneysel topluluğu “Replikas” artık ustalıklarının belgelendirmesi olarak da değerlendirebileceğimiz bir set ile Radar Live’ın akşam seansının açılışını gerçekleştirdiler. Gelecek kaygımızın üzerimizde şekillendirdiği yaraları üstürüplu bir dille bağlayan “Ömür Sayacı”, Erkin Koray’ın yeniden yeniden “cover” yapılmış parçalarından biri olarak tüketilmeye devam eden, dinlenilmeye doyulamayan “Çiçek Dağı” bezirgan başlarının hegemonyasına kafa sallayan “Hortum” ve Batı Berlin diyarlarından memleketin hip-hop sahnesine transfer olan lafazan-usta Fuat’ın katılımı ile şenlenen “Üç Dil” tevazuu ile müzikalitenin nerelere gidebileceğinin niye bunca senedir takipçisi olduğumuzun ispatı olarak kara kaplı altın yaldızlı defterimizde yerini aldı. Ha bir de ben diyeyim Repli sen de Kas “Replikas, Replikas”…

Beirut sahnesine ve müziğine geçmeden evvel konser performansları ile albüm kayıtlarının bir gittiği sevip saydığımız yeni topluluklardan “DANdadaDAN”ın performansına da kısaca değinmekte fayda var. Sahnede olayı yaşamak, müziği hissederek duyurmak deyimi bu satırlarda geçerliliğini sağlıyor. Vokalist Korhan Futacı’nın deneyimliliği ve kontrolü kitleyi yönlendirebilecek kadar etkileşimli ses yelpazesi ile donatılmış saksafon sololar müziklerinin doğru bir şekilde iletilmesini sağladı. Aramızda dolanan “Hayaletler”, çatalın hikmetini çözebilir misin “Zın Zın”, gitmenin bazen zorlayınca sonu beraberinde getireceği mimlenen “Kara Araba” zaten omurgalı bir müzikal seleksiyon oluşturmaya çabalayan bir ekip için sağlam adımlarla ilerlediklerinin bundan sonra da izlenmesi öncelikli olarak listelerimize dahil edilmesi gerektiğini belirtiyoruz. Zach Condon’un sekiz kişilik aktif topluğunun ve detaylı “balkan/çingene” müziği seçkilerine dair notlarımıza geçelim.


Balkanlar ile hiç tanışmadan, uzunca bir Doğu Avrupa gezisi ardından alınmış bir karar silsilesi ile girişilen, ilk parçanın büyük abi tarafından “eleştiri bâbında nine şarkılarına” benzetilmesi neticesinde bugün “çok şükür” dinlediğimiz ve seyrine doyamadığımız bir müzik ortaya çıktı. Nazar değmesin diyerek sahnede yerini alan Zach ve şürekasının ilke melodileri ile plaj vesaire bölgelerden yoğun bir giriş gerçekleşti. Alışılageldiği üzere dinlenilen ve tüketilen müziklere benzeş bir formu tutturmayı başarmış bir ekip olarak Beirut seyircinin beklentisini tatmin etmeyi başaran bir grafik tutturmayı başardı. Slovakya’nın baş şehri “Bratislava” nın ruhunu betiği parça, sevi ve ölüm temasını yaralayıcı bir ezgi bütününe dönüştüren “Postacards From Italy” ve yeni çalışmalarından bir iki örnek ile Worldcard ana sahnesinin tozunu kaldırdılar. Bekleşen ve sabırsızlanan dinleyiciler için sıkı bir güneş banyosu ardından alınan serin bir duş etkisi yaratarak, dinlediğimiz müziklerin temellerini de harman ederek bizleri mesut ettiler. Bu arada Radar Live öncesi grup ile bağlantıya geçen dinleyicilerin taleplerinden biri olan yılların anonim şarkısı olan “Şiki Şiki Baba” Koçani Orkestar’dan bu yana dinlemiş olduğumuz en iyi düzenlemelerden birisi olarak kayıtlarımıza not ediyoruz.

Türdeş harmanı olarak keyifli ve ultra chill out kıvamlı Nouvelle Vague topluluğu artık dinleyicileri tanıdığından dozu kıvamında bir seçki ile dinlenmeye alınmış bünyeyi tatmin etmeyi başardılar. Dead Kennedys “cover”ı “Too Drunk Too Fuck” parçası dinlencede “pik” noktayı yakalamayı başardık.

Etkileyiciliği, bir örnek olamadığı her halukarda belirli olan 2005 yılında Synch Festivalinden belleğimize yerleştirdiğimiz Jamie Lidell gecemizin en aydınlık noktalarından birisi olarak belirtmekte fayda var. Özellikle “Multiply” kaydının adaşı parça, Music Will Not Last, Game For Fools albümle özdeş olarak ilerlese de röpdöşambırı (valla sözlüklerin yalancısıyız) ile sahnede ala franga bir caz-motown soul-alabildiğine funk-elektronika bütünseli olarak sahneyi Booka Shade topluğuna bıraktı. Elektronika harmanı olarak dahası deneysel kurgusu ile ardıllarının niye takipçisi olduklarını çok “şık” seleksiyonlar ile sunmayı başaran “Jamie Lidell” Festival içerisindeki alternatifliğin özel örneklerinden birini sundu.

Gecemizi Manchester’ın medarı iftiharı olarak belirtebileceğimiz (Happy Mondays’te aynı seviyededir yazmadan geçmeyelim.) indie alemlerinin takdirlerini çoktan toplamış topluluklarından James, Radaristalar ile buluşmasına tanık olmak üzere Worldcard ana sahnesinin yolunu tuttuk.


Tim Booth’un enerjik bir o kadar da samimi ve içten vokali ile ekibin geri kalanının uzunca bir süre sonrasında birliktelikleri ile tazelenmiş “James” formel olarak disk ve plaklardan dinlemiş olan bizim gibi genç kuşak için de öğretici, bilgilendirici ve Madchester’ın kudretli zamanlarını 2007 yılında yaşamamızı olanaklı kıldı. Özellikle “Say Something” ile Thr Rapture ile yorulmuş olmamızı unutturan bir giriş ile nelerin bizleri beklediğini müjdelediler. Sözel tanımlandırmalar gerisi için teferruat teşkil edeceğinden yıllardır bu anı bekleyen dinleyicilerden, sözlerin güzellikleri ve manaları üzerine muhabbetlere dayanan “James” temalı toplanışlarımız nihayetinde mutlu “Son”a kavuşmuş oldular.Evet bir kere daha bu topraklara ayak basmak için hiç olmadıkları kadar çok hevesli olduklarını bis’leri sırasında duyarak sözleşmemiz dinleyicileri fazlası ile memnun etti. “Sağolun” Tim Booth, Jim Glennie Larry Gott, Saul Davies, Mark Hunter, Dave Baynton-Power kulaklarımızı şenlendirdiğiniz için…

Bu uzun ve zevkli maratonu tamamlamak için de Anton Kubikov ve Maxim Milyutenko ikilisinin melodik, aksamlı, realist pasajlar içeren tematik çıkışlı minimal techno grubu SCSI-9 topluluğu için Miller Arena’nın yolunu tuttuk. Geçiş dönemlerinin en sıkı olduğu dönemlerde Rusya gibi farklılaşmanın ve gelişmenin zorluklarını alt ederek sadece müzik ile var olan ikilinin Kompakt gibi (giderek büyüyen bir medya haline dönüşen etiket) plak şirketinde asal bir uzantıyı oluşturduklarını, melodik kurgunun sadece elektronik aksamdan kaynaklanan bir düzenleme dizisi, ses temaşası olmadığının asl’olanın duygu olduğunu belirten, şimdilerde form olarak açıldığı sulardan daha neo-analitik new age tınılarına da kucak açan çalışmalara imza atan SCSI-9 Radar Live’ın ikinci gecesi için uygun, telaşsız ve gerçekten mesut bir şekilde geceyi nihayete erdirmemizi olanaklı kıldı…

Radar Live tüm hızı ile devamlılığını sürdürmeye devam ediyor… 10.000 civarında Radarista ile yola ve müziği keşfe devam…Çokça müzikle, bolca muhabbetle… Bildirgeçlerimiz ile sizlerle beraber olmaya devam edebilmek ümidiyle…

Official Resimler İçin Fotoğrafları Çeken; Burak'a ve Hızlı Servis İçin Başta Ayça Güçlüten Nezdinde Basın Merkezinde Çalışan Emekçilere özel teşekkürlerimizle...

Ayrıyeten sürekli güncellenen Radar Live Blogu İçin Tıklayınız

Comments