kay(ıp)bedenler k/lan+-dereasonable (vv)arp presents
sesli_meram_517_////մնացորդ
07 temmuz 2025 pazartesi günü kaydedilmiş programın parça dizinidir.
/////sesli meram muhteviyatı\\\\\
01. Arkaik - Digital Nature (Flexout Audio)
02. Arkaik - Bull Run (Flexout Audio)
03. 78 Degrees - Network (Infrared Records)
04. 78 Degrees - The Only One (Infrared Records)
05. Typecell - Severance (Warlock Audio)
06. Typecell - Integration (Warlock Audio)
07. Ed:it - Dust Cut (Symmetry Recordings)
08. Ed:it - Knocking Dub (Symmetry Recordings)
/////arz-i-hal
"Zor zamanlar, kesin olarak bildiğimiz yegane şey budur. İçinde kalakaldığımız zaman döngüsünün mefhumu, sınırları ve ötesinde oluşturulan güncelliğin salt tek başına bildirdiği şey zor olanın bir ortaklığın ta kendisine dönüştürüldüğüdür. Müştereklerimizin enikonu talan olunduğu, demokrasinin d'sinin dahi kalmadığı, hakkın da hukukun da hiçe yazıldığı, yok sayıldığı bir zeminde güncellik zorun ta kendisine esir kılınır. Afaki bir hal içinde, duraksamaksızın sözün kıymetinin tarumar olunduğu bir zemindir mesele. Zorluk tahayyülünün bir gündelik mefhuma dönüştürüldüğü zeminde, yaraların bunca çokluğunu fark etmesin insanlar diye ortaya çıkan garabetlikler her şeyin un ufak edilmesini de açığa düşürür. Siyasetin pragmatizm yüklü tahakkümü, duraksamadan ekonomik çökertme hali, bitimsiz bir sınama tahayyülünün kıyısında çıkagelen kimlerdensiniz çıkışlarının ortasını ol zaman mefhumunu kıyan, zoru bir hakikate dönüştüren eylemselliği alır. Hiçbir yanın, hiçbir günün, hiçbir sözcüğün, kelamın tam anlamıyla karşılayamayacağı bir acayiplikler sarmalında yitirilen şey hayattır. Elden avuçtan çalınan, bir avuç zümrenin, seçilmiş diye bildirilenler dışında kalanların haklarının, hukuklarının talan edildiği bir güncelliktir bir biçimde.
Türklük kavramının her şeyden ala, en üstte tutulduğu bir güncellikte, nefretle / kindarlık dozunun günbegün arttığı bir ayrımcılığın pik yapması var edilendir. Zor zamanlar olarak çıkagelen şeyin orta yerinde bütün o denetim, gözetim ve tahakkümün yanında bir de öte, ötekisi, ayrıksı, buralı sayılamayan insanlara reva görülenler vardır. Bir yarım asrın içinde olagelen silahlı kırımın / gizli örtük bir savaşın nihayetlenmesinden, en sonunda barışın en kalıcı / sabit bir tahayyüle dönüşmesinden dahi hicap ederek, kanı, gözyaşı ve yıkımın her türlüsünü onamaya en başta Kürd, daha sonra da PKK’yi Ermeni örgütü zannettikleri için çıkagelen Ermeni nefretinin binbir türlü hali buna bir örnek teşkil eder. Bitimsiz olan bir kin gütme isteminin, bu ülkeden yıllarca çalınmış olagelen hakkı / hukuku nihayetinde bir doğruyla düzeltme çabasının önüne kurulan set için onca küfürbazlık, bir dolu nefretin henüz olan bitenden hiçbir şey anlaşılmadığını da acı bir biçimde kanıtlar. Otuz beş binin üstünde insani kaybın, her yıl yok edilmiş milyarlarca liranın, geleceğine emin adımlarla birlikte bakabilecekken daha da kesif bir halde ayrışmaya sebebiyet veren her türlü çıkarım ve tehdit dilinin devamlılığı arzulanır. Konu ne olursa olsun üstenci kimliğin tüm diğerlerine karşıtlığının müzakereye / diyaloğa / sözlerin paylaşımına dair tespitleri ve bir istikamette kotardıkları kötülükleri zaten zor zamanları da belirginleştirir. Nedir ki kaybedilmiş yarım asır! Nedir ki yok edilmiş, canı çalınmış insanların geride kalakalmış olan izleri. İster asker, ister militan, ister o ister bu ama bir biçimde bölgede soluk alıp veren insanların hayatlarına düşürülen gölgeler nedir ki değil mi? Yetmez, kani olunmaz bir barışma tahayyülünün enikonu en iyi savaş denilen o yıkıcılıktan bin kere evla olduğu bahsine düşünülmez, sorgulanmaz. Böyle mi ilerleyecek bu ülke?
Birbiri ardına çıkagelen gözaltı furyaları, ardıl sıra görünür kılınan bir cerahatli şeriatçılık kumpanyası, bitimsiz bir halde müştereklerin talanının sürdürüldüğü bir zemin, ortası da sonu da görünmeyen orman yangınlarının var ettiği tahribat, asgari ücrete bırak dokunmayı yaşamda kalmanın İstanbul’da yüzde kırk civarında daha da yükseldiği bir ekonomik kaosun ortasındayken, geleceğini kin / nefret üstünden biçimlendirmek neyin nesidir sahiden, düşünüyor musunuz? Konu, mefhum ne olursa olsun Kürd nerede sorusu diriltilip dururken, en ufak bir itiraz edişin en başta o cenahtan gelmesine rağmen halen bir tumturaklı iktidarın dümen suyunda ilerliyorlar şartlanmışlığı her neyi değiştirecektir ki bu açık cehennemi sahnede. Leman Dergisindeki bir karelik çizginin memleketi taşıdığı kör karanlık odak, sokaklarında avaz avaz var edilmiş şeriat çağrılarında, kahrolsun kemalizm / kemalistler / laikler (öteki mahalle kimse) ona mesajlar yağdırılıp, tehditler savrulurken memleketin gerçek dirliğini, aklı kemalden, doğru sözden / savunu halinden başlayacağını bildiren insanları ayrıştırmak neyi düzeltecektir. Kısaca Ermeni ol nefretinin, bu ülkede kalakalmış birkaç on binlik Süryani, Rum, Arap Hristiyan, Melkit, Ortodoks inancından insanları da bağladığını bilirken, her durumda azalmış olana tenkit, hakaretlerle bir hizada tutma çabası bir asırdır kaybettirmişken şu ülkeye, daha kırılacak, daha eksiktilecek kimler kalmıştır? Gavurun memleketi değil burası denilirken üst / alt kim olursa olsun, kendini nasıl tanımlarsa tanımlasın, Kürd özgürlük hareketinin aldığı / bilindiği hedeflemelere maruz bırakılan insanların karşısında her gün, yeniden başlansa nedir ki, içinde zehri bunca her şeyi çürütürken bir memleket." sesli meram
*akla düşenler, yola çıkıldıktan sonra derinleşen açmazlar ve sorun yumaklarının bireyi neredeyse dakika sekmeksizin nefessiz bırakışı karşısında hala "akil" olanı aramaya devam ediyoruz. akil olanın belirli kural ve kıstaslarla belirlenmiş zümreler için özel bir armağan olmadığına inatla inanmak istiyoruz. derdimiz meramın görünür kılınabilmesi. bahis açtıklarımız ana akımın yüz göz olmaya tenezzül etmedikleri. etmekten bir özenle koşar adım kaçındığı şeyler olmaya devam ediyor günahıyla sevabıyla ve yazabildiğimiz kadarıyla fark edilebilir ayrıntılar ile dönüştürücü, ayrıksı duruşların sebeplerini irdeleyerek endişe giderici, tanımlanmamış olanı arz etmeye çabalayarak yardımcı olmaya sesli meram // deuss ex machina ile devam...iyi haftalar...
allame-i ulul arz’dan ara nağmeler
okuma parçası
sesli meram // deuss ex machina [ex.] genel geçer disiplinlerden uzak, deneysel ögeler ihtiva eden müzik türlerine kapısı açık bir yapılandırmayı sunmaya gayret eder. ambient’dan - folk’a uzanan ses şeceresinden alıntıları iliştirmeye devam ediyoruz. aralıksız yirmi iki yıldır... bir direniş hali içinde... yayındayız!...
her türlü eleştiri ve öneri için iletişim kanallarımız;
---------------------------------------------------------
/////görsel///// painting by aula al ayoubi:::the markaz review
/////poemé
Խոսքի Ակոսներում -- Վարդան ՀԱԿՈԲՅԱՆ
Խռով եմ բառից։
Խոսքից խռով եմ։
Եվ դրա համար ոչինչ չեմ ասում քեզ։
Քարը,
Որ ինձ չի հասկանա,
Դրա համար է
Քար։
Պահը անցնում է՝ հետը չեմ խոսում,
Խռով եմ,
Հաշտվում եմ անցնելուց հետո,
Բայց արդեն ուշ է լինում,
Ինձ չի լսում,
Չի արձագանքում։
Եվ անցնում է ամբողջ օրս խաբկանքի մեջ։
Քեզ մոտ՝ քեզանից խռով եմ,
Առանց քեզ՝ խոսում եմ քեզ հետ։
Թե խոսում եմ՝ խոսում եմ լուռ,
Լռության մեջ ինձ ոչ մի բառ
Սուտ չի ասում։
Բարձր ասվող բառը, հաճախ,
իր ակոսից փախած եզ է,
Որ... չի քաշում։
Նրա համար
Որ սիրում եմ,
Վրեժ մի առ... չսիրելով։
Արի։
Արի նստիր դու իմ դիմաց,
Ձեռքերդ դիր ափերիս մեջ,
Մի քիչ... լռենք։ Կարոտել եմ...
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Խռով եմ բառից։ Խոսքից խռով եմ։
Comments