sesli meram 415 -- անհեթեթություն

kay(ıp)bedenler k/lan+-dereasonable (vv)arp presents
sesli_meram_415_////անհեթեթություն

03 temmuz 2023 pazartesi günü kaydedilmiş programın parça dizinidir.

/////sesli meram muhteviyatı\\\\\
01. Dan Guidance - Alternative (Mathematica Records)
02. Dan Guidance - Ritual (Mathematica Records)
03. NoBraz - Lost Without You (Liquid Flow)
04. NoBraz - Make A Move (Liquid Flow)
05. BCee - Discontent (Fokuz Recordings)
06. BCee - Hijack (Fokuz Recordings)
07. Blade - Bearings (One7Six Recordings)
08. Blade - Whurly (One7Six Recordings)

/////arz-i-hal
"Turan, iktidarın, “refahı arttıracağız” yönündeki açıklamalarının karşılığının olmadığını belirtti. Hazine ve Maliye Bakanının değiştirilmesi başta olmak üzere yapılacak hamlelerin krizi aşamayacağını belirten Turan, ekonomik, siyasal ve toplumsal sorunların çözümünün iktidarın yürüttüğü savaş ve çatışma politikalarından vazgeçmesi olduğunu vurguladı ve Kürt sorununun çözümüne işaret etti. En büyük sorun olan ve tüm alanları etkileyen Kürt sorununun demokratik temelde çözümünün elzem olduğunu belirten Turan, savaşın tüm Türkiye halklarına kaybettirdiğini vurguladı.

Turan, şöyle devam etti: “Kürt sorunu demokratik ve barışçıl bir şekilde çözülmeden, bu krizlerin son bulması mümkün değil. Kursağımıza giren ekmeğimizin büyük bir kısmı militarizme gidiyor.”

Topyekun hakikatin neden elzem bir mefhum mesel olduğuna tek bir örnek yeterli gelir haddizatında. Rıdvan Turan hocanın bahse konu ettiği ülke gerçekliğinde baş efendi’nin kurmacası olagelen bir tahayyüller silsilesinde bir memleket rehin olunur. Öyle ya da bir biçimde böyle çıkışı olmayan / bırakılmayan bir fasit dairenin içinde dört dönülür hemen hep birlikte. Açmazları çözmek, geleceğini yaralarını sararak güncellemek için uğraşmak ya da en basitinden ekonomik darboğaz içerisinden bir tek iyi gün için çıkışı sorgulamak bir yana kaynaklar har vurulup harman savrularak bir yönelim hakikat kılınır. Enflasyonu kağıt üstünde düşürmek mümkünken, sokaktaki yansı, her şeyin daha da yükseldiği artık alım imkanının söz konusu edilmediği bir gerçekliği işaret eder. Çözümleme yerine tam tersine çözümsüzlük ekseninde yürünürken, tek bir insanın / makamın olur / olmazı hal ve biçimlendirmelerine ülke rehin edilir. Tahakküm gemiyi azıya alırken yoksunlaştırma bir süreğen siyaset kılınır. Son kertede bahsedildiği gibi Kürd sorununa dair çözümsüzlük hal ve direnci eliyle o kursağımıza giren her lokma un ufak edilir. Savaşı var eden bacasız gel gelelim kandan mülhem sanayinin, militarizm lokomotifi kurumların yaşatılabilmesi için handiyse tüm kaynaklar sömürülür. Sonuç, hakikattir, daha da derinden / kalıcı bir çürümeye rehin ülke. Her gün giderek hakikatinden uzaklaşıp, yedi yirmi dört yalanlarla avunması beklenen bir ülkedir. Her şey ortadadır.

Hakikate özlem duyuluyor. Bir ezber şablon üstünden her günün apayrı bir cerahate rehin edildiği bir düzlemde, böyle bir yerde dahi hakikat tahayyülü kendisine eşik arıyor alenen görünür kılınmak için. Bildik şeyleri sıralamanın, görünenden bahis açabilmenin ötesinde, sahici bir farkına varma meseli olduğu şu yerin bir gerçek. Hakikatin yalın, doğrudan öyle ya da böyle değil direkt olarak sunduğu her şeyin dikensiz bir gül bahçesi vaat etmediğini hepimiz yaşlarımız gereği zaten idrakindeyiz. Tümüyle nobran, her durumda kesintisiz bir tahayyülle kuşatmanın devam olunduğu bir zeminde, doğruların önünde biriktirilen tüm o setlerin aşılmasının elzem hali zaten bütün hakikati de sökün ettirecektir. Buna yeterli ve kafi olacaktır imdi. Yolun, yordamın, anlam ve perspektifin alelade değil dosdoğru tekmil birden maniple edildiği, sorgulanmayan, sorulmayan, doğrusu için çaba sarf edilmeyen ve tam anlamıyla teslim olunmuş bir yer figürasyonu sürekli yeniden bina edilirken yıkımları aşma gayreti ne zamandır, sahiden soru sormak ne zaman? Bitimsiz olanın değil, aralıksız bir halde yeniden biçimlendirilen aslında başı gibi sonu da belirli bir tehditkar, pragmatist bir siyasetin hayata her ne bedeller ödettiğini sorgulamak ne zaman? Hakikat oralarda bir yerlerde akışını var etmeye devam ediyor. Bir çatlak bulduğunda sızacak olduğunun nihai idraki içinde günler geçip gidiyor. Oradan çıkagelecek olan hakikatin ta kendisiyle sahici bir bütünleşme, tüm o ortalığı kapsayan kesif “çürümenin”, hakikati yerle bir etmelerin hepsine sahici bir dur diyebilmenin arafına daha çok yol var mıdır=? Böylesi bir yerde dahi sahici bir sözün, eylemin, yalansız bir hakikat tahayyülünün neden elzem olduğunu artık anlıyor muyuz? Bir gayya kuyusuna dönüştürülmek istenen yerde hep hızlıca aşılan eşikler sonrasında nereye varacağımızı artık biliyorken, hakikat neden mühimdir soruyor musunuz, sahiden?" sesli meram

*akla düşenler, yola çıkıldıktan sonra derinleşen açmazlar ve sorun yumaklarının bireyi neredeyse dakika sekmeksizin nefessiz bırakışı karşısında hala "akil" olanı aramaya devam ediyoruz. akil olanın belirli kural ve kıstaslarla belirlenmiş zümreler için özel bir armağan olmadığına inatla inanmak istiyoruz. derdimiz meramın görünür kılınabilmesi. bahis açtıklarımız ana akımın yüz göz olmaya tenezzül etmedikleri. etmekten bir özenle koşar adım kaçındığı şeyler olmaya devam ediyor günahıyla sevabıyla ve yazabildiğimiz kadarıyla fark edilebilir ayrıntılar ile dönüştürücü, ayrıksı duruşların sebeplerini irdeleyerek endişe giderici, tanımlanmamış olanı arz etmeye çabalayarak yardımcı olmaya sesli meram // deuss ex machina ile devam...iyi haftalar...

allame-i ulul arz’dan ara nağmeler 
okuma parçası

sesli meram // deuss ex machina [ex.] genel geçer disiplinlerden uzak kalıp, deneysel ögeler ihtiva eden müzik türlerine kapısı açık bir yapılandırmayı sunmaya gayret eder. ambient’dan - folk’a uzanan ses şeceresinden alıntıları iliştirmeye devam ediyoruz. aralıksız on dokuz yıldır... bir direniş hali içinde... yayındayız!...

her türlü eleştiri ve öneri için iletişim kanallarımız;
---------------------------------------------------------

//poemé
Փնտրտուք -- Վարդան ՀԱԿՈԲՅԱՆ

Օրվա բիբերում թուխպը թանձրացավ
եւ օրը ասես աչք է խավարած։
Պատը թափանցող ճառագայթի պես
պահերն իմ միջով,
ճեղքում-անցնում են
կամ՝ հանգրվանում իմ հայացքի մեջ,
իրենց իսկ ցավից խիստ մագնիսացած։
Այս, արդյո՞ք, ես եմ,
ե՞ս եմ, թե արդեն
ինձ փոխարինած իմ ստվերն եմ ես։
Թխպասույզ եղած ջրեր ու ծառեր,
թխպասույզ եղած շենքեր, թռչուններ,
մարդիկ, եղանակ,
որոնք անշնորհք նկարչի վրձնից
ընկած նկարներ
ու կտավներ են ինձ հիշեցնում։
                Ո՞ւր է շողն այն,
որով ստվերը զատվում է մեզնից,
ու մենք մեզ կարգին վերագտնում ենք՝
խավարից դեպի ափը մաքառող,
լույսի կաթիլով պարզվող աչքի պես։
                Ես՝ լույսի որդի,
                մութը՝ հիշաչար։
                Ես՝ լույսի որդի,
                մութը՝ հուշարար։
Ինչ-որ ասում եմ, արդյոք, չե՞մ ասում,
ինչ-որ տեսնում եմ՝ չե՞մ տեսնում, արդյոք։

Comments