Deuss Ex Machina # 200 - Hurry Up To Planet Melon

Kay(ıp)bedenler K/lan+-Dereasonable (VV)arp Presents
Deuss_Ex_Machina_200_--_Hurry Up To Planet Melon

04 Şubat 2008 Pazartesi gecesi “canlı” olarak gerçekleştirilmiş programın parça dizinidir.

>>>>>Musique
>1<-Martin Luther King-Apathy (Peter Gabriel Remix) (Internet Release)
>2<-Olga Kouklaki-Calling You (The Perfect Kiss)
>3<-UNKLE-Heaven (Traffic Inc.)
>4<-Harmonic 313-Problem 3: Call To Arms (Warp Records)
>5<-Harmonic 313-Problem 4: Flashback (Warp Records)
>6<-Geiom-Everlasting (Berkane Sol)
>7<-Geiom-Canopy Desire (Berkane Sol)
>8<-Sunship Feat.Warrior Queen-Almighty Father (Solid Groove Dub) (Casual Records)
>9<-Benga-Dubstep Dreams (Benga Beats)
>10<-Shots-Arabian Nightmare (Rinse Recordings)
>11<-Wonder-What (Geeneus Remix) (Rinse Recordings)
>12<-D1-Speed (Tempa)

Hurry Up To Planet Melon Bölüm (200) – Seri Dönüşüm İçinde Tavizsiz Bir Yoklama Ani Bir Dümen Kırma, Sert Düşüşe Üç Saniye Var (KpDKN1)

>>>>>Bildirgeç
>Sarmal <10-run->, içinde bulunduğumuz geçiciliğin sahnesini tümleyen, gerçekliliğini öteleyen bir tanımlama bütünü. Yığınküme. Bir kayboluşun mimlerini ortaya çıkartan yansıtma biçemi. Öylesine çok derinimize işlemiş olmasına karşın, karşılık ve karşıtlıklarımızla örtüştürme çabalarımızda bir türlü çıkış vermeyen maraza. Kederin tümleyiciliği ile gerçekliğin acı gülümsemesini bir potada eritip servis eden bir kurgulama. Çehrenin anlık değişimlerinden, her şeyin bir sonra çıkacak karede belli olduğu sinematografik bir yansıtmadan çok daha sahici bir gerçeklik geçidi. Tek başına bir kelimenin hatırlattıkları ile beraber kendi öz cümlelerinizi de tetikleyebilecek bir düzenek, Sarmal. <20-goto-10>

İçeriğini oluşturan ve tanımın da kuvvetliliğini sağlayan diğer unsurlar ile beraber düşünsel bir ilerleyişin de temellerini sağlam basabilmenizi, kotarabilmenizi sağlayan bir araçtır da diye-düşüne-önere-biliriz. Kendi daimliği içerisinde bir ilerleme sağlayabilmek için eşikler peşinde koşan, durmadan o anın/fil hakikatin gelmesini bekleyip duran personanın bir kıvılcım yakalaması kadar gerçekliği kotaran bir diğer unsurdur: Sarmal. O kadar çok dengi dengine düşen, birbirini tetikleyen etkinlik, etmen, vaka, durum söz konusu ki yaşadığımız yer küre içerisinde, elbette ki her yeni durum karşısında yolumuzu çizebilmek için, derinlerimize işlemiş bulunan giz sarmallarından çıkışlar üretebilmemiz, gâh ü na-gâh teşebbüsler sırasında okumalarımızı doğru tespitlere aracı edebilmemiz için bir vesile de teşkil edecektir.

Dönüşe dönüşe, ilerlemek yerine ayrıştıkça bölündükçe kendi değerini de yitiren genellemeler içerisinde doğru birer çıkarım sağlayabilmek, sağlamasını gerçekleştirebilmek en azından anlam bütününü koruyabilmek de bu sarmal dizinin bizlere bahşettiği ayrıntılardan bir diğeri olarak hafzalamızda yer almakta. Hali hazırda, tüketilmek için servis edilmiş bulunan hazır kalıp, tek porsiyon düşünsel aktiviteler, önermeler arasında ancak sarmallar gibi bir girdap görüngüsü sergileyen-içselleştirildikçe derinlerinde yeni keşfiler gerçekleştirilebilecek olgular ile aşılabilecek bir yansıtma biçimi ortaya çıkartılabilir. Tahayyül etmeye çalıştığımız sanrılar ve korkuların sınırsızlığı karşısında biraz da olsa sûkuta ihtiyacımızın olması da biraz da bu nedendendir değerli okurlar. Post denegeleme çalışmaları olarak birbiri ardına ekranları parselleyen görünümler, çağrıştırdıkları ile vasatın çok altını temsil eden sunumlandırmalar ile sarmalların en karmaşığı içerisinde biteviye bir döngü ortaya çıkartmaya çalışıyor.

İzah edilebilir bir önerme bütünü sunmak yerine, tüketilirken çok da dert edinilmeyecek (unutulacak) , hazmı da kolay (göze hitap eden) olan önermelerle,hazır hazır izleyicilere gel gel yapılmakta. Sanatsal bir sarmalı yerleyeknesak eden, bir tutam bilgi kıvılcımını da siz zaten anlamazsınız alınız size baldır buyrunuz böylesine bacak, dokuz sekiz çiftetelli melodisi ile gerçekleştirilen açılımlar kesif bir koku yaymakta. Ekranlardan harareti giderek daha çok artarak bir yaygınlık gösterisi ile bütünleşerek. Giderek daha bir körlemesine ve anlamını yitirmesine de daha çok çaba sarf edilerek, ne de olsa sanat daha önce tükürülen, yırtılan ve bilinmeyen ile sınırlandırılan ve kesin ve kati kuralları ile önyargıya kurban edilmiş bir icraa-i eylem. Yaşamsal olan ile bağlantı kuran, bunu da tüm detayları ile etkileşimde bulunduğu özne “hayat” dan alıntılayan bir disiplin için ülkemiz sınırları dahilindeki yaygınlaşamama durumunun önündeki en büyük set, sarmal biraz da bu eylemlerin artık fütusuzca çoğalmasından kaynaklanmıyor mu diye düşünmeye devam ediyoruz?

Güncelliğin manşetlerinde her bir gün onlarca farklı kelamdan, yüzlerce farklı telaşe, dert, sıkıntı, sevinç ve gözlem okurlarla buluşurken, bir diğer yandan sanatsal açılımların artık enikonu hepimizi de kapsayacak kadar genişlemiş perspektiflerden paydalanırken, tekdüzeliği tavizsiz bir biçimde savunmaya çalışmak, her cümle içerisinde farklı bir anlam ötelese de “öteki” yüzeylerden sesleri, görüşleri keşfedebilmek ve sunabilmek; 2007’de hala zor olması biraz daha fazla düşündürücü. İmdinin güncesinde kısa süreli gel gitlerlede olsa bu konularda notlar düşebilmeye devam edeceğiz. Bir kelimenin rehberliğinde farklı yüzeylerdeki, görüngüleri, hayalleri ve sorunları paylaşabilmeye de keza. Deuss Ex Machina seyrüseferine başladığı ilk yayınından bu yana sarf etmeye çalıştığı izlence bütünlemesi ile kültürlerin çok da uzak kalamadığından, içerik olrak birbirleriyle paralel ilerleyen tını yığınlarından bir seçki oluşturma çabası içerisinde oldu. Geçtiğimiz Pazartesi akşamı da serimizin 200. programını gerçekleştirdik. 225 haftalık (saatlik) bir yayın çizelgesi içerisinde, derdimizi paylaşma gayreti içerisinde olduk. Önermelerin sadece belirli bir aşinalık taşıyan isimler ve seslerden ibaret olmaması gerektiğini, tıpkı ilk günlerden bu yana savunduğumuz üzere müziğin sadece, play-pause-stop’dan ibaret olmadığını belgelemeye çalıştık.
Deuss Ex Machina, güncellik ile geçmişi, fark edemediklerimiz ile ayrıntıları derleme çabası içerisinde olmaya devam edecek. Tıpkı bir sarmalın farklı gizleri içerisinde taşıması gibi her bir ayrıntının üzerinde daha çok durarak, düşünerek, topluca şekillendirmeye açık olarak. 200. programımızdan sizlerle paylaşacağımız isim de bu minvalde, müzikal kolaj denemeleri ile tınılar arası ince bağlantılar kurmaya çalışan bir prodüktör olan Kamal Joory ya da günümüz yayınlarında kullandığı mahlası ile Geiom. Elektronik müziğin sacayaklarından birini oluşturan ve değişimlerine paralel olarak techno’dan endüstriyel seslere, space pop’dan dubstep’e ilham kaynağı oluşturmuş akıllı dans müziği muhteviyatından feyz almış bir isim Geiom. Rave günlerinin köşesiz müzikal açılımları içerisinde belki de en gelişmeye olanak sağlayan tını yığınlarını simgleyen bir tür olan “idm” eklektik kurgulama biçimleri ve tınısı dahilinde sunduğu eleştirel titreşimler Geiom’u müziğini üretmeye teşvik eder.

Geiom, 1995 yılında Black Dog ve AFX aka Richard James gibi prodüktörlerin çalışmalarından feyz alınarak kotarılmış bir ortak çalışma ile müzikal kariyerinin de temellerini atar. Belirgin bir ses örgüsü yerine doğalçama şekillenen, ravelerin en durağanlaşmaya başladığı saatlerde devreye giren bir müzikal izlekten ortaya yeni bir form çıkartma gayreti kısa sürede kendi müziğini de şekillendirmesini olanaklı kılar. Bu formüle edişin kaynakları olarak gördüğü “AFX” ve “Black Dog”un daha çok ses çehresine dayalı (sound system) bir müzik icra etmelerine karşın fiziksel üretimle kotarılmış seslerden pek bir farkının olmadığının altını çizmekte; Black Down Soundboy güncesine verdiği mülakatta. İlham kaynakları konusunda yukarıdaki isimlere ilaveten, Brian Eno, Tangerine Dream, Raymond Scott ve 60’lı-70’li yıllarda üretilmiş geleceği şekillendiren tüm ses öğeleri, kayıtlardan dem vurması Geiom’un müziğinin makinelerle üretilmesine karşın insancıl öğelerle bütünlenen, düşündüren, eklektik olduğu kadar da gerçekçi yüzeyler barındıran bir müzik olduğu gerçeğini karşımıza çıkarıyor.

1999 yılında temelleri Thaddi Herrmann tarafından atılan Berlin yerleşkeli City Centre Offices etiketinden İspanyol sanatçı Morgan Caney ile Blanket / Four Fifty Five 7”liği Geiom’un diskografisinden ilk ulaşabildiğimiz kayıt olarak 2000 yılında yayınlanır. Akıllı Dans Müziği neşriyatının görece gizli kalmış bir eseri olan çalışma sanatçının referans olarak gösterdiği alt türleri ve isimleri de kapsayan bir deneysellik bütünü ortaya çıkartır. Dönem içerisinde yıldızı iyice parlayacak ve çeşitli kurgulamalar vasıtasıyla eklektik ses derinliğine haiz bir sarmal oluşturacak bir ses kolajının da duyurucusu olan bir kayıt olur aynı zamanda. Takvimler 2001’i gösterdiğinde Geiom’un ilk uzunçaları olan “Sellotape Flowers” kaydı Neo Ouija etiketinden yayınlanır. Karaltılı bir ses öğesine haiz, naif bir bıçak sırtı melodisini taşıyan albümle aynı adı taşıyan parça, caz sınırlarında dolaşıma çıkmış “Eitiel”, tekno damarlarından beslenen bir elektronika çeşnisi “Iceit”, Patrick Davey’in canlı perküsyon desteği ile kotarılmış, Autechresk “Pentin Din”, deneysellik potansının iyice aşikar bir biçimde ele alındığı gözlem parçası “Laira Detop” gibi bütüne bakıldığında birbirlerini tamamlayıcı seslerden mükellef bir dinlencelik çalışması olarak “idm”in iyi zamanlarına dair önemli bir örneği teşkil ediyor.

“Sellotape Flowers”a ilave olarak Geiom’un “Neo Ouija” etiketi içerisinde “Infant” ve “Bauri” nin düzenlemeleriyle oluşturulmuş “Cut & Pressed” kısa çaları da dinlencelik listenize dahil edebileceğiniz bir diğer tamamlayıcı olarak sizlerle paylaşalım. Geiom’un bu projesinin yanı sıra daha sınırlı sayıda basılmış “Hem” projesine de kısaca değinelim. Ses akışı içerisinde yansıtma çalışmalarından, deneysel öğeleri daha ön plana çıkartan yüksek frekanslı enstalasyonların kurgulandığı bir çalışma izleği olarak tanımlayabileceğimiz bir kurgunun şekillendiği bir proje. 1999 yılında Hollanda’lı Microwave Recordings’den yayınlanmış olan “See Inlay Card For Details”, Hydrogen Dukebox’dan çalışmaları ile tanıdığımız Lee Norris’in (aka Mathematics, Norken) Nacht Plank imi ile kaydedilen ortak çalışma “Small Medium” kayıtları tekdüzeliğin dışında meraklı dinleyicileri yeterince tatmin edebilecek bir kurguyu barındırmaktaydı.

2001 yılından 2006 yılına kadar ise Geiom’un bir inziva dönemi içerisinde bulunduğunu biliyoruz. Bu beş senelik süreç zarfında birazdan değineceğimiz, kurcusu olacağı Berkane Sol etiketinin ve dubstep ile harman edilen elektronika’nın seceresini paylaşacağı çalışmaların temellerini attığını öğreniyoruz. Geiom, Kode 9, Youngsta ve Oris Jay’in sahne aldığı FWD>> kulübünün Nothingham’da gerçekleştirmiş olduğu gecede “dubstep” in müzikal çehresi ile karşılaşır. Grime müziğinde daha ön planda olan MC’lerin yönlendireceği bir gece beklerken, daha ziyade kurguyu tamamlayan bir parçayı temsil ettiklerini ve ortaya çıkan ses kolajının kendisini etkilediğini belirtir. Bu tanışın ardından Kode 9’a çalışmalarını içeren bir taslak cd ulaştırır. Geiom’un ürettiği sesleri kesip biçerek,özellikle “Overnight Biscuits” parçasını Rinse FM’de setleri içerisinde Kode 9 tarafından yayınlaması ile adını tekrar duyurmayı başarır. Keza aynı dönem içerisinde bu yeni kurguya haiz müziklerini pek çok etikete ulaştırmasına karşın bir yanıt alamayınca, kendi etiketi olan Berkane Sol’ü kurarak müziğini kendi başına ulaştırma yolunu tercih eder.
Doğal seleksiyon içerisinden derlenmiş izlenimi veren, daha ziyade canlı enstrümantasyonlar ile bezeli bir çağrışımı barındıran “Overnights Biscuits”, post IDM güncesini daha detaylı bir işleyiş ile beraber dubstep kültürü ile harman edildiği “Berkane Sol”, katmanların arasında bir trip hop deneyimlemesi ortaya çıkartan, gerçek bir “chill out” parçası “Unnecessary Stress”, Pakistan depreminin ardından gerçekleştirilen bir yardım gecesinde tanıştığı Paki sanatçı Khalid’in kendisinin de dinleyicisi olduğu “Mohammed Rahfi”ye ithafen kaydettiği çalışmaların arasından seçtiği bir kaydın, dubstep aksak ritmi ile etkileşimini ortaya çıkartan “Zalim Maar Daala “ gibi birbirlerini tamamlayan bir 12” plak kaydı serisi ile Geiom müziğin salt bir fon olmasından çok daha ötesini belgeleyen kayıtlar dizini olarak gün yüzü gören çalışmaları olur.

Bu dizgi aynı zamanda Geiom’un da yeni önermelerini paylaşacağı ikinci uzunçaları olan “Island Noise”un da yolunu, müzikal anlamda da derinliğini daha iyi kavrayabilmemizi olası kılan bir ön dinlencelik gerçekleştiren bir basamak olarak değerlendirilebilir. İncelikli ses işçiliğinin daha ön planda tutulduğu, anlık kesitler ile formüle edilebilen, kendi içinde yeniden yeniden dönüşebilen bir form olan “IDM”in eklektizmi, görece daha yeni bir form olan “dubstep” ile yolunun kesişmesini ortaya koyan bir çalışma “Island Noise”. Geiom’un da farklı disiplinlerden gerek dinleyicilik, gerekse de üreticilik konusundaki yetkinliğinin sağlamasını gerçekleştiren bir kayıt aynı zamanda. Geçtiğimiz güncelerimizde incelemeye çalıştığımız Burial’da olduğu üzere disiplinler arası kurgular gerçekleştirmekten çekinmeyen, Benga gibi house öğelerinden, tekno dinamiklerine çalışmalarının altyapısında kullanmaktan kaçınmayan isimler gibi Dubstep’in daha bir göz önüne gelmesini sağlayan üreticiler arasında adının yer alacağını bu kayıtlar vasıtasıyla öngörebiliriz.
Albüm ile aynı ismi taşıyan, yüzeyleri arasına serpiştirilmiş endüstriyel elementler ile tamamlanan aksak dünya’nın da kapılarını aralayan “Island Noise” ile çalışma başlıyor. Geçmiş dönemler içerisinde kotardığı deneysel kurguya da yakın bir şekillendirmeye sahip Ney Corte Real’in perküsyonlarda yer aldığı “Canopy Desire”, sinematografik bir yansımayı müstehzi elementler ile aksak ritimlerin şenliğine çeviren, çoğul katmanlı “Six Times Seven”, tabla sesinin örnekleştirilip damıtıldığı, 4x4 basslar ile sürekliliğin sağlandığı bir kalıp parça olan, program içerisinde de paylaştığımız “Everlasting” ile albümün yarısını tamamlamış oluyoruz. Boomkat’in Farsi “halfstep” olarak tanımladığı, kırılgan yüzeyler ile idm aparatlarının birbirleri içinde devinimini sergileyen “Farski”, Deadbeat’in kayıtlarına aşina olanların, bir adım daha ileri götürerek Muslimgauze takipçilerinin neşriyatlarına uyacak bir dub techno parçası “Getaline”, hint pop şarkılarında yaygın bir biçimde kullanılan sevgi temasını sözlerinde irdeleyen, birkaç paragraf öncesinde değindiğimiz Khalid’in vokallerini duymsayabileceğiniz “Pheli Nazir” ile albüm nihayete eriyor.

Geiom, birbirine paralel ilerleyen prodüksiyonlar ile elektronik müziğin seceresinde farklı temas noktaları yaratmaya devam ediyor. İmtina edilen veya fark edilemeyen pek çok doğu motifini batılı formüller ile harman ediyor. Dubstep’in bariz kurallar ile sınırlandırlamayacak güzel önermeleri ile uzunca bir süre dinlencelik vaat eden önemli bir çıkarım gerçekleştiriyor.

Fark edilebilir ayrıntılar ile dönüştürücü, ayrıksı duruşların sebeplerini irdeleyerek endişe giderici, tanımlanmamış olanı arz etmeye çabalayarak yardımcı olmaya Deuss Ex Machina / Dea Ex Machina ile devam...İyi Haftalar...

Deuss Ex Machina Sizsiz Olmazdı...Ma & Pa, Ararat, Sühan, Alper, Beste, Mabbas, Okan, Serkan, Nil, Can, Marc, Duygu, Emrah, Mehmet, Elif, Evren, Ali "Başkan", Mete "Başkan", Harun, Seda, Metehan, Vadi, Ceylan, Cihan, Onur, Batu, Ali G, Kaan, Murat, Serkan, Ali, Güven, Onur, Orhan, Oya, Nice, Kerem, Şevki, Muzo, Taylan, Eren, Kaan D, Tufan, Umut, Garen, Beşer, Barbara, Kenan, Mert, Christopher, ... Teşekkürler...

Her Türlü Eleştiri,Öneri vs .İçin İletişim Kanallarımız;
info[at]dinamo[dot]fm - http://www.dinamo.fm/ - misak[at]dinamo[dot]fm

Her Pazartesi Gecesi 22:00 -23:00 (GMT +2) arası Dinamo 103.8
---------------------------------------------------------
>>>>>Info Go-R-Sel Unique - By Irina Souiki http://www.flickr.com/photos/stillmemory/1348220/
>>>>>Poemé
Işığın Örümcek Ağı - Osip MANDELSTAM

Işığın örümcek ağı içindeyim şimdi.
İnsanlar saçlarının bütün gölgeleriyle
ışığa, soluk mavi havaya, ekmeğe
ve Elbruz'un doruğundaki kara hasretler.

Ve kimseler yok bana yol gösterecek.
Tek başıma neyi arayabilirim?
Gözyaşı döken bu parlak taşlar
bizim dağlardan değil.

İnsanlar kendi gizleri olacak
ve onları sonsuza dek uyanık tutup
soluğunun parlak saçlı dalgasında yıkayacak
şiire hasretler.

Çeviri: Cevat ÇAPAN

Comments