Deuss Ex Machina # 296 - Por Que Esta Vida Ê Tan Grave

Kay(ıp)bedenler K/lan+-Dereasonable (VV)arp Presents
Deuss_Ex_Machina_296_--_Por Que Esta Vida Ê Tan Grave

12 Nisan 2010 Pazartesi gecesi "canlı" yayınlanmış programın parça dizinidir.

>>>>>Musique
>1<-The Joker-Why So Serious? (Taken From The Dark Knight) (Warner Bros.)
>2<-Badawi-El Topo (The Index)
>3<-F-Another Place (7even Recordings)
>4<-F-Perspectives (7even Recordings)
>5<-Skepta-Stupid (Feat. Wiley) (Boy Better Know)
>6<-Skepta-UFO (Instrumental) (Boy Better Know)
>7<-Bombaman & DZ-Da Krink In Yo Hair (Badman Digital)
>8<-Cookie Monsta-Optimus Prime (Dub)
>9<-MRK1-Bleep Plan (Studio Rockers)
>10<-MRK1-Going Down (Studio Rockers)
>11<-Cyrus-In The Background (Eight:FX)
>12<-Cyrus-Junk Yard (Tectonic)
>13<-Benga & Walsh-Biscuit Factory (Biscuit Factory Records)
>14<-Breakage-Speechless (Feat. Donae'o) (Digital Soundboy Recording Co.)

Download Episode # 296 İndir

Por Que Esta Vida Ê Tan Grave (296) – Korkularımıza Yenik Düşmekten Bir Adım Dahi Olsa İlerlemeyi Başaramamış Olmamız Neyi Ciddiye Alıp Neyi Üstünkörü Geçmemiz Gerekliliğini Çok Düşünmemiş Olmamızdan Mı Kaynaklanmaktadır? Niteliklerimiz Tektipleşip Birbirinin Aynısı Kalıplara Dökülmeye Devam Ederken Yumruk Hangi Birimizde Patlayacaktır? İçimizde Ayrışmaya Tamam Mı, Devam Mı? [Salt Yumruk Değildir Boğazımızın Düğümlenmesinin Müsebbibi, Yitirdiğimiz Her Başlangıç Çabasının Heba Ettirilmiş Olmasıdır] (Kalıplaştırılmış Görüşleri Zincirlerinden Azad Edin El Kitapçığı)

>>>>>Bildirgeç
Tahammülümüzün Kilit Noktası – Emil Michel CIORAN

Merhamet dolu bir muhayyilenin yardımıyla bütün acıları kaydedebilen, herhangi bir ânın bütün üzüntüleri ve bütün bunaltılarıyla hemzaman olabilen kişi, -böyle bir varlığın olabileceğini farz edersek- o kişi bir sevgi canavarı ve gönül tarihinin en büyük kurbanı olurdu. Ama böylesi bir imkânsızlığı tasarlamamız faydasızdır. Bizzat kendimizi incelemek, kendi alarmlarımızın arkeolojisini yapmak kâfidir. Günlerin azabı içinde ilerlememiz, bunların seyrini acılarımız dışında hiçbir şeyin durduramamasındandır.; ötekilerin acıları bize, izah edilebilir ya da aşılması mümkün görünür. Yeteri kadar irade, cesaret ya da zihin açıklıkları olmadığı için acı çektiklerine inanırız. Kendimizinki hariç her acı, bize meşru ya da gülünçlük derecesinde anlaşılır görünür; böyle olmasa, duygularımızın değişkenliği içinde tek sabit şey matem olurdu. Fakat yalnızca kendimizin matemini tutarız. Eğer etrafımızda sürünen sonsuz sayıdaki can çekişmeyi, birer gizli ölüm olan bütün hayatları sevip anlayabilseydik, acı çeken varlık sayısında kalp gerekirdi bize. Ve geçmiş üzüntülerimizin tamamını mevcudunda bulunduran, mucizevî bir şekilde güncel bir hafızamız olsaydı, böyle bir yükün altında çökerdik. Hayat, ancak muhayyilemizin ve hafızamızın zayıflıklarıyla mümkündür.

Kuvvetimizi, unuttuklarımızdan ve aynı andaki kaderlerin çokluğunu tasavvur etme yetersizliğimizden alırız. Evrensel acıyı o lâhzada anlayan ve hayatta kalabilen kimse olamazdı; her yürek ancak belli miktarda acıya göre yoğrulmuştur çünkü... Tahammülümüzün adeta maddî sınırları vardır; halbuki, her kederin yayılması bu sınırlara erişir ve bazen onları aşar.: Çoğu zaman hüsranımızın kökeni budur. Her acının, her kederin sonsuz olduğu izlenimi de buradan doğar. Gerçekten de öyledir., ama yalnızca bizim için, yüreğimizin hudutları için; yüreğimiz geniş bir alanın boyutlarında olsa dertlerimizi daha da büyük olurdu; çünkü her acı dünyanın yerine geçer ve her kedere başka bir evren gerekir. Akıl, beyhude yere bize rastlantısallıklarımızın sonsuz küçüklükteki boyutlarını göstermeye verir kendini; kozmogonik çoğalma eğilimimiz önünde başarısızlığa uğrar. Bundan dolayı hakikî çılgınlık, asla tesadüflere ya da beynin felâketlerine değil, yüreğin uydurduğu yanlış bir mekân anlayışına bağlıdır...


Soyut Zehir – Emil Michel CIORAN

Bulanık dertlerimiz ve dağınık endişelerimiz bile fizyoloji içinde yozlaştıklarından, ters yönde bir yaklaşımla onları zekânın manevralarına indirgemek önemli bir şeydir. Ya Sıkıntı –dünyanın gereksizce tekrar algısı, sürenin iç karartıcı dalgalanması-, tümdengelimli bir ağıt mertebesine yükseltilir, ona eşsiz bir kısırlık eğilimi sunulursa? Ruhun üstünde bir düzene başvurulmadıkça, bu ruh tenin içinde kaybolur –ve fizyoloji, felsefi sersemleşmemizin son sözü haline gelir. Anlık zehirleri, zihinsel değişim değerleri bağlamına oturtmak; gözle görülür bozulmayı bir araç işlevine yükseltmek; ya da bütün duyguların ve ihsasın murdarlığını kurallarla örtmek: Zihin için gerekli olan bir zerafet arayışıdır bu; zihnin yanında ruh –o dokunaklı sırtlan- sadece derin ve tehlikelidir. Zihin kendi başına ancak yüzeysel olabilir; kavramsal olayların işaret ettikleri alanlarda yarattıkları sonuçları değil, yalnızca bu olayların sıralanışını dert eden bir tabiatı olduğu için... Bizim hallerimiz zihni ancak değişik bağlamlarla oturtulabildikleri ölçüde ilgilendirirler. Böylelikle melankoli bağrımızdan yayılır ve kozmik boşluğa kavuşur; fakat zihin, ancak duyuların kırılganlığına bağlayan şeyden arındığında benimser onu; yorumlar onu; melankoli incelitilir ve bakış açısı haline gelir: Kategorik Melankoli. Teori, pusuda bekler ve zehirlerimizi ele geçirir; ve onları daha az zararlı kılar. Bu yukarıdan aşağıya bir değer kaybıdır; Saf başdönmelerine meraklı olan zihin, yoğunluklara düşman olduğu için...


Emil Michel CIORAN – Çürümenin Kitabı’ndan ( Précis De Décomposition) Aynı Adlı Bölümden Alıntılanmıştır. Sayfalar 29-30 ve 31 (Metis Yayınları 2000)
Emil Michel CIORAN – Çürümenin Kitabı Tanıtım Sayfası
“Tanrıyla Yüzleşen Edebiyat” – Sırma KÖKSAL – Radikal Kitap , 8 Ekim 2004

...Fark edilebilir ayrıntılar ile dönüştürücü, ayrıksı duruşların sebeplerini irdeleyerek endişe giderici, tanımlanmamış olanı arz etmeye çabalayarak yardımcı olmaya Deuss Ex Machina ile devam...İyi Haftalar...


Allame-i Ulul Arz’dan Ara Nağmeler
Okuma Parçası
Yumruk – Murat BELGE – Taraf
Yumrukla Uyanmak – Soli ÖZEL – Habertürk
Ahmet Türk ve 'Medyanın Ogün Samast'ları'... – Cengiz ÇANDAR – Radikal / Referans
‘Demokrasinin Güvencesi!’ – Adnan BOSTANCIOĞLU – Birgün
Trabzon-Samsun Arası 'Münferit Olaylar Bölgesi' Mi? – Vedat ÇETİN – Gündem Online
Mıgırdiç Margosyan: Zihniyet 100 Yıldır Değişmemiş – Mehmet Emin BOYACIOĞLU – Kronik Muhalif
Sabri UZUN: ‘Bana Bildirilseydi Hrant Dink Ölmezdi’ – Milliyet
Masumiyetin Ölümü – Bülent USTA – Birgün
Edward Said Haklı Çıktı – Mete ÇUBUKÇU – Radikal 2
Emek ve Özgürlüğün Anayasası İçin 1 Mayıs'ta Taksim'de – Ertuğrul KÜRKÇÜ – Bianet
Grev Güncesi – Ankara Tekel Direnişi
Grev Güncesi - Sabah / ATV Emekçileri
Ajans #10 – Yiğit – 13Melek
Kassandra ve Eflatun’un Mülkü – Cüneyt UZUNLAR – Açık Koyu
Ontolojik Ayrıcalık – Kaçakkova – Mutlak Töz
Ev Krizleri – Fırat DEMİR – Suetkafa
Ece Ayhan’dan ABD’ye Bakışsız Bir Zombi Kara – Barış YARSEL – Futuristika!
Paylaşılamayan Müzisyenler – Erdem DİLBAZ – Muhteviyat
Herhangi Bir Şey – Oğuz ATAY – Günlük – Odeonblog

Badawi aka Raz Mesinai Official
Badawi aka Raz Mesinai At Blogger
Badawi aka Raz Mesinai On Dubwar Podcast: The Index Showcase Part 1
F aka Florent Aupetit At Myspace
F aka Florent Aupetit At Soundcloud
F aka Florent Aupetit On R.FM
Skepta At Myspace
Skepta At Grimepedia
Skepta Been There Done That Album Informative On UK Recordshop
Wiley At Myspace
Bombaman At Myspace
Bombaman At Badman Digital
Bombaman & XI Pres. Loetech Radio On Sub.FM 21.03.2010
Cookie Monsta At Myspace
Cookie Monsta At Twitter
Cookie Monsta Where’s My Cookie! Mix On Dubstepforum
MRK1 At Myspace
MRK1 At Twitter
MRK1 & Virus Syndicate vs. Zed Bias & Broke'N'English At MAH On BBC Radio 1 2008-10-01 At Mix Riot
Cyrus aka Random Trio At Myspace
Cyrus aka Random Trio At Facebook
Cyrus aka Random Trio – Crying Game On Youtube
Benga At Myspace
Benga At RBMA Radio
Walsh At Myspace
Walsh On GetDarkerTV
Biscuit Factory Records At Dubstepforum
Breakage At Myspace
Breakage – Speechless (Feat. Donae'o) Official Video
Breakage Interview By Richie BALBOA – Knowledge

Deuss Ex Machina genelgeçer disiplinlerden uzakta kalarak, deneysel öğeler ihtiva eden tüm müzik turlerine sonuna kadar kapısı açık bir yapılandırmayı sunmaya gayret eder. Bu bağlamda Ambient’dan - Weird Folk’a uzanan ses seceresinden alıntıları her Pazartesi akşamı 21.00-22.00 saatleri (GMT +2) arasında canli olarak Dinamo FM’den iliştirmeye devam ediyoruz.

Her Türlü Eleştiri,Öneri vs .İçin İletişim Kanallarımız;
Dinamo – misak[nospam]dinamo[dot]fm – Makina
Her Pazartesi Gecesi 21:00 -22:00 (GMT +2) arası Dinamo 103.8 ---------------------------------------------------------
>>>>>Info Go-R-Sel
Sten And Lex's "Poster Stencils" – Wooster Collective
Sten And Lex On Flickr

>>>>>Poemé
Defolu Çıkan Hayat ve İyi Yürekli Çocukların Serencamı – Yılmaz ODABAŞI

I
Uzun boylu ağrılara atıldım.
Sokaklarda hırçın rüzgârlara katıldım.
İyi yürekli çocuklar sessizce büyümekte:
“Dünyanın şavkı kendine,
efkârı bize mi? ” demekte;
kimileri taburlara, koğuşlara gitmekte,
kimileri sidikli döşeklerde upuzun uykulara
düşmekteydiler.
Uzaklarda yaşlı çam ağaçları sessizce
çürümekteydiler...

İyi yürekli çocuklar,
günlerin rahmine yaslarken düşlerini,
bazen apansız ölmekte,
ölmekteydiler...

Ama şalvarları gül desenli Döne’ler,
yeniden dillenip döllenmekte,
doğrulup yeniden dillenmekte
ve sokakların, a(damların) ,
kedilerin üstünden rüzgârlar esmekteydiler..


II
(Gecede bir fahişenin koynunda uzun donlu, Nizipli bir tüccar üşümekte;
kaçak elektrik kullanılan evlerde sümüklü oğlanlar “büsüvi”(!) istemekte ve
sımsıcak somunları kavrayan yaslı eller, balta girmemiş hayatın ortasından
korkak ve küstah bir tevazuyla yürümekteydiler... İyi yürekli çocuklar düzine-
ler halinde feleğe küfrederek geçmekteydiler; sonra gecede mart kedileri, ay
ışığı ve iniltiler…Hep aynı nakaratta köhne bir hayat...)

Sonra bildik törenler, kanıksanmış itaatler
ve her aşkın künyesine bir gün dökülen küller...

Sonrası pazaryerleri: Patates, pırasa vs.
Taksitler ödenip senetler alınacak bu ay da…
Bu ay da sürüm sürüm
turplara sıkılan limon damlaları gibi duraklarda.

Defolu çıkmış hayat
kimin umurunda!

III
Kimin umurunda
yeni donlar giyen eski kadınlar
ve bilumum “öteki”ler.
Dolup boşalan kültablaları,
bozuk sifonlar, şerefsiz adisyonlar
ve yamalı bohçalar gibi uzayan yollar.

Kimin umurunda buharlaşmış oğullarını arayan anaların acısı
ve yaşlı bir kemancının eskimiş papyonundaki keder…

/Sürerken ıssızlığın ödül töreni,
sen topla dur topla dur dağılan sevinçleri.../

IV
“-Vay anasını bu maçı da alamadık abiler;
ipne hakemler bizi yine mağlup ettiler! ”

İyi yürekli çocuklar sessizce büyümekte,
en pahalı düşleri dolara endeksleyip
en ucuz pazarlara sürmekteydiler.
Sonrası aşkın
ve şarabın şanına düşen gölgeler.

Gölgeler…
Kimin umurunda?
Yoruldu yorgunluk da;
aşk bir yana, düş bir yana!

Paranın sultası düştükçe,
düştükçe aşka,
ışığa ve şarkıya,
her şey hızla ayrışmakta.
Üstelik gün ortası, ışıkta!

Her şey pazar ve karmaşa...

/Sürerken ıssızlığın ödül töreni,
sen topla dur topla dur kirletilmiş düşleri.../

V
İyi yürekli çocuklar, o aşınmış saçaklarda, yollarda
ısrarla yanlış atlara binip,
ısrarla düşmekteydiler...

“-Yok yoluna geçti geçen günler
..k yoluna kaldı kalan günler geride!
Bu yüzden aşk dediğiniz nedir ki be abiler?
Camları buğulu bir genelev odasında
vizite fiyatına...”

Solarken
gecekonduların dar pencerelerinde bal gözlü kızlar...

VI
Sürerdi…
Yine sürerdi mırıltılar ve homurtularla hayat.
“Bu maçı da alamazken abiler”:
iyi yürekli çocuklar sessizce büyümekte,
büyüdükçe kirlenmekte,
kirlendikçe ölmekte,
öldükçe bilmekte,
bildikçe acımakta,
acıdıkça görmekteydiler
ki her fırtınadan ve anıdan geride
herkes figüran
yaşamın sahnesinde...

VII
Sahnesinde yaşamın,
kentlerin kaldırımlarında upuzun dilenciler.
Minibüslerde ter ve çürük sperm kokusu.
Sahnesinde, aşklarla rus ruleti
ve tel kaçıran çorapların kederi(!)

Sahnesinde,
brüt bir yaşam,
net bir ölüm,
bırak rezil gündüzleri
geceye yaslan gülüm…

VIII
İyi yürekli çocuklar o mahallelerden
düzineler halinde geçmekteydiler...
Uzak ormanlarda yalnız meşeler sessizce
büyümekteydiler…

-İşte bu vuruşlar sürdükçe,
maç mı alınır ulan sayın abiler?
İpne hakemler bu sezon da bizi mağlup ettiler!

Aşkta,
düşte,
işte
birer
birer
inerken
beyaz
bayrakları:

/B i z i m ç o c u k l a r
b ü t ü n m a ç l a r d a y e n i l d i l e r.../

Kaynakça: Antoloji.com

Comments