sesli meram 396 -- երազ

kay(ıp)bedenler k/lan+-dereasonable (vv)arp presents
sesli_meram_396_////երազ

14 şubat 2023 salı günü kaydedilmiş programın parça dizinidir.

/////sesli meram muhteviyatı\\\\\
01. Substrada - Unhallowed (Black Teeth Records)
02. Substrada - Paradox Engine (Black Teeth Records)
03. 11th Hour - Tephra (Black Teeth Records)
04. 11th Hour - Prototype (Black Teeth Records)
05. Causa - Kreamy (Pharma Remix) (Locus Sound)
06. Pharma - Shift (Locus Sound)
07. RDG vs. Foamplate - Stone Stone Tusk (Sentry Records)
08. RDG - The Hand Above (Sentry Records)

/////arz-i-hal
"Arkadaşının ailesini enkaz altından kurtarmak için il dışından gelen AFAD Gönüllüsü Mehmet Şenalan, “AFAD, UMKE buraya fotoğraf çektirmek için uğruyor, sonra gidiyor” dedi. Girdikleri enkazdan 2’si sağ 1’i ölü 3 kişi çıkardıklarını belirten Şenalan, “Gece 02.00’ye kadar AFAD, UMKE’den kimse gelmedi. 02.00’de sadece fotoğraf çektiler. Buradaki hiçbir binada teknik bir çalışma olmadı. ‘Sesimi duyan var mı?’ diye buradaki gençler bağırıyor. Zaten ses duyduğumuzda da “Elimizle, ayağımızla, tırnaklarımızla kazıyoruz. Kimse buraya poz vermek için gelmesin” diye konuştu.

Bir başka depremzede ise yaşadıklarını şöyle ifade etti: “Çaresiz kaldık. Devlet hiçbir şekilde bize yardım etmiyor. Ölülerimiz var. Molozların altında 3-4 yeğenim ve eniştem var. Bir tane vinç istedik onu bile devlet bize çok gördü.”

Bir tek haberden birkaç satırlık alıntı dahi yaşatılmış insan elli kırımın da her nasıl, her ne şekilde güncellendiğini bildirir. Devletin, onu var ettiğini bildiren yönetim katının alenen vurdumduymazlığının her nasıl hayatlara mal olduğu artık biliniyor. İlk yirmi dört saatlik sürecin heder edildiği bunca afaki kılınırken, bir yandan yukarıda gördüğünüz gibi hallere rehin ediliyor insanlar öte yandan belirsiz bir karanlık / açlığa / yoksunluğa. Ulaşılamamış köyler, hiçbir zaman kaile dahi alınmayacak oldukları zikredilmeye devam olunan imdat feryatlarının kıyısında, ne kefen, ne naaş torbası, ne de tek bir umut kıvılcımı geriye bırakılıyor. Yaygın medyanın, daha ilk günden itibaren “mucize” haberlerine kanalize edilip, sorumluların sorumluluklarını hatırlatmasına dahi zemin bırakılmayan bir ülkede hangi yaranın farkına ne zaman varılacaktır, iş işten geçmesin! Bütünüyle aralıksız olarak bir haftaya yakın bir zaman aralığında binlerce canın kurtuluşuna tanıklık edilirken o bina, şu ev, beriki meskeni harap viran edenlere dair tek satır kelamın edilememiş olmasının ucuz mavrası ne olacaktır ki!

Her hamlenin ardılı bir başka cerahatli yıkıma çıkageliyor. İlk yirmi dört saatlik nedeni bir biçimde muğlak kılınan müdahale etme şansı kenara terk olunduğu, değerlendirilmek bir yana konuşulmadığı için on binlerce yurttaş can verir. 1999 Gölcük ve 2001 Düzce depremlerinden sonra bir kere daha sesimi duyan var mı çağrısına rehin edilmiş milyonlarca insan söz konusu edilir. Bir kere daha gücü yeten ülke denilen yerin aslında doğal bir afet sonrasında derin bir acizlik içerisinde kaldığını gördüğümüz hakikattir artık. Yedi koca gün geçiyor, yirmi bin civarında insanın resmi rakama göre can verdiği bildiriliyor. On altı milyon civarında bir nüfusu barındıran, enikonu tekstilden, ara ürünlere, gıdadan, kimyaya pek çok endüstrinin de bir geçiş / üretim merkezi denilen yer / sahaların dümdüz olduğu ülkeye uyanılıyor. Boşa doluya nutuklar atılıp durulurken, her şey çözülecek buyrulurken, sahada çalışan afet kurtarma ekiplerinin gayreti, son kertede hayat kurtarma mücadeleleri, sıcak aş çıkartabilmek için didinenler, eksik tamamlamak için ele alınan sivil inisiyatifler dışında sadece acı var edildi bir haftada. Bütünüyle söz naçar kalıyor. Onca yazılması gereken şeye bir ara verelim; Bugün yas günü. Henüz acının hangi arafındayız, her neresini arşınlıyoruz bunu dahi bilmeden geçiyor günlerimiz. Bütünüyle enkaz başında bekleyen halklarız. Kötülüğü var edip, ne var canım fıtrat diye kestirip atanların elinde oyuncak kılınan hayatlardan birer mucize beklemeye devam ediyoruz. Sırasıyla başı sağ olsun insanların, başımız sağ olsun hep birlikte. Her şey ortada…" sesli meram

*akla düşenler, yola çıkıldıktan sonra derinleşen açmazlar ve sorun yumaklarının bireyi neredeyse dakika sekmeksizin nefessiz bırakışı karşısında hala "akil" olanı aramaya devam ediyoruz. akil olanın belirli kural ve kıstaslarla belirlenmiş zümreler için özel bir armağan olmadığına inatla inanmak istiyoruz. derdimiz meramın görünür kılınabilmesi. bahis açtıklarımız ana akımın yüz göz olmaya tenezzül etmedikleri. etmekten bir özenle koşar adım kaçındığı şeyler olmaya devam ediyor günahıyla sevabıyla ve yazabildiğimiz kadarıyla fark edilebilir ayrıntılar ile dönüştürücü, ayrıksı duruşların sebeplerini irdeleyerek endişe giderici, tanımlanmamış olanı arz etmeye çabalayarak yardımcı olmaya sesli meram // deuss ex machina ile devam...iyi haftalar...

allame-i ulul arz’dan ara nağmeler 
okuma parçası

sesli meram // deuss ex machina [ex.] genel geçer disiplinlerden uzak kalıp, deneysel ögeler ihtiva eden müzik türlerine kapısı açık bir yapılandırmayı sunmaya gayret eder. ambient’dan - folk’a uzanan ses şeceresinden alıntıları iliştirmeye devam ediyoruz. aralıksız on dokuz yıldır... bir direniş hali içinde... yayındayız!...

her türlü eleştiri ve öneri için iletişim kanallarımız;
---------------------------------------------------------

//poemé
Եղերերգ -- Վարդան ՀԱԿՈԲՅԱՆ

 Վազգեն Սպարապետին

Մենք մեր կողից սուր ենք կռում,
Տանում ու մեր սիրտը խրում,
Տարվում ցավով օտարների,
Մատնում մեզ նոր վթարների.
- Տե՛ր, մեզանի՛ց դու փրկիր մեզ։

Ոսոխի դեմ մենք կանգ չառանք,
Դավթի սրով զարկինք, անցանք։
Մեր գայլն անգամ՝ չորսաչքանի,
Թուրքը ինչ է, որ ինչ անի.
- Տե՛ր, մեզանի՛ց դու փրկիր մեզ։

Իրար հանդեպ՝ խիստ ոխակալ,
Հոծ խմբերով ամբոխական,
Երամ-երամ, շարան-շարան
Մեզ քաշում ենք կառափնարան.
- Տե՛ր, մեզանի՛ց դու փրկիր մեզ։

Comments