sesli meram 476 -- ռուֆիականություն

kay(ıp)bedenler k/lan+-dereasonable (vv)arp presents
sesli_meram_476_////ռուֆիականություն

16 eylül 2024 pazartesi günü kaydedilmiş programın parça dizinidir.

/////sesli meram muhteviyatı\\\\\
01. La Dame - Full Metal Eagle (Defrostatica Records) 
02. La Dame - Kinnara (Defrostatica Records)
03. L0g1n - That Flavour (Love For Low Frequencies)
04. L0g1n - Delph (Love For Low Frequencies)
05. Uneven - Drone Control (feat. The Corpus) (Defrostatica Records)
06. Uneven - Density (Defrostatica Records)
07. Teej & Ellis Esco - No Weapons (Flexout Audio)
08. Teej & Resslek - Matrix (Flexout Audio)

/////arz-i-hal
"Mide bulandırıcı bir tahayyül olarak göz ardı etmelerin, kafayı kuma gömmelerin menzili var ediliyor. Nerede bir sorun olursa hemencecik bitiveren bir kanıksama halinin herkesin ortak paydası olduğu / bildirildiği bir zeminin inşası güncelleniyor. Yaralar, birbirini takip eden yıkımlar, odakları hep şaşırtılmaya namzet kılınan tahakküm ve kuşatma hallerinin o orta yerinde yaşam denilen çaba sürerken bunlar fark edilmesin isteniyor. Bütünüyle hiza bozulmasın diye talep ediliyor. Cürüm, cürmü takip ederken insani olanın ezilip geçilmesi basitçe geçiştirilmek isteniyor. Her şey yıkımın kılınırken, normatif çoktandır zayi edilip, silinmeye yüz tutmuşken, bunların çatısı müştereklerimiz tırpanlanırken alışın buyuruyor ol muktedir. Düzen kendi içinde ezber ettiği, her durumda kendisinin kurtarıcısı olaraktan var edilmesine göz yumduğu şiddet / nefret / ayrımcılık sarmalı da bunlarla birlikte arasız, fasılasız güncellenir. İyi de yol nereyedir?

Kendisinin, etrafının, içinin, dışının gözetim, denetim ve tahakküme rehin edildiği bir yer, bir sahneye mahkum kılınan insanlara bu gidişatı sormak zül bildirilir. Sormayın arkadaş, anlatmayın birader diye bildiriler aralıksız var edilirken kötürümleşen ülkenin gerçekliği o olan biten her şeyin takdimini var eder. Sosyal medyasından, sınırlandırılmış ekranlara, siyasetinden sokağına, hatta güvenli addedilen evlerimize kadar dolaşıma çıkartılan her bir bahisle o kafayı kuma gömme hali süreğen bir mesele dönüştürülür. Geleceğin şimdi, şu andan yitirilmesine olan ön ayak olma hallerinde hiçbir şeyin olmadığı sanrısına tam olarak rehinelik bildirilir. E ama gerçeklik böyle bir tahayyülü alenen yerle bir ederken, kim neden ve nasıl susabilir. Bir kurgu halini yansıtan, modern İzlanda yazının sunduğu en yetenekli yeni kalemlerden birisi olan Fríða Ísberg’in İşaret romanının sunduklarıyla da paralellikler barındıran bir menzilin var edilmesinin sınırlarında olan biten çürümeyi, ya o taraftan ya bu taraftansınız kolaycılığının giderek toplumu daha kalıcı ayrıştıran bir düzen / üzen teste dönüştürülmesinin karşılığı derin soruları, koca bir karanlığa saplanan ülkeyi göstere gelir.

Değinilen ile yaşatılanın arasındaki derin uçurum biteviye kılınan o engelleme ve alenen yok saymaların menzilinde her gün apayrı bir denetim testine tabi kılınır gündelik yaşam, sıradan insan. Isberg’in İşaret’inde yer verdiği empati testinin doğrudan bir ülkenin sınırı boyunca var edilmiş olagelen ahlaki / moral değerleri, insani normlarının yekununu salt, sınavı geçenler / geçemeyecek olanlar ayrıştırdığı bir zeminden, bugünün Türkiye’sinde ortaya çıkan görünümün benzeş halleri düşündürücüdür. Yıkıcılığı bir normatif olaraktan var eden ülke gerçektir. Geçmişinin katran karanlığını inkar etmekten artık ikrar ederken bir yandan da kıvanç duyabilen bir ahvale varan menzilin hazin öyküsüdür mesela birleşe birleşe var edilen. Daha yepyeni Diyarbakır’ın ortasında faili meçhule kurban kılınmış ol Narin Güran’ın ardından çıkagelen karaşın halin ortasında bu sınamayı görmek mümkün kılınır. Bir köyün handiyse tamamının sessizliğe büründüğü, var edilmiş cinayetin pek çok ayak oyunu ile siyasi iradenin temsilinin gözetiminde var edilebildiği, gel gelelim ol baş amirin seslendirdiği sonuna kadar gidilecek, adalet tecelli edecektir açıklaması sonrasında çıkagelen kördüğüm ilişki sarmalları içerisinde bir çocuğun canının yitimi mot-a-mot unutturulmaya çabalanır. Suçun var edildiği sahne bir plato, her türden o cinai yıkımı imal edenler figürasyon kılınarak, gündelik yaşam ediminin dibe vurduğu bir menzilde öğlen kuşağı programlarında “şiddet pornografisine” bir kesit eklenir. Narin Güran’ı yok eden karanlığın nasıl biçimlendirildiği sorgulanmasın istenir. Kimin ne ettiği muğlak kılınırken, toplumsal çürümenin / kokuşmanın dibine demirlemiş olagelen bir yerin hakikati çoktan unutturulur. Onca yıkıma rağmen sessizliğin sabit olunduğu bir yerde, kaçıncı çocuk sonrası gerçekten adalet tahayyülü var edilebilecektir ki!" sesli meram

*akla düşenler, yola çıkıldıktan sonra derinleşen açmazlar ve sorun yumaklarının bireyi neredeyse dakika sekmeksizin nefessiz bırakışı karşısında hala "akil" olanı aramaya devam ediyoruz. akil olanın belirli kural ve kıstaslarla belirlenmiş zümreler için özel bir armağan olmadığına inatla inanmak istiyoruz. derdimiz meramın görünür kılınabilmesi. bahis açtıklarımız ana akımın yüz göz olmaya tenezzül etmedikleri. etmekten bir özenle koşar adım kaçındığı şeyler olmaya devam ediyor günahıyla sevabıyla ve yazabildiğimiz kadarıyla fark edilebilir ayrıntılar ile dönüştürücü, ayrıksı duruşların sebeplerini irdeleyerek endişe giderici, tanımlanmamış olanı arz etmeye çabalayarak yardımcı olmaya sesli meram // deuss ex machina ile devam...iyi haftalar...

allame-i ulul arz’dan ara nağmeler 
okuma parçası

sesli meram // deuss ex machina [ex.] genel geçer disiplinlerden uzak, deneysel ögeler ihtiva eden müzik türlerine kapısı açık bir yapılandırmayı sunmaya gayret eder. ambient’dan - folk’a uzanan ses şeceresinden alıntıları iliştirmeye devam ediyoruz. aralıksız yirmi yıldır... bir direniş hali içinde... yayındayız!...

her türlü eleştiri ve öneri için iletişim kanallarımız;
---------------------------------------------------------

/////poemé
Օղապարան -- Վարդան ՀԱԿՈԲՅԱՆ

Չապրած օրվա անուրջներում՝ ցավի քանի ագաթ ու վարդ, -
ծառերի տակ թպրտում են տերեւները աստվածաթող,
ես նետում եմ սիրտս սոված, փողոցային լիրբ շներին,
ատում եմ այն աչքերը, որ սիրել եմ խենթ, ցնորաբար
եւ ժպիտը դեմքիս դրված, խինդ չէ, այլեւ՝ ցավի նկար։

Խոսք ու քայլից թույն է ծորում՝ այնքան քաղցրիկ, սիրունաթով, -
ակնահաճո, կապույտ ձկան հոգեվարքն է մարում իմ մեջ,
բաց, հողեղեն հայացքները, ավաղ, շատ են ջրիկ արդեն,
կորսվել է արծաթահունչ ճերմակը ձյուն-շուշանների
եւ համարյա հանված դույլը հատակվում է ջրհորի մեջ։

Հարսնամոմված իմ բառերին ժանյակահյուս սերն է մրվել, -
բորբ կարոտս հողի վրա մնացել է արյունահունց,
մարմնաօձիվ գալարները մահվան պար են հասցեածուռ,
անաչք մթում շաղված ժամը մուրացկանի ափ է դարձել,
ես՝ ստորացված, նվաստացած, նայում եմ ինձ հեռվից-հեռու։

Մաղախի մեջ՝ շողն արեւի, վերջին նշխար փշուր հացի, -
իմ թիկունքին հազար-հազար նիզակ ու սուր կիջնեն հիմա,
քամին մութ-մութ շշուկներ է ծաղրապատիր կախել օդում,
ոտքը կախ է գցել ցավը՝ գուցե ինձ էլ հետը տանի,
իսկ լերդացող իմ արյան մեջ, լողանում են քանի՜ մեղսոտ աղջիկ ու կին։

Սերս՝ անփոկ օղապարան, լույսի միջքն է ցավեցնում, -
ձիուս պայտը երկնի դեմքին՝ լուսնի խարան, ժանգ է բռնում,
թե դանակիս ծայրով ես սիրտ խառնեմ, չասեք՝ ի՞նչ պոետ է. -
Սաթենիկն է իմ թեւերին՝ պառկած անշունչ, սիպ-սպիտակ,
տեսիլների շուրջպարի մեջ չգիտեմ տո՞ւն, թե... ուր եմ գնում։

Comments