kay(ıp)bedenler k/lan+-dereasonable (vv)arp presents
sesli_meram_484_////հանգուցավոր
11 kasım 2024 pazartesi günü kaydedilmiş programın parça dizinidir.
/////sesli meram muhteviyatı\\\\\
01. Morrow - Man Made (Transparent Audio)
02. Morrow - Back On Track (Transparent Audio)
03. Exile - Major Clangers (Dance Concept)
04. Exile - Karen (Dance Concept)
05. Hugh Hardie - Brawler (Soulvent Records)
06. Hugh Hardie - Darkstar (feat. Tominthechamber) (Soulvent Records)
07. Phase - Eterna (Metalheadz)
08. Phase - The Silent (Metalheadz)
/////arz-i-hal
"Kendini tekrardan tekrardan ve tekrardan var edebilen bir cerahatin ta kendisiyle hayat en kestirmeden ehven olandan alıkonuluyor. Bir ihtimaller sarmalı olarak yapılandırılmış ola gelen hayat imgesi tastamam eksiksiz tarumar ediliyor. Her türden tahakkümün, yalın bir tehdit döngüsünün esiri addediliyor. Belirsiz değil, uzak zamanlardan değil doğrudan belli bir hat üstünde, dünden devralınanlarla birlikte hayatın ehven olanla yolunun ayrılması bu cenahta gündelik bir mesele dönüştürülüyor. Cumhuriyetin yüz birinci yılı tiradı ortalarda dolanırken, kurulan cümleler ile gerçekliğin arasındaki uçurum bir laf kalabalığının aleni bir biçimde karşılayabilecek olduğundan daha ağır yengileri barındırıyor. Hiçbir halde ve türde hayatı muhafaza etmeyi başaramamış, illa bir elit, ayrıştırılmış, seçkinler zümreleri var eden bir kısır döngünün içerisinde her eylem bambaşka cerahatleri var ediyor. Günlük ve giderek daha da derin kırılmaların imal edildiği bir menzilde hayatiyet mahvediliyor bir biçimde, her gün her haliyle.
Duraksamadan irade denilip durulurken, sökün eden her şey yıkıcılığın ta kendisinin tüm sahneye buyur edildiğini göstere geliyor. Hakkaniyet sizlere ömür. Hukuk lafı var kendisi yok bir mefhum. Hürriyet ara sıra akla düşen bir muhakeme aparatı. Bütün dünyaya daimi bir müdahalecilik söz konusuyken, her konuda önceliğimiz insan hakları diye bildirirken o sınırın içini derdest eden bir cüret karşımıza çıkıyor. Her gün apayrı yangın yeri. Belirli bir hıncın her gün doğrudan hakkını arayana yönlendirildiği bir garabetlik menzil. Ne kini tükeniyor ne linci. Sözü işitmeye tahammülleri yokken, kalkıp en gerçekçi memleket, en hakiki ülke, en doğrucu biziz cümleleri havalarda uçuşuyor. Ekranlar silme kesme biçme, hak gasbı, hukuka saldırı. Memleketin batısı insani olarak birbirlerine düşürülürken, salt, sırf kimliklerinden dolayı ayrımcılığı Bakur Kürdistan’ı sathı mahallinde vurgulayan da bu devlettir. Hakikati mevzu edemesin insanlar diye, sual ettiklerine lal kalınır. Seçimde oy verdikleri insanların vekil de olsa, belediye başkanı da veyahut da muhtar göz açıp kapayıncaya kadar geçen sürede onca demokratiklik nutku atılırken, yüksek seçim kurulunu dahi göz ardı edip, seçilenlere kayyım atama cüreti var edilir. Ne de olsa seçime girenlerin, temiz kayıtlarını tahrif etmek, terörist ilan etmek birkaç satırlık merama bakar! Her şey her gün yeniden hayatın ehven olanından ayrıştırabilmek için bir cürettir, bir hışım fırsattır.
Bahçeli nam faşistin sual ettiği, Öcalan çıksın konuşsun, terör de bitsin lafzının daha henüz ikinci haftasında, sözlerini teyit edip yeniden bir ortak noktanın imali bir ülkenin güncellenmesi söz konusu edilirken barışa değil yıkıma meyil eden ülke görünür kılınır. Arka arkaya, Elih, Mêrdin ve Xalfeti belediyelerine kayyım atanır. Daha öncesinde ol Colemerg’in iradesine vurulan ketin bir benzeri yeniden tezgaha konulur. Cürmün üstüne cürümler ekleyerek ilerleyen bir menzilin o barışmakla sahiden bir meselesi olabilir mi? Yalın bir biçimde “demokratikleşme”, “barışma”, “hukuk devleti” sakızları çiğnenip durur iken günün sonunda onca lafla faşist partinin liderinin, devletin sesi olaraktan var ettiği tahayyüller ortaya bambaşka bir perspektifi öne sürerken onca diyalog çağrısını her fırsatta dile getiren, Kürdistani halklarının nihayetinde yaşam iradesinden, eşit yurttaşlığa dair tahayyüllerine bunca zamandır var edilen eylemsellik, çağrı ve çabaların önüne yine, yeni ve yeniden kayyım çıkartınca sorunlar çözülür mü? Hiç olur mu! Keza İstanbul’daki Kürd diasporasının merkezlerinden birisi olan Esenyurt’un CHP’li belediye başkanı Ahmet Özer’i de terörle iltisaklı ilan edip, alelacele “tutuklayan” bu düzenin Kürd ve tüm o Mezopotamya halklarına verebileceği barış tahayyülünün her ne olduğu muamma değil midir? İyi zamanda bunları var edenlerin, gelecek her kötü günde yeniden bir asırlık gelenek olarak sürdürdüğü yok etme siyasetinin, göz ardı etme pratiğinin, punt buldu mu yapageldiği cürüm iltisaklı hamlelerin beraberinde demokratik bir ülkeden bahis açılabilir mi?" sesli meram
*akla düşenler, yola çıkıldıktan sonra derinleşen açmazlar ve sorun yumaklarının bireyi neredeyse dakika sekmeksizin nefessiz bırakışı karşısında hala "akil" olanı aramaya devam ediyoruz. akil olanın belirli kural ve kıstaslarla belirlenmiş zümreler için özel bir armağan olmadığına inatla inanmak istiyoruz. derdimiz meramın görünür kılınabilmesi. bahis açtıklarımız ana akımın yüz göz olmaya tenezzül etmedikleri. etmekten bir özenle koşar adım kaçındığı şeyler olmaya devam ediyor günahıyla sevabıyla ve yazabildiğimiz kadarıyla fark edilebilir ayrıntılar ile dönüştürücü, ayrıksı duruşların sebeplerini irdeleyerek endişe giderici, tanımlanmamış olanı arz etmeye çabalayarak yardımcı olmaya sesli meram // deuss ex machina ile devam...iyi haftalar...
allame-i ulul arz’dan ara nağmeler
okuma parçası
sesli meram // deuss ex machina [ex.] genel geçer disiplinlerden uzak, deneysel ögeler ihtiva eden müzik türlerine kapısı açık bir yapılandırmayı sunmaya gayret eder. ambient’dan - folk’a uzanan ses şeceresinden alıntıları iliştirmeye devam ediyoruz. aralıksız yirmi yıldır... bir direniş hali içinde... yayındayız!...
her türlü eleştiri ve öneri için iletişim kanallarımız;
---------------------------------------------------------
/////poemé
Քո Խոսքերը -- Վարդան ՀԱԿՈԲՅԱՆ
Քո խոսքերը փափուկ են, քան
խոտը թավիշ,
որի վրա թավալվելիս միայն տեսանք,
թե ինչպիսի մանր քարեր ունի պահած,
ավազից էլ մանր քարեր։
Քո խոսքերը մաքուր են, քան
ակն աղբյուրի,
որի վրա խոնարհվելիս միայն տեսանք,
թե ինչպիսի մանր քարեր ունի պահած,
ավազից էլ մանր քարեր։
Քո խոսքերը շիտակ են, քան
ճանապարհը,
որով բոբիկ ընթանալիս միայն տեսանք,
թե ինչպիսի մանր քարեր ունի պահած,
ավազից էլ մանր քարեր։
Բարձրանում եմ ես սարն ի վեր
ավազների,
ուր ամեն մի քայլ անելիս,
ավազի հետ
սահում եմ... ետ։
Քո խոսքերը՝
մանրահատիկ, ավա՜զ-ավազ,
ՈՒ դեռեւս... չհողացած,
Եվ ծիլ չի տա հունդը այնտեղ,
եւ նրանցով բույն չի հյուսի ծիծեռնակը։
Comments