Deuss Ex Machina # 219 - The Disappearing Act

Kay(ıp)bedenler K/lan+-Dereasonable (VV)arp Presents
Deuss_Ex_Machina_219_--_The Disappearing Act

21 Temmuz 2008 Pazartesi gecesi “canlı” olarak gerçekleştirilmiş programın parça dizinidir.

>>>>>Musique
Album Of The Week: 2sleepy-Art Fraud (ЯОК Music)
>1<-Jacaszek-Orszula (Miasmah/Gustaff)
>2<-Jacaszek-Żal (Miasmah/Gustaff)
>3<-Hans-Joachim Roedelius & Tim Story-Riddled (Grönland Records)
>4<-Nordik-Tebeşir Dairesi (Unreleased)
>5<-Nordik-Tatlı Su Kurabiyesi (Unreleased)
>6<-2sleepy-Rainy Day (ЯОК Music)
>7<-2sleepy-The Fog (ЯОК Music)
>8<-Nils Petter Molvær-Perimeters (Emarcy)
>9<-Nils Petter Molvær Feat. Nizamettin Arıc-Leaps & Bounds (Emarcy)
>10<-Radiohead-Nude (Holy Fuck Remix) (Radioheadremix)
>11<-Portishead-The Rip (Island Records)

The Disappearing Act Bölüm (219) – Bir varsın birden yoksun, kaybolup gidenlerin izlerinde aranılansın. Yitirilen umutların kesiciliğinde bir saliselik de olsa ışıyansın..dertli yazıtları...

>>>>>Bildirgeç
Kelimeler, çokça teferruata gerek bıraktırmadan pek çok şeyi açıklamaya muktedir olan söz öbekleri ile yaşamı sorgulamamıza aracı oluyor. Bir zamanların ünlü tabiriyle açık ve seçik olarak. Bir çeşit kapana kıstırıldığımız bu ahir zaman atmosferinin basık havasından sıyrılabilmemizi, belki de gerçekten nefes alabilmemizi sağlıyorlar. İster gönlünüzün en şen şakrak, umutla dolu olduğu anlarda, ister melankolinin dibinde inip de çıkmak hiç mi hiç istemediğiniz sahnelerin pek çoğunda hatıra gelen bu kullanışlı bağlaçlar, sevinçlerimize, sorunlarımıza, içimizde dert olmuş ukdelerimize ve galiba en önemlisi hayallerimize sahip çıkabilmemizi, onlara odaklanabilmemizi sağlıyorlar. Tek tük parçalardan yayılan karlı görüntünün yerine orijinal büyük resmi fark edebilmemiz için vesile teşkil ediyorlar. Düşünme erkinin giderek daha fazla ayrıksılaştırılarak, handiyse homojenize edilerek, hap kadar küçültüldüğü, allame-i ulül arz durur iken (internet) söz ve yazınsallığın mürekkebinin, daha makul bir biçimde hiçbir bağlantıya ihtiyaç duymadan sadece kişiye özel o okuma ve keşfetme hissinin yerini almaya çalıştığı ahir zamanda, bakir alanlarda yetişen organikliği taşıyan bir çözümlemeyi de beraberinde getiriyor. Bir veya daha çok katmanı ile sözlerin ardılında gizli kalmış anlamların, gözlemlerin, fikriyatın tekrar kullanılabilirliğini, kişisel çözümlemelere de sonuna kadar açık bırakılan bir kıymetlinin odağını oluşturuyor. Düzleşip tanımların içini boşaltan bir örnekleşme karşısında kurgulamaların dışındaki sahayı daha rahat irdeleme imkanı sunuyor.

Bu duruma örnek teşkil edebilecek bir alıntı gerçekleştirelim: Yaklaşık 35 yıl öncesinde Orhan Gencebay tarafından kaleme alınıp, neşredilen “Batsın Bu Dünya”gerek başlığı gerekse de şarkıyı tamamlayan sözel bütünlük ile yukarıda değinmeye çalıştığımız zincirleme reaksiyonu harekete geçiren bir önerme bütününü olarak tanımlandırılabilir.
Kulak kabartan hemen hemen her dinleyici için farklı çıkarımlar gerçekleştirebileceği bir eşiğin de taşıyıcıdır aynı zamanda. Gündelik telaşelerin çığ gibi büyüyerek, kişisel sorunları önü alınmaz bir biçimde çetrefilleştirip, posasını çıkarttığı beşeri için de ait ve bağlı oldukları ile ne kadar örtüşebileceğini, karşıt tavır alabilmenin zorluklarını çok aşikar bir biçimde ortaya çıkartan detayları barındırır. Tür ve tarz ayrımı gözetmeksizin alternatif ses alaşımları ile desteklenen sözlere yakından bakıldığında bu durum açık bir biçimde kendini gösterecektir. Modernleşme ve /veya kapitalizmin dişlileri arasında süresi tam kestirilemeyen bir yarışın, müsabıkları haline dönüştüğümüz Dünyamız'da sorunların gerçekliğine vakıf olabilmemizi sağlayandır da “Batsın Bu Dünya”. İkaz mahiyetinde değilse bile alt okumalarında ters giden şeylerin farkına varabilmemiz için çaba sarf edendir ha keza. Bilinçsiz bir biçimde, durmaksızın tavizlere dayalı bir sistematiğin içerisinde pasifize edilmişliği önerenlere, bu size yetendir ötesini sormayın, sorgulamayın tenkidine alenen tehdidine karşın dikkat kesilmemizi salık verendir. Sıklıkla kullanılmasının, dejenere edilmesi için elden gelenin ardına bırakılmamasına karşın muhalifliği hala sapasağlam duran parça olarak da tespitte bulunabiliriz.

Genel kanının aksine, akıntı ile savrulup gidenin tersi yönde hareket etmeyi çağrıştırır kimi zaman bu tarz üretimler. Olması gerektiği gibi uslu durmayanlar için bir vesile teşkil eder, sorunları görmezden gelmektense teker teker üzerlerine gidebilmeyi salık verir. Melodik aksamlar ile bütünlenen kelimelerde olduğu gibi, arzu ettiğiniz edebi, kültürel veyahutta natürel (doğal akış) pek çok alanda bu tespitlere ortaklık edebilecek örneklemler unutulmuş olanı da yâd ettirmeyi de başarır. Üstünkörü bir ilerleme sanrısı içerisinde elde ettiklerimizi kaybetmektense yeniden hatırlayıp sahip çıkabilmek için de hiç şüphesiz örnekler bizleri iyi bir başlangıca ulaştıracaktır. Bilinçsiz bir biçimde sürekli ekranlardan plase edilen, kurgulanan, kendini açık etme, şöhrete ulaşma merakının farklı tezahürlerinde yaşanan gerçek dramların su yüzüne çıkabilmesinin sağlamasıdır. Farklı olmanın bilincine varmaktan imtina ede ede, kitlesel ayrıştırmalarla soyutlanmış bölümlenip, ayrışmışlığın kokusunun enikonu zirveye çıkmasıdır. Nispeten ana odağın ilgi alanı dışında sanrısının yaygınlaştığı için haberi dahi yapılmayan hayatların çektiği sorunları mercek altına almaktır. Kentsel dönüşüm projesi kapsamında yerlerinden edilmek zorunda bırakılan, tarumar edilecek yaşam alanlarında mimari garabetlerle doldurulacak, esas sahiplerine ait izlerin komple tarih olacağı, oldurulacağı Sulukule gerçeğini fark edebilmektir. Çiğdem Öztürk tarafından Roll dergisi Temmuz sayısında yer alan “Sulukule Susmayacak: Mahallede Gogol Bordello Günü” makalesinden alıntı yapalım, söz Eugene Hütz'de: “İstanbul'da tanıştıklarımla Sulukule hakkında konuşuyorum, ama görünen o ki çoğu durumdan pek de haberdar değil, olup biteni önemsemiyorlar. Hatta bütün bunları doğal karşılıyorlar. Eğer bu şehre turistlerin gelmesini gerçekten istiyorsanız, görülmeye değer bir şeyler olması gerekiyor. Sadece otellerin ve otoparkların olduğu bir şehirde görülecek bir şey yoktur. Dolar ekonomisi, para ve rant için tarihin ve kültürün üzerinden buldozer gibi geçiyor. En önemlisi, herkesin bunun farkına varıp sesini yükseltmesi. Uzun vadede hiçbir ülke için iyi bir şey çıkmaz bundan. Burası Roman kültürüne beşiklik etmiş bir yer, yıkılması değil, korunması gerekiyor. Rusya'da bile uluslararası bir olay için yurtdışına müzisyenler gidecek olsa Çingeneler gönderilir. Burada da öyle olduğuna eminim, çünkü bu çok özel bir kültür, hazzı ve duende'yi içine sindirmiş bir kültür.” (Roll Sayı:131 sf.25)


Ezcümle, değişim ve dönüşümler gerçekleştirilirken ‘kelimeler’ bize vakıf olamadığımız bilgi birikimini sağlıyor. Kimilerimize ne kadar garip gelse de modernizm ve teknolojik açılımların temellerinin atılmasını sağlıyor (bütün gelişim 0,0025 mikron tellerle tutturulmuş işlemcilerde değil). Mevcudiyet içerisinde bağımsızlığı ve bağlantısızlığı taçlandırmaya devam ediyor. Kompleks yapılandırmalar ile her şeyin hazırına alışmış nesiller içerisinde hala el değmemiş “isyanları” taşımakta ısrar ediyor. Biçimler ve algı, yaşayış ve türetme değişkenlik gösterse de yeniden kurgulayabilmek için; hayatta hala bir şansımız olduğu konusunda engin tevazusunu eksik olmuyor. Sulukule’de yaşanan dönüştürememeler gibi sakilleşip bir örnekleşmeye sırtını dayayacaksa koskoca şehrimiz, uzakta kalsın 2010 kültür başkentliği, hiç uğramasın gerçek yaşayışların şenliklerin ortasında eskilerin tabiriyle ezrail’in ortalığı tarumar etmesi, düzensizlik yeni açmazlar arasında sesimizi daha da fazla kıstıracaksa eğer; hülasâ “Batsın Bu Dünya”. Geçtiğimiz Pazartesi akşamı canlı olarak gerçekleştirdiğimiz programımız Deuss Ex Machina içerisinde de birbirlerinden farklı coğrafyalarda şekillendirilen melodik aksamlar vasıtasıyla kelimelerin derinlerine inmeye çalıştık. Dümdüz ilerleyen stereotip vurgulamalardan ve taraflı taramalardan kaçınarak. Kelimelerin aracılığıyla buralarda paylaştıklarımızın sağlamasını yapılandırmaya gayret ettik. Müzikal türetimi muhteviyata eklemlendirdikleri klasik enstrümanlar, doğal ses kesitlerinden derlenmiş yansılarla bezeyen projeler arasından, ikinci albümlerini Nisan ayı içerisinde Esthetic Music etiketinden yayınlayan “2sleepy” projesini haftalık önerimiz olarak sizlerle paylaşıyoruz.

Sesin doğada, doğalda bulunduğu halinden fazla uzaklaştırmadan, uzaklaşmadan bir veya daha çok katman ilave edilmesiyle türetilen bir müziğin üreteci “2 Sleepy”. 2005 yılının nihayete erdiği günlerde Andriy 'Paranoid' Prokopenko (programlama, vokal ve drum machine) ile Yura 'Dorialan' Marchenko (gitar, klavye, geri vokal) ikilisi tarafından solo kariyerlerinin yanında, birbirlerinin üretmiş olduğu müziklerin kesişiminden ne gibi sonuçlar ortaya çıkartılabilir gayesi ile seyrüseferine başlamış bir ekip. Üretimleri için referans aldıkları isimlerse, pek çoğumuz için üretimleri ile tanıdıkça gelebilecek Nine Inch Nails ve Björk olduğunu da sitelerinde yer bulan tanıtım yazısından öğreniyoruz. Ancak bu birebir türetim ve örnekleme olarak değil de, daha çok müzikal şekillendirmede bir başlangıç noktası olarak temellendirdiklerini refere eden bir açılım olduğunu da belirtmeliyiz. Kıta Avrupa'sı içerisinde yankılanan deneysel müzikler ile akıllı dans müziği neşriyatının temellerinde kulaklarımıza çalınan seyreltilmiş ses sekansları, endüstriyel yamalardan bolca faydalanan bir müzik “2sleepy”nin üretimini daha doğru bir biçimde yansıtacak tanımlandırmayı oluşturuyor. Grubun isim olarak kullandığı “2sleepy” takısı da bu minvalde durağanlığı ve sessizliği de, keza korkuları ve hayal kırıklıklarını da kapsayan bir anlam çeşitlemesi ile müziklerindeki rotalarını daha rahat irdeleyebilmeyi sağlıyor. 2006 yılında bass gitarist Yurko Kozy'nin de dahil olmasının ardından, uzun süredir üzerinde çalıştıkları parçaların tadımlık örneklerini barındıran debut çalışmaları Fragments Of Sleep” yayınlanır. Avusturya'lı Laridae net etiketinden yayınlanan ve bedelsiz olarak indirilebilen kayıt içerisinde kırık ritmler ile müzik kutusundan yayılan melodinin harmanlandığı, Planet Mu, Rephlex etiketlerinden yayınlanan çalışmaların deneyselliği ile örtüşen “Sleepy”, endüstriyel tonların giderek yükselen gitar partisyonu ile örgülendiği “Urban”, ani gelişmelerle birdenbire nefessiz kalınmasına odaklanan ve o anın halet-i ruhiyesini irdeleyen illbient; “Can't Breathe”, durağan pedal kullanımı ile sağlanan yapısı bozulmuş gitar tonlaması ile şekillenen ve yüklemlenen melodik akışın nihayetinde gitarın saf haline kendisini teslim ettiği, drone pop “Sum #2”, bu eşikten ilerlemeye devam eden vokoder çeşnili vokallerin tınıların arasında bir görünüp kaybolduğu “Sweet Dreams” ve grubun deneysellik potansiyelini savlayan ağırdan ağırdan dinleyeni kendi içine dahil eden “noise” tınısının hacmen şekil bulduğu “0.00” gibi toplamda sindirilerek dinlenmesi gereken, ama bu konuda dinleyiciyi tedirgin etmeden azar azar müzikal ilerleme kaydettiren bir kaydın altına imzalarını atarlar.

“Debut” kayıt öz niteliği ile var edilmiş ses elementleri arasında alternatifi arayanların dinlence listeleri içerisinde kendine kısa süre içerisinde sağlam bir yer edinmeyi başarır. 2007 yılı içerisinde grup üyelerinden Yurko Kozy ile Vsevolod Solncev (klavye, vokal)'un bayrak değişimi neticesinde “2sleepy” şimdiki kadrosuna ulaşır. Yeni albüm kayıtlarını da Solncev'in yatak odasından devşirilen stüdyosunda gerçekleştirirler. Bu mekanı üretmiş oldukları “uykucu” müziklerle, son derece uyumlu bir mekan olduğu konusunda ise hemfikirdirler. Elektronika’nın alamet-i farikası olan seslerin yanında daha komplike partisyonlar ile eğlendirici kurguların da temellerini atmayı başarırlar. Nisan ayı ortalarında yerel ‘Esthetic Music’in de desteğini alarak ikinci çalışmaları olan “Art Fraud”u yayınlarlar. Albümün genelinde endüstriyel ritmler, deneysel mikro ses kesitleri, elektro akustik düzlükler, birbirlerinin peşi sıra koşagiden matematiksel döngüler gibi farklı araçlardan feyz aldıklarını belirtebiliriz. Albümün açılışında yer alan durağan bir gitar partisyonunu ile partiküllerine ayrıştırılmış elektronik elementlerin “In Rainbows”dan tanıdık gelebilecek ses sentezlenmesi içerisinde evrildiği, parça ilerledikçe olumlu havanın gün yüzü gördüğü “Trip”, “Happy” eski bir ruhani orgdan seyreltilip parça dahiline enjekte edilmiş izlenimi uyandıran melodik girişin ardında bizleri bekleyen vokal, tam kıvamında bir rehabilitasyon için gerekli olan tüm detayları barındıran açılımı bütünleyen bir gerçek kesit halini alıyor.

Modeselektor’ü dikkatlice dinlediğinizde fark edebileceğiniz alt yapının iyice yavaşlatılıp, bir ölçü drone ile masal atmosferi arasında gelgitlerine şahit olabileceğiniz “Clock Myself”, melodik yapının kendini tekrara düşmeden gelişimini tamamladığı, gitar tınısının çok saydam handiyse görünmez kılındığı elektro-akustik / space-pop kırması, taşıdığı isimiyle örtüşen bir biçimde gecenin pusuna çok yakışan “The Fog”, düz ambient kompozisyonun arasına dahil edilmiş aksak ritimler, bir tilt makinesinin tınısı ve akıllı dans müziğinin bir potada harmanını savlayan “Musicbox”, yükselen temposuna nazaran albümde dengeli pop akordunu tutturan, günlük ilişkilere eleştirilerim var maruzatını dillendiren, her çomakta al sana diyerek sahibine iade edebileceğiniz, indietronica “I Hate You”, düş müziğinin farklı bir tezahürü olarak ayrılık şarkıları kontenjanına dahil edilebilecek, sonbahar melodramı “Cab’s Back Sit”, mikro ses örneklemleri ile drone kapısını çalan öte yandan kullanılan ses efektleri ile ambient disiplini içerisinde de var edilebilecek kadar kartını açık oynayan “Rainy Day” parçası ile finale ulaşıyoruz. Açılmayan telefon hattının ucunda sonsuzluğun bizlerini beklediğini belirtir gibi, ağır ağır ilerleyen bir sunumla beraber. “2sleepy” batıcıl benzeşlerinin izlerini takip eden ama asla bir örnekleşmeyen alternatif bir ses yığının emektarlığını üstleniyor. Kurguya dahil edilen hayat kesitleri ile farkına varamadığımız yaralarımızı görmemizi sağlıyor. Keşfedin!

Fark edilebilir ayrıntılar ile dönüştürücü, ayrıksı duruşların sebeplerini irdeleyerek endişe giderici, tanımlanmamış olanı arz etmeye çabalayarak yardımcı olmaya Deuss Ex Machina / Dea Ex Machina ile devam...İyi Haftalar...

Allame-i Ulul Arz’dan Ara Nağmeler
2sleepy Official Site
2sleepy At Myspace
2sleepy At Umka Store
Jacaszek Official
Jacaszek At Myspace
Hans Joachim Roedelius Official
Hans Joachim Roedelius At Myspace
Roedelius & Story (Lunz) Official
Tim Story At Myspace
Grönland Records
Grönland Records At Myspace
Nordik At Myspace
Nordik Review At Proodos
Nils Petter Molvær Official
Nils Petter Molvær At Myspace
NPM Web Radio
NPM Re-Vision Review All About Jazz
Radiohead Official
Radiohead House Of Cards Video At Vimeo
Holy Fuck Official
Portishead Official

Enternasyonel Gürül/(tü)Gürül Çağlama Clicks,Cuts,Micro,Id,Neo Galactica,Space Tunes, Indie,Mini-m@l,Textart,64 Bit Konvasiyonel Techno Musikileri-Esenlikle Dinleyiniz.

Her Türlü Eleştiri,Öneri vs .İçin İletişim Kanallarımız;

Dinamo FM 103.8 - makina[nospam]gmail[dot]com – Makina

Her Pazartesi Gecesi 22:00 -23:00 (GMT +2) arası Dinamo 103.8
---------------------------------------------------------
>>>>>Info Go-R-Sel Road Noise- ioja © By Cristian or F_Stop
© Ioja Cristian
2sleepy Photos Courtesy From 2S P

>>>>>Poemé
Yürümek – Nazım HİKMET RAN

Yürümek;
Yürümeyenleri arkasında boş sokaklar gibi bırakarak,
Havaları boydan boya yarıp ikiye
Karanlığın gözüne bakarak yürümek..
Yürümek;
Dost omuzbaşlarını omuzlarının yanında duyup,
Kelleni orta yere
Yüreğini yumruklarının içine koyup yürümek ..
Yürümek;

Yolunda pusuya yattıklarını,
Arkadan çelme attıklarını bilerek yürümek ..
Yürümek;
Yürekten gülerekten yürümek ...

Comments