Deuss Ex Machina # 529 - karravarut’yuny vakhy

Kay(ıp)bedenler K/lan+-Dereasonable (VV)arp Presents
Deuss_Ex_Machina_529_--_karravarut’yuny vakhy

15 Aralık 2014 Pazartesi gecesi "canlı" yayınlanmış programın parça dizinidir.

>>>>>sesli meram muhteviyatı<<<<<
1. Ghost Radio - Diwan Dub (Phonocake)
2. Ghost Radio - STFUFO (Phonocake)
3. Joergmueller - Common Ground (Sale Medo Remix) (Cold Tear Records)
4. Joergmueller - Hunted (Version) (Cold Tear Records)
5. Belekaip - Girl From The Gym (Cut 2) (Elektrosfera Netlabel)
6. Belekaip - Chords In Takt (Tract 3) (Elektrosfera Netlabel)
7. Doyeq - Phonotone (Subspiele Records)
8. Doyeq - Yellow Day (Subspiele Records)
9. Kiasmos - Looped (Erased Tapes Records)
10. Kiasmos - Bent (Erased Tapes Records)

karravarut’yuny vakhy
(529)
>>>>>Bildirgeç
Korku

“Bilgi! Ne demekmiş o? Senin bilgi dediğin korkaklıktan ibaret. Yok, ciddiyim, sahiden öyle. Sen sonsuzluğun etrafına bir duvarcık çekme derdindesin ve o duvarın ardına bakmaktan korkuyorsun. Gerçeği bu. Bakıyorsun ve gözlerini yumuyorsun. Aynen öyle! – Yevgeni İvanoviç Zamyatin – Biz’den bir alıntı… 

Hayata doğrudan müdahalenin enikonu kesintisizleştirildiği ve her dönemeçte bir öncesinin vahametini aşarak ona yeni boyutlar katan hegemonyanın tesis ve tescil edildiği bir hamleler güncesinde ne yana dönersek ve hangi yana gidersek gidelim hepimizi etkisi altına bir korku sarmalıyla çepeçevre kuşatılıyoruz. Dünün bozgunları bugünlerde yeniden tanımlandırılırken maksadın o düşünceye kasıt olduğu bunca toz duman içerisinde bile fark edilendir. Maksadın korkuyu şekillendirip, boyutunu, hacmini ve etkisini güncelleyip yola devam etmek olduğunu aralıksız teyit ediyoruz. İkrar ettiğimiz düzenin doğrularının nasıl “insanlık” meselini tarumar etmeye, ona dair hemen her türlü hatırlatıcı öğelere karşı taarruzun ilk elden bu korkuları diri tutarak gerçekleştirilmesidir. Bugünün ülkesi ‘çukurun’ sonsuzluğuna ulaşmışken hala tüm bu müdahalelerin kâfi görülmeyip, gücün tek elde toparlanması için daha nelerin yapılabileceğini gördüğümüz sınanışlara tabi tutuluyoruz.

Sınanışlar ile donatıldığımız, kuşatıldığımız, açıktan çepeçevre güncellemelerin körlük boyutundaki bir görüşü aralıksız yinelediği ülke, sahanlıkta denek ediliyoruz. Korkular topyekûn menzilin, her yanında bambaşka biçimler, yönelimler ve tedbirler ile beraber bu denekliğin sınırsızlığını deneyin aslında her neye dönüştüğünü göstere gelmektedir. Deney sırasında uygulanması için sıraya konulanlar bambaşka yerlerin belki hiç yanına uğramayacağı hak ihlalleridir. Bir ihtimal hiç bilmedikleri hak gasplarıdır. Bir ihtimal topyekûn delirtenin erk olduğu bunun bilincinin sürekli örtbas edildiği bir düzlemdir. Enikonu parçalar birleştirildiğinde eksik ya da bölük pörçük gibi duran tüm Saikler, katman ve katman birleştirildiğinde asıl resim, asıl mesele meydana çıkacaktır. Korku kesintisizleştirilirken bu şiddet seremonilerinin güç dengesi mücadelelerinin, en büyük benim efelenmelerinin bağında tüm sözleri kapsayan aslında ne oluyor bahsini göstere gelendir.

Aslında ne oluyor bahsini hiç uzağa gitmeden özetleyen bir meseledir içinde kala kaldığımız ülke. Sınırlandırılıyoruz, korku ile birlikte onları aşarak yaşayabildiğimiz günden el etek çektiriliyoruz. Korkular çoğaltılırken hayata müdahil olmayı söz hakkımızı toptan geriye atıyoruz sayelerinde. Umudumuz kırılıyor her defasında. Yıkılıyor her şey üzerimize bir daha. Karanlıkta birilerinin tamı tamına başımızda dikildiğini, eril dilin parçalarıyla, hamleleriyle hayatımızı gasp ettiğini görmeye devam ediyoruz bir yandan da. Korkularla dip dibe, artık kafamızı bile kaldıramayacak kadar taarruzların öncelendiği, uygulandığı bir menzilde yaşıyoruz. Korkutmak bu devletin şimdisinde dünden edindiği, muhafaza edip yenileştirdiği güne ayak uydurduğu düzenlemeler ile normalleştirmeye çalıştığı bir deneyimin ta kendisine dönüştürülüyor.

Korkutmalar ile gün ve hayata prangalar ekleniyor. Daha soy kodu uygulamaları tükenmeden, makul şüpheler ve aldığınız her nefeste ensenizde sizi gözetecek bir devletin varlığı duyuruluyor aleni olarak. Bir denetimin ve gözetimin bir adım sonrasına denk düşen ol mahpusluk bahsini, korkuyu aracılık ederek kullanmaktadır erk hayata dâhil etmektedir. Muktedir bilincinin nasıl düzayak tehditler ile var olduğunun bir başka göstergesi olarak mahpus edebilmek için korkuyu, aralıksız olarak icranın ta kendisi eylemektedir. Dönüşüm tam anlamıyla mutlak biate kadar süre gidecek olan tüm hattın kotarılmasına kadar şekillendirilmek istenendir. Yıkım yüz yıldır buralardadır işte!
Doğrudan yapılan tüm müdahaleler aklın önermelerini ve düşünselliğin tüm idelerini ve fikrin tözünü başta hayatı ve manası olan her edimin topyekûn yok edilmesi adınadır.

Ülkede rehin edilecek aklın türetilmesi, bina edilmesi birbiri peşi sıra uygulamalar, önce denenip, sonradan kalıcılaştırılanlarla, bildiğimiz vesayetin yepyeni bir sürümünü öncelemektedir. Her günümüz utancın yinelendiği, yıkımın kalıcılaştırıldığı, korkunun hep pay edildiği çürümenin istisnasız herkese bulaştırılması, bir enfekte etme mücadelesi ile geçmektedir. Başlı başına “korku” öne sürülmemektedir. Korkudan el alınmamaktadır. Bildiğini okurken erkân, bundan koca bir ülke yönetişimi çıkartan zihniyetin aslen sağlamaya çalıştığı bağışıklığın nasıl bir dipsiz kuyuyu meydana çıkarttığı aleniyettedir, görünendir. Dünümüz ve şimdimiz hemen her anlamda bu taarruz güncellemeleriyle birlikte artık nihai olana doğru koşar adım yol almaktadır: koşulsuz şartsız sessizlik. Egemenlik kayıtsız şartsız ‘sistemindir’ artık.

Yazılmış yahut da bilindik hale dönüşmüş tespitlerin giderek yetersiz, eksik kaldığı daha karmaşık ve çözümlenene kadar yeni rotalara evirilen bir yer – ülke temellendirilir. Bakarken gördüğümüz görmeye çalışırken idrak ettiğimiz bu hegemonya güncesinin nasıl şekillendirildiğidir. Ne eksik, ne tek bir satır fazla, ne mübalağa, ne de yersiz bir endişe tamamında korkunun her neye tekabül ettiği meydana çıkmaktadır. Bir koşut, bir yıkım ve handiyse aralıksız olan tehditle korku ile cisimleştirilip, kalıcılaştırılıp hegemonyanın hem gücünü, hem kalıcılığını sağlama almaktadır. Korku tekil bir etmenden çıkıp, her günü diğer edimlerle beraber zapt eden bir devletlû yardımcısıdır. El bulduğu menzilde şekillendirilenler sana bana akıl için değil, yön göstermek için, ufka katkı için değil had ve hudut bildirebilmek için güncellenmektedir.

Bir romanın, masalın mizansen tamamlayıcısı yahut da güncelin içeriğini belirginleştiren bir detay değildir işte korkular. Her birleştiğinde aklın tahayyülünü rövanşist hıncı, ahlak bekçiliği ve hudut devşiriciliği ile bütün bunları fark edebilmek daha olasıdır. Yaşadığımız yerin standart cehennem tasvirine en yakın biçimde şekillendirilmesi ve dönüşümü hepsi birbirinden ayrı gayrı görünen ve gel gelelim bir kez bütünleştirildiğinde meseleyi doğrudan anlamamızı sağlayan hamleler ile kotarılmaktadır. Hayatın üzerinde bina edilen, nesnelleştirilen ‘tahakküm’, egemenin yönünü ve aklını bildiren hegemonya, korkunun diğer tüm başat devlet edimleriyle birlikteliğini yan yana kalıcılığını da göstere gelir. Kesintisiz, sonsuz handiyse istisnasız bir yergi yurdudur oluşturulan. Sıfırlanmış hep pirupak, günden güne bunu daha fazla önceleyerek el üstünde tutarak çözümün değil yeni çözümsüzlüklerin yollarının arşınlatıldığı bir menzildir artık dibine kadar gömülü olduğumuz.

Tereddütsüz bir teslimiyetin ikrar olunduğu, gelen her yeni günün bu yıkımı daha fazla insana sirayet ettirilip nüfuz edebilen bir mesele dönüştüğü malumunuzdur. Hayata yapılan doğrudan müdahalelerin artık imtihandan çok daha manalı olan “yaşam kodlamaya” dönüştürüldüğü bir yerdeyiz. Hiçbir şeye karışılmadığı bildirilirken tüm bu korku nüvesini aksiyoner bir başat fon yapabilmek adına daha doğar doğmaz fişlenmeye de başlarız. Her kimlerden ve her neciyizdir kız mı yoksa erkek midir sorgusundan başlayıp sonsuz bir fişleme ritüelinin temelleri buradan atılmaya başlanmaktadır. Gerisi soluk aldığımız her günümüze düşürülen birer gölgeleme, bir sindirme epey hallice düşündürtmeme koşullarını sağlayan bir rutindir. Denetim toplumunun artık an be an gözetlenen kayıt altına alınan, dinlenen, yazılan ve çizilen bir bilgi yığını haline dönüştürüldüğü dijital gözlemin çağındayız. Hedeflenen menzile varılması istenen o istikamet sınırsız olan tahakkümün boyunduruğu altında, onca yalanın yanı başında her şeyin mutlak ve olması gerektiği gibi olduğu hikâyesine inandırılmak içindir.

Yalanlar ile biçimlenen, devletin zulmünü bu en baştan bu yana dile getirdiğimiz korkunun cismanileşmiş haline rehin olmanın gündelik halin sıradanlığında yinelenebilirliğidir bu çabasına düşülen. Kesintisiz bir yıkımdır. Arkası hiç tükenmeyecek devlet aklının ve nobranlığının buradayım seslenişidir. Bu korku ve beraberinde türetilenler yapılandırılanlar, tüm açıklamalara ve ifşaatlara rağmen hiçbir konuda hesap verilmemesinin kalıcılığı, bilinirliği yaşamın dönüşümünü, buralarda yıkımla eş anlamlı tutmaktadır. Kurgu olmaktan öteye çoktandır ulaştırılmış bu ceberut devlet tavrının hemen her anlamda cisimleşmiş kalıta dönüşmüş halidir şimdi içinde yaşaya durduğumuz. Dört bir yanda gösterilmese de bilinen, anılmasa da işitilip paylaşılan, konuşulması da sezilen erkânın hemen her anlamda öteki bellediği, daim olarak dış mihrak diye andıklarının hayatlarının merkezinde
karanlık duyurulmaktadır.

Görünen köye kılavuz artık bizatihi tümü teferruat diye anılıp, birer rakam olarak görülen, salt seçim güncesinde hatırlanıp geri kalan zamanlarda umursanmayan aşağılamak bir yana artık doğrudan hayata müdahalelerle karşılaştığımız işte bu benliğimizdir.  Yaşamı derdest etme çabasının hiçbiri geçerli neden olmadan kurulmaya çalışılan “tahakküm” hamlelerinin başından bu yana bahsettiğimiz tüm korku deneyinin, dünyasının tanımı ve ötesi kendi bilincimiz ve varlığımızda aynalanmaktadır. Teşhisi hiçbir zaman konulmamış olan tüm bu tahakküm, şekli şemalı oluşturulan ceberut devletin tüm örtbas gayreti bir dolu müdahalesi korku dayatması bu bilinç ve bilme halini ve anlatma gayretini ötelemeyecektir. Yaşadığımız yerin böylesine hoyrat bir biçimde dönüştürülürken, en kalıcı yıkımlara ev sahipliği yaptığını biliyoruz.

Linçlerin birbiri peşi sıra nasıl bir maksatla kotarıldığının farkındayız. Tereddütsüz dile getirilenler bu anlamda ‘korkuların’ nasıl içimize işletilmeye çalışıldığını yinelemektedir farkındayız. Kendini öğreten olarak bildiren mütemadiyen tekrara mecbur ilan eden zihniyetin her sözünün arkasının derin bir yıkımı da beraberinde getirdiği mübalağasız bu meydandadır uluorta tek bir kalemde. Edebi bir tasvir değildir tüm bu cümleler. Kendimizi dipsiz kuyunun derinlerine yollanırken henüz her şey geç olmadan bir kez çaba gösterebilirsek gidişata karşı dur diyebilir miyiz derken buluyoruz. Yarının her ne getireceği linç, tehdit, kara propaganda, hiddet ve daha fazla şiddetin örnekleriyle önümüze çıkartılmaktadır. Bir anlamda korku diye andığımız şey bizatihi bu döngüdür. Bir kulaktan girip öbür kulaktan çıkmaya, eskisinden de çabuk devam ettirilen tahakküm hamlelerinin birer kalıt haline dönüştürülmesidir, hepimize denk getirilmesidir mesele.

Günlük müdahalelerdeki bu politik bezirgânlığı sahiplenenlerin temsillerinde her günün nasıl dönüştürüldüğü gösterile gelmektedir. Gever’den Lice’ye Pirsus’dan Riha’ya tüm Kürdistan’da bu tahakkümün, korkuyu kalıcı kılma gayretini önemseyen -devletin halleri meydandadır. Buralar bu söze hala yabancı geliyorsa o ayakkabı kutularında herkesten bir şey yağmalayanların, daha protesto gösterilerine karşı kullanılan taarruz mangaları, paramiliterler, makul şüphe aksiyonları bir şey anlatacaktır bu devlete dair. Kork ürk ve biat et, öğün çalış ve güven’in yerine çoktan ikame ettirilmiştir. İçimize nüfus ettirilmeye çalışılan, biraz daha biraz daha diye yinelenirken topyekûn rehineliktir işte. Rehin akıl, rehin vicdan, rehin beden, toptan sınırları çok keskin bir ülkenin yaşam standardı olarak bildirilmektedir. Bir tanımın bir sınırın, bir tahayyülün çok ötesine taşınıyor bu korku imgesi, edimi devlet nezdinde.

Yazılan, çizilen, bahsedilen, manşete çekilen ekrandan sunulan her yerde dile getirilen ve dönüştürülen ‘korku’ hayatımızın yegâne gerçekliklerinden birisidir. Bugünün yurdu bu tekilleştirilmiş tepkimelerle tek tip prangalara mahkûm ediliyor her yanında bir başka cerahat ve bir başka tehdit. Erkânın, muktedir olanın dillerinden dökülenler birer ikişer cerahatin kalıcılaştırılıp tüm bu korkunun yaygınlaştırıldığı bir ülkeyi işaret ediyor. Bugünün nasıl bunca fecaat sahneye zuhur etmişken bunlarla yetinilmediği meydana çıkıyor. Korku bir figürden hayatın merkezinden rol çalan bir meseleye dönüştürülüyor. Umut, hakikat tarumar edilirken, arta korkularla yaşadığını sanma yanılgısı bırakılıyor. Korkarak, çekinerek ve biteviye çürüyerek bir nizamdır bugünün ülkesi. Korkarak ölmeye devam etmenin rutinidir hemen her gün yaşatılmaya devam edilen.

Bir yer ve bir zamana değil her güne artık bir Kadir Çakmak’ın katlinin sığdırılmasıdır. Her yere bir kez daha Maraş Katliamının denk getirilebilirliğinin duyurulmasıdır. Herkese özgür bir ülke bahsi açılırken bu cümle daha kurulurken bir yanımızın, yöremizin eksiltilmesidir mesele. Tüm bu yazının sınırı, tahayyülü içerisinde anlatamadığımız, yeri gelip de taşı gediğine koyamadığımız nice eksiğini bildirmek söz konusudur. Tek bir kerede, tek bir anlamda bu yerin korku ile imtihanını kısaca anlatabilmek namümkündür. Sözler uçuyor ekranlardan, yazılar döşeniyor dört bir yanda yeni ülkenin kural koyucuları hepimiz için korkudan mamul yeni hamlelerini gerçekleştirirken söz ve hayatı geri alabilecek miyiz?

Ağıtlarımız, yaslarımız, kemiklerimiz, görüp anladığımız tüm kırımlar hayata karşıyken hala korkmak nereye kadardır? Korkmak neye yarayacaktır “makul şüpheliyken” artık ülkenin yarısı. Korkmak hangi yaraya merhem olacaktır? Şirnex’in İdilinde on yaşındaki çocuğun, polis şiddetine maruz kalıp ağır yaralanması ajanslardan düşerken daha ne anlatabilir korkunun her neye yol açtığını. Yaralarımız kanamaya devam ediyor, anlattıkça azalacağına etkisi geçeceğine çoğalıyor. Korka korka yaşamaktansa artık sözümüzü hayat için korkmadığımızı ikrar için yükseltebilecek miyiz? Sistem çürütürken, yok ederken bir kez bile olsa deneyebilecek miyiz? Haziran’ın on sekiz günündeki gibi yine, yeniden eyleyebilecek mi birlikte sözü hatırlayabilecek miyiz? Tükenmeden…

Misak TUNÇBOYACI – İstan’2014

...Fark edilebilir ayrıntılar ile dönüştürücü, ayrıksı duruşların sebeplerini irdeleyerek endişe giderici, tanımlanmamış olanı arz etmeye çabalayarak yardımcı olmaya Deuss Ex Machina  ile devam...İyi Haftalar...

Allame-i Ulul Arz’dan Ara Nağmeler
Okuma Parçası
Sesli Meram / Deuss Ex Machina Kayıt Bloku.. Geçtiğimiz Günlerden Ses ve Söz - Podcasts
Gezi Parkı Eylemleri: Türkiye’de Toplanma Özgürlüğü Hakkı Şiddet Kullanılarak Engelleniyor - Uluslararası Af Örgütü
Gördüm - Bir Gezi Parkı Direnişi Belgesel Filmi - Documentary Film - R H - Vimeo
Soma'da Hayatını Kaybeden İşçilerin Anısına... - Soma'nın İşçileri
Soma'da Sekiz Saat - Devrim TABAN, Zeynep ORAL - Vimeo
İHD: 2014’te 49 Çocuk Cezaevinde, 64'ü Gözaltında İşkenceye Uğradı - Bianet
Kobane Direnişi İle Dayanışma Kapsamında Yapılan Eylem ve Etkinliklere Müdahale Sonucunda Meydana Gelen Hak İhlalleri Raporu - İHD
Büyük Dalgayı Beklerken Dalgamıza Bakalım - Rahmi ÖĞDÜL - Birgün
Bir Beyaz Yakalı Masalı: Yol Parası veya “Lütfen İntihar Etmeyelim” - Leyla SOLANAS - Fraksiyon
Popülizm ve Demokrasi - Soli ÖZEL - Habertürk
The End Of Turkey In Europe - Nate SCHENKKAN - Freedom House
Diyarbakır'da 17 Yaşındaki Abdülkadir Çakmak'ı Kim Öldürdü? - İsmail SAYMAZ - Radikal
Amed'de Polis İnfazı Kameralara Yansıdı - ANF
Yetişkin Doğanlar! - Kemal BOZKURT - Harfvolver
1988’den Günümüze 580’den Fazla Çocuk Hayatını Kaybetti - Dilek GÜL - Mehmet DEMİR - İMC
19 Yaşındaki Şırnaklı Fidan’a Yapılan İşkence AİHM’de Mahkum - Ayça SÖYLEMEZ - Bianet
Yine Kışla, Yine Şüpheli Ölüm: Er Sevengin’in Otopsi Raporunda G-3 Tüfeğinin Mekaniği Tersine Çevrilmiş! - Can BURSALI - Diken
Bu Ülke, Sivil Ölüler Mezarlığı (Vedat Zencir İle Söyleşi) - Vicdani Ret Derneği
348 Toplu Mezarda 4 Bin 201 Kişi Var - Nerina Azad
Kıyamet Roboskî’de Koptu, Orda Kaldı - Vecdi ERBAY - Evrensel
Siyah Bilinci Ya Da Kürtlük Bilinci - Şeyhmus DİKEN - BiaMag
Süreç ve Milliyetçiler: Milletle Müzakere, Terörle Akıllı Mücadele - Mehmet Akif OKUR - Al Jazeera
Maraş Katliamı Üzerine Cuma Hutbesi - Kapitalizmle Mücadele Derneği - İştirakî
Gençer: "Yahudilik ve Hristiyanlık Yozlaşmıştır. İslam Orjinalliğini Korumaktadır" - Milliyet
Museviler Tedirgin: 'İlla Bizden De Bir Hrant Mı Vurulmalı? - Bahadır ÖZGÜR - Radikal
Ahmet Türk: 'Kürt Aşiretleri Soykırıma Ortak Oldukları İçin Süryani, Ermeni ve Ezidilerden Özür Dilerim' - T24
Gazi Üniversitesi'nden "Ermeni Zalimliği" Afiş Yarışması - Bahadır ÖZGÜR - Radikal
Mümkün Olmadı Hocam - Eda KAMURAN - 5Harfliler
O Öğretim Üyesi Açıklama Yaptı: Ben Bilimsel Bir Ödev Verdim - Radikal
Nasıl Yüzleşmeli? - Şebnem Korur FİNCANCI - Evrensel
#HrantDink Cinayetiyle İlgili Soruşturmayı Yürüten Savcı Yusuf Hakkı Doğan Yargıtay Üyesi Oldu - Agos
Sivas Katliamı'na Zamanaşımı İsteyen Savcı Yargıtay'a Atandı! - soL
90'ların Hak Mücadeleleri: Metin Göktepe: Devlet İlk Kez Suçunu Kabul Etti - Elif İNCE - Bianet
‘Ali İsmail Korkmaz Davası’nı Everest’in Tepesine Bile Götürseler Halk Peşinde Olacak’ - Erdem ÇAKIR - Ege News - Başka Haber
Türkiye: Taraftar Grubu 'Darbe'den Yargılanıyor - Human Rights Watch
HRW: Çarşı Davası Son Derece Kötü Bir Komedya - İMC
Diyanet Tartışmaları 1 - Nil MUTLUER - T24
Zehir Zıkkım - Akın OLGUN - Birgün
Ahmet Şık Paralel Yürüyenlere Dokundu - Haluk KALAFAT - BiaMag
Ahmet Şık: AKP Hırsız, Cemaat Çetedir - Medya Mahallesi - Cumhuriyet
Ferşad’ın Babası Kimdi ve Ne Yapmıştı? - Yıldıray OĞUR - Türkiye
İsmail Saymaz ile Abdülkadir Selvi Birbirine Girdi! - Tarafsız Bölge - CNN Türk
Drei Mutmaßliche Türkische Agenten Gefasst - Frankfurter Allgemeine
Kasım-2014 İş Cinayetleri Raporu - Harita & İnfografik - İSİG Meclisi - Diren Emek
Ereğli'de 60 Madenci İşten Çıkarılınca 600 Madenci Ocaktan Çıkmama Eylemi Başlattı - Başka Haber
Kırklar Dağı'nda Hepimiz Suçluyuz, Düzeltmeliyiz - Hayri DEMİR - Evrensel
Küresel Kriz "Derinleşirken": Rusya Ekonomisi Çöktü! - Ümit AKÇAY - Kriz Notları
Işid Çerçeve Metni - Muhammed Cihad EBRARİ - Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Merkezi
'Hope' For Yazidis As IS Siege Of Mount Sinjar Broken By Kurds - BBC News
Ji Konfederasyona Elewiyan Hevgirtina Bi Mexdûrên Şer Re - Şaredariya Bajarê Mezin a Amedê
Urmiye Kobanî, Kobanî Urmiye’dir - Aziz KÖYLÜOĞLU - Kurdistan24
The Race To Save Peter Kassig - Shiv MALIK - Ali YOUNES - Spencer ACKERMAN & Mustafa KHALILI - The Guardian
Peshawar School Attack: Massacre Of The Innocents In Pakistan Born Of Ambivalence Towards Taliban - Robert FISK - The Independent
More Than 1,000 Schools In Pakistan Have Been Attacked By The Taliban In The Last Five Years - Sheera FRENKEL - Buzzfeed
Nefes Alamıyorum! - Yeşim NUMAN - Jiyan
'Onuru Olan Biri Asla Yoksul Değildir' - BBC Türkçe
From Occupy To Ferguson - Jessica STITES - In These Times
Les Detingudes En L'Operació Pandora Passen La Nit Als Calabossos - Directa
Why Cuba, Why Now? - Achy OBEJAS - In These Times
Çoğunluk Matkapla Sorguyu Onaylıyorsa? - Pınar ÖGÜNÇ - Birikim
Normalin Zulmü - Karin KARAKAŞLI - Agos
Ulusalcı Sosyalistler, Orhan Pamuk’un Boğaziçi’nde Konuşmasını Engelledi - Marksist.org
Faşizm ve “Sürekli Faşizm” Üzerine Tezler - Sinan KARASU - Militan
Bu İşi 'Türk Baharı' Temizler Mi Olric! - Celal BAŞLANGIÇ - T24
Narmanlı Han: Son Kale - Onur CAYMAZ - KaosGL
Dünya İnsanlara Değil, Ağaçlara Kalacak - Mert İLKUTLUĞ - Resimaltı.com
Ayda’yı Kaybettik… “Bir Devir Bitti.” - KaosGL
Vahşet Pornosu ve Direniş Estetiğinin Savaşı - Özcan KIRBIYIK - Jiyan
Jakobenizm 2.0 - Mesut YEĞEN - MY' Blog
“Sanat ve Arzu”: Ulus Baker Düşüncesine Giden Yol - Emek EREZ - Edebiyat Haber
Bozkırın Ortasında Bir Tuhaf Leke; Ankara - Evren Barış YAVUZ - Fraksiyon
90'ların Hak Mücadeleleri: Düşünceye Özgürlük: 80 Bin Kişi Kendini İhbar Etti - Elif İNCE - Bianet
Péter Zilahy: “Çok Nadir Başımıza Gelen Bir Şey Yaşanıyordu, Yaşam Sanatı Taklit Ediyordu” - Arif YILDIZ - Edebiyat Haber
Kaos İyidir, Hele Ki Parkı Daha Da İyidir! - Hayri TUNÇ - Jiyan
Haydi Tahrifata! Haydi Tahrifata! Veya Bandista’yla Neden Coşamıyorum? - Mülayim SERT - Servet Düşmanı


Deuss Ex Machina genelgeçer disiplinlerden uzakta kalarak, deneysel öğeler ihtiva eden tüm müzik turlerine sonuna kadar kapısı açık bir yapılandırmayı sunmaya gayret eder. Bu bağlamda Ambient’dan - Weird Folk’a uzanan ses seceresinden alıntıları her Pazartesi akşamı 21.00-22.00 saatleri (GMT +2) arasında canli olarak Dinamo’dan iliştirmeye devam ediyoruz.

Her Türlü Eleştiri,Öneri vs .İçin İletişim Kanallarımız;
DinamoPromo InquiriesMakina
Her Pazartesi Gecesi 21:00 -22:00 (GMT +2) arası Dinamo
---------------------------------------------------------
>>>>>Info
Fotoğraf: The Third Man Filminden..

>>>>>Poemé
Ölmeye Vakit Yok - Müştak ERENÜS

İnanmak gerekir güne
Bütün dertleriyle dün
Durmayın çaba getirin güne

İnsanlar güzeldir
İnsanlar iyidir
İnsanlar güçlüdür
İnanmak gerekir güne.

Kocaman bir yürek taşıdım getirdim
Bütün umacılardan korkusuz
Gelincikler der güzel
Sınırlardan üste
Tüm bayraklardan renkli
Yaşamın temel direği
İnanmak gerekir güne.
Gelincikler toprakta gelindin
İnsanın umudu insanda.
Gerçek korkmadan soyunur
Güzelim güneş alnında.

Kocaman bir yürek taşıdım getirdim
Tüm bayraklardan renkli
Peter Con Pietro Petrovna
Ali

Kaynak

Comments