Deuss Ex Machina # 191 - Başka Bir Groove Mümkün

Kay(ıp)bedenler K/lan+-Dereasonable (VV)arp Presents
Deuss_Ex_Machina_191_--_Başka Bir Groove Mümkün

25 Kasım 2007 Pazartesi gecesi “canlı” olarak gerçekleştirilmiş programın parça dizinidir.
>>>>>Musique
>1<-S.N.O-Disturbance (Earwax)
>2<-Benga & Coki-Night (Tempa)
>3<-Benga-Emotions (Tempa)
>4<-Skream & Cluekid-Sandsnake (Disfigured Dubz)
>5<-Bass Clef-1471 (Blank Tapes)
>6<-Plasticman-The Rush (A.R.M.Y.)
>7<-Zinc-Flim (Skream Remix) (Rinse Recordings)
>8<-The Bug Feat.Killa P & Flow Dan-Skeng (Hyperdub)
>9<-Appleblim-Girder (Skull Disco)
>10<-Skream-Deep Concentration (Tempa/Rinse Recordings)
>11<-Benga-Live Drums (Rinse Recordings)
>12<-MRK1-Trip Down The Nile (Planet µ)
>13<-Şevval Sam w.Up Bustle & Out-Istanbul’s Secrets (Kalan Müzik)
Başka Bir Groove Mümkün* Bölüm (190) – Gelir Geçer, Birbiri Ardında Çember Çember Daireler, Korkmadan Sesini Yükseltir Işık Tutmuş Haleler (KaOZ)
Barışarock 2007’de yer alan elektronik sahnesinin küratörü, Loststone’un önermesi.Affına sığınarak kullanıyoruz.
>>>>>Bildirgeç
Uzunca bir süredir kemikleşmiş giderek soyutlanmış bir bakışım tüm benliğimize hakim olmaya çabalıyor. Kaidelerin ve bunların yazılı olmayanlarının yer aldığı halk kültürlerinin birer birer set çekilerek yabancılaştırılması, unutturulması. Algıda seçkiciliğe ulaşmak için elimizdeki imkanları olabildiğince kullanmak yerine nasıl olsa sonu gelmezlere sığınarak, tüketmeye devam ediyoruz. Ancak şu noktada görünen odur ki sevgili okur ; giderek tükeniyoruz. Tükete tükete harcayacak kültürel birikimlerimiz, bizi biz yapan değerlerimiz teker teker eski oluyor. Mazinin derin sularında geride bırakılmış bir kayıp ada izlenimini taşıyor. Düşünsel gelişimlerden ziyade hep söyülüyoruz yinelemekte de bir beis görmüyoruz : « Maddi önceliklerimle örtüşen açılımlar daha çok ilgimizi çekiyor » Hal böyle olunca da, gerekliliği ve elzem olması bir yana bazen çok lazım gelen, iştah açan pek çok ayrıntı ancak sayfaların arasında keşifler gerçekleştirme şansımız ile orantılı olarak giderek bizden uzaklaşıyor. Keşif derken kazı kazan kartlarındaki bölücülükten bahsetmediğimizi anlamışsınızdır.

Yazılı olana gerçekliği ispat edilmiş çözümlemelere sadakattan, sözlü söylencenin dedikodu yüklemli özneleri ile bezendiği günümüz anlatımları, anlamalar ve çıkarımlar’ın daha çok ilgi toplaması da bu ayrıştırmayı daha derinlikli yapıyor. Meramını anlatmak için sadece 500 (yazıyla beş yüz) kelime dağarcığı ile anlaşan bir neslin ahvali olarak tabii ki böylesi okumalar zor gelecektir. Merkezci çıkarımların yerine çok rahatlıkla kullanılabilecek olan pek çok açılım daha öğrenme çabasının başında iken itirazlarımız yükseliyor. Ayrıntılara ve onların beraberinde sunduğu gerçekliğe karşıt bir duruşu savunmamız bekleniyor. İstekler ve beklentiler çok çeşitli olsa da öznesinde var edilmiş olan hazır kullan atmasan da bir kenarda dursun hegemonyası böylesi bir süreci de takip ederek kendine yeni taraftarlar, ilgili bilgisizler cephesi oluşturuyor. İyi olduğuna belki pek çoğumuzun kâni olduğu pek çok konu veya isim veya tür veya …. (siz doldurun) tamlamalarında ince bir düzenleme, bir yadsınamaz biçimde yanlış veriler ortaya atılıyor. Üstelik yeniden ve yeniden bitmek tükenmek bilmez bir çaba ile bir kaç sefer duvara yapışılsa da en sonunda o eşiği de aşacağına biat edilecek derecede ısrar ve itinayla.

Aidiyetlerin ve kişisel birikimlerin temellerini oluşturan ananevi doğrular, doğru bilinci oluşturan gerçeklik kısa sürede bu ön koşullu ve her daim ben haklı çıkarım diyen ön yargıların hem kurbanı hem de bozguna uğratılan öznesi oluyorlar. « Neslinbuk » sitesinde abidik gubidik gruplaşmalar ile başlatılan ayrıştırmalar giderek tonu ve dozu arttırılmış bir biçimde ucu bilakis içinde yazmaya hevesli onlarca insanın da yer aldığı kitlelerin önünü tıkamaya çalışıyor. Günlerdir gazetelerin sayfalarında yer alan onlarca haberdeki yitirilen yaşamlar birer metafor olarak kullanılarak nasıl doğru vatandaşlar olarak yaşamamız gerekliliğini ortaya koyamaya çabalıyor. Giderek birbirinden korkarak, giderek kendi aidiyetini, kimliğini, öteberisini bir kenara bırakıp tekdüzeliği benimsemek hiç olmadığı kadar sert bir biçimde asimile edilmeye, yontulmaya uğraşılması da yirmibirinci yüzyıldayız hala neredeyiz ? biz kimiz ? söylemlerini düşünmeye sevk ediyor. Hümanizma zaten çoktan yenilen yutulan bir şey olarak espri malzemesi oldu. Geriye kalanda oyun konsollarında oynamaya kıyamadığımız, savaşlar, takipler, adam öldürmeceler’in joystick sesleri « ciuv, ciuv yaşasın bir kaç level daha atladım ». Sahte bir gelişmişlikten ziyade gerçekten emek sarf edilmiş ve enikonu her konuda doğru ahkâmlara en çok ihtiyaç duyduğumuz, ilericliğin ötesinde bilginin doğruluğuna sahip bir tevazulu yaşam daha mutlu kılacaktır ; « multi kültürel » dünyamızı.

Jenerik olmak değil zaten amaç. Epi topu bir toplu iğne kadar yer kaplayan beşeriler için (öyle görüntülenmekte en son teknolojili earth, maps yazılımlarımızda) fezadan gelen bir mesaj olarak da algılayabilirsiniz tüm bunları. Halet-i ruhiyelerin daha da içinden çıkılmaz duvarlarla ördürülmeye çalışılmasına karşın, sesin gerçeğe ulaşabilmesi için tekil çabalar en nihayetinde bir bütüne ulaştığında, bütün bu kakafoniyi de izole edebilecektir. Galiba bütün temenni de bunun bir an önce gerçekleşebilmesi. Öncelik, itibar ettiğimiz değerlerin farklılıklarına, konuşma biçimlerimizde vurguladığımız kelimelerin ayrıklığına karşın hala tek bir dil ortaya çıkartabilmenin de mümkünatı. „En azından ümit hala, fakirin ekmeği“....

Müzik’de bu dehşetengiz handiyse milimi milimine düşünülerek kotarılmış bir yap boz izlenimi veren yaşanıtda bir ırama noktasını oluşturuyor. Yanlı ve bariz bir biçimde propaganda malzemesi olanlarından öte, içten içe doğruları paylaşan; ama sözel ama enstrümental anlamda üretimlerin, elitist olmak için yırtınmadan da bir şeyleri ortaya çıkarılabileceğinin mihenk taşı. Evet bildiğiniz „müzik“. Kimi zaman sıkıntılarımıza merhem olan, kimi zaman çözümsüzlüklerimizi aşabilmemiz için gerekli olan, ama bazen de yukarıda irdelemeye, merak uyandırmaya çabaladığımız hayat ile ilintisi her ne kadar çokta istenmese de çok kuvvetli olan ses yığınları. Yıkımın, özde ve sözde başlamasının karşısında, edebiyat, resim, heykel, sinema gibi gerek görsel gerekse de duyusal anlamda bariz bir karşı duruşun, olmasını istediğimiz tamlamasıyla „sağduyunun“ harcı.

Deneysel çalışın, farklı tematik noktalardan hareketle ayrı nüanslarını barındıran bir tür olan dubstep’de bu önerme dizini içerisinde Deuss Ex Machina’nın müzikal tını denizinden sizlere sunmaya çabaladığı bir diğer izlek olarak sizlerin beğenisine sunuluyor. Tüketilmekte olan düz elektronik hatların çok daha ötesinde, çok daha derinlikli bir ses teması „dubstep“. Alabildiğince genişleyen ve esnek yapısı ile 2 Step, UK Garage, Grime gibi öncüllerinden, Dub, Reggae ve Drum & Bass gibi bağımsız müzikal disiplinlerden feyz alınarak kotarılan, düzenlenen, yeniden yeniden kurgulanmaya imkan tanıyan bir seyrüsefer. Dinlendikçe, alternatif açılımların çokluğu hasıl olmuş bulunan tek düze ritimlere ne kadar çok dayanmışız sorusunu da gündeme getirmesi dahi başlı başına „türe“ bir artı puanı hak ettriyor. Ses denizi olarak yapılandırılmış enstürmental versiyonların isimsiz „dubplate“ plaklarından yayılamasının üzerinden de neredeyse yedi sene geçmiş olması, „dubstep“i keşfetmek için henüz geç kalmadığımızın da göstergesini oluşturuyor.

„Dubstep“in tanımlayıcısı veyahutta ön çıkışını gerçekleştiren isimler „El-B, Oris Jay, Zed Bias ve Steve Gurley (sanatçının prodüksiyonları Tempa etiketinden yayınlanmış bulunan Roots Of Dubstep toplama albümünde dinlenebilir.) olarak Wikipedia’da karşımıza çıkmakta. Farklı ses alaşımları ile kotarılmasına karşın genelin dışında duran, irdelemelik, tadımlık değil doyumluk kayıtlar olarak da değerlendirilmesi farz çalışmalar olarak kısa bir özet geçebiliriz bu kayıtlar için. 2001 yılında Soho’da faaliyete geçen Forward>> kulübü ve „Ammunition Promotions“ da „dubstep“ teriminin ilk defa duyurulduğu ve bugün dinlediğimiz onlarca prodüksiyonun, çalışın temellerinin atıldığı bir başlangıç noktası olarak değerlendirilebilir. Daha sert ritim örgüsü ve karaltılı tonlamaları ile UK Garage’ın da giderek gelişen alternatif yüzeyleri (Neo Dark Garage) ile evrilmeye devam eden „dubstep“ için de yükselişin başlangıcı olan mekanın, türün yaygınlaşmasındaki en büyük çabalarından birisi olan korsan radyo Rinse FM’de DJ Kode9 (Hyperdub etiketinin kurucusu) tarafından hazırlanan radyo programının da ulaşılabilirliği, meraklı dinleyiciler için yeni bir açılımın habercisi olarak „dustep“i daha kolay ulaşılır bir konuma taşımayı başarır.

Alt kültürün gelimesi de bu kulüp ve radyo programına paralel olarak daha farklı çalışmaların da önünün açılmasını sağlar. Şimdiden önemli kırkbeşlikler yayınlamış olan Skream’in çalıştığı plak dükkanı olan Croydon yerleşkeli Big Apple Records, Digital Mystikz (Coki & Mala), El-B, Zeb Bias, Loefah, Youngsta gibi „dustep“ ses eriminin geliştirilme aşamasında önemleri yadısnamayacak öncüllerinin, müziği paylaştıkları bir alan olarak tescillenir. DJ Hatcha’nın 2003 yılında Forward>> kulübünde gerçekleştirmeye başladığı, önce Benga ve Skream ardından da Digital Mystikz ve Loefah’ın devam ettirdiği 10“ „dubplate“ plaklar ile çalınan daha sert ritimlerden, daha minimalist ara bağlaçlarla şekillenen ama her bir prodüktörün / dj’in kendine özgü ses erimini de duyurmasını sağlayan geceler, yer altının sesinin de artık daha bir gür çıkmasına olanak sağlar. Güney Londra’lı ikili Digital Mystikz ile Loefah jungle bass’lerinden derlerdikleri sesleri, kendi dub skalalarında harman ederek giderek gelişen bir melodik zenginlik ortaya çıkartmayı başarırlar. Bunun sonucunda da DMZ Records’un temelleri atılır. Yukarıda saymaya çalıştığımız isimlerin yanısıra, Hijack, Pinch ve Vex’d gibi yeni isimlerin de prodüksiyonlarını yayınladığı ilgi çekici bir açılım gerçekleştirilir. Bütün bu yoğun çalışma düzeneğine karşın ve yayınlanan onca plağa rağmen „yer altı“ duruşu bugün bile pek çok sanatçının gerçekte kimler olduğu konusunda soru işaretleri barındırır. Sadece müziği paylaşmaya çalışan, birbiri ardına yayınlanmış bu kara plakların da birer manifesto haline dönüşmesini sağlayan biraz da bu kollektif üretim izlencesidir. Kimlikler yerine aslolan müziktir ve bu da çok özgün bir biçimde isimlerini dahi bilemezseniz pek çok prodüktörün özgün çalışlarını, kendi halet-i ruhiyesini ortaya çıkartan ayrıntıları barındıran bir harmanı beraberinde getirir. Müzik’te muhalifliğin, sesini gerektiğinde yükseltebilmenin de çok iyi örneklerinden birisi olarak „The Wire“ dergisinde de inceleme konusu olduğunun altını çizelim.


Bu birbiri ile çapraz biçimde ilerleyen kulüp geceleri, plak dükkanlarında tanışlıklar, yeni kesilen „dubplate“ plaklar ile giderek „dubstep“ kendi çehresi içerisinden Dünya’ya da yayılan bir müzikal form haline dönüşür. 2005 tarihli Skream’in „Grime Anthem“ alamet-i farikalı “Midnight Request Line” bu dönüşümün de fişekleyicisi olan plak olarak anılır. BBC Radio 1’in eklektik elektronika seçkicisi olan Mary Anne Hobbs’un türün şemantiğini ortaya çıkartan „Dubstep Warz“ adlı programının yayınalanmasını takib eden süreçte de bu gelişim ve yaygınlaşma giderek daha hissedilir bir biçimde artarak günümüze kadar devam etmeyi başarır. Artık „bass“ların yoğun bir biçimde kullanıldığı, aynı parça içerisinde bir kaç farklı düzlemin yakalandığı, dans ettirirken düşündürten nurtopu gibi bir müzikal izek ortaya çıkar.

Mary Anne Hobbs’un bu başarılı girişiminin ardından ise gerisi deyim yerindeyse çorap söküğü gibi gelir. Program içerisinde yayınlanmış çalışmalar „Wariror Dubz“ adıyla Planet Mu etiketinden yayınlanır. Daha üst paragraflarda betimlemeye çalıştığımız türlerin harmanında bir üst sınır olarak belirtebileceğimiz Burial’ın debut albümü de „dubstep“i alelade bir form olmaktan uzak, gerektiğinde ana akım ile de yollarını kesiştirebilen ama asla teslim olmayan, doyurucu bir müzikal kolaj olarak „The Wire“ tarafından da tescillenir. Sonar festivalinde „dubstep showcase“ ile tüm bu çalışmaların sağlaması, coşkun izleyeyici desteği, yoğun bir ilgi ile gerçekleştirilir. „Dubstep“de sadece Güney Londra içerisinde üretilen bir müzikal form olmaktan çıkarak Finlandiya’lı Tes La Rok, Amerika’lı Juju & Matty G. gibi daha yerel isimlerin de sesini duyurmayı başaran bir yapı haline dönüşür.

Keza aynı şekilde, yıllardır üretmiş olduğu, etkileşimli minimal techno müziği ile alternatif ses kuramcısı statüsüne yükselmiş bulunan Ricardo Villalobos’un setlerinde yer verdiği, daha önce bu sayfalarda sizlere tanıtmaya çalıştığımız Shackleton’un Blood On My Hands parçasına yaptığı düzenleme ile elektronik müzikte sınırların yersizliğini bir kere daha gözler önüne sermeyi başaran bir ayrıntı olarak aktaralım. Skream’in DJ Magazine dergisinde Ben Murphy’ye vermiş olduğu mülakkatta değindiği üzere minimal techno ve dubstep giderek birbiri ile örtüşen bir yapı ortaya çıkartmaya da başlar ( 01-08-2007 Ben Murphy-„From A Whisper To A Skream“) Kısacası „dubstep“ yapıtaşları sürekli olarak değişen, gelişen bir müzikal tür. Burial’ın son çalışması olan (2007 Kasım) „Untrue“ albümünün de çatısını oluşturan parçalarda olduğu gibi hayat ile hesaplaşmaları barındıran, gerektiğinde sesini yükseltecek kadar cesur, naifliği sadece dinlence olarak sınırlandırılmış, temposu ile dönüştürücü, aktivist, soluk alıp veren bir mekanizma. Gelişmişliğe paralel olarak perdelemeye çalıştığımız onca şeyin üzerine üzerine giderek bir yüzleşme sağlayan bir bağlaç. Tıpkı yıllar önce başlayan Techno, Drum & Bass gibi öncüllüğünü daha uzunca bir süre koruyarak ve gelişerek. „Dubstep“ Dünya’sına hepiniz hoşgeldiniz.

Fark edilebilir ayrıntılar ile dönüştürücü, ayrıksı duruşların sebeplerini irdeleyerek endişe giderici, tanımlanmamış olanı arz etmeye çabalayarak yardımcı olmaya Deuss Ex Machina / Dea Ex Machina ile devam...İyi Haftalar...

Allame-i Ulul Arz’dan Ara Nağmeler
Dubstep At Wikipedia
Dubstep Forum
Forward>>
Month In Dubstep At Pitchfork Media
Tempa Records
Hyperdub
Hyperdub At Myspace
DMZ
Mary Anne Hobbs At BBC Radio 1
Rinse FM At Myspace
Benga At Myspace
Skream At Myspace
Cluekid At Myspace
Bass Clef At Myspace
Bass Clef At Blogspot
Plasticman At Myspace
Zinc At Myspace
The Bug At Myspace
Appleblim At Myspace
MRK1 At Myspace
Up Bustle & Out
Şevval Sam At Myspace

Enternasyonel Gürül/(tü)Gürül Çağlama Clicks,Cuts,Micro,Id,Neo Galactica,Space Tunes, Indie,Mini-m@l,Textart,64 Bit Konvasiyonel Techno Musikileri-Esenlikle Dinleyiniz.

Her Türlü Eleştiri,Öneri vs .İçin İletişim Kanallarımız;
info[at]dinamo.fm - http://www.dinamo.fm/ - misak[at]dinamo.fm
http://deuss-makina.blogspot.com/
Her Pazartesi Gecesi 22:00 -23:00 (GMT +2) arası Dinamo 103.8
---------------------------------------------------------
>>>>>Info Go-R-Sel
Lines & Loneliness
http://www.flickr.com/photos/69513293@N00/2061787539/
© Monkeyfish

>>>>>Poemé
Susamak Özürlüğe – Philip LARKIN

Artık ayrılmak gerek, sevdiğim; ne yıkıcı,
Ne de acı gelsin bu bize. Eskiden
Pek çok ay ışığı vardı, pek çok kendimize acıma;
Bitirelim bunu burda; çünkü gün
Hiç böyle yiğitçe dolaşmadı gökyüzünde,
Yürekler hiç böyle susamadı özgürlüğe,
Dünyaları yıkmaya, ormanları yakmaya.
Tutamayız bunları, biz şimdi kabuklar gibiyiz
Tohumların büyüdüğünü gören bir başka iyiliğe.

Böyle olmasaydı, diyeceğiz; böyle söylenir hep.
Ama çözülsün daha iyi yaşamlarımız birbirinden,
Kendini rüzgârlara bırakmış, ışıklarla ıslak,
Rotaları çizili iki koca gemi, nasıl kopup
Uzaklaşırlarsa el sallayıp bir limandan,
El sallayıp nasıl kaybolurlarsa gözden.
Çeviri : Cevat ÇAPAN

Comments