Deuss Ex Machina # 333 - Itse Säilötyt Vaikka Elimet Noustava

Kay(ıp)bedenler K/lan+-Dereasonable (VV)arp Presents
Deuss_Ex_Machina_333_--_Itse Säilötyt Vaikka Elimet Noustava

10 Ocak 2010 Pazartesi gecesi "canlı" olarak yayınlanmış programın parça dizinidir.

>>>>>Musique
>1<-Kristin Rule-Ending Illusions (Self Released)
>2<-Kristin Rule-Nature Of Reality (Self Released)
>3<-Yasushi Yoshida-Staircase (Midi Creative / Noble)
>4<-Yasushi Yoshida-Slow Bird Wonder Words (Midi Creative / Noble)
>5<-Klima-French Mittens (Second Language)
>6<-Klima-In My Room (Second Language)
>7<-Our Broken Garden-Share (Bella Union)
>8<-Our Broken Garden-Nightsong (Bella Union)
>9<-Tearwave-Can't Go Home (Projekt)
>10<-Tearwave-Shattered Fairytale (Projekt)
>11<-Tristeza-Raise Your Gaze (Sanity Muffin)
>12<-Tristeza-Newbury (Sanity Muffin)
>13<-The American Dollar-Signaling Through The Flames (Self Released)
>14<-The American Dollar-DEA (Self Released)

Itse Säilötyt Vaikka Elimet Noustava
(333)
Hâkir görülür cümleler, yapısını oluşturan kelimeler, katığı edilmiş tüm sesler. Bileşenleri dağıtıldıkça öteye beriye geriye ufacık bıraktırılmış, zerre umursamazlıkla terbiye edilerek üzerinin kapatılacağının varsayıldığı garabetlikler. Yoksunlaştırılarak değersizleştirilmeye çalışılan meşakkatli çıkışların nasıl tek hamleyle ivedilikle köşeye sıkıştırılmaya çalışıldığını anlamak için kulak kabartmaktansa daha membanın en başında zapturapt altına alabilmek için durarak, fikir zerreciklerini oracıkta köşeye sıkıştırmanın, kimilerinin kendilerine yakıştırdıklarının dayanılmaz hafifliği!!, her türlü hinliğin pusu üzerimize çöküyor. Bir pus ki sözcüklerin enikonu seçilerek konuşulmasından, zihinde biriktirilmekten tıka basa doluluğa ulaşmış olan sorulardaki acabaların yeni fakatlar, yeni amalarla hemhal ettirilmesinin, yalıtılmasının, zorunlulaştırıldığı bir eşik. Bir pus ki korkuların üzerimize salına salına en azından bir otuz yıldır boynumuzda yer edinmesinin açmış olduğu yaralardan, o yarayı oraya yerleşik kılan "sicim ipinden" ayrıştırılamaması. Müsebbiplerinin, yaratıcılarının bir türlü ortalığa çıkartılamadığı, tam aksine giderek daha onore edilip, yollarına güllerin serilmesini seyrettiğimiz. Bir pus ki, sus ne konuştuğunu bilmeyen hadsiz, edepsiz denilerek sınıflandırılmaya çalışılanların muktedirin dilinde dimağında, sanrılarında yol açmaya çalıştığı şeylerin hemen tümünün ayrıştırmalardan varolan korkularımızın üstüne yeni korkular eklemekten uzakta bir sahicilik olduğunun farkına varılmaması için çevirilen ortaoyunlarına sahne olan. Kimseciklerin işitmek istemediğini duyumsatabilmek bir özverilik halidir. Vaktinin gelmesini bekleyedurarak, hiçbir kazanımın bizlerle buluşmayacağını bilerek bu pusun içerisinde yeni rotalar aramaya devam ediliyor. Hakikat başka diyarlarda yeniden şekillendirilmeye devam ederken, koyunluğa devam etmemiz, muhalifliğin uzaklarında "pembe panjurlu" hayallerimizle ama az katık, ama bol kötekle hayatlarımızı o halde idame ettirmemiz isteniyor. İstenç öylesine ters noktalardan yaşayanları sınamaya tabii tutuyor ki, neresinden bakarsanız orası birer birer kurumakta olan bir hayalsizlik, geleceksizlik haline evriliyor. Elimizde kalan ümit zerreciklerini torba yasanın merhametine terk ederek, hakkını aramaya çalıştın mı, haddini aşmanın hatırası olarak belleğinde yer edinecek tasarruflar neyse onunla buluşturularak, veryansın ettin mi daha gak demeden türlü çeşit sindirmelerle yüzyüze bıraktırılmaların, hukusuzluğun işlevselliğini ortaya çıkarttın mı onlar münferit hareketlerin sahibi olan çeşiti bol bulunan yardakçılar olduğu yanıtını en hafif tabiriyle katiller için bile bunun sineye çekilmesinin beklendiği bir aralık. Bir aralık ki hangi izin nereyi işaretlediği, hangi imin kimin geleceğinden ne çaldığının öneminin azaltılmaya çalışıldığı bir hengamenin ortak adı. Televizyon ekranlarından her yurttaşça özenle, vakitlice alınmasının mecburi bıraktırıldığı afyonun etkisinin azalmasını beklemeden hemen bir yeni bombardımanın yılmadan yeniden kervana koşulduğu zamanımızda durup da bir saniye sadece bir saniye gidişat nereye demek gerekmiyor mu? Hiçbir vicdanın ötesine berisine asla sığdırılamayacak olan hadsizliklerin tümünün oluruna bıraktırılmasının açtığı yaraları tartışabilmekten imtina edip, çözmekten uzaklaşıp görece bir kurgu masal olanın, geçmişe dair yaşamların, yaşayışların politize edilerek gündemde yer edinmesinin başkaca bir okuması mümkün müdür? Yoksa bütün kurtuluşumuz muhteşem olan atalarımız eksenli tartışmaların ardından bizlerle mi buluşacaktır. Yersiz yüzleşmelerden yerli yersiz çıkarsamaların olağanlaştırılmasından, sonra şimdilerde çözüm bekleyen sorunlar kendiliğinden mi hal yoluna girmesi beklenecektir? Ehveni şerlerin birbirlerini kollamak için fırsat bekledikleri, kutsal ortaklıklarını, aynı aşılmaz duvarlarını yurdun dört bir yanında yükseltmeye çalıştıkları izansızlıkların hiçbirinin bir sonuca ulaştırmayacağı açık iken ucubelik yarışının da bu yok yere tartışmaların pek de uzağında konuşlanamayacağı belirgindir. Dostluğun zerresi için bile özlem duyan halkların yakınlaşmalarının önünü alabilmek için daha hangi aşılmazlıklarla yüzleşmemiz lazım gelmektedir? Nice heykelin yapıtın had ve hududu aştığından dem vurulduğunu işitmemiz lazım gelmektedir? Güdülen kindarlığın gündelik siyasetteki olağan yansıması haline dönüştürülen ırkçılığın güzelce ambalajlanıp, albenisi arttırılmış bir milliyetçilik söylemiyle hazmı kolay bir kıvama ulaştırılması çabası da mı yeterli gelmemektedir, kötüye gidişatın eskisinden de ivedilikle bizi dibe çekeceğinin. Artık o konumlandırılmayan neredeyse unutturulmuş olan şeylerin bir sıradanlık kisvesi altında sineye çekilebilirliğinin, deneyimlenmesinden kimseciklere gına gelmemekte midir? Yeri yurdu bildiği topraklar içerisinde ana dilini konuşmasının akabinde başına ne gibi işler gelebileceğini kestiremeyenlere, yıllar önce sergilenmiş olan askeri vesayetin haddi hududu belirgin olan hizaya çekmelerinin devamlılığını bugün bambaşka açılardan yeniden sergileme gayreteşliğine ne buyurmak lazım gelmektedir? Sesini işitilmez kılmanın, yeri geldiğinde herkesten önce sahip çıkılmasına karşın bir o hassas noktada durdukları resmedilenlere şahin kesilmelerin, zindanlara tıkmanın yıllardır adının bir türlü doğru konulmadığı barışı sağlamayacağını bilmek bile iş bu noktada hakir görülen cümleleri, okunamaz şimdi bunlar yahu kolaycılığından ayılmayı mümkün kılıyor. Kılacaktır. Kaybetmeye alıştırıldığımız müddetçe, buradayım demekten çekindikçe, taşın altına görselliğin tamamlayıcısı bir şekilde laf olsun diye elini koymaktansa, yüreğini oraya yerleştirmenin gerekliliğini düşünmeyip sorgulamadıkça başka yerlerin çözümlemelerine, kendilerine yeni yollar bulmalarına, muktedirden hesap sormalarına bakarak çok iç geçireceğiz. Çok içten dertleneceğiz! Çok yarını tüketeceğiz, taa ki son yazısı zihinlerimizde belirene kadar. Işıklar çıkış için son defa yanana kadar...

>>>>>Bildirgeç
Resmi Ağızlardan Alınan Habere Göre! - Veli BAYRAK*

Bizde adettir! Bir haber, “Resmi ağızlardan alınan habere göre” diye sunulmadıkça haberin gerçekliği hep tartışılır! Örneğin hükümetin bir bakanı, kendi hükümetinden biri için “Tehlikeli ve deli mi” dedi! Bunu “Resmi ağızlardan alınan habere göre” diye sunmazsanız kimseyi inandıramazsınız! Öyle WikiLeaks mikileaks hikayedir! Asıl olan resmi ağızdan çıkan sözdür!
Örneğin bu ülkenin Cumhurbaşkanı, ABD Başkanı Obama’dan bir Türk astronotunun (Sanki varmış gibi) uzaya yollanması için destek mi istedi! Bunu da “Resmi ağızlardan yapılan açıklamaya göre” diye sunmazsanız kimseyi inandıramazsınız! Bu ülkede resmi ağızlar olmayan şeyi olmuş gibi, yaşanmış şeyi de yaşanmamış gibi göstermek için konuşurlar! Yoksa işsizlik oranının hiçbir istihdam yaratılmadan bir gecede düşürülmesini nasıl açıklayacaktık!
Bir haberin yayınlanmasından hemen sonra yalanlanma ihtimalinin çok fazla olduğu bir ülkede, dinleyici ya da okuyucuyu habere inandırmak için kullanılan sözcüklerden birisidir aslında yukarıda ki başlık. Kaldı ki bilinçli izleyici, inanamadığı bir haberi duyunca anında gösterebilmektedir tepkisini:
-Sayın seyirciler enflasyon tek haneli rakama düştü!
-Ohaaaaa!
-Resmi ağızdan yapılan açıklamaya göre son 50 yılın en düşük enflasyon oranı bu yılın son aylarında gerçekleşti!
-Her nedense çarşıda pazarda göremiyoruz bu düşüşü! Nasıl oluyorsa bu iş!
-Sayın seyirciler resmi ağızdan alınan bu haber, aynı zamanda güvenilir kaynaktan da alınmıştır!
-Bizde Saadettin Kaynak’tan alındı zannetmiştik! Kim ulan bu resmi ağız! Eee başkaaa…!
Pek tabii, resmi ağızlardan çıkan her söze kul köle olan yurdum insanı da yok değildir! Bunlar için aslında söylenen söz değil ağzın resmi olması önemlidir!
-Sayın seyirciler, resmi ağızlardan alınan habere göre bu yıl yapılması planlanan Kırk Pınar Yağlı Güreşleri’nde zeytinyağı ya da ay çiçek yağı yerine motor yağı kullanılacaktır!
-Hay maşallah!.. Hay maşallah!.. Fikre bak fikre!.. Biraz da Arap sabunu katsalar bari içine!
-Sayın seyirciler aynı resmi ağızlar Kırk Pınar Yağlı Güreşlerinin gelecek yıl yağdan tamamen arındırılarak Arap sabunu ile yapılacağını da söylediler!
Aslına bakılırsa bir haberi gizlemek ya da olduğundan farklı göstermek için kullanılan bir cümledir de yukarıdaki başlık. Örneğin bir yerde deprem olmuşsa ve binlerce ölü varsa, resmi ağızlar hemen burada devreye girerler! Amaç, halktaki panik havasını önlemektir:
-Sayın seyirciler, bugün öğleden sonra meydana gelen 7.4 şiddetindeki depremde çok sayıda vatandaşımız hayatını kaybetti! Depremin yurdun dört bir yanından da hissedileceği söylenmekte!
-Hanım kendini camdan aşağı at! Ben de balkondan atlayacağım! Küçük oğlanı sen at büyük kızı ben atarım! Acaba kaç bin kişi ölmüştür depremde?
-Sayın seyirciler, resmi ağızlardan alınan habere göre ölenlerin çoğu zaten yaşlıydı ve deprem olmasaydı da bir süre sonra öleceklerdi!
-Buna da şükür! Hanım atlama vazgeç! Deprem yaşlıları vurmuş!
Birçoğumuz hep düşünürüz, bu resmi ağızlar kim ya da kimlerdir diye! Gerçekten de böyle ağızlar var mıdır? Varsa ağzı nasıldır, büyük müdür küçük müdür? Ağzında diş var mıdır mesela! Varsa fırçalıyor mudur? Ağzını yıkıyor mudur mesela, ya da çalkalıyor mudur? Bunları düşünmek gereksiz şeylerdir belki ama bu ülkenin sorunlarına duyarlı olan vatandaşın ağzından çıkan söz ile resmi ağızdan çıkan söz birbirini tutmayınca insan düşünmeden edemiyor:
-Kimin ağzı doğruyu söylüyor?
Duyarlı vatandaş “Kürt sorunu var” diyor, resmi ağzı “yok” diyor! Vatandaş eğitimde eşitlik istiyor, resmi ağız ‘Olur mu öyle şey’ diyor! Vatandaş hak hukuk diyor, resmi ağız gak guk diyor! Vatandaş çiftçi perişan diyor, resmi ağız ‘yalan söylüyorsun’ diyor! Vatandaş “geçinemiyorum” diyor, resmi ağız “Hadi canım sen de” diyor! Böyle olunca da insan düşünmeden edemiyor!
Resmi ağızlar tabiatı gereği resmi söylemlerde bulunmak zorundadırlar! Buna göre ülkede enflasyon vardır ama sürekli düşmektedir! İşsizlik had safhadadır ama hızla azalmaktadır! Ekonomik kriz kapıdadır ama kapı sağlamdır! Hayat pahalıdır ama insan canı ucuzdur! Zam yapılır ama gereksinimdir! Susuzluk büyük sorundur ama yağmur yağmadığındandır! Depremler felakettir ama yaralar yavaş yavaş sarılmaktadır! Trafik felçtir ama bir dizi önlemler alınmaktadır! Hukuk sistemi çökmüştür ama Anayasaya göre herkes eşittir! Demek ki neymiş; sorunlar, resmi ağızlardan çıkan resmi söylemler ile ifade edilmeye devam ettikçe her zaman olacaktır! Ta ki işçi ve emekçinin ağzı dikkate alınana kadar!..

* Kısa öndeyişimizin önemli bir tamamlayıcısı olarak 16 Ocak tarihinde Evrensel gazetesinde Veli BAYRAK tarafından kaleme alınmış olan "Resmi Ağızlardan Alınan Habere Göre!" başlıklı makaleyi, yazarın ve gazetenin anlayışlarına sığınarak siz okurlarımızın dikkatine sunuyoruz....

...Fark edilebilir ayrıntılar ile dönüştürücü, ayrıksı duruşların sebeplerini irdeleyerek endişe giderici, tanımlanmamış olanı arz etmeye çabalayarak yardımcı olmaya Deuss Ex Machina ile devam...İyi Haftalar...

Allame-i Ulul Arz’dan Ara Nağmeler
Okuma Parçası
Özgürlük İstiyoruz!
Savaşma Konuş! - 500binradikal.com
Resmi Ağızlardan Alınan Habere Göre! - Veli BAYRAK - Evrensel
Arası Ve Ötesi Yok!.. - Alınteri.net
Ez Li Vir İm! - Serhat OVAYOLU - Jiyan
Kürtler Olmasa... - Akın YILMAZ - Atılım
Kürtçe, Ayağa Kalk! - Bülent KALE - BiaMag
Batıdan Ses Çıkardılar: Şansekî Bidin Aştiyê / Barışa Bir Şans Verin... - Sesonline
Dil Yarası - Karin KARAKAŞLI - Kronik Muhalif
Tıngır Mıngır Totalitarizm... - Melih PEKDEMİR - Birgün
Yeni Dönem, Ulusalcılık Ve Milliyetçilik - Alper ERDİK - Sendika.org
Anayasa Sohbetleri 9: Vatandaşlık - Sevan NİŞANYAN - Köxüz
Faili Meçhul: AKP’den Önce, AKP’den Sonra - Jiyan
Baskı Yoğunlaşıyor; İhtiyaç Örgütlenme Ve Mücadele! - A. Cihan SOYLU - Evrensel
Dünyayı Anlamak İçin Geri Çekme Yöntemi - Cüneyt UZUNLAR - Açık Koyu
CHP, ...Cak'lar ve İnkar - Nazım KAYALAR - Atılım
Büyük Alevi Kurultayı İradesi; “İnancımızdan Elini Çek” - Alevi Haber Ajansı / Haber Fabrikası
Çayan DEMİREL: Sistem Sizi Annenizden Uzaklaştırmaya Çalışıyor - Devrim BÜYÜKACAROĞLU - Evrensel
Michael CASHMAN: Eşitlik, Ötekinin Hakkını Savunmaktan Geçer - Emir ÇELİK - Bianet
Birliktelik Sorunsalı Ya Da Ucube Meselesi - Eleştirel Günlük - Eleştirel Medya Günlüğü
Heykelin Devamı - Okay GÖNENSİN - Vatan
Anayasa, Ucube, Cephe - Oya BAYDAR - T24
Merhaba Hizbullah - Özgür MUMCU - Radikal
Gerçek Katillerden Hesap Soruyoruz! - Kollektif - Nor Zartonk
Güvercinler Tedirgin, Katiller Dışarıda - Erdal YILDIRIM - Jiyan
Dink Cinayeti Davası'nda "Sınır Belli; Devlet Uyumlu" - Bianet
1. Polis, Erhan Tuncel’i ‘Dink Vurulacak’ Diye Bağırtmış! - Nedim ŞENER - Milliyet
2. ‘Polis Bana Yakılmayacağım Sözü Verdi’ - Nedim ŞENER - Milliyet
3. Dink Sayemde Bir Yıl Daha Uzun Yaşadı - Nedim ŞENER - Milliyet
Said-i Nursi ve Hrant Dink’e Katlanamayan Zihniyet! - Balçiçek İLTER - Habertürk
'Benim Meskenim Dağlardır' - Özge MUMCU - T24
Festus Okey Davası: Tanıklardan Kapsamlı Bir 'Sanıklık' Çağrısı - Emre DURSUN - Kronik Muhalif
Kemiklere Yazı Yazanlar - Rahmi ÖĞDÜL - Birgün
Garp’tan Gelen Âla Şark’tan Belen Bela! - Evren Barış YAVUZ - Haber Fabrikası
"Cüret Ettim!.." - Alınteri.net
Kimlik Ve Sınıf - Samim AKGÖNÜL - Radikal 2
SBF Öğrencileri Anlatıyor: Üniversite, Direniş, Gelecek... - Gönül İLHAN - BiaMag
Karın Doyurmayan Laflar Meselesi (1) - Mıgırdiç MARGOSYAN - Köxüz
Halkı Kandırmamak İçin Aydınlar Ne Yapmalı? - Veysi SARISÖZEN - Günlük
"Haysiyet İçin Özgürlük Ve Eşitlik Odaklı Gazetecilik" Diyen Birinden Bir Açıklama - Sarphan UZUNOĞLU - İnsaniyet Meyhanesi
İşte Et İle Tırnak! - Umur TALU - Habertürk
Gıda Fiyatları Zirve Yaptı, Dünya Sancılı - BBC Türkçe
Torba Değil, Çorba - Kronik Muhalif
Açlık Ve Yoksulluk Sınırı Altında Yaşam - Volkan AKYILDIRIM - Sosyalist İşçi
Ağniyayı Şakirin, Fukarayı Sabirin - Sırrı Süreyya ÖNDER - Radikal
Özgürlük Kotası - Tuğba ÖZSOY - Başka Haber
‘Torba’yla Tasfiye Olan Köşe Yazarları - Ümit ALAN - Birgün
İşte 'Torba'ya Konanlar - Atılım
Grev Güncesi - İkinci Tekel Direnişi
Grev Güncesi - Ankara Tekel Direnişi
Grev Güncesi - Sabah / ATV Emekçileri
İktisatçıların Ahlakı - Mesut ODMAN - Sol.org.tr
UPS'de Direniş Kazanıma Doğru! - Alınteri.net
Bericap'ta Direniş Devam Ediyor - Evrensel
İçindeymişik, Yeşilmişik, HES'mişik - Sinan ERENSÜ - Birikim
Karadeniz Kanserden Psikolojik Olarak Etkilenmiş - Sendika.org
Küresel Isınma Ve Seller Magazin Haberi Mi? - Ümit ŞAHİN - Yeşil Gazete

Kristin Rule Official
Kristin Rule At Myspace
Kristin Rule - Yiğit A. - 13Melek
Yasushi Yoshida Official
Yasushi Yoshida At Noble
Yasushi Yoshida / Ten Must-Have Japanese Records - Evan - Swan Fungus
Klima At Myspace
Klima - Serenades & Serinettes Informative Via Second Language
Klima - Come Back To Me Video Via Youtube
Our Broken Garden Official
Our Broken Garden - Golden Sea Album Review - Mark BEAUMONT - BBC Music
Our Broken Garden - The Departure SOTD #138 - Rich HUGHES - The Line Of The Best Fit
Tearwave At Myspace
Tearwave Informative Via Projekt
Tearwave - Different Shade Of Beauty Album Review - Susan FRANCES - Absolute Punk
Tristeza Official
Tristeza Entry On Wikipedia
Tristeza - Paisajes Album Informative Via Darla.com
The American Dollar Official
The American Dollar - Free Winter 2010 Compilation Official Download Page
The American Dollar Yazınsalları - Dream Endless - Limbo Pillow

Deuss Ex Machina genelgeçer disiplinlerden uzakta kalarak, deneysel öğeler ihtiva eden tüm müzik turlerine sonuna kadar kapısı açık bir yapılandırmayı sunmaya gayret eder. Bu bağlamda Ambient’dan - Weird Folk’a uzanan ses seceresinden alıntıları her Pazartesi akşamı 21.00-22.00 saatleri (GMT +2) arasında canli olarak Dinamo FM’den iliştirmeye devam ediyoruz.

Her Türlü Eleştiri,Öneri vs .İçin İletişim Kanallarımız;
Dinamo – misak[nospam]dinamo[dot]fm – Makina
Her Pazartesi Gecesi 21:00 -22:00 (GMT +2) arası Dinamo 103.8
---------------------------------------------------------
>>>>>Info Go-R-Sel
Peace By Pedrosimoes7 / Pedro Ribeiro Simões
Pedrosimoes7 / Pedro Ribeiro Simões Flickr Page

>>>>>Poemé
Mendilimde Kan Sesleri - Edip CANSEVER

Her yere yetişilir
Hiçbir şeye geç kalınmaz ama
Çocuğum beni bağışla
Ahmet Abi sen de bağışla

Boynu bükük duruyorsam eğer
İçimden öyle geldiği için değil
Ama hiç değil
Ah güzel Ahmet abim benim
İnsan yaşadığı yere benzer
O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer
Suyunda yüzen balığa
Toprağını iten çiçeğe
Dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine
Konyanın beyaz
Antebin kırmızı düzlüğüne benzer
Göğüne benzer ki gözyaşları mavidir
Denize benzer ki dalgalıdır bakışları
Evlerine, sokaklarına, köşebaşlarına
Öylesine benzer ki
Ve avlularına
(Bir kuyu halkasıyla sıkıştırılmıştır kalbi)
Ve sözlerine
(Yani bir cep aynası alım-satımına belki)
Ve bir gün birinin adres sormasına benzer
Sorarken sorarken üzünçlü bir görüntüsüne
Camcının cam kesmesine, dülgerin rende tutmasına
Öyle bir cıgara yakımına, birinin gazoz açmasına
Minibüslerine, gecekondularına
Hasretine, yalanına benzer
Anısı işsizliktir
Acısı bilincidir
Bıçağı gözyaşlarıdır kurumakta olan
Gülemiyorsun ya, gülmek
Bir halk gülüyorsa gülmektir
Ne kadar benziyoruz Türkiye'ye Ahmet Abi.
Bir güzel kadeh tutuşun vardı eskiden
Dirseğin iskemleye dayalı
-- Bir vakitler gökyüzüne dayalı, derdim ben --
Cıgara paketinde yazılar resimler
Resimler: cezaevleri
Resimler: özlem
Resimler: eskidenberi
Ve bir kaşın yukarı kalkık
Sevmen acele
Dostluğun çabuk
Bakıyorum da simdi
O kadeh bir küfür gibi duruyor elinde.
Ve zaman dediğimiz nedir ki Ahmet Abi
Biz eskiden seninle
İstasyonları dolaşırdık bir bir
O zamanlar Malatya kokardı istasyonlar
Nazilli kokardı
Ve yağmurdan ıslandıkça Edirne postası
Kıl gibi ince İstanbul yağmurunun altında
Esmer bir kadın sevmiş gibi olurdun sen
Kadının ütülü patiskalardan bir teni
Upuzun boynu
Kirpikleri
Ve sana Ahmet Abi
uzaktan uzaktan domates peynir keserdi sanki
Sofranı kurardı
Elini bir suya koyar gibi kalbinden akana koyardı
Cezaevlerine düşsen cıgaranı getirirdi
Çocuklar doğururdu
Ve o çocukların dünyayı düzeltecek ellerini işlerdi bir dantel gibi
O çocuklar büyüyecek
O çocuklar büyüyecek
O çocuklar...
Bilmezlikten gelme Ahmet Abi
Umudu dürt
Umutsuzluğu yatıştır
Diyeceğim şu ki
Yok olan bir şeylere benzerdi o zaman trenler
Oysa o kadar kullanışlı ki şimdi
Hayalsiz yaşıyoruz nerdeyse
Çocuklar, kadınlar, erkekler
Trenler tıklım tıklım
Trenler cepheye giden trenler gibi
İşçiler
Almanya yolcusu işçiler
Kadınlar
Kimi yolcu, kimi gurbet bekçisi
Ellerinde bavullar, fileler
Kolonyalar, su şişeleri, paketler
Onlar ki, hepsi
Bir tutsak ağaç gibi yanlış yerlere büyüyenler
Ah güzel Ahmet Abim benim
Gördün mü bak
Dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar
Ve dağılmış pazar yerlerine memleket
Gelmiyor içimden hüzünlenmek bile
Gelse de
Öyle sürekli değil
Bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün
O kadar çabuk
O kadar kısa
İşte o kadar.

Ahmet Abi, güzelim, bir mendil niye kanar
Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar
Mendilimde kan sesleri.

Kaynakça: Şiir.gen.tr

Comments

Purasango said…
güzel yazı teşekkürler
Eksik olmayasın, meramım anlaşılır kılınıyorsa, sözü çoğaltabiliyorsa ne mutlu bana.