Deuss Ex Machina # 408 - ...a fydd rydym goroesi

Kay(ıp)bedenler K/lan+-Dereasonable (VV)arp Presents
Deuss_Ex_Machina_408_--_ ...a fydd rydym goroesi

09 Temmuz 2012 Pazartesi gecesi "canlı" yayınlanmış programın parça dizinidir.

>>>>>Musique
>1<-Kane Ikin-Short Wave Fade (12k)
>2<-Kane Ikin-Contrail (12k)
>3<-Nuojuva-Huominen (Preservation)
>4<-Nuojuva-Laakso (Preservation)
>5<-Hilary Hahn & Hauschka-Adash (Deutsche Grammophon)
>6<-Hilary Hahn & Hauschka-North Atlantic (Deutsche Grammophon)
>7<-Sylvain Chauveau & Arca-Attractions (Remix Of Arca) (Flau)
>8<-Sylvain Chauveau-Dernière Etape Avant Le Silence (Remix Of Sylvain Chauveau) (Flau) 
>9<-Synthetic Epiphany-Tomorrow Is A New Day (Self Released)
>10<-Synthetic Epiphany-...And We Will Survive (Self Released)
>11<-Volor Flex-Revulsion (Dark Clover Records)
>12<-Volor Flex-Faint Hope (Dark Clover Records)

...a fydd rydym goroesi
(408)

hasbelkader bir yoklama anının, sıcaktan yaprak kımıldatmayan bir aralığındaki, rastgele seçilmiş denkleştirilmiş bir yansısından erebildiklerimiz, gördüklerimizdir yazı yazmayı manidar bir biçimde öncelikli kılan v bu tahayyülü öne süren. ileri hamle ettiren v pekiştiren. durmaksızın gayya kuyusunun bir noktasından ta diğerine ulaşmaya çabalandığımız saiği içerisinde her an ensemizde yeni bozaların kaynatıldığından dem vurmak o karşılaşmak mecburiyetinde bıraktırıldığımız anlayışsızlık damarlarının, çıkarsayışlarının nasıl üstten üstten bakışımlarla, hakir görüşlerle, siz anlamazsınız bizim doğrularımız olarak naklettiklerimiz vardır sadece buna sebat ediniz gerisi teferruattır bakışımının sabıklığını, sabıkasını açık eden bir okumayı beraberinde ulaştırır. ulaştırmaktadır. her yoklama sırasında varlığımızı kolaçan etmekten gayrısını düşünmeyen bundan ötesini usunda canlandırmayan cerahatli bir bakışımın durumu hasbelkader kontrol altında tutması, idareyi kolaçan vaziyette görünüp dümen suyunda her şeyi devam ettirmesi, günün güllük gülistanlık hal kalmamış olsa da onunla uzlaştırmaya çalışması okunabilmektedir, bu aralıkta.

bir aralıkta gördüklerimiz kah sinkafların en yakası bağırı açılımamışlarını, kah ırkçı değilim benim şöyle arkadaşlarım, böyle tıyneti belirli, yediği kaba pislemeyen, bu memleketin ekmeğini hamd edip yiyen tanışlarım var bakışımının kör olasıca değişmezliğine kaptırıp gidilen bir sürümceme hali, denk bulduğunu yaftalama gayreti, biriken hınç öyle alınmaz ahanda böyle vurarak, kırarak, sindirerek, yok etmeye çalışarak v bir tabii ki sessizliklerle suça ortak olarak söz konusu edilebilir kısmının gerçekliğini aynalamaktadır. muktedir hinliği sergilenirken tüm bu çıkarsamaların yamacında oturup da ne oluyoruz sorgusuna girişilmemesinin dahası akla getirilmemesinin mesnetsiz örneklemleri günden güne daha ağır gıybetlerin, kural tanımazlıkların, mağduriyetlerin v önü itinayla alınmayan şiddet fragmanlarının, evrelerinin bir kere daha hayatlarımızla iliştirilmesini sağlamaktadır. bir figürasyon, bir mizansen değil adıyla sanıyla cana kast edişlerin, barışı düşünmektense; savaşın kör kulvarları, labirentleri arasında istatistik olarak tanımlandırılacak bol adetli, güzel ölümlerin! sayıca çokluğuna bakıp bakıp sorun mu yok sorun morun her şey yolunda, her şey olurunda kepazeliğinin sürekli, daimi kılınmasındaki müdanasız devamlılığa ısrardır bizi bu satırlara düşüren. bizi bu satırlarla buluşturan.

durmadan, biteviye tahakküm vesaiklerinden birini bırakıp, bir diğerini hayata geçirmek için çabalanımlar her saniyeye bir başka baskıcılığın görünürlüğünü, gerçekliğini kanıtlamaya didinişler bu sath içerisinde kimliklerimizin, kimler olduğumuzdan önce bu milletin birlik v beraberliğine karşı oluşturacağı tehdit-korku v ötesi potansiyeli göz önünde bulundurularak kotarıldığından dem vurulması, beraberinde getirdiği uygulamalar!! yabanıl kaçmayacaktır. sathın içerisinde karşılaşılan her olumsuzlama bir yerinden başlanacaksa doğru ediminin, hamlesinin v olguların nasıl da bilinçli bir biçimde çarçur edildiğini halen göstermektedir. insan olma vurgusunun üzerini çizebilmek adına, o biatla sanki o ilkelliklerine! durmaksızın laf yetiştirmeye doyulmayan demokrasisi kıt memleketlere laf taşıma laf yetiştirmek gailesinde bulunup durulan bir aralıkta, bol kepçeden atılıp tutulurken bu memleketin sınırlarındaki; doğusunda, batısında yapılan edilenleredir sözümüz. yapılıp edilenlere getirmektir sözümüz. arsız bir tahakküm mekanizmasının her durum v şart altında suskunlaştırmayı olağan kılmak adına yapmayacağı ceberrutun, eylemeyeceği fenalığın, imzasını atıp, sıvayıp gitmeyeceği bir ihlalin daha söz konusu edilmeyeceği bi'eşiğin kalmadığı olmadığı meydandadır.

bunca adi medya pespayeliği, gölgelemesine rağmen işte bu kısım bir hakikat olarak meydandadır. denek bellenip durmaksızın üzerimizde yapılan tahlillerin, bir yandan duyumsatılan sözcüklerin, demeçlerin öte yan v unsurlardan yaygınlaştırılmaya çalışılan yazıların, meramların bizahati propagandaların dillendirdiği bu ülkenin demokrasi ediminin nasıl da incecik bir düzenek, kıldan ince bir yolda ilerlediğini v her ana sekteye uğrayabilir diye uyaranların eksik edilmediği, yolumuzdan alıkoyarsanız başınıza nice felaketler gelecek şu olacak, bu olacak, öcüler çıkacak bakışımının diri tutulduğu bir güncellik musallat edilir. musallat olunur. amed'in orta yerini savaş alanına çevirip barış seslendirişini, barışa olan özlemi, onca ağır algı v hiddet turnusolünün halen geçerliliğini koruduğu bir zaman diliminde, yılmadan düşmeden bir an olsun sapmadan yola çıkmak, tekrardan değinmek, dile getirmeye çalışmanın karşılığının ne olduğunu dün yanı başımızda cereyan edenler sayesinde bir kere daha ikrar etme şansımız oldu. bir kere daha bellemeye nail olduk. faşizm tırnak içerisinde kullanılıp, kitabın göstermiş, atfetmiş olduğu bariz bir hastalıklı ruh halinin, algı ötesi v çok daha fazlası olduğunu imleyen bu ağırlığın olanca kuvvetiyle insanları nefessiz koymaktan bir an olsun çekinilmeyen işte bu meymenetsizlik trajedyasının iktidarımı sarsamazsınız dik kafalılığının başkaca bir perspektifinin tam tasdik, eksiksiz olarak okunabilmesini usa düşüren bir çıkarsama hasıl oldurulur.

derdin, tasanın görünmezliğine olan atfedişler, nasıl olsa ucu bize dokunmuyor yanilerden hareketle kotarılma, kaytarılma çabalarının ivedilikliği, sorunun kendisine karşı bir çözümlemeyi değil tam da muktedirin dediği gibi ötelemeyi, onun dediği, çizdiği alanın içerisinde dar alanda kısa paslaşmalardan mürekkep bir vurgu dehlizinin, bataklığının istikrarlı bir devamlılığını aynalar. bunun dışında herhangi bir çözümlemeyi kıyasıya eleştirmek, gerektiği gibi yüzleşmek konusunda çabalandıklarını bütün anayasa referandumu süreci dahili v sonrasında duyumsatmaya doyamadıkları darbeler, darbecilerle yüzleşeceğiz, hesap soracağız kısmının ne kadar da trajik bir masal masal matitas haline dönüştüğünü, kuşa döndüğünü bütün hayallerin, imlerin v vaatlerin bir kere daha anlaşılır kılınmaktadır. yalancı dolmaların miadının dolduğunu bir kere daha ispatlanmaktadır. amed'in yanında, gever'de, colemerg'de dersim'de, herhangi bir hes için katledilmeye hazır, nazır tutulan yurdun başka bir yöresinde, gelgelelim şehr-istanbul'da dört başı sarmışken şirazesinden çıkmışlık, zapturaptın höt zötleri o da ancak vurdulu kırdılı, bolca gazlı, sabahtan akşama kadar coplu küfür v kafirli bunlarla kurtulmayı başarırsanız, devamında nezarethaneli, uydur kaydır, kes yapıştır iddianameli uzunca bir mahpusluk döneminin, masumiyet karinesi lincinin bir başka sahnesinin daha uygun adım tıpış tıpış sergilendiği bir memleket resmi kotarılır. kotarılmaya girişilir.

gelgelim memleket güllük gülistanlık bu veryansın edenler hep çıban başlarıdır, hiçbir şeyden memnun olmayı bilmeyen nankörlerdir ha(y)inlerdir alışılageldiği üzere. Küflü, paslı simyaların vicdanlarını karartmasından çekinmediklerinden bir seslenişi, bir çığlığın üzerini nasıl kapatırsak daha muzaffer olacağız, olabileceğiz yanılgsına dolu dizgin kaptırılmışken iş bu ahval içerisinde hassasiyet diye gözümüze sokulan, durmaksızın yinelenen yoklamada görünseniz de bizler için bir anlam ifade etmiyorsunuzun türkçesidir. resmi söylemidir. ırkçılığın müdahilliğinin düz ayak nasıl da ileri demokrasi kisvesi altında yapılabildiğinin, devam edilebildiğinin yanılgısız, amasız v fakatsız olarak yinelenmesidir karşılaştığımız. derdimiz birden az değildir, dertlenişimiz pek çokları için nankörlükle eşdeğer tutulan bir algılama ile sınanmaktadır. peki bütün bunlara eyvallah diyelim de şu önümüzde silme, dağ gibi yığıntılanan nefret mahrecinin, bir azrail kıvamında savaş tamtamlarını sonuna kadar çaldırması, kin, kan v gözyaşından halen medet umulası bir memleket tahayyülü hala mı içinizi sızlatmamaktadır. hala mı bir şeyleri anlamlı kılmamaktadır. beğenmediğini yaftalamanın, hiddetini sergilemenin neresi demokrat bir bakışımın öznesi, yüklemidir. anlamlandırabiliyor musunuz? farkına cidden erebiliyor musunuz?

yalapşap, basmakalıp seslendirmeler gördüklerimizi unutturmaya yetmeyecektir elbette de sizin bu vicdansızlık ile tecrübenizin, seviyeli ilişkinizin! dilinize dolamaktan sakınmadığınız ötekisi dediğiniz, mihrak belletmeye teşne olduğunuz bizler için sıfatlarınızın bir sonunun olduğunu da mı bilmemektesiniz. bügünün şartlarının v buna sığınarak reva gördüklerinizin bir bütünleştirici olmaktan öte, ayrıştırıcı fayları onarılmaz bir biçimde kırmaya devam ettiğini idrak etmeniz için marduk marduk diye atfedilen meşhur kıyameti mi beklemeli, öyle mi tükenmeliyiz!. faşizm ilkiminiz için bereket duasına çıkmışçasına ha'bire v sathın her bir yerinde sergilediğiniz ayinesi iştir kişinin klişesine sapasağlam sahip çıkan vehamet vesikalarınızdan da mu utanmaz arlanmazsınız!.her şart v koşul altında had bildirmenin, hudut devşirmenin hiddeti kutsayıp şiddeti zincirlerinden azade etmenin, sıfır sorunu sırf sorun okumanın, münferittir o tastamam çıkarsamasının adledişinin, olağanlaştırılmasının, parçalanmışlığı, un ufak etmek yok etmek olarak algılayışın bir katarda yanyana bir zaman düzleminde ardarda ilintilenip görünürlüğünün sağlanması içinde bulunduğumuz güncellik dahilinde hangi mesnetsizlik secerelerinin birbiri ardına denkleştirildiğini rahat bir biçimde okumayı v görebilmeyi sağlayacaktır.

mesnetsizlik çıkarsanan, doğru olarak tasnif edilenlerin gerek tek yönlülüğünü, gerek ilave bi açıklmaya mesafesindeki tahammül sınırını her durum, şart altında başöğretici olarak akıl fikir tahayyülündeki öncüllük takıntısına rağmen iş bu ülkeye geldiğinde oluşan kayıtsızlığın alelade değil basbayağı hesap kitap ile sağlandığını yineleyecektir. yinelenecek olan kutsanmış, zerresi değişmeyecek olarak tanımlandırılmış tekçe doğruların hepimizi çevreleyen, sınırlandıran dar incecik bir yola hapseden, nefessiz kıldıran, pusularla yüzleştiren, kokruların tecrübe edilmesini sıradanlaştıran, düşünce v başka bir söylem geliştirilebilirliğini, edimin, çablanımın pekala mükün oldurulabilirliğini daha en başından safdışı bırakan, bıraktıran bir toplamdan mürekkep olduğunu tecrübe edilebilecektir. tecrübe edilmektedir. her durum v koşul dirayetin, empatinin, sembollerin sağladıklarının yanısıra akil olanı aramaktan, varlığı kanıtlanmış aklın sunup, güne dahil ettiği tespitlerine kulak vermekten, itina ile özenle önem atfetmekten, yanlışları doğruya ulaştırabilmek için çabalanmaktan geçmesine karşın cerahatin yaygınlaştırılması, belirli bir noktadan sonra da birbirlerinin turnusolünü oluşturan kopyalarla günün tanımlandırılması bu mesnetsizlik çarkında olan bitenleri tek bir kareye sığdıracaktır. bunu başartacaktır.

tasvirler sunumlandırılanlar gösterilmesine müsamaha edilenler, tolere edildiği izlenimi uyandırılanlar hesabın kitabın getirmiş olduğu yanılgı ile sistemli bir kafa karışıklığının durun bakalım kazın ayağı hiç öyle değil simsarlığının ne raddelere ulaştığını, taşındığını esaslı bir biçimde betimleyecektir. mesnetsizlik kişisel bir çıkarsayıştan çok ülkenin "başat duruşu" olarak yavaş yavaş şekillendiriliyor, her yeni günü acabalarla muallakta tutuyorsa, bunu tecrübe ettiriyorsa kelimeleri seçerken özen, konuşmaya girişirken asgarinin üzerinde dikkat gerektiriyorsa her attığın adım için önünü arkanı kollamayı zihne dikte ettiriyorsa bu tamamen iklimin değişiminden, günün taşıyageldiklerinden, işte ulaştığımızı sandığımız seviyenin kadüklüğünü aynalatan, onayan bir vesikanın gerçekliğindendir. gerçek kılınmasındandır, böyledir? kolaya kaçan seslendirmelerin icazet alınıp da dile düşürülmüş, bahsi açılmış konuların çalakalem tıpkı bir bilmece gibi sunumlandırılmasıyla beraber oluşan sözümona özgür düşünce ortamının gerçekliği sorgulanasıdır. elma ile armutun toplandığı, sap ile samanın karıştırıldığı, yaşın yanına illa kurunun da ateşe verildiği bir cenahta önyargıların, önceden biçimlendirilmiş tahlillerin hepsi bir hepsi aynı kapıya çıkan veciz v demeçlerin paralelinde, gözetiminde oluşturulan böylesi bir tahakküm perdesi v perdelemesi sorunun aslen ne olduğundan bir haber kalınmasının ehvenliğinden bahsedilebilmesini mümkün kılar.

hiçbirimiz için böylesine kolayca kurtuluş, bana dokunmuyor nasıl olsa vurgusu bunca tahrifata uğramışken halen ona v türevlerine itimat edilmesi tavsiye olunurken, ehven olanın nasıl şerden tanımlanmış olduğu anlamlandırılabilecektir. hakkın tekil bir doğrunun çevresinde verilmiş basit tavizlerle, asgarinin tesisiyle, ucundan kıyısından lütfedip bir gece ansızın izinin silinerek, yok ederek, tanımını değiştirerek oluşturulamayacağı belliyken, halen bu çıkarsayıştan hareket eden muktedirlik makamının olsa olsa yepyeni pusular, tuzaklar bina ettiğini dile getirmek sanırız bu noktada komik bir evham olmayacaktır. durmaksızın süregiden bu çark, devinim nam öğütücü, sindirici sistemin yaptığı hepimize reva gördüğü budur. sıra birimizden bir diğerine geldiğinde yalnız koymak, tecrit etmek, mahpus etmek propaganda ile oluşturulan yapıya yem etmek olduğu yinelenesidir. aynalanan, günceye dahil edilen sabah köründe girip de akşama ancak çıkabildiğimiz tezgahlarımızdan, işimizden gücümüzden sonrasına kalan bir kaç saatlik dinlenme arasında, bu subliminal mesajın dikte edildiği bir denekliğin, pek çok farklı tasvirine maruz bıraktırılmak yarını mümkün mertebe az düşünüp, bildiklerimizi de unutmamızı salık veren o kurgunun, neticesi vehamet v fecaat olan sonuçlarına katlanmaktır seslendirilen alttan alttan duyumsatılan.

kuyruklu yalanlar ile tıka basa doldurulan, donatıla donatıla iddianame diye feriştah şaşırtan, dökümanların yazılageldiği, suç mesnetinin, kapsamının hemen her türlü sesleniş, eylem hatta gündelik rutinin getirdiklerinden bile yola çıkılarak oluşturulduğu, önce insanım vurgusunun önce şusun, busun, önce mesleğim vurgusunun hayır önce şunun maşası, sonra bunun piyonusun sıralamalarının atfedilip tutana tutmayana yakıştırıldığı, yaftalandığı sunu, reva görülenler silsilesinin başat elemanlarından birisidir. tiyatroya döndürülen, açmazlarla, muğlaklıklarla tecrit edilen bir ülkenin düşünselliğidir oysa, o veyahutta demeden evvel hangi koşutların, engellemelerin yıllar yılıdır sakız bellenip cak cak çiğnenen birlik v beraberlik düzenimizi kimse bozamayacak imi v çıkarsamasının iltihap kapmış ondan bundan nem kapıp alarm zillerinin uluorta, yalan yanlış çalınabilmesinin vesikasıdır karşılaştığımız. insanları kırdırıp, ayrıştırıp, kutuplaştırıp, her durumda masadan onlar kalktı yoksa bizler çok anlayışlı insanlarız vurgusunun nasıl da kadük kalıp, boşa çıktığı hatırlatılasıdır. kafalarına su, biber gazı veya cop değil bildiğiniz bombaların düşürüldüğü, hemen her gün asıl soruyu sorumlular kim, düğmenin ardındaki karar mercii kim bahsinin, kaçakçılar, yardakçılar, teröristler, silah kaçakçıları vd. gibi açıklamalarla üzerinin örtüldüğü, soruşturmanın gizlilik perdelemesiyle izole edildiği, roboski katliamı bir diğer gayya kuyusudur. vicdan sınavıdır.

muktedir başımının dışındakiler için atlanmaması gerekli, karşılaşılması zaruri bir deneyimin ta kendisidir. cevapları sonuna kadar aranası... o kestirilip atılan, kumun altına gömülen kafaların bir yandan da sağ kalanlara kalabilenlere reva görüp de söyleyebildikleri tehditlerdir bir gece ansızın yineleyebiliriz. mesnetsizliğin arş-ı alaya ulaşması o raddeye varabilmesi bile enikonu        düşündürücüyken hala gıybete tutunmak, hala hiçbir şeyin asla v kata değiştirilmezliğine olan biat canın bir aralık gecesi yitirilmesi, kıyılmasının sürekliliğini de göstermektedir. sirayet eden, algıdaki körlük ne de olsa kürt olarak işe geldi mi kabullenilip, işe gelmedi mi yok sayılanların cenahından değil midir öyleyse bildiğimizi ikrar etmekten başka bir şansımız da yoktur şıkkı bu başa getirilmiş olan pusuları, puslu ortamı daha net bir biçimde çözümleyebilmeyi sağlayacak, gün yüzüne kavuşturacaktır. görünen vakıaların, üstlerinin örtülebilmesindeki tezcanlılık, hakir görmekteki mübalağasız koşar adımlık, tersi söylemlere v ne oluyoruz bakışımına, savunuşuna karşı oluşturulan, anında oluşturulan aşılmaz duvarlar ile hakim söylemin alternatiflere karşı olan mesafesini kayıtsız kalışını okuyabilmek söz konusudur. bu alanda tek başımıza, dımdızlak ortalıklarda mağduriyetlerin tanımını layığıyla irdelemeye onlara dair ufak da olsa tespitler gerçekleştirmeye çalışıyoruz.

hataların kişilerden başlayıp kurumlar düzeyinde devam ettirildiği, kademe kademe basamak basamak, yükseltildiği bu cenahta her günümüze ayrı yanıyoruz. toplu konutların yapım sürecindeki sorumsuzluklardan, idris naim şahinbeylerin incileriyle donattıkları seslenişlerine, akademide halk dostu polis yetiştirmek konusunda!!! yükümlü bir profesör doktorun akla ziyan sözlerinden, bu betikteki yalın, görmek isteyip ulaşmaya çabaladıkları ülke profilinin ne kadar kısıtlı olduğunun yinelenmesine, zaruri olanların gereksiz beylik laflarla deport edilip hep topun taca çıkartılmasına, sıradanlaştırıldığından dem vurduğumuz ırkçılığın olağan hallerinden bir başka vesikasını oluşturan rakel dink için manşetini yalın v tastamam ayrıştırıcı bir dille kurabilen hedef insanlık medyasına, doğru bildiğini kendisine saklamak bir yana "kalk borusu" yapmaya çabalanan, hatalarla tutarsızlıklarla yaftalardan bahisleri gözler önüne seren ahmet şık gibi gazetecilere, gazetenin, gazeteciliğin aslen ne olduğunu ispat edenlere layık görülenlere, bütünlüklü bir araya getirdiğimizde manası bol bir resmi aynalamaya çalışıyoruz. tanımsız, bilinmeyen bir dil diye başlanıp seslenişe, her ne hikmetse o bilinmezden gelen vechelerin, sözcüklerin oluşturduğu dinlemelerin, tele kulakların iddianame delilleri haline dönüştürülmesindeki garabetliğe dikkat çekmek istiyoruz.

dilinden, giyiminden, kuşamından, günün hitabetinden suyundan selinden nem kapıp sistemin tüm alarmlarını devreye sokup ötekileştirici 2012 deneyinin ne seviyelere taşındığını yinelemek istiyoruz. suç istinadı belirlenmeksizin, dokuz aylık bir sürecin insan ömründen çalınabilmesinin, oluşan yeter artık seslenişinin, aysbergin sadece görünen kısmından bir kaç kişiyi sınırlı bir özgürlüğe ulaştırabilmesinin v dahası enikonu trajik tiyatronun devam ettirilmesindeki direncin o davaya böyle, bu davaya şöyle bir adalet tecellisi, katil olana, eli kanlıya özgürlük kapısı, sözü dolambaçsız sorun kelimesine getirebilen, meramını çözüm adına oluşturan korku, sinizm, dört duvara mahpusluk siyasetinin, ediminin sürekli kılınması mesnetsizlik nam saptayışlarımızı doğrulatacaktır. vahim olan kör kör parmağım gözüne bir dilin, hareketlenmenin, ayrıştırma v daha fazlasının hemen hiç vakit kaybetmeksizin kendini gösterebilmek için yeni bir kılıf, yeni bir görünüme büründürülebilmesidir, böyledir. bu kadar yalın v nettir. 2012 ülke gündeminin tortusunda dünün de, yarınların da hangi daraltılmış bakışımlarla, hangi münasebetsiz algılar v düzeneklerle şekillendirildiğini anlamlandırabilecektir. yol bizi bir yerlere taşırken, yol bizi bir yar'ın kenarına taşırken, yol bizi bir kaç çakıl taşının çoktan fay kırığında hareketlendiği o kör alana ulaştırırken insanlığımızın bekaası adına düşünmek, ortak tahayyül v çıkarsamalar için yola koyulmak ne ara söz konusu olacaktır....    

>>>>>Bildirgeç
Türkiye’nin Doğusu, Batısı - Merve EROL - Bir+Bir

Üst üste gelen şok haberlerle, dayatmalarla, sıcak havalarla bunalan Türkiye, kitle gösterilerine de şahit oluyor. Stadyumlara taşınan AKP il kongreleri için televizyon haber kanalları kameralar yığarken, günler öncesinden belli olan BDP Diyarbakır mitinginde yaşananlar ikinci, üçüncü sırada zoraki ve tabii çarpıtmalı  olarak gösteriliyor. On yıldır düzenlenen One Love festivali üzerindeki baskılar da hak ettiği medya ilgisini görmüş değil. Türkiye, alttan alta kaynıyor…

Sezar’ın hakkı Sezar’a. Balkonda “bütün kesimlerin iktidarı” olacaklarını söylemişlerdi. Bu aralar bütün kesimlere aynı şiddet ve nefretle, aynı boyun eğdirme arzusuyla yaklaşıyorlar.

Dün Diyarbakır’da yaşananlar, uluslararası ilgiyi hak edecek boyutta bir direniş ve trajedi manzumesiydi. Roboskili gençlerin kanı henüz kurumamış, sorumlular bulunmamış, özür dilenmemiş, bir de üstüne katliamın hesabının sorulmasını isteyenler hiddetle azarlanmışken, BDP’nin Diyarbakır’da düzenlediği “Özgürlük için Direniş” mitingi günler öncesinden yasaklanmıştı. Valilik, PKK’nin miting alanına toplanan Kürtlere saldıracağı gibi abes bir gerekçe uydurdu. Çevre illerden, Mardin’den, Batman’dan Diyarbakır’a giriş yolları tutuldu. Diyarbakır sokaklarına toplanan, şehrin merkezinde birikmek isteyen halkın üzerine gaz bombaları, plastik, hatta gerçek kurşunlar yağdırıldı. Kaydedilen bir görüntüde, üzeri soyularak parmaklıklara bağlanmış bir Kürt gencinin çıplak sırtına polisler coplarını indiriyordu. Kendilerini ön saflara atan BDP milletvekillerinin görüntülerine İrlanda tarihi şahit olmamıştır. Ayağına gaz bombası parçası gelen, bir başka iddiaya göre hedef gözetilerek ateş edilen Pervin Buldan, Selahattin Demirtaş, Ayla Akat Ata, Osman Baydemir, Mülkiye Birtane hastaneye kaldırıldı.Yaralıların, gözaltına alınanların tam sayısı halen netleşmedi. Polislerin Kürtlere ettiği küfürleri yazmaya kimsenin dili varmadı.

Diyarbakır’da yaşananlarla, Kürt halkının Türkiye’de Türklerle ortak yaşama iradesine ve isteğine bir darbe daha vuruldu. Bütün bunlar olurken, başta NTV olmak üzere Türkiye haber kanalları çevre belgeselleri, tatil programları göstermekle meşguldü. Olaylar, anahaber bültenlerine de hak ettiği genişlikte yansımadı. Türkiye’nin batısı, doğu illerinde yaşatılan devlet terörünün ciddiyetine vakıf olamadı.

Türkiye’nin batısı

Aynı gün İstanbul’da bir müzik festivali düzenleniyordu. On yıldır aynı alanda düzenlenen One Love, her zaman olduğu gibi, Pulp’tan Kaiser Chiefs’e, dünyanın ünlü gruplarını, müzisyenlerini davet etmiş, binlerce müzikseverin bir arada eğlenebileceği bir ortam yaratmıştı. Fakat Millî Gazete’nin girişimiyle, daha sonra Yeni Akit’in, SP ve BBP’nin katılımıyla kışkırtmalar günler öncesinden başlamıştı. Ramazan’a beş kala, Eyüp Sultan’da “bira festivali”ne izin verilmeyecekmiş! Öte yandan, Yeşilay “gençleri alkole özendiriyorlar” diyerek pası gördü.

On yıldır kullanılan Bilgi Üniversitesi Santral Kampüsü’nün Eyüp Sultan’la falan ilgisi yok (olsa ne fark eder?). Aralarında kilometreler var. Yine de baskılar sonuç verdi ve kapıların açılmasına yarım saat kala festival alanında alkollü içki satışının yasaklandığı açıklandı. Sponsor Efes Pilsen festival logosundaki adını daha önce küçültmüştü. Bu sefer, Bilgi Üniversitesi’nin yeni sahibi, Tayyip Erdoğan’ı fahrî doktorayla ödüllendiren Laureate International devreye girdi, kampüs içindeki Otto, Tamirane gibi “şık” mekânlar alkol ruhsatlarını geri çekti. Adana’da doğup büyümüş Eyüp Belediye Başkanı İsmail Kavuncu, ânında twitter’dan “halkımızın hassaslığına” teşekkürlerini sundu. Eyüp’ün hassas halkı o esnada festival kapısı önünde kutu kutu bira satıyordu.

Kavuncu’nun destekçileri de vardı. Mesela, ortaokul değil, lise değil, üniversite öğrencilerine akıl öğretmeye kalkan Yiğit Bulut: “İçki firması, Bilgi Üniversitesi’nde festival düzenliyor. Sponsor oluyor. Gençlere üniversitede içki alışkanlığı pompalanıyor. Buna DUR diyelim.”

“Dalgacı” Selahattin Yusuf: “Bira festivali kutsal bişey mi, niye yasaklandı ve tutuklama var mı, bilen haber alan var mı arkadaşlar, endişe içindeyim!!”

O esnada Egemen Bağış da twitter başındaydı: “İstanbul kelimesi Rumca’dan gelir ama bizce adı ayrıca Dersaadet’tir, yani ‘Mutluluk Şehri’dir. 1453′ten beri insanlığa mutluluk vermiştir. Istanbul bugün ekonomik ve siyasi krizlerle boğuşan Avrupa için de tek çaredir. AB için mutluluk ve huzurun formülü de Istanbul’dan geçiyor.”

Stadyumların düzeni

Bütün bunlar olurken Tayyip Erdoğan da, faşist gösterilere çevrilen AKP il mitingleri için gezmekle meşguldü. Van’da, tribünler çöker korkusuyla harap olmuş bir stadın zeminine toplanan izleyicilerinin gözleri önünde, enkaz altından kurtarıldıktan sonra hayata veda eden 13 yaşındaki Yunus Geray’ın insanın içine işleyen bakışlarıyla bir portresini altın varaklı bir çerçeve içinde, gururla, muzaffer bir tebessümle alıyordu.

14 Temmuz’da ise İzmit’te toplanan kalabalığa sesleniyordu: “Türk, Kürt, Çerkes, Boşnak, Alevî, Sünnî,  Çingene, aklınıza ne geliyorsa…”

Aklımıza ne geliyorsa, hepsi barış içinde yaşayacakmış bu düzende. Hangi düzende? Üçüncü Yargı Paketi’yle serbest kalan, “Başbakan MHP’nin yapamadığını yaptı, referandumda evet diyen herkese teşekkür ederim” diyen ülkücü katil Muhsin Kehya’nın son derece mutlu olduğunu söylediği bir düzende…

Tayyip Erdoğan, sağolsun, yine İzmit’te ekliyordu: “Bütün diktatörler, ülkelerinin düşmanlarından değil, kendi halklarından çekinirler. Kendi hırsı ve ikbali için halkına silah çevirenler, bomba yağdıranlar kendi sonlarını hazırlarlar.”

14 Temmuz, Diyarbakır ve “bölge” için belki olağan, ama Türkiye için, Kürtlerin özgürlük mücadelesi tarihi için önemli bir dönemeç sayılacak bir gün oldu. Aynı gün Türkiye’nin batısında, İstanbul’da görece müreffeh gençler, yaşam alanlarının en derinine nüfuz eden, daha önce pek şahit olmadıkları, kabul edilemeyecek, sindirilemeyecek bir baskı ve tehditle karşı karşıya kaldılar.

Mesut Yılmaz “AB’nin yolu Diyarbakır’dan geçiyor” derdi. Şimdi Egemen Bağış “AB’nin yolu İstanbul’dan geçer” diyor.

Halbuki, ikisi de değil. Yahut, her ikisi de. Türkiye’nin bir “mutluluk ülkesi” olabilmesinin formülü, bu iki şehrin birbirini görmesinde, tanımasında. Diyarbakır İstanbul’u zaten biliyor, tanıyor, seviyor. Şimdi One Love’da eğlenme hakkının gaspedilmesine karşı direniş yöntemleri arayan gençlerin de zulüm ve baskı altında yalnız olmadıklarını görmesi, “varolma hakkı” için meydanları dolduranlarla ortak bir mücadelenin gerekliliğine ve kaçınılmazlığına ikna olması gerekiyor.

Merve EROL

* Akla düşenler, yola çıkıldıkça derinleşen açmazlar ve sorun yumaklarının bireyi neredeyse dakika sekmeksizin nefessiz bırakışı karşısında hala "akil" olanı aramaya devam ediyoruz. Akil olanın belirli kural ve kıstaslarla belirlenmiş zümreler için özel bir armağan olmadığına inatla inanmak istiyoruz. Derdimiz meramın görünür kılınabilmesi. Bahis açtıklarımız anaakımın yüz göz olmaya tenezzül etmedikleri. Etmekten bir özenle, koşar adım kaçındığı şeyler olmaya devam ediyor günahıyla sevabıyla. Kelam sıklıkla dile getirilenlerin kuru kuruya çalakalem tekrarından ibaret değildir, öyle değildir. Meram sahanlığın yanıbaşında her durumda ilave edilebilecek sözler vardır. Anlatılası, iliştirilesi, kelamlar birbirine denk getirilip bilindikliği sağlanası anlamlar... Post-Express, Roll v Bir + Bir'in internet mecrasındaki aynalaması birdirbir.org sitesi üzerinde yayınlanmış olan "Türkiye’nin Doğusu, Batısı" başlıklı makale çözümlemeye çalıştığımız, denkleştirmek istediklerimizin paralelinde okunmasını salık vereceğimiz bir meram. Derginin, X-HA nam rumuza sahip yazarının (son güncelleme: Merve EROL) anlayışlarına binaen metni sitemize alıntılıyoruz...

 ...Fark edilebilir ayrıntılar ile dönüştürücü, ayrıksı duruşların sebeplerini irdeleyerek endişe giderici, tanımlanmamış olanı arz etmeye çabalayarak yardımcı olmaya Deuss Ex Machina  ile devam...İyi Haftalar...

Allame-i Ulul Arz’dan Ara Nağmeler
Okuma Parçası
DokunanYanar - İmamın Ordusu - Ahmet ŞIK via Scribd
Kişilerin Gözaltında Kayıptan Korunmalarıyla İlgili Uluslararası Sözleşme - İnsan Hakları Derneği
Dünya Basın Özgürlüğü Günü: Dünya Çapında Gazetecilere Yönelik Saldırılar - Uluslararası Af Örgütü - Amnesty International
Uludere'yi Unutma! - Emrah DÖNMEZ - Youtube
Türkiye'nin Doğusu, Batısı - X-HA - Birdirbir
Konuşmayalım Ülkeyi Kapatıp Gidelim! - Hakan TUNÇ - PolitikART
Kelepçe ve Güvercin: Siyasi Tarihin Kürt Hali - Sarphan UZUNOĞLU - Evrensel
Ölüme Alışan, Ölümle Savaşmaz! - Umur TALU - Habertürk
Roboskî Katliamının Sorumluları Yine Tehdit Ediyor! - Nuçe TV
Devletleşen Kontrgerilla, Kontrgerillalaşan Devlet - Ertuğrul MAVİOĞLU - Başka Haber
Auschwitz ve Diyarbakır - Engin ERKİNER - ANF
Devletin Ta Kendisi - Gözde BEDELOĞLU - Birgün
Katiller Dışarı, Aydınlar İçeri! - Ender İMREK - Evrensel
Faşizm Üzerine (5): Halet-i Ruhiyeden Siyasal Harekete - Foti BENLİSOY - Jiyan
Bahçelievler Katliamı Mahkumlarının Serbest Bırakılması - Mithat SANCAR - Açık Radyo
Bu Ülke Sizi 34 Yıldır Öldürüyor, Hatıranız Önünde Utanarak Eğiliyoruz! - Doğan AKIN - T24
"Ben Affetmiyorum" - Emre BAYLAN - Emek Dünyası
"Evlatlarımızı Kaybeden Zihniyet, Katliamcıları Bıraktı" - Ece Zeren AYDINOĞLU - Bianet
'Anti Demokratik Misyonun Çok İnce Bir İfade Edicisi'- İMC
Süryaniler Mor Gabriel Davasını AİHM'ye Götürecek - Mehmet Halis İŞ / Posta / Agos
Darıldık Ey Halkım, Unuttun Bizi! - Xwe Metin AYÇİÇEK - Yeni Özgür Politika
Diyarbakır’dan İleri Demokrasi Manzaraları - Muhalefet
Diyarbakır İkinci 28 Mart'ı Yaşıyor - ANF
İki Asker Tek Kurşun - Leyla SÖĞÜT - Diha - Özgür Gündem
Çin'in Kürt Sorunu - İbrahim GENÇ - Yüksekova Haber
Erdoğan Sıkıştıkça Üslubunu Sertleştiriyor - Emek Dünyası
PKK Ne Zaman Silah Bırakır? - İrfan AKTAN - Birdirbir
1 Gram Bile Umut Varsa Peşinden Gidiyoruz Ya Hani...Kolay İş Değildir.. - Yetvart DANZİKYAN - Radikal
Gaz+Cop+Tazyikli Su: İleri Demokrasi - Ali TOPUZ - Utay
Neden Ahmet Şık? - Gökhan TAN - Radikal 2
Meçhul Öğrenci Postası: Suçortağım Ters Lale - Azime ŞAHİN - BiaMag
Akademide Hak İhlalleri - ÜSTEL - GAMBETTI - UÇARLAR - Açık Radyo
KCK Sinek Gelir Mi? - Özgür AMED - Ajans Amed
Rapor Şüphesi - Zülfikar Ali AYDIN - Habertürk
Polis Akademisi Başkanının Kitabı Başbakana Soruldu - Evrensel
Polis Durdu Özel Güvenlik Vurdu - Gazeteport
Alevilik Bir Dindir, İbadet Yeri De Cem Evidir - Erdal YILDIRIM - Jiyan
Bin 500 Yıl Geriye Büyük Sıçrayış! - İhsan ÇARALAN - Evrensel
AKP’nin Alevîliğe Bakışı: Skandal ile Fiyasko - Abbas KARAKAYA - Express - Birdirbir
Ey Alevi, Böyle Olur Bizde İnanç Özgürlüğü Dediğin - Ali TOPUZ - Radikal
Yeni Akit Bu Sefer De Rakel Dink'i Hedef Gösteriyor - Agos
Hamza Aktan 'Kürt Vatandaş'ı Anlattı - Mustafa KULELİ - İMC
Ev Kürtleri, Twitter Kürtleri ve KüTürkçe - Pınar ÖĞÜNÇ - Radikal
KPSS Olayı ve Sınav Soruları - Veli BAYRAK - Jiyan
'Birikmiş Kıdemler' Ne Olacak? - Ali TEZEL - Habertürk
'Sosyal Devletin Çöküş Belgesi' - İMC
SDP: Komplolar, saldırılar, işkenceler Sökmeyecek - ETHA
Occupy And The 99% Opposition - Jeremy BRECHER - The Nation
Wes Clark And The Neocon Dream - Glenn GREENWALD - Salon
Ekonomik Kriz, Bankalar, Libor Skandalı - Ali BİLGE - Açık Radyo
Herkesin Siyasi Krizi - Soli ÖZEL - Habertürk
RedHack’e Karşı Topyekün Saldırı Dalgası - Teknolog
Taşın Sırrı - Özgür ERZİNCAN - Ajans Amed
Orta Sınıf Ahlâkına Sıkışmış Bir Dünyada ‘Özgürlük’ Arayışı - Zeynep Heyzen ATEŞ - Başka Haber
"Boşuna Değil" 3 Çocuk, 5 Çocuk… - Muhalefet
Yılanı Öldürdüler, Müdürü Kurtardılar - İrfan SARI - Yüksekova Haber
Who Thinks About The Consequences Of Online Racism? - Gary YOUNGE - The Guardian
'Helal' Irkçılık - Yavuz ÇOBANOĞLU - Radikal 2
Misyonerlikle Yasal Sınırların Dışında Mücadele - Agos
İnternet’te İnsan Haklarının Gelişimi, Korunması ve Kullanılması/Yararlanılması - Yeni Medya
Students, Journalist Released From Prison In Wake Of Judicial Reform - Erol ÖNDEROĞLU - Nilay VARDAR - Bianet
Bsına Da ‘Milli Güvenlik’ Kilidi - ANF
Varbed Baba - Rober KOPTAŞ - Agos
Parkên Metîn Lokumcu û H.Îbrahîm Oruç Hatin Vekirin - Azadiya Welat
Düzlükler-Dağsız, Denizsiz - Aslı ERDOĞAN - Yeni Özgür Politika
Kendine Tuzak - Bülent USTA - Birgün
kırılmadan, kurumadan! - Mustafa SÜTLAŞ - BiaMag
Genel Ahlak Denilen Genel Yalan - Oya BAYDAR - T24
Kızgın Demirden Tahtta Bir İsyancı: György Dozsa - Serdar EROĞLU - PolitikART



Kane Ikin Official
Kane Ikin - Contrail EP Review via Futuresequence
Kane Ikin - Interview via Headphone Commute
Nuojuva Official Informative via Preservation
Nuojuva - Valot Kaukaa Album Review By Mark RICHARDSON via Pitchfork
Nuojuva / Olli Aarni Interview By David PERRON via Foxy Digitalis
Hilary Hahn Official
Hauschka Official 
Hilary Hahn & Hauschka-Silfra Official Informative via Deutsche Grammophon
First Listen: Hilary Hahn & Hauschka-Silfra By Tom HUIZENGA via NPR
Sylvain Chauveau Official
Sylvain Chauveau - Abstractions Informative via Flau
Sylvain Chauveau - Abstractions MCD Eleştirisi - Levent ÖZTÜRK - Müziksel Hareketler
Synthetic Epiphany Official Artist Page via Facebook
Synthetic Epiphany At Soundcloud
Synthetic Epiphany - Survive Album Review via Three State Parity Bit
Volor Flex Official Artist Page via Facebook
Volor Flex - My Story Official Download Page via Dark Clover Records
Volor Flex - My Story Informative By Danijela TODOROVIC via Pixelatique

Deuss Ex Machina genelgeçer disiplinlerden uzakta kalarak, deneysel öğeler ihtiva eden tüm müzik turlerine sonuna kadar kapısı açık bir yapılandırmayı sunmaya gayret eder. Bu bağlamda Ambient’dan - Weird Folk’a uzanan ses seceresinden alıntıları her Pazartesi akşamı 21.00-22.00 saatleri (GMT +2) arasında canli olarak Dinamo FM’den iliştirmeye devam ediyoruz.

Her Türlü Eleştiri,Öneri vs .İçin İletişim Kanallarımız;
Dinamo – Promos – Makina
Her Pazartesi Gecesi 21:00 -22:00 (GMT +2) arası Dinamo 103.8
---------------------------------------------------------
>>>>>Info Go-R-Sel
Rounded Up! By Orbmiser via Flickr

Orbmiser's Flickr Page

>>>>>Poemé
Noch Ein Bisschen Licht! - Azad Ziya EREN*

1
köle
efendi ve köklerin hükümdarı engin toprak
işte böyle bilcümle senin için yenileniyorum
devrimin borçlu sırtında açan bahar soyuna

2
belâ bir çağ kargışlıyor sabahı
dört kardeş yaprağın buluştuğu tuz  yelkeni
renoir’de kadınca yalınlaşmak istiyorum kankızıl
sularına
şu tenimdeki çentikleri birer ikişer silmek

büyüsünü yitirmiş bir çocuğun ıslak kirpikleriyle
işte böyle bilcümle bunun için açıyorum göğün ağzını

3
zaman yanılsanmış bir ihtilâlin seyir defterinde
insan miğferli kadı’nın akrebinde soluyunca
çiçek şarapnel gibi açar tende
kemik hançer yarası alır
ki en ongun odur sabır denen illette

4
hünerli bir kadının
erdemli her kadının kapanarak gözlerine
kayan bir ışık yumağı gibi gideceğim elbet
viraneliğin susku’nun ve ölümün serin koynuna

yağmur dindiğinde annenin özü
renk bittiğinde babanın sözü
her ışık huzmesinde kardeşin yüzü vuracak
yalnızlığa çürüyen maveraya

orada işte ılık bir ırmak fışkıracak
rüzgâr gümbürtülü keman serinliği 

5
seçildim diyorum sivil itaatsizliğin gizli seyrine
yanılıyorsam mumyalayın içimdeki uçurumu
bariyerleyin kimseler düşmesin
metale kazınan makus talihe
unutuldum diyorum yaralı göçün yorgun dizelerinde
yanılıyorsam ilahiler okuyun
vardiyam kekeme bir acıyla tükendi
ahir azizenin dikenli gülistanlığında

6
tragedyanın çıldırtan kanlılığında
seyirci olmak da oynamak en çok susarak
yanılıyorsam çarmıha gerin
tecrit olduğum yamaçta
dilimi hissetmiyorsam
kaburgamda sıkışmış darp izleriyle
sınana sırtlana uyuşturulduğum bu yaşamakta
kanımı kurutun ruhumu bütün çocuklara bölün

ölüm ki en bilge suskunluktur dünya denen batıkta 

7
kimseye söylemeyeceğim söz veriyorum
vurulduğumu şiirden başka
içimde körüklenen bu yalım özü
sırtımdaki bastonsuz dağ kimi yurt bildi kimi kurt
bilmeyeceğim aşktan başka

8
lavanta kokulu menekşe ve uzun kollu erguvan
nerede diyeceğim yıldız kokusu ışık biraz daha ışık
detone olmuş bir ses gibi
her şeyin geçkinliğine kilitleneceğim
ekim bıkkın bir yaşamak gibi redifini arayacak
ve bütün bıçkınlığımla doğmayacağım bir daha
yirmi yedinci vuruşunda hasat zamanının

9
küçülen kast engin aşk
dilde biriken kutsî maharet: yanılsama
tek doğurgan anı
sol göğsünde gecenin ödünsüzce saklananı

hünerli bir kadının
erdemli her kadının kapanarak gözlerine
kayan bir ışık yumağı gibi gideceğim elbet
viraneliğin susku'nun ve ölümün serin koynuna

10
uykulu gözlerle gelip posta arabası
binlerce dost kızılderili çıkıp kankızıl sular
sanrısından
falçata gibi sıyırarak kabuğunu toprağın tırnaklarıyla
doğumun yeni sancısını avuçlayacak
ve merhaba çocuk diyecek

diri ses uzunca beklenen ari nefes merhaba..!

*Goethe: Biraz daha ışık!

Kaynakça: Şiir

Comments