sesli meram 539 -- շահագործում

kay(ıp)bedenler k/lan+-dereasonable (vv)arp presents
sesli_meram_539_////շահագործում

08 aralık 2025 pazartesi günü kaydedilmiş programın parça dizinidir.

/////sesli meram muhteviyatı\\\\\
01. Wishnewsky & Remembrance - Stun (Liquid Brilliants)
02. Remembrance & Wishnewsky - Aura (Antoanesko Remix) (Liquid Brilliants)
03. Promenade - Thought (Soul Trader Records)
04. Promenade - Always You (Soul Trader Records)
05. Keist & Oversight - Never There (Fokuz Recordings)
06. Keist & Oversight - Open My Eyes (Fokuz Recordings)
07. R-Vee - No Expectations (Liquid Drops)
08. R-Vee - Turn It Around (Liquid Drops)

/////arz-i-hal
"Hayat biçimsiz kılınırken yaraların çokluğu içinde boğuluyor insan. Her yanı kuşatan, her günü denetim, gözetim ve tahakküme esir bilen / gören devletli sayesinde cürümlerin orta yerinde bir yaşam var ediliyor, artık adına ne kadar yaşamak denilirse. Her şeyin ama her bir şeyin rotasından çıktığı, olguların birbirine karıştırıldığı, algının imkansıza taşındığı ol heyula içinde kalakalmış, sadece sırasını bekleyen, zamanında uyuyup, zamanında çalışan ve vergi ödemeleri, seçim zamanları dışında görülmeyen bir form hali içinde kalakalıyor insan. Sıradana reva görülenin bildiğiniz anlamda bir hiçlik dışında herhangi bir kapsayıcılığı barındırmadığı gerçekliğine uyanıyoruz her gün. Erk, muktedir, iktidar ve tüm payandalarının onca yaldızlarla, şatafatla anageldiği, göstermeye çalıştığı yeni ülke her nerededir, bu belirsizliğini korur. Hayat biçimsizliğe rehin edilirken, yaralarıyla bir başına terk edilen sıradan insan teferruat addedilir, gelip geçici, sömürülüp çöpe çıkacak bir atık. Bu mudur yenilenmiş ülke, müreffeh, refah içinde yaşama tahayyülüne merkez.

Bütünüyle başka bir hikaye aksettirilirken yaşadığımız şeyin farklılığı, derin bir çürümeyi gerçekliğe dönüştürüyor. Her başarı hikayesinin, her olumlama çabasının kıyısında kati ve mutlak olagelen teslimiyete ulaşmayanlar, varmayanlar için bir dehşet sahnesinin bina olunmasına devam olunur. Baş efendi ve beraberindekiler, iktidarından sözüm ona onlara karşı olagelen kimi muhalifler, sermayesinden medyasına tutturulmuş bir tavrın / ön alma çabasının kıyısında kapanmayan yaralara her gün yenilerinin eklendiği bir çorak ülkenin gerçekliği hepimizi karşılar. Ya ahlar vardır, ya kahırlar ya da her defasında bu kadarı da olmaz denilenler ama her dem sürekliliği sağlanan bir sosyal çürüme. İçinden çıkılmasına müsaade olunmayan çemberler, herkesin ait olduğu kümede kalabildiği bir ayrıştırma ve hiç bitimsiz bir eleme tahayyülünün ortasında hayattan geriye ne kalır ki, bırakılmıştır ki?

Çağın getirdiklerini / yaşadığımız bu karaşınlığı anlamlandırmak için Michel Foucault’ya bakmak yeterlidir. Doğrudan “çürüme” yerine, modern toplumdaki iktidar mekanizmalarının bireyleri nasıl disipline ettiğini ve normalleştirdiğini analiz eder. Toplumsal şiddet, bu disiplin edici iktidarın görünmez ve dağınık biçimde işlemesiyle ilişkilidir." sesli meram

*akla düşenler, yola çıkıldıktan sonra derinleşen açmazlar ve sorun yumaklarının bireyi neredeyse dakika sekmeksizin nefessiz bırakışı karşısında hala "akil" olanı aramaya devam ediyoruz. akil olanın belirli kural ve kıstaslarla belirlenmiş zümreler için özel bir armağan olmadığına inatla inanmak istiyoruz. derdimiz meramın görünür kılınabilmesi. bahis açtıklarımız ana akımın yüz göz olmaya tenezzül etmedikleri. etmekten bir özenle koşar adım kaçındığı şeyler olmaya devam ediyor günahıyla sevabıyla ve yazabildiğimiz kadarıyla fark edilebilir ayrıntılar ile dönüştürücü, ayrıksı duruşların sebeplerini irdeleyerek endişe giderici, tanımlanmamış olanı arz etmeye çabalayarak yardımcı olmaya sesli meram // deuss ex machina ile devam...iyi haftalar...

allame-i ulul arz’dan ara nağmeler 
okuma parçası

sesli meram // deuss ex machina [ex.] genel geçer disiplinlerden uzak, deneysel ögeler ihtiva eden müzik türlerine kapısı açık bir yapılandırmayı sunmaya gayret eder. ambient’dan - folk’a uzanan ses şeceresinden alıntıları iliştirmeye devam ediyoruz. aralıksız yirmi iki yıldır... bir direniş hali içinde... yayındayız!...

her türlü eleştiri ve öneri için iletişim kanallarımız;
---------------------------------------------------------

/////poemé
Հետաձգված Կյանք -- Վարդան ՀԱԿՈԲՅԱՆ

Տալ ծաղկի սահմանումն առանց աչքերիդ նայելու,
                                                կլինի առնվազն
անհեթեթություն. միայն աչքերդ գիտեն՝ թե արեւածագը
ինչ մասնակցություն է ունեցել արարման մեջ
երկնավոր ծաղկի,
կամ հողը, կամ հովը, կամ ջերմությունն այն ձեռքի,
                                                որ մի օր պիտի
պոկեր ծաղիկը, կամ դիպվածը (քանի անգամ է փրկվել
                                                ցողունը հողմից)։

Կյանքս հետաձգում եմ այս պահից, մի ուրիշ դարում,
մի ուրիշ ժամանակ ապրելու համար։
                                Իսկ ինչ վերաբերում է արեւին,
այն մայրամուտ երբեք չի
ունենում,
դա հորինել են մարդիկ՝ մահն արդարացնելու նպատակով։
                                               Սակայն,
թող Չարենցն ասի, մի՞թե մահը երբեւէ
                                       արդարացում ունեցել է։

Մենք երբեք իրար չենք հանդիպել, կամ՝
                                գուցե դա եղել է մեր ծննդից
առաջ։ Եվ, մտածե՞լ ես, հանդիպողները կարող է եւ
                                մենք չենք եղել,
եղել են երկինքը եւ
թեւը,
հորիզոնը եւ աստղը, երազը եւ ճամփան, հողմը եւ
                                        ձնծաղիկը, չգիտեմ,
ես թեւանցուկ եմ անում մոռացությանը եւ
                        ինքս ինձ չեղյալ եմ հայտարարում։

Մեր հանդում մի Կենտ կաղնի կար։
                                Երբ երեխա էի, անգիտաբար նրա
փչակի մեջ պահվեցի՝ անձրեւի ու կայծակի պահին,
                                չիմանալով, որ կաղնին ձգում է
կայծակները դեպի իրեն՝ որպես
շանթարգել,
երեւի այդ օրը Կենտ կաղնուց ինձ են
                                փոխանցվել նրա ձգողությունը եւ
մենակությունը։ Երբեք չեմ փոշմանել։ Ասում են՝
                                քաջություն է մենակությունը։

Վերջացնեմ։ Ծաղիկը գեղեցկանում էր ավելի, երբ քո մասին
                      էի խոսում (գուցե ինձ էր այդպես թվում),
արեւը դառնում էր լեռան ծոցն ի վար հուրհրատող ոսկի, երբ
                                (գուցե ինձ էր այդպես թվում)
իրեն շփոթում էի կրակների հետ քո թեժ շուրթերի (սա
                                հաստատ թվացում չէր),
բայց հիմա, ավա՜ղ,
ստիպված եմ ասել ոչ թե «ցտեսություն»,
                                այլ «մնաս բարով», քանզի,
ասված բան է, շուտ են կորցնում այն,
                                ինչը գուրգուրում են շատ։

Comments